Avrupa Birliği > AB, Türkiye'yi iterse bedel öder

AB, Türkiye'yi iterse bedel öder

TÜRKİYE Avrupa’da mı, Ortadoğu’da mı? Fransız Le Monde Gazetesi, dünkü başyazısında bu soruların cevabını aradı. Yazıda NATO üyesi, ABD müttefiki, İsrail’e stratejik antlaşmayla bağlı, AB’ye aday Türkiye’nin aynı zamanda İran’ın bölge için tehdit teşkil etmediği görüşünde olduğuna dikkat çekiliyor. Almanya ve Fransa’ya da şu uyarı yapılıyor: Türkiye’yi birlikten uzak tutmanın bir siyasi bedeli var.
 

Fransız Le Monde gazetesi dünkü başyazısını Türkiye'ye ayırdı. Türkiye'yi Avrupa Birliği'nden uzak tutmanın siyasi bir bedeli olduğunu öne süren gazete, Türkiye'nin İran'la yakınlaşmasına dikkat çekti.

İşte Le Monde'un başyazısının tam metni:

Türkiye tam olarak nerede, Avrupa'da mı, Orta Doğu'da mı? Ne tarihin ne de coğrafyanın kesin bir cevap verebildiği bildik bir soru bu. Ama