Avrupa Birliği > AB'nin korktuğunun tersi olur

AB'nin korktuğunun tersi olur
AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, The Guardian dergisinde yayımlanan makalesinde, Türklerin mülteci olarak AB ülkelerine akın edecekleri yolunda Avrupa'da uydurulan toplu göç senaryosu saçmadır. Hatta Türkiye'nin ulaştığı güçlü ekonomik büyüme sayesinde, bu senaryonun tam tersinin gerçekleşmesi muhtemeldir" dedi.

Bağış, Türk vatandaşlarının, AB'ye vizenin kaldırılması halinde “Avrupa'ya kitleler halinde göç edeceği” yargısının temelsiz ve Türk vatandaşına yapılan hakaret olarak değerlendirdi.

“AB'nin Türk vatandaşlarına uyguladığı Schengen vizesi bizim için önemli bir engeldir. Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci olarak, Türkiye'nin AB üyeliğini engelleyen duvardaki bütün tuğlaları teker teker yere indirmek, benim sorumluluğum ve görevimdir” dedi.

Rusya, Ukrayna, Moldova ve Gürcistan gibi AB'ye aday olmayan ülkelerin dahi vize muafiyeti konusunda müzakereleri sürdürdüğüne dikkati çeken Bağış, şunları kaydetti:

“Türkiye, AB ile ticari sınırları kaldırmış tek aday ülkedir. AB'ye göç etme arzusu olmayan Türk turistler, öğrenciler, sanatçılar, tacirler, iş adamları, masrafı çok, faydası yok bir ayrımcı vize uygulamasına tabi tutulmaktadır. Almanya'daki Türklerin ise daha iyi iş olanakları bulma umuduyla Türkiye'ye dönmeye başlamaları şaşırtıcı gelmemelidir.

Son dönemde aldığı kararlarla Avrupa Birliği Adalet Divanı ve Almanya'nın Hannover ve Münih mahkemeleri ve Hollanda'nın Haarlem Mahkemesi gibi bazı üye devletlerin ulusal mahkemeleri, Türk vatandaşlarının vizesiz seyahat etme hakkına sahip oldukları yönünde karar vermiştir.

"TOPLU GÖÇ SENARYOSUNUN TAM TERSİ OLABİLİR"
O zaman biz niçin hala dışlanıyoruz? Türklerin ekonomik gerekçelerle mülteci olarak AB ülkelerine akın edecekleri yolunda bir kısım Avrupa'da uydurulan toplu göç senaryosu saçmadır. Bu senaryo, ülkemizin kalkınma gerçeklerini çarpıtmaktadır. Hatta Türkiye'nin ulaştığı güçlü ekonomik büyüme sayesinde, bu senaryonun tam tersinin gerçekleşmesi muhtemeldir. Eğer bu tutumun gerekçesi Türkiye'nin nüfusu ise, Batı Balkan ülkelerinin milyonlarca vatandaşının veya 200 milyon Brezilyalının ya da 120 milyon Meksikalının AB vize muafiyetine sahip olması nasıl açıklanabilir?”

Gümrük Birliği kapsamında, Türkiye'de üretilen mallar AB'de serbestçe dolaşabilirken, bu malları üretenlerin AB'ye serbestçe seyahat edemediğine işaret eden Bağış, “Birbirimizden uzaklaşmak yerine, uyum sağlamaya çalıştığımız komşularımızla aramızda karşılıklı dolaşım özgürlüğü istiyoruz. Elbette ki AB vatandaşlarına mahsus çalışma izinlerini veya diğer sosyal hakları turistlerimize talep etmek gibi bir niyetimiz yoktur” dedi.

Makalesinde, Avrupa'daki ekonomik kriz açısından bakınca, Türk vatandaşlarının daha özgür ve kolay seyahat etmesinin, Yunanistan gibi krizden çok etkilenmiş ekonomilere yarar sağlayacağına dikkati çeken Bağış, bazı üye devletlerde vizenin, göç politikalarının ya da Türkiye ile ilgili herhangi bir konunun iç siyaset malzemesi yapılmasının “cesaret kırıcı” olduğunu belirtti.

“Azımsanmayacak sayıdaki Avrupalı ve Avrupa'daki siyasi liderler, Türklere tanınacak vize muafiyetinin AB ülkelerini olumsuz etkilemeyeceğine inanmaktadır” diyen Bağış, “Sağduyunun kazanmasını çağ dışı, ayrımcı vize uygulamalarının yakında sona ermesini umut ediyorum. Bu önemli adım sayesinde, aradaki duvardan bir tuğla daha çekilecek, duvarın boyu biraz daha kısalacaktır” ifadesini kullandı.

VICTOR HUGO'NUN DEDİĞİ GİBİ...
Makalesinde, Türkiye-AB ilişkilerinin, başarılı biçimde ilerlemesi ve kültürel, ekonomik, siyasi alanlarda daha güçlü işbirliği yapılması potansiyelini gösterdiğini belirten Bağış, şunları kaydetti:

“Binlerce yıllık tarih üzerine kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti'nin nispeten genç halkı, 1848 yılında Victor Hugo'nun da söylediği gibi 'ulusların farklı özelliklerini ve onurlu benliklerini' yitirmedikleri 'bir Avrupa kardeşliği' istemektedir. İstanbul, Avrupa Birliği'nin siyaset belirleyicilerine, 'Türkiye'nin yer almadığı bir Avrupa'nın eksik kalacağını' hatırlatmaktadır.

Kısa süre önce Ankara'da gerçekleştirilen Avrupa Günü kutlamaları bu hedefe yönelik kararlılığımızın göstergesidir. Hem Avrupa, hem de Asya topraklarına uzanan dinamik, genç ve geleceğe umutla bakan nüfusa sahip Türkiye, uzun süredir AB üyeliği için beklemekte ve bu hedef doğrultusunda çalışmaktadır.
Dolayısıyla Avrupa'dan, Türkiye'nin AB üyesi olmak için 'çok büyük, çok fakir ve Müslüman' olduğuna dair iddialar duymak, heves kırıcıdır. Bu söylem artık geçmişte kalmıştır. Evet, Türkiye pek çok AB üyesi ülkeye kıyasla daha büyüktür. Ancak bu durum, Türkiye'nin dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma yolunda ilerlemesini sağlayan unsurlardan biridir.

'Müslüman' kısmına gelince, Türkiye laik bir devlettir. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Erdoğan, geçtiğimiz Eylül ayında Trablus'ta katıldığı cuma namazının ardından, Tunus, Mısır ve Libya bağlamında laiklik ve demokrasinin önemini vurgulamıştır. Bu değerlerin birbirini tamamlayıcı nitelikte oldukları ve birbirinden ayrılamayacakları unutulmamalıdır. Türkiye, İslam Dünyası için bir ilham kaynağıdır ve öyle kalmayı dilemektedir.”
 

Hürriyet, 15.07.2012

Konu ile ilgili sayfalar...
3/31/2017 - Avrupa Birliği Brexit stratejisini açıkladı...
3/28/2017 - Gürcüler vizesiz Avrupa'da ...
3/25/2017 - AB'nin 60'ıncı doğum günü ...
3/11/2017 - AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Hahn: Türkiye’ye bazı mali yardımlar durduruldu ...
3/1/2017 - Avrupa Konseyi: Türkiye otokrasiye sürükleniyor ...
Bütün başlıklar için tıklayınız