Avrupa Birliği > 2011 AB İlerleme Raporu’ndan beklentilerimiz

2011 AB İlerleme Raporu’ndan beklentilerimiz

BAŞMÜZAKERECİ VE AB BAKANI EGEMEN BAĞIŞ STAR İÇİN YAZDI

Yüzyıllar öncesinden verdiği evrensel barış mesajlarıyla medeniyet birikimimizin abide şahsiyetlerinden olan büyük mutasavvıf ve düşünür Yunus Emre “İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendin bilmezsen, ya nice okumaktır” diyor. Yunus Emre’nin bu öğretisinden bireysel olarak herkesin kendisine çıkarması gereken bir ders olduğu gibi ülke olarak da bundan almamız gereken mesajlar olduğu aşikardır. Bu mesajların neler olabileceği farklı farklı ele alınabilir. Benim üzerinde durmak istediğim temel alan AB süreci.

Türkiye’nin yarım asırdır içerisinde bulunduğu AB ile entegrasyon süreci esasen başlı başına bizlere ayna tutan, Yunus Emre’nin dediği gibi bize kendimizi olumlu ve olumsuz yanlarıyla anlatan bir süreçtir. AB’nin Türkiye’ye farklı araçlarla tuttuğu aynaların en kapsamlısı AB Komisyonu’nun 1998’den beri yayımladığı İlerleme Raporlarıdır. Bu yıl Türkiye İlerleme Raporu’nun 12 Ekim’de yayımlanmasını bekliyoruz. 

***

Son 9 yılda Hükümetimizin gerçekleştirdiği reformların Türkiye’nin AB müktesebatına uyumunu hızlandırdığını ve kolaylaştırdığını hep söylüyoruz. Türkiye’nin yılın ikinci çeyreğinde dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olması, yılın ilk yarısında yüzde 10 gibi bir büyüme rakamına ulaşması asla tesadüfi değildir. Öte yandan Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da demokrasi ve özgürlük talebiyle canı pahasına kahramanca mücadele veren halkların yüzlerini Türkiye’ye dönüp Türkiye gibi olmak istiyoruz demeleri ve Sayın Başbakanımızı kahraman gibi karşılamaları da Türkiye’nin demokratik ve ekonomik standartları ile birbirine paralel olarak okunmalıdır. Demek odur ki Yunus Emre’nin deyişiyle Türkiye kendini bilmektedir, kendinden emindir.

AB üyelik hedefine milletimizin kuşkuyla baktığı dönemde Hükümetimizin müstakil bir AB Bakanlığı ihdas etmesi başlı başına kararlılığının göstergesi olmuştur. Geçen yıl 12 Eylül referandumunun heyecanıyla karşıladığımız İlerleme Raporu’nu bu yıl daha farklı bir motivasyonla, Türkiye’yi yeni, kapsayıcı ve sivil bir Anayasa’ya kavuşturma iradesiyle karşılıyoruz. 

Bu sürede hayata geçirdiğimiz reformların en önemlilerinden biri Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu oldu. Yine aynı dönemde Sayıştay Kanunu yürürlüğe girdi. Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun da 3 Nisan 2011’de yürürlüğe girdi. Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 2011’de yürürlüğe giren diğer önemli kanunlardandır. Diğer bir önemli gelişme de Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 2 Haziran 2011 tarihli kararı ile istinaf mahkemelerine ilişkin takvimi belirlemiş olmasıdır.

Yolsuzlukla mücadele alanında bir yandan 2010-2014 dönemini kapsayan Yolsuzlukla Mücadele Stratejisi’ni uygulamaya devam ederken, diğer yandan 11 Temmuz 2011’de yürürlüğe giren “Vergi Denetim Kurulu Başkanlığının Kurulması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname” ile Maliye Bakanlığı “denetim” kurullarını tek çatı altında topladık.

Temel hak ve özgürlüklere ilişkin de çok önemli adımlar attık. Bu bağlamda Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun 10 Aralık 2010’da yürürlüğe girdi. İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayrıinsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı BM Sözleşmesine Ek İhtiyari Protokolün (OPCAT) Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun’u Mart 2011’de uygulamaya koyduk. Aynı şekilde Avrupa Konseyi Terörizmin Önlenmesi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun da 12 Mart 2011’de yürürlüğe girdi.

İfade özgürlüğü alanında 2007’de Türk Ceza Kanunu’nun 301. Maddesinde yaptığımız düzenleme ile dava açmayı Adalet Bakanı’nın iznine bağlamıştık. Bu düzenleme sonucunda 301. madde kapsamında açılan dava sayısında ciddi düşüş olduğunu memnuniyetle gözlemliyoruz. 2010’da 403 başvuru arasında sadece 10’u için dava izni verilirken, 2011 yılının ilk çeyreği için 90 başvurudan hiçbirine dava izni verilmemiştir.

