Avrupa Birliği > AB ile ‘pozitif gündem’

AB ile ‘pozitif gündem’
Sarkozy koltuğunu kaybetti, Türkiye’nin AB süreci canlanıyor. Avrupa Birliği Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Füle’nin 17 Mayıs’taki İstanbul ziyareti ile ‘pozitif gündem’ start alacak.

 

 

Fransa’da Sarkozy’nin koltuğunu kaybetmesi, Türkiye’nin Avrupa Birliği umutlarını artırdı. Son yıllarda Sarkozy’nin engellemeleri ve Kıbrıs sorunu nedeniyle donma noktasına gelen Türkiye’nin AB üyelik müzakereleri yeniden canlanıyor. Taraflar arasında bu hafta içerisinde önemli bir adım atılacak. Avrupa Birliği Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle’nin 17 Mayıs’ta İstanbul’a yapacağı ziyarette, Türkiye ile AB arasında “pozitif gündem” olarak adlandırılan, yeni bir sürecin başlatılması hedefleniyor. Bu kapsamda, siyasî engeller nedeniyle bugüne kadar askıda kalan müzakere başlıklarında, AB uzmanları ile teknik çalışmalar başlayacak. Ayrıca Türk vatandaşlarına vize muafiyeti konusunda diyalog ilerletilecek.

Türkiye'nin AB Daimi Temsilcisi Büyükelçi Selim Yenel, siyasî engellemeleri aşmayı, müzakere sürecinde ilerlemeyi istediklerini belirtirken, pozitif gündemin temel unsurları, Ankara’nın beklentileri konusunda şunları söyledi: “Pozitif gündemin kapsamında birçok unsur var. Bu pozitif gündem aslında Aralık ayında, AB Komisyonu’nun önerdiği bir faaliyetti. Ve biz bunu kabul ettik. Kabul edişimizin nedeni de ilişkilerimiz şu an oldukça donmuş bir vaziyette. Onu canlandıracak ve geçici bir mekanizma olarak gördük. Yoksa üyelik müzakerelerinin yerine geçecek bir şey değildir. Ama dediğim gibi. Siyasi diyalog var, gümrük birliği var, enerji alanında işbirliği var. Terörle mücadele var. Vize var. Birçok konu var. Bunun yanı sıra bazı fasıllarda çalışmaların devam etmesini sağlayacak mekanizma öngörülüyor.”

Kıbrıs sorunu

Türkiye'nin AB'ye tam üye olabilmesi için, eğitimden, sağlığa, çevreden enerji alanına, 35 farklı başlıkta AB yasal düzenlemeleri ve standartlarını uygulamaya geçirmesi gerekiyor. Ancak Kıbrıs sorunu nedeniyle 8 başlıkta müzakereler donmuş durumda. Geçtiğimiz yıllarda Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin engellemeleri nedeniyle de 5 başlık müzakerelere açılamıyordu. Enerji gibi, her iki taraf içinde önem taşıyan yaklaşık 4 başlık da Kıbrıs’ın engellemeleri nedeniyle bloke olmuştu.

 

Ancak Fransa’daki seçimleri sonuçları, Türkiye’nin AB sürecinde yeni bir sayfa açılması umutlarını da beraberinde getirdi. Yeni Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’ın müzakereleri bloke etmeyeceğini düşünen Ankara, haziran ayında Fransa’da yapılacak parlamento seçimlerinin ardından Holande’ın politikalarının netleşeceğini düşünüyor. Türkiye’nin beklentisi, Haziran ayında yeni bir müzakere başlığı daha açıp, süreci canlandırabilmek.

“Pozitif gündem” ile de halen askıda olan önemli 8 müzakere başlığında, Türkiye ile AB müzakereler sürüyormuş gibi teknik çalışmaları sürdürecek. Siyasî tıkanıklık aşıldığında, Türkiye birçok başlıkta müzakereleri kapatmaya yaklaşmış olacak.

Büyükelçi Selim Yenel, hedeflerini şöyle anlatıyor: “Mayıs 17’de Komiser Sayın Füle Türkiye’ye gidecek. Sayın Bakan Egemen Bağış ile birlikte bunun başlangıcı olacak. Burada 8 tane fasılda, gayrı resmi olarak çalışma gruplarının kurulması öngörülüyor. Böylece biz kendimizi o fasıllarda hazırlamaya devam edeceğiz. Bunun amacı nedir? Günün birinde siyasi engeller kalktığında, biz hiç olmazsa hazır olmuş olacağız. Bürokrasi çalışmış olacak. Bürokrasi kendini hazırlamış olacak. Aksi takdirde boşu boşuna bir vakit kaybı olmuş olacak. O vakit kaybını telafi edeceğiz. Eğer o 8 çalışma grubu başarılı olursa, bunun devamı da gelecek. Ama dediğim gibi bu geçici bir süre için öngörülen bir mekanizma.”

