Avrupa Birliği > En önemli önceliğimiz AB

En önemli önceliğimiz AB  

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'nin en önemli dış politika önceliğinin, AB ile tam üyelik müzakere süreci olduğunu ifade ederek, ''Türkiye'nin, herhangi bir eksen kayması veya yönünü değiştirmesi diye bir şey söz konusu değildir'' dedi.

Bağış, TÜSİAD ve Institut du Bosphore tarafından ''Türkiye ve Dünya: Yeni Oyuncular, Yeni Vizyonlar'' ana temasıyla düzenlenen ''Boğaziçi Semineri''nin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

 

Bir gazetecinin, ''Türkiye AB önceliğinden vaz mı geçiyor'' sorusu üzerine, ''Her vesileyle hepimiz söylüyoruz; Türkiye'nin en önemli dış politika önceliği AB ile olan tam üyelik müzakere sürecidir'' dedi.

Bağış, Türkiye'nin bu süreçte her geçen gün daha demokratik, daha çağdaş, daha modern, daha saygın, daha şeffaf bir ülke olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

''Kişisel gelir artmaktadır, kişilerin önündeki demokratik engeller ortadan kalkmaktadır, bireylerin özgürleştiği görülmektedir. Bu hem Türkiye'nin iç dinamikleri açısından, hem dış dinamikleri açısından çok önemli bir süreçtir. Türkiye'nin birinci önceliği budur. Türkiye'nin herhangi bir eksen kayması veya yönünü değiştirmesi diye bir şey söz konusu değildir. Türkiye asırlardır Doğu ile Batı arasında bir köprü olmuştur. Bir köprünün güvenilir olabilmesi için bütün ayaklarının sağlam olması gerekir. Bugün Türkiye AB ile tam üyelik müzakerelerini yürüten bir ülkedir. Avrupalıların yarattığı tüm engellere rağmen kararlılıkla bunu yürüten bir ülkedir. İçerideki birtakım değişime direnç gösteren, eskiden olduğu gibi devleti çetelerin yönetmesini arzu eden dinamiklere karşı direnç göstererek, bu süreci yürüten bir ülkedir. Aynı zamanda Türkiye İslam Konferansı Örgütünün Genel Sekreterliğini de üstlenmektedir, BM Güvenlik Konseyi üyesidir, BM'nin en önemli projelerinden birisi olan Medeniyetler İttifakı Projesi'nin eş başkanlığını yürütmektedir, Avrupa Konseyinin dönem başkanlığını üstlenmek üzeredir. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin tarihte ilk defa bir Türk başkanı vardır.''

-''TÜRKİYE ARABULUCULUK YAPAN BİR BARIŞ MERKEZİ''-

Türkiye'nin G-20 üyesi ülke olarak dünya ekonomisine yön veren bir yapıya sahip olduğunu ifade eden Bakan Bağış, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Türkiye aynı zamanda, farklı ülkeler arasında arabuluculuk yapan bir barış merkezidir. Bugün Afganistan ile Pakistan'ı, Sudan ile komşularını, Somali ile Eritre'yi, Bosna Hersek ile Sırbistan'ı, Rusya ile Gürcistan'ı, Irak ile Suriye'yi, Pakistan, İsrail, Filistin, Lübnan gibi ülkeleri hatta ABD ile İran'ı bir araya getirebilen başka bir ülke yoktur. Türkiye tabii ki kendi ulusal çıkarları çerçevesinde bu bölgeyi bilen, dinamiklerini bilen bir ülke olarak barıştan yana tavrını koyacaktır. BM Güvenlik Konseyinde de Türkiye'nin kullandığı oy, kendi emeğinin, kendi çabasının, barışa olan inancının gereğidir. Eğer biz aylarca uğraştıktan sonra, İran'ı ikna ettikten sonra, bütün bu çabalarımızdan sonra İran'a karşı yaptırımlara oy verseydik o zaman emeklerimizi tamamen gözden çıkarmış olurduk. Bizim verdiğimiz oy, İran ile diplomatik barışçıl çabaların devam edebilmesinin önünü açmıştır. Türkiye ve Brezilya, İran'ı uluslararası kurumlarla uluslararası camia ile bir araya getirme çabalarını sürdürüyor, sürdürmeye de devam edecektir. Dünyanın yeni savaşlara değil, barışa, diplomasiye, uzlaşıya ihtiyacı var.''

Egemen Bağış, ''İsrail konusunda Türkiye nasıl bir aşamada, nasıl bir kararın eşiğinde'' sorusu üzerine de şunları belirtti:

''İsrail'in bundan sonra atacağı adımlara göre belirlenecek Türkiye'nin kararları. Eğer İsrail yaptığı hatayı kabul edip özür dilerse hayatını kaybeden 9 gönüllünün ailesinden özür dilerse ve buna benzer terör faaliyetlerine, korsanlık faaliyetlerine son vereceğine dair net bir deklarasyon ortaya koyarsa Türkiye'nin tavrı değişik olur, ama yok 'Ben yaptım, oldu', 'Ben İsrail'im, istediğimi yaparım, önüme geleni sabahın 4'ünde sivil gemilerde uluslararası sularda, benim karasularıma girmemiş olsalar bile öldürme hakkını kendimde bulurum' derse Türkiye'nin de uluslararası camianın da tavrı farklı olur. Bu konu Türkiye ile İsrail arasındaki bir konu değildir. Bu konu, uluslararası diplomatik bir krizdir. 32 ülkenin vatandaşlarına karşı yapılmış insafsız ve insanlık dışı bir saldırıdır. Bu konuyu uluslararası kurumların, BM Güvenlik Konseyinin, NATO'nun, Avrupa Konseyinin, AB'nin ele alması gerekir ve buna karşı uluslararası camianın net bir tavır ortaya koyması gerekir. Yoksa her ülke kafasına her estiği zamanda uluslararası sularda sivil gemilere, teknelere saldırmaya başlarsa o zaman Somali açıklarındaki korsanların çok masum olduğu ortaya çıkar.''

Suriye, Lübnan ve Ürdün ile serbest ticaret anlaşması yapılması halinde Türkiye'nin Gümrük Birliği yükümlülükleri ile ilgili ne gibi gelişmeler olacağının sorulması üzerine Bağış, ''O, Gümrük Birliğinin kurallarına göre uyarlanarak yapılabilir. Türkiye'nin başka ülkelerle de serbest ticaret anlaşmaları var. Gümrük Birliğinin kurallarını ihlal etmeyen anlaşmalardır bunlar. O ülkelerle de aynı şekilde yapılabilir'' şeklinde konuştu.

Star, 11.06.2010

Konu ile ilgili sayfalar...
3/31/2017 - Avrupa Birliği Brexit stratejisini açıkladı...
3/28/2017 - Gürcüler vizesiz Avrupa'da ...
3/25/2017 - AB'nin 60'ıncı doğum günü ...
3/11/2017 - AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Hahn: Türkiye’ye bazı mali yardımlar durduruldu ...
3/1/2017 - Avrupa Konseyi: Türkiye otokrasiye sürükleniyor ...
Bütün başlıklar için tıklayınız