Avrupa Birliği > Türkiye’yi almazsa AB kaybeder

Türkiye’yi almazsa AB kaybeder

Türkiye-AB ilişkilerinin içinde bulunduğu durumu görüşmek üzere düzenlenen Boğaziçi Konferansı’na katılmak üzere İstanbul’a gelen İngiltere’nin Avrupa’dan sorumlu Devlet Bakanı David Lidington ile uzun bir mülakat yaptık. Mülakatın başlıklarını şu şekilde özetleyebiliriz:

- Getirdiğiniz ana mesaj ne?

- LIDINGTON Türkiye’yi, süratle değişen bir dünyada önemli bir stratejik müttefik olarak görüyoruz. Ekonomik ve ticari açıdan da önemli bir ortak; Türkiye, Avrupa’nın en hızlı büyüyen ekonomisi... Siyasi açıdan da Türkiye’nin dünyadaki artan nüfuzunun AB için önemli bir değer olduğunu düşünüyoruz. Türkiye kuvvetli bir NATO müttefiki, güvenilir bir dost. Afganistan’da önemli bir rol oynuyor. Türkiye ile pek çok konuda yakın çalışmak istiyoruz. Türkiye’nin Avrupa perspektifini ve tam üyelik hedefini kuvvetli bir şekilde destekliyoruz.

- Avrupa Parlamentosu Hukuk Komitesi’nin, KKTC ile AB arasında doğrudan ticarete izin veren tüzüğü reddetmesi, Türk limanlarının Rum gemilerine açılmasına kapıyı kapattığı için Türkiye-AB tam üyelik müzakerelerini de kilitlemiş oldu. AB Konseyi, parlamento kanadında çıkan bu güçlüğü aşabilir mi?
- LIDINGTON Türkiye’nin hayal kırıklığını anlıyorum. Konsey de bunu uygun olduğunda ele almak durumunda. Ancak unutmayın ki Konsey’de de ortak karar alınması gerekiyor. Bundan çıkan iki ders var. Birincisi, tam üyelik müzakerelerinde ilerleme sağlamamız gerekiyor. Belçika’nın dönem başkanlığı aralık ayında bitmeden bir başlığın daha müzakereye açıldığını görmek istiyoruz. Kıbrıs sorununun çözümsüz kalması, pek çok başlığın açılmasını da engelleyerek müzakere sürecinde tıkanıklık yaratıyor. Bu tıkanıklığın aşılması için de aslında soruna kapsamlı bir çözüm bulunması gerekiyor. Bunun için BM’nin Kıbrıs temsilcisiyle yakın bir şekilde çalışıyoruz.

BAŞLIKLARI KIBRIS SORUNU KİLİTLİYOR

- Halen 35 başlıktan 13’ü müzakereye açılmış durumda. Süreç çok ağır ilerliyor. Bu hızda giderse tam üyeliğin gerçekleşmesi 21’inci yüzyılın ortasını bulabilir. Müzakere süreci inandırıcılığını kaybetmeye, samimi bulunmamaya başladı. Bu durum nasıl aşılabilir?
- LIDINGTON Bu bir risk... Türk çevrelerinde belirtilen endişelere katılıyoruz. Ama bazı Avrupa ülkeleri de Türkiye’nin tam üyeliği konusunda bizden farklı düşünüyor. Müzakere başlıklarının kilitlenmesinin ana nedenlerinden biri Kıbrıs sorunudur. Eğer bu soruna çözüm bulunursa o zaman Kıbrıs Cumhuriyeti’nin elindeki argümanlar da otomatik olarak kaybolacak ve süreci hızlandırabileceğiz. Bu kolay olmayacak. Ama bakın Kuzey İrlanda sorununa da siyasi irade, kararlılık ve siyasi yaratıcılıkla pekâlâ çözüm bulanabildi. Onlarca yıl değil, yüzyıllardır süren bir sorun çözüme kavuştu. Kuzey İrlanda’da bulunan çözüm, 15 yıl önce bile umut ötesi bir durum olarak görülürdü.