Vize muafiyeti de görüşülecek

Pozitif gündem kapsamında, Türkiye ile AB arasında, siyasî diyalog, enerji, terörle mücadele, Türk vatandaşlarına vize muafiyeti gibi konularda da daha yoğun işbirliği hedefleniyor. Türkiye’de yeniden AB heyecanı ve reform arzusunu harekete geçirmeyi amaçlayan yeni dönem 17 Mayıs’ta başlayacak. Ancak 2013 yılı başına kadar ciddi sonuçlar alınması beklenmiyor. Zira, AB’de son sözü AB Komisyonu değil, üye ülkeler söylüyor. Türkiye'nin tanımadığı, Kıbrıs Cumhuriyeti ise 1 Temmuz'da AB Dönem Başkanlığı koltuğuna oturacak. Ankara, bu 6 aylık sürede AB ile diyalog ve işbirliğini sürdürmeyi ancak Dönem Başkanlığı ile ilişki kurmamayı planlıyor. Büyükelçi Selim Yenel, Kıbrıs sorununun, Türkiye'nin AB üyeliği önündeki en büyük engel olduğunu belirtiyor, ancak çözüm için artık adım atma sırasının Kıbrıs Rum kesiminde olduğunu kaydediyor.

Yenel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kıbrıs bizim karşımızdaki en büyük engel. Bu engelin kaldırılması için biz de esasında adadaki müzakerelere odaklandık. Türkiye, iki toplum müzakerelerine tam destek veriyor. Bunun herkesin çıkarına olduğunu da düşünüyoruz. AB’nin gelecek dönem başkanının, birleşik bir Kıbrıs olmasını arzu ediyoruz. Ancak Rum tarafından aldığımız işaretler maalesef buna çok olumlu bakmamızı engelliyor. Eğer Rumlar bu inatlarını sürdürürlerse ve tek başlarına bu şekilde devam ederlerse, o zaman bu dönem başkanlığı süresince biz Türkiye olarak, Komisyon ile, Konsey ile, Dış İlişkiler Servisi ile, Parlamento ile ilişkilerimizi sürdüreceğiz. Ama Dönem Başkanlığı ile ilişkilerimiz hiç olmayacak. Zaten Lizbon Antlaşması’ndan sonra da Dönem Başkanlığı’nın rolü azaldı Dolayısıyla, fazla bir temas yeri zaten olmayacak. Bizi bir toplantıya çağırırlarsa, bu toplantıya kendileri başkanlık edeceklerse, ya da adanın kendi taraflarında bu olacaksa, biz buna katılmayacağız."

'Siyasî değişimle üyelik kapısı aralanabilir'

Ankara, Kıbrıs sorunun çözümü ve Türkiye’nin AB sürecinin önünün açılmasının, ancak Fransa ve Almanya gibi AB’nin lokomotif ülkelerinde, hükümetlerin benimseyecekleri politikalara bağlı olduğunu düşünüyor. Büyükelçi Selim Yenel, ekonomideki başarısıyla cazibe merkezi haline gelen Türkiye’nin reformlarda ilerlemesi, müzakere sürecinde uyum çalışmalarını sürdürmesi durumunda, AB’deki siyasî değişim ile birlikte üyelik kapısının aralanabileceğini düşünüyor:

Yenel, “Türkiye’nin AB ile her zaman bir ilişkisi olacak. Üyelikten de vazgeçmiş de değiliz. Biz son derece sabırlı bir şekilde davranıyoruz. Çünkü bunun her iki taraf için de kazançlı olacağına eminiz. Ama maalesef birtakım engeller var. Çoğunluk her ne kadar Türkiye’nin lehine olsa da birkaç ülkenin negatif tutumu her şeyi bozuyor. Bunu da inşallah aşacağız" şeklinde konuşuyor.

dw.de, 13.05.2012

Konu ile ilgili sayfalar...
3/31/2017 - Avrupa Birliği Brexit stratejisini açıkladı...
3/28/2017 - Gürcüler vizesiz Avrupa'da ...
3/25/2017 - AB'nin 60'ıncı doğum günü ...
3/11/2017 - AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Hahn: Türkiye’ye bazı mali yardımlar durduruldu ...
3/1/2017 - Avrupa Konseyi: Türkiye otokrasiye sürükleniyor ...
Bütün başlıklar için tıklayınız