AB liderler zirvesinde ortak para birimi Euro’yu kurtarmaya yönelik alınan kararlara destek eriyor. İngiltere’nin, AB antlaşmalarında değişikliğe gidilmesi kararını veto etmesinin ardından Çek Cumhuriyeti de acil kurtarma planına katılmayabileceği sinyalini verdi. Başbakan Petr Necas, “Boş bir kağıdı imzalayacağımızı kesin olarak ilan etmek, çok dar görüşlü bir siyasî karar olur” diye konuştu. Liderler zirvesinde alınan kararlar Strasbourg’da Avrupa Parlamentosu’nun da gündemindeydi.
Avrupa Parlamentosu’nun liderler zirvesinin sonuçlarının tartışıldığı oturumu hararetli tartışmalara sahne oldu. Avrupa Parlamentosu’ndaki tüm parti grupları zirve sonuçları karşısında hayal kırıklığı içinde. Parlamenterler liderleri borç frenine odaklanmak ve Euro krizinin aşılması için acilen devreye girecek somut önlemleri ihmal etmekle suçladı.
"Hükümetler yanlış yöne bakıyor"
Sosyalist grubun başkanı Alman parlamenter Martin Schulz, Avrupa Merkez Bankası’nın krizin aşılmasında oynayacağı rol, ekonomik büyüme ve istihdam paktı, kurtarma şemsiyesinin statüsü gibi soruların açıkta kaldığını belirterek, sorunun çözümünde Avrupa hükümetlerinin tamamen yanlış bir yöne baktıklarını söyledi.
Schulz, “Sürekli duyduğumuz şey, piyasaların güveninin kazanılmasının gerektiği. Bu piyasalar her kimse! Onların güvenini geri kazanmamız gerekiyormuş. Hayır. Artık Avrupa halklarının Avrupa Birliği’ne güvenini nasıl kazanacağımızı düşünsek acaba nasıl olur?” dedi.
Merkel'e dar kafalılık eleştirisi
Liberal grubun başkanı Guy Verhofstadt da euro tahvillerinin çıkarılması gerektiğini belirterek, “Dayanışma olmadan disiplin birlik getirmez. Disiplin olmadan dayanışma ise dipsiz kuyudan başka bir şey değildir” diye konuştu.
Yeşiller grubu eş başkanı Rebecca Harms da krizin dar kafalı ve sorumsuz bir şekilde analiz edildiğini belirterek Almanya Başbakanı Angela Merkel’e çattı: “Angela Merkel devlet borçlarının bizi krize götüren tek sorun olduğunu iddia ediyor. İşte bu nedenle de krize tek yanıtı, sıkı tasarruf politikası. Açıkça söylemek gerekirse buna artık tahammül edemiyorum. Çünkü bugün içinde bulunduğumuz durum, Almanların bütün Avrupa Birliği’ne dayattığı bu tek taraflı tasarruf mantalitesinin bir sonucudur.”
'İngiltere'ye özel indirim kaldırılsın'
Avrupa Parlamentosu’nun oturumunda İngiltere’nin vetosu konusunda da hararetli tartışmalar yaşandı. Üye ülke bütçelerinin daha sıkı kontrolü için AB antlaşmalarında değişiklikler yapılması kararı İngiltere’nin vetosuna takılmış, bunun üzerine 17 Euro Bölgesi ülkesi, İngiltere dışındaki Euro kullanmayan diğer AB üyelerinin desteğiyle yola devam kararı almıştı.
Avrupa Parlamentosu’nda muhafazakar partilerin oluşturduğu Avrupa Halk Partisi grubu başkanı Fransız milletvekili Joseph Daul, İngilizler’e 1984 yılında Margaret Thatcher döneminde tanınan milyarlarca euroluk özel indirimin kaldırılmasını talep etti.
Daul, bir İngiliz muhafazakar milletvekilinin ‘Bu bir tehdit mi?’ sorusunu şöyle yanıtladı: “Meslektaşımı yatıştırmak isterim. Noel öncesinde ne tank ne Kalaşnikof kullanacağım. Yani Noel tehlikede değil. Ama söylediğim şu: Birleşik Krallık diğer üye ülkelerle dayanışmayı bırakıyorsa, ki benim izlenimin bu, o zaman diğerleri bütçede niye taviz versin ki? Bu bir savaş ilanı değil. Olay sadece dayanışmanın herkes için geçerli olması ve tek taraflı görülmemesi.”
'Yolun sonuna geldik'
AB üyeliğine başından beri karşı çıkan ve İngiltere’nin Birlik’ten ayrılmasını savunan İngiltere Bağımsızlık Partisi’nden Avrupa Parlamentosu üyesi Nigel Farage ise sadece İngiltere Başbakanı David Cameron’un vetosunu savunmakla kalmadı, daha ileri giderek ortak para birimi Euro’nun da İngiltere’nin AB üyeliğinin de sonuna gelindiğini ima etti:
“İngiltere Başbakanı zirveye İngiliz ekonomisinin eşsiz önemde bir branşını korumaya yönelik mütevazı bir öneriyle gidiyor ve Fransa Cumhurbaşkanı kin dolu sözlerle ve tabii Almanya’nın da onayıyla ona kapıyı gösteriyor. Ve biz salonda yalnız başımıza kalıyoruz. Aldıkları karar, Titanik'le ekonomi ve demokrasi açısından bir felakete yol almaktır. Biz ise cankurtaran filikasındayız ve dikkat etmezsek burundan gelen dalgaların altında kalacağız. Cuma günü bir şeyler değişti. Bay Cameron belki henüz bilmiyor. Ama artık dışarıya giden yoldayız.”
dw-world.de, 14.12.2011
