Avrupa Birliği > TUSKON'dan Brüksel'de AB çalışması

TUSKON'dan Brüksel'de AB çalışması
 
Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde aktif çalışmalarına devam ediyor.

TUSKON Brüksel Temsilciliği'nin 5. Yılı nedeniyle Brüksel'de "Ekonomik Gerçeklerle Yüzleşme Zamanı: AB ve Türkiye İçin Zorluklar ve Beklentiler" başlıklı buluşma düzenlendi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve AB Komisyonu Başkan Yarımcısı Olli Rehn, AB Genişleme Komiseri Stefan Füle düzenlenen akşam yemeğinde bir araya geldi. TUSKON Başkanı Rızanur Meral'in ev sahipliği yaptığı buluşmaya Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Dostları Grubu Başkanı Alojz Peterle, AP Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten, AP Türkiye'de Kadın Hakları Raportörü Emine Bozkurt, Brüksel Bölge Milletvekili Mahinur Özdemir, Avrupalı parlamenterler ve diplomatlarla iş dünyasından temsilciler katıldı.

Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Başkanı Rızanur Meral yaptığı konuşmada AB üyelik sürecinin Türk vatandaşlarına güven getirdiğini belirterek "Umuyorum ki Fransa'daki yeni politik atmosfer, Avrupa Birliği yolunda önümüzü açacak. Bu da Türkiye'nin reformlarını hızlandırması için motive edici bir destek olacak. Biz Avrupa Birliği'nin standartlarına ve değerlerine olan inancımızı yitirmedik. Hala AB normlarına uygun reformları yapmak için uğraşıyoruz. Reformları hızlı ve güçlü bir şekilde gerçekleştirmek, AB'den üyelik tarihi almamızı kolaylaştıracaktır. Bazı AB üyeleri kendi iç politikalarında sorun yaşıyor diye, Türkiye'nin yaptığı AB reformlarını göz ardı edilemez" dedi.

Rızanur Meral, finansal krizle birlikte AB üyesi ülkelerin kamu borcu problemlerinin Türkiye'nin üyeliği sürecini zorlaştıran bir konuya dönüştüğüne dikkat çekti. Meral şunları söyledi: "Tüm bu olaylar, Türkiye kamuoyunda AB'ye karşı yanlış bir algı oluşmasına sebep oldu. Ancak bugün hala AB bizim en büyük ticari ortağımız konumundadır. Eğer Türkiye 2023 hedefine ulaşırsa, bu ancak AB ile daha etkin bir şekilde çalışmamız neticesinde olacaktır. Başka bir deyişle, ticari hacmimizi 10 yılda üç kat artırmak istiyorsak, AB ile ilişkilerimizi de bu oranda artırmalıyız. Türkiye sadece dinamik ekonomisiyle değil, genç nüfusu, tarihi ve sosyal bağlarıyla da bölgenin başarı hikayelerinden biridir."

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, küresel mali krizin devamında birçok Avrupa ülkesinin borç krizine girdiği bir dönemde Türkiye'nin son 2 yıldır büyüme rekorları kırmasının sırrını açıklarken "onlar ne yaptıysa tersini yaptık" dedi.

Babacan, "2008 yılında küresel kriz patladığında Yunanistan, Portekiz, İtalya ve İspanya ne yapıyorsa biz tam tersini yaptık. Onlar kamu harcamalarıyla büyümeyi teşvik etmeye kalkıştı, biz tam aksini yaparak harcamaları kıstık. O dönemde yaptıklarımız tartışıldı. Bizi 'Bakın diğer ülkeler ne yapıyor, siz ne yapıyorsunuz' diye eleştirdiler. Bizim görüşümüz, kamu borçları endişe kaynağı olacaksa mali teşviklerin işe yaramayacağı yönündeydi. Çünkü kamu harcamalarıyla sağlayacağınız büyümeyi artan borcunuz nedeniyle yaşayacağınız güven kaybıyla kıyasladığınızda muhtemelen bu işten kazancınız olmaz. Zaman bizi haklı çıkardı" şeklinde konuştu.

Ali Babacan, krizin bu aşamaya gelmesinde Avrupa'da birçok hükümetin tedbirler noktasında siyasi kararlılık gösterememesinin ve hızlı hareket edememesinin belirleyici olduğunu dile getirerek Yunanistan'a ikinci kurtarma paketi, AB'de 25 ülkenin katılımıyla bütçe disiplinini güçlendiren hükümetler arası anlaşmanın imzalanması ve Avrupa Finansal İstikrar Fonu'nun sermayesinin artırılması ve Avrupa Merkez Bankası'nın para musluğunu açması gibi son dönemde atılan müspet adımlar neticesinde kısmi düzelme görüldüğünü belirtti.

AB'nin yumuşak gücünü korumak için genişlemeye devam etmek zorunda olduğunu kaydeden Babacan, Türkiye'nin üyelik sürecinin İran'dan Fas'a kadar tüm bölge ülkelerinde ilgiyle takip edildiğini dile getirdi.