TÜRKİYE OLMAZSA BİZ KAYBEDERİZ

- Ya Kıbrıs’a çözüm bulunamazsa Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği ne olacak o zaman?
- LIDINGTON Sürecin başarısızlıkla sonuçlanması ne Türkiye ne de AB ülkelerinin çıkarına olan bir durum olur. Biz Britanya olarak daha geniş, daha dışadönük, yeni üyelere açık bir AB istiyoruz. Türkiye tam üye olursa, Avrupa farklı din ve kültürel gelenekleri olan insanları, toplumları da kapsama yeteneğine sahip olduğunu gösterebilecektir. Avrupa herkesin birbirine sıkı sıkıya sarıldığı savunma amaçlı bir kümelenme olmamalıdır.
- Türkiye’siz bir AB sizin için ne anlama gelir?
- LIDINGTON Türkiye’nin tam üyeliği 21’inci yüzyılda AB’yi önemli ölçüde zenginleştirecektir. Tam üye olmazsanız, AB, Avrupa’nın en hızlı büyüyen ekonomisini dışında tutarak kendisine ekonomik zarar verecektir. Siyasi açıdan da Yakındoğu, Orta Asya gibi bölgelerde AB’nin nüfuzu zayıflayacaktır. NATO ile AB arasındaki işbirliği düzenlemelerinde de güçlük olur. Türkiye’yi dışlarsa, AB, dünyanın hızla değiştiği, çok kutuplu hale geldiği bir dünyada tekkültürlü bir yapı olarak görülecektir. Yeni ülkelerin siyasi ve ekonomik güçlerini, siyasi ağırlıklarını daha çok ortaya koydukları bir dünyaya doğru gidiyoruz süratle... Ülkelerin, artık daha geniş ortaklık yelpazelerine yayılan
ilişkiler kurmalarına ihtiyaç var. İşte bütün bu nedenlerle, Türkiye’nin katılımı AB’yi güçlendirir. Türkiye’nin dışlanması ise Avrupa’ya zarar verir.

EKSEN DEĞİŞİKLİĞİ GİBİ GÖRMÜYORUM

- GMF adlı Amerikan düşünce kuruluşunun yaptığı son ankete göre, Türkiye’de AB tam üyeliğine destek yüzde 38’e düştü, ayrıca dış politikada Ortadoğu ülkeleriyle işbirliği yapılmasını savunanların sayısı iki katına çıktı. Yöneliş bu şekilde devam ederse AB’nin Türkiye’yi kaybedeceği yolunda yorumlar yapılıyor. Ne dersiniz?
- LIDINGTON Yabancı bir siyasetçinin başka bir ülkenin kamuoyu hakkında konuşması her zaman tehlikelidir. Bu trendlerin böyle devam etmesi kaygı verici olur. Ancak anketlerde beliren eğilimlerin arkasında son olayların, örneğin İsrail’le gemi hadisesi, Gazze’deki olayların da etkisinin olduğunu düşünüyorum.
- Türkiye’nin eksen değiştirdiği yolundaki tartışmaları nasıl karşılıyorsunuz?
- LIDINGTON Ben öyle bakmıyorum. Türkiye’nin çok hızlı büyüyen ekonomisiyle kendisini dünyada daha çok öne sürdüğünü ve bölgesinde daha aktif olduğunu görüyorum. Göz göze bakmadığımız durumlar olacaktır; örneğin BM’deki İran oylamasında görüş ayrılığına düştük... Ama Türkiye’nin yakın komşularıyla ilgili politikasını Avrupa hedeflerine bir alternatif gibi görmüyoruz, aksine bunun tamamlayan bir şey olarak bakıyoruz. Bizim de küresel çıkarlarımız var. Brezilya ile birlikte İran’la yaptığınız anlaşma da güven artırıcı bir önlem olarak iyi bir şeydi. Ama İranlıların yanıtı yeterli değildi. İran’a güvenmiyoruz.

GERÇEK ANLAMDA ÖZGÜR MEDYA GÖRMEK İSTERİZ

- Anayasa referandumunun sonucunu nasıl karşıladınız?
- LIDINGTON Sonuçtan ve bunun belirgin bir şekilde çıkmış olmasından memnuniyet duyuyoruz. Bu sonuç, AB ile müzakerelerde Türkiye’nin elini güçlendirecek, aynı zamanda Türklerin demokrasi, insan hakları ve yargı alanlarındaki reformları sürdürdüklerini söyleyenleri -bizim gibi- teşvik edecektir.
- Türkiye’de gazeteciler hakkında açılan davaların sayısı artıyor. Bu durumu nasıl karşılıyorsunuz?
- LIDINGTON Sorunun farkındayım, ancak ayrıntıları bilmiyorum. Bizim hükümet olarak görüşümüz şudur: Biz basın özgürlüğünü destekliyoruz... Medyanın rahatsız edildiğine ilişkin suçlamalar, dosyalar dikkatimize getirilirse bundan kaygı duyarız ve Türk dostlarımızın gerçek anlamda özgür bir medya olduğunu temin etmek için gerekli adımları atmalarını isteriz. Her seçilmiş politikacının zaman zaman medyayı bir şekilde lanetlediği durumlar olmuştur. Ama şimdi hayatta olmayan ünlü bir İngiliz siyasetçinin dediği gibi, siyasilerin basından şikâyet etmesi, balıkların denizden şikâyet etmesi gibi bir şeydir...

Hürriyet, 23.10.2010

Konu ile ilgili sayfalar...
3/31/2017 - Avrupa Birliği Brexit stratejisini açıkladı...
3/28/2017 - Gürcüler vizesiz Avrupa'da ...
3/25/2017 - AB'nin 60'ıncı doğum günü ...
3/11/2017 - AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Hahn: Türkiye’ye bazı mali yardımlar durduruldu ...
3/1/2017 - Avrupa Konseyi: Türkiye otokrasiye sürükleniyor ...
Bütün başlıklar için tıklayınız