***

Son dönemdeki bazı gelişmeler yanlış yansıtılmak suretiyle Türkiye’deki ifade ve basın özgürlüğü konusunda çarpıtılmış imaj oluşturulmaya çalışıldığı ortadadır. Her zaman ifade ettiğimiz gibi Türkiye’de vatandaşlarımız gibi Türk basını açısından da tarihin en özgür, en demokratik dönemi yaşanıyor. Nitekim son 9 yılda basın özgürlüğü konusunda tarihte hiçbir Hükümetin cesaret edemediği düzenlemeleri AK Parti Hükümeti hayata geçirmiştir. Burada ayırt edilmesi gereken çok ciddi ve hassas bir durum vardır. Şu anda mesleğinden dolayı cezaevlerinde tutuklu bulunan ve hüküm giymiş tek bir gazeteci dahi yoktur. Mesleği ile ilgisi olmayan illegal faaliyetlerde bulunmuş bazı gazetecilerin yargılanması ve bu kapsamda tutuklanması ya da hüküm giymesi tamamen yargının tasarrufunda bir husustur. Bu çerçevedeki tartışmalarda kasıtlı ve art niyetli olarak sanki basın mensuplarının suç işleme özgürlüğü varmış gibi izlenim oluşturulmaya çalışıldığını görüyor ve bunu son derece tehlikeli buluyoruz. İlerleme Raporu’nun bu kasıtlı çabalara alet olmayacağına, bu tehlikeli oyunun parçası olmayacağına inanıyoruz. Uzun tutukluluk sürelerine dair rahatsızlıkları Hükümet olarak biz elbette göz ardı edemeyiz, etmiyoruz. Bu konuda AB Bakanlığımızın ve diğer ilgili Bakanlıklarımızın birtakım çalışmaları sürmektedir. Burada samimiyetsizliğin ve art niyetliliğin en bariz göstergelerinden biri de illegal faaliyetlerde bulunduğu iddia edilen gazetecilerin uzun süre tutuklu kalmasına karşı yükseltilen sesin sadece mesleğinden dolayı 50 yıl hüküm giymiş bir gazeteciye karşı yükseltilmemesidir.

Seçim dönemlerinde Türkçe dışında her türlü yazılı ve sözlü propaganda yapmayı mümkün kılarken, ve hükümlü veya tutuklunun veya ziyaretçilerinin ziyaret esnasında Türkçe’den başka dilde konuşma yapmalarının önündeki engelleri kaldırmıştık. Bunun yanı sıra farklı dil ve lehçelerle ilgili üniversitelerimizde akademik araştırma yapılması, enstitü kurulması ve seçmeli ders konması gibi uygulamalar da artık mümkün hale gelmiştir.

Reform İzleme Grubu çerçevesinde alınan kararlar doğrultusunda farklı inanç gruplarına mensup vatandaşlarımızla yapıcı diyalog ortamında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sümela Manastırı ve Akdamar Kiliseleri’nde on yıllar sonra icra edilen dini ayinlerin azınlık cemaati ve ülkemizin harmoni iklimi üzerinde olumlu yansımaları oldu. Son olarak azınlık cemaatimizin tarihi ve önemli bir sorununu da 27 Ağustos 2011’de Sayın Başbakanımızın talimatıyla yürürlüğe koyduğumuz Kanun Hükmünde Kararname ile çözdük.

***

Şimdi dersimizi iyi çalışmamız olmanın verdiği özgüvenle yere daha sağlam basıyor ve AB Komisyonu’ndan hak ettiğimiz notu almayı bekliyoruz. Karşımızda sürekli öğrencisini sınıfta bırakmak isteyen bir öğretmen edasıyla duran AB’nin artık kararlılığımız karşısında daha fazla direnemeyeceğini, direnmeyeceğini düşünüyoruz. Birliğin son dönemde içine girmiş olduğu akıl tutulmasının sona ermesi için de İlerleme Raporu’nun fırsat olacağına inanmak istiyoruz. 

İlerleme Raporu, Yunus Emre’nin çağrısına uygun olmalıdır. Yani AB kendi içine düştüğü zor durumu idrak eden perspektifle Türkiye’ye yaklaşmalı, kendi sorunlarının farkında olan, sorumlu, vizyoner ve güven veren bir Birlik imajı çizmelidir.

İlerleme Raporu sondajla sabotajlanamayan bir Rapor görüntüsü vermelidir. Türkçemizde “bir deli kuyuya taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış” diye bir söz vardır. Kıbrıs meselesi de böyle bir mesele olmaktan çıkmalı, aklıselim, Türkiye-AB ilişkilerinde olduğu gibi Kıbrıs meselesinde de hakim olmalıdır.

Türkiye’nin AB sürecinde Norveç modelinin tartışıldığı dönemde İlerleme Raporu’na dair temennilerimizi bir Norveç atasözüyle dile getirelim. Yalan dört nala gider, gerçek adım adım yürür, fakat gene de vaktinde yetişir. 2011 İlerleme Raporu’nun da AB’ye vaktinde yetişen bir gerçek olmasını diliyoruz. 

 

Star, 09.10.2011

Konu ile ilgili sayfalar...
3/31/2017 - Avrupa Birliği Brexit stratejisini açıkladı...
3/28/2017 - Gürcüler vizesiz Avrupa'da ...
3/25/2017 - AB'nin 60'ıncı doğum günü ...
3/11/2017 - AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Hahn: Türkiye’ye bazı mali yardımlar durduruldu ...
3/1/2017 - Avrupa Konseyi: Türkiye otokrasiye sürükleniyor ...
Bütün başlıklar için tıklayınız