Avrupa Birliği > Avrupa'nın Türkiye'ye ve heyecanına ihtiyacı var

Avrupa'nın Türkiye'ye ve heyecanına ihtiyacı var

Portekiz Cumhurbaşkanı Cavaco Silva, uluslararası politikada söz sahibi olmak, güvenlik ve istikrar sağlamak isteyen bir Avrupa'nın Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu söyledi.

Ankara'nın Avrupa Birliği üyeliğini desteklemenin ülkesinin değişmez dış politika kararı olduğunu ifade eden Silva, Türkiye'nin üyelik müzakerelerinin önünü tıkayan bütün engellerin kaldırılması ve hiçbir fasılın dondurulmamasından yana olduğunu kaydetti. İki günlük resmî ziyareti öncesinde Türk basınında sadece Zaman'a konuşan Portekiz Cumhurbaş- kanı, AB'ye üye olmuş bir Türkiye'nin de dünyada daha etkin olabileceğinin altını çizdi. "Küçük bir ülke bile Birlik üzerinden kendi dış politika vizyonunu dünyaya yansıtabiliyor." dedi. Silva, Türkiye'nin de Euro'yu para birimi olarak kullandığını görmeyi arzuladıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşmesinin yanı sıra Meclis'te de konuşacak olan Silva, İstanbul'da Portekizli ressamların tablolarını içeren bir sergi açacak. Silva'ya 40 işadamı eşlik edecek.

Türkiye ile siyasi ilişkilerimiz harika, sıra ekonomi ve kültürde

1985-1995 yılları arasında ülkesinin başbakanlığını yapan Cavaco Silva Türkiye'ye gelirken ülkemizde en sevilen Portekizliyi de yanında getirmek istemiş: İnter Milan'ın orta saha oyuncusu Luis Figo. Figo, İnter Milan'ın yoğun maç trafiğinden dolayı gelememiş Türkiye'ye. Yine de Cavaco Silva iki ülke arasındaki siyasal ilişkilerdeki güzelliğin başka alanlara da yansıtılmasında kararlı. Portekiz Cumhurbaşkanı bu çerçevede Türk ve Portekizli uzmanların katılacağı bir ortak kültür komisyonunun kurulmasını teklif edecek. Lisbon'daki Belem Başkanlık Sarayı'nda Zaman'ın sorularını cevaplayan Cavaco Silva ülkesini "melankolik şarkılar söyleyen mutlu insanlar ülkesi" diye tanımlıyor.

Türkiye ziyaretiniz sırasında Portekiz'in AB üyelik süreci ve Türkiye'nin bu tecrübeden nasıl yararlanabileceği konusunda bir panel vereceksiniz Boğaziçi Üniversitesi'nde. Türkiye'nin şansı var mı sizce?

Türkiye'nin birliğe üyeliği konusunda Portekiz'in pozisyonu baştan beri aynıdır. Biz uluslararası arenada daha güçlü olmak isteyen, barış, güvenlik ve istikrar temininde söz sahibi olmak isteyen bir Avrupa'nın Türkiye'ye muhtaç olduğuna inanıyoruz. Müzakere sürecinde yeni fasılların açılmasına engel olan bütün engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Dondurulmuş fasılların da kalmamasını temenni ediyoruz. Tabii bu her iki tarafın iyi niyetine bağlı bir şey.

Üyelik müzakereleri her zaman zor olmuştur. Türk yöneticileri de halkı da bunu bilmeli. Bu süreç her birinin farklı menfaatleri olan 27 ülkenin kabullenmesiyle bitecek bir süreç. Umarım Türkiye yapısal reformlarını devam ettirerek bu süreci hızlandırır.

Portekiz'in üyelik tecrübesi neler söylüyor bize?

Portekiz üye olduğunda ben başbakandım. 1 Ocak 1986'da üye olduk. Bazı fasıllar son anda yetişebilmişti. Hatırlıyorum Ortak Tarım Politikaları faslını son gece kapatabilmiştik. Portekiz üyelikten olağanüstü faydalandı, ama Avrupa Birliği de faydalandı. Bizim Afrika'yla, Latin Amerika'ya ve Uzakdoğu'yla olan özel ilişkilerimiz AB'nin de işine yaradı. Brezilya'nın AB ile kurduğu stratejik ortaklığı biz sağladık. Bu ülke dünyanın Portekizce konuşan en büyük ülkesi ve yükselen bir ekonomik ve politik güç. Pek çok yönden Türkiye'yi andırıyor. Her ikisi de G-20 üyesi.

Portekiz'in Türkiye'yle de özel bir ilişkisi yok mu?

Biz Avrupa'nın en batısındayız, siz de en doğusunda. Her iki ülke de NATO üyesi; her ikisi de Avrupa Konseyi'nde üye ve Portekiz olarak biz yakın gelecekte AB'de de ortak olmayı ümit ediyoruz. Türk ve Portekiz halkları arasında gerçek bir dostluk var diye düşünüyorum.

Bu dostluğun özel bir sebebi var mı?

Portekiz, aynen Türkiye gibi farklı kültürlerin, farklı dinlerin ve medeniyetlerin buluşma noktasıdır. Portekiz, tıpkı Türkiye gibi kültürler ve medeniyetler arasında bir köprüdür. Biz Atlantik ötesine köprüyüz. Türkiye, Asya ve Afrika'ya köprü... Coğrafi olarak birbirimizden çok uzakta olabiliriz ama gerçekte o kadar da farklı değiliz. Yine de siyasi ilişkilerdeki başarıyı ekonomik ve kültürel ilişkilerde gösterebildiğimizi söyleyemem. Bu sebeple Türkiye'ye gelirken yanımda kırk kadar işadamı da getireceğim. Bunlar Portekiz'in en dinamik, ufku açık ve arayış içindeki işadamları.

Kafamızda olan da sadece Türkiye'nin iç pazarı değil. Biz birlikte girebileceğimiz başka pazarları düşünüyoruz. Latin Amerika ve Afrika'da bizim avantajlarımız var. Kafkasya ve Orta Asya'da nasıl iş yapılabileceği hakkında da bizim işadamlarımızın Türklerden öğrenecekleri şeyler var.

Peki ya kültürel ilişkiler?

Halihazırda Ankara Üniversitesi ile bir işbirliğimiz var. Ama biz daha fazlasını istiyoruz. İstanbul'da da, söz gelimi Boğaziçi Üniversitesi'nde de Portekizce öğretilebilsin istiyoruz. Benim teklifim Portekizli ve Türk yetkililerden oluşan bir ortak komisyon oluşturmak ve kültür alanında neler yapılabileceği konusunda bu komisyonun çalışma yapmasını sağlamak olacak.

Burada çinicilik alanında da bir benzerliğimizi gördüm.

Evet, Lizbon'da bir çini müzemiz bile var. Belki de Osmanlıların etkisiyle öğrenmişizdir. Ama sanıyorum bunda denizin de bir etkisi var. Biz dünyanın en eski sınırlarından birine sahibiz. Yanımızda koca bir ülke var: İspanya. Ara sıra bu ülkeyle savaşmışız ama sınırımız yedi asırdır hiç değişmemiş. Portekizliler de doğal olarak suya, deniz aşırısına yönelmişler.

Deniz, aynı zamanda milli müziğiniz Fado'nun da kaynağı. Ben Fado'yu acıklı ve melankolik bir müzik olarak biliyorum. Ama görüyorum ki Portekizliler güleç yüzlü insanlar. Sizin için Avrupa'nın en güzel gülen lideri diyorlar. Bu garip değil mi?

Fado'nun melankolik olanı var, doğru. Ama bu Lizbon Fado'sudur. Buna karşılık Coimbra Fadosu daha çok aşk teması işler ve farklıdır. Gariplik derseniz bizde başka gariplikler de var. Söz gelimi morina balığı için bizim milli yemeğimiz derler. Bizde morina balığını pişirmenin binbir yolu vardır diye bir söz var. Oysa bizim sahillerimizde morina çıkmaz. Morina avlamak için Kanada, İzlanda veya Norveç sahillerine çıkmalısınız. Fado ile, bu uzağa giden balıkçılar arasında bir ilişki vardır. Fado Portekizlilere has soldat dediğimiz hisle alakalıdır. Vatan hasreti gibi bir şey bu. Gidenin geri gelmeyebileceği korkusuyla beslenen bir hasret.

Mozambik'in de üyesi olduğu bir Portekizce Konuşan Ülkeler birliği kurdunuz. Bunun hedefi nedir?

Bu sekiz ülke dünyanın kıtalarına yayılmış durumda. 250 milyon insan Portekizce konuşuyor dünyada. Biz bu birliğin uluslararası arenada varlığını duyurmasını istiyoruz. İlk hedeflerimizden biri de BM'de Portekizceyi resmî dillerden biri yapmak. Ama bu Portekiz'in dış politika önceliği değil. Bizim dış politika önceliğimiz her zaman AB olmuştur. Ama 2007 yılının ikinci yarısındaki başkanlığımız sırasında bu özel ilişkilerimizin AB'ye nasıl katkıda bulunabileceğini ortaya koyduk. AB-Afrika zirvesini düzenledik ve bir ortak strateji hazırlanmasını sağladık.

Bir ekonomi profesörü olarak son finansal krizin iyi yönetildiğini düşünüyor musunuz? Bana sanki halkı değil de bankaları kurtarmaya çalışıyorlar gibi geliyor.

Bankalar etik değerleri ve kuralları ihlal ettiler. Ama sonuçta bunun için ödüllendirildiler. Normalde ödül başarı için verilir, ama burada başarısızlıktan dolayı veriliyor. Ama ne yapacaksınız? Finansal sistem olmaksızın ekonomik büyüme devam edemez. Bence Londra'daki G-20 zirvesinde alınan kararlar doğru yöndeydi. Bunlar finans pazarının istikrara kavuşturulmasını ve güven tesisini sağlayacaklar. Finans sektörü de artık devletlerin kontrol edebildikleri ve düzenleme yapabildikleri bir alana dönüşecek.

G-20 zirvesinin önemli bir yönü de krizin sadece ABD ve bazı AB ülkelerinin aralarında konuşarak üstesinden gelemeyecekleri bir şey olduğunun kabullenilmesi anlamına gelmesi. Bunun önemli jeo-stratejik sonuçları olacak.

Marks'ın Das Kapital'ini yeniden okumaya başlamalı mıyız?

Açık Pazar ekonomisi özgürlük ve insan haklarına saygı ile ekonomik ve sosyal gelişmeyi uzlaştırabilen tek modeldir. Kapitalizmin sonu geldi türünden söylemler duyuldu son dönemde ama sonunda pazar ekonomisinin ayakta kaldığını göreceksiniz. Marks'ın Das Kapital'ini entelektüel bir keyif almak için okuyabilirsiniz tabii. Ama bu zamana bir şey söylemiyor. Ben öğrenciyken okumuştum. Şimdi vakit kaybı olur.

Rusya–NATO çekişmesi yeni bir Soğuk Savaş sinyali mi?

Rusya AB'nin ve NATO'nun stratejik ortağıdır. Diyalog devam etmek zorunda. Bunun anlamı NATO'nun ve AB'nin Gürcistan'da olanlara sessiz kalması demek değil. Ama NATO ve AB'nin de Rusya'nın bölgesel barış ve istikrara yaptığı katkıyı görmezden gelmemesi lazım. Petrol fiyatlarının tavan yaptığı dönemde bazı Rus liderleri Petro-Güç veya Gaz Gücü gibi beklentiler edinmiş olabilirler. Ama artık petrol fiyatları düştü. Bugün Rusya'nın AB ile siyasi ve ekonomik diyaloğu canlı tutmaya ihtiyacı var.

Avro'yu ortaya çıkaran Maastricht Anlaşmasına imza atan liderler arasında aktif görevle kalan son lider sizsiniz. Geri dönüp baktığınızda Avro kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Avro ve Avrupa Para Birliği gerçek bir başarıdır. Başladığımızda 11 ülkeydik, bugün 16 ülkeyiz. Bu ekonomik kriz sırasında Avro güvencesi olmasaydı ne yapardık bilemiyorum. Kendi para birimimiz olsaydı çok zorlanırdık. İzlanda niye zorlanıyor bugün? Çünkü Avro borç alıyor ama kendi para biriminde harcıyor ve Avro geri ödemek zorunda. Bir gün Türkiye'nin de bu kritik kararı verip Avrupa Para Birliği'nin bir parçası olacağını ümit ediyorum. Ama tabi bu Türk halkının vereceği bir karar.

 

Zaman, 11.05.2009

 

Konu ile ilgili sayfalar...
3/31/2017 - Avrupa Birliği Brexit stratejisini açıkladı...
3/28/2017 - Gürcüler vizesiz Avrupa'da ...
3/25/2017 - AB'nin 60'ıncı doğum günü ...
3/11/2017 - AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Hahn: Türkiye’ye bazı mali yardımlar durduruldu ...
3/1/2017 - Avrupa Konseyi: Türkiye otokrasiye sürükleniyor ...
Bütün başlıklar için tıklayınız