Babacan, Türkiye'nin AB katılım sürecinde yaşadığı dönüşümü, demokratik ve ekonomik kazanımlarını Orta Asya'dan Afrika'ya bölgesiyle ve özellikle Arap Baharı ülkeleriyle paylaşarak büyük bir sorumluluk üstlendiğini anlattı.

Başbakan Yardımcısı Babacan, "Ortadoğu ve Kuzey Afrika tarihi bir dönüşüm içinde. Uzun süredir geciktirilen bu süreç artık geri döndürülemez. Bu benzersiz süreçte muhtemelen birçok aşama olacak. Yönetimler halkın özlem ve iradesini daha iyi yansıtacak. Türkiye bu ülkelerin birçoğunda çalışmalar yapıyor. Çalışmalarımızın büyük kısmı demokratik ve ekonomik dönüşüm tecrübemizi bu hükümetlerle paylaşmaktan ibaret. İşleyen bir örneğin başka yerlerde yazılan tavsiyelerden çok daha faydalı olduğuna inanıyoruz" diye konuştu.

AB Komisyonu Başkan Yarımcısı Olli Rehn ise Türkiye'nin son 10 yılda ekonomide adeta bir mucize gerçekleştirdiğini ve özellikle kamu borç yükünü azaltmada büyük başarı gösterdiğini söyledi.

Rehn, 2001 krizinde bankaları kurtarırken milli gelirinin üçte birini feda eden ve kamu borcu katlanan Türkiye'nin takip eden yıllarda gerçekleştirdiği kararlı reformlar ve uyguladığı mali programla küresel ekonomik krizi "olağanüstü şekilde kolayca savuşturduğunu" belirtti.

Olli Rehn, "Türkiye (2001 krizinin ardından) bugün bazı AB üyelerinin içinde bulundukları süreçle benzeşmeyen şekilde çok iddialı bir mali ve yapısal uyum programı uyguladı. Türkiye örneğinde ekonomik açıdan göz kamaştırıcı bir son 10 yıl görüyoruz. Krizin ardından hızlı büyüme potasına giren Türkiye ekonomisi dünyanın 16'ncı büyüğü haline geldi ve bu sonuç G20 üyeliğini getirdi. 1990'lı yıllarda otalama yüzde 75'lerde gezen enflasyon oranı bugün yüzde 11'lerde, kamu borç yükü yarı yarıya azaldı ve bankacılık sektörü tamir edildi" şeklinde konuştu.

AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Rehn, "Türkiye'nin gelişmekte olan ülkeler arasında başarılı bir örnekken bugün sadece gelişen değil aynı zamanda ekonomik ve siyasi çekim merkezi haline dönüşmüş, dünya ekonomisinde, küresel yönetişimde etkili bir ülke. Çok kutuplu dünyada herkes öncelikle menfaatlerinin peşinden gidecek ama karşılıklı fayda için sadece Avrupa içinde değil, ortaklarımızla ve özellikle Türkiye gibi aday ülkelerle güçlerimizi birleştirmeliyiz" dedi.

AB Genişleme Komiseri Füle, Türkiye'nin reform gündeminde yeni anayasanın kilit önem arzettiğini vurgulayarak TBMM'deki 4 siyasi partinin yapıcı işbirliğinin umut verici bir başlangıç olduğunu söyledi.

Füle, "TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun kritik aşama olan anayasa yazımına başladığını anlıyorum. Şu ana dek gözlemlediğimiz kapsayıcı sürecin muhafaza edileceği zengin ve yapıcı bir tartışma bekliyorum. Eğer yeni anayasa tüm Türk vatandaşlarına hizmet edecekse uzlaşmaya dayalı demokratik katılım süreci son derece mühim. Yeni anayasayı hazırlamak sadece siyasetçilerin işi değil ve bu tartışma kapalı kapılar ardında olamaz. Mümkün olduğunca şeffaf bir süreçte hazırlanmalı. Sadece bütüncül bir süreçte toplumdaki farklı fikir ve hayat tarzlarına saygılı bir mutabakat sağlanabilir" dedi.

Füle, yeni anayasada toplumun bütününün ve tek tek fertlerinin korunmasında doğru dengenin kurulmasını ve Avrupa standartlarına uygun şekilde hukukun üstünlüğünün ve tüm Türk vatandaşlarının temel haklarının güçlendirilmesi çağrısında bulundu.

Zaman, 16.05.2012

Konu ile ilgili sayfalar...
3/31/2017 - Avrupa Birliği Brexit stratejisini açıkladı...
3/28/2017 - Gürcüler vizesiz Avrupa'da ...
3/25/2017 - AB'nin 60'ıncı doğum günü ...
3/11/2017 - AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Hahn: Türkiye’ye bazı mali yardımlar durduruldu ...
3/1/2017 - Avrupa Konseyi: Türkiye otokrasiye sürükleniyor ...
Bütün başlıklar için tıklayınız