Buna liselerdeki milli güvenlik derslerini örnek veren Bağış, Avrupa'da hiçbir ülkede üniformalı ordu mensuplarının liselere gidip çocuklara ders verdiği bir örnek olmadığını söyledi. Bağış, "Türkiye'de milli güvenlik derslerine tarih öğretmenlerimiz varken, o konuda ders verebilecek birçok sivil öğretmenimiz varken, askeriyenin ülkeyi korumakla görevli subaylarının işini gücünü bırakarak, üniformaları ile liselerimize gelip o dersi vermesini gerçekten bir israf olarak görüyorum." dedi.
Kanal 7'deki Başkent Kulisi programına katılan Bağış, okullardaki görüntünün sivil olması gerektiğini ifade ederken, milli güvenlik derslerini veren subayların ülkenin savunmasında, terörle mücadelede ya da başka görevlerde değerlendirilmesinin daha uygun olduğunu söyledi. Subayların bir kısmının ihtiyaç olması durumunda derse girecek tarih öğretmenlerine kurslar verebileceğini anlatan Bağış, bu konudaki eleştirileri haklı bulduğunu, bunun için Kızılcahamam'da Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'den bu konuda bir çalışma başlatmasını rica ettiğini açıkladı. Bağış, raporda konu edilen yargının yavaş işlemesinden kendilerinin de rahatsız olduğunu ifade ederken, bunu aşmak için çalışmaların sürdüğünü vurguladı. Bağış, azınlıklarla ilgili eleştirileri ise haksız buldu. Bu konuda yapılan bütün çalışmaların, atılan adımların övüldüğüne, ancak en sonunda "Türk hükümetinin azınlıklara tavrı sınırlayıcı olmuştur." denildiğine dikkat çeken Bağış, bu ifadenin metnin ruhuna aykırı olduğunu anlattı.
Egemen Bağış, KCK operasyonlarıyla ilgili bilgilerin de doğru olmadığını aktardı. Raporda tutuklananların ve gözaltına alınanların sayısının 2 bini aştığının belirtildiğini, doğru sayının 605 kişi olduğunu belirtti. Bakan Bağış, Kıbrıs ile ilgili bölümleri de değerlendirerek, AB'nin kendi sözlerini tutmazken Türkiye'den limanlarını açmasını beklediğini, bunun ancak sözler tutulunca mümkün olabileceğini bildirdi. Bağış, şöyle konuştu: "Sanki Ada'nın etrafındaki doğal kaynaklar gazozmuş da, gazı kaçacakmış gibi, işleri güçleri yokmuş gibi, sırf provokasyon olsun diye Akdeniz'in tabanında delikler açmaya başladılar. Bunu da Türkiye ile başka dertleri olan İsrail ile yapıyorlar. Kıbrıs Rum Kesimi artık İsrail'in Truva atı olmaya soyundu."
Zaman, 17.10.2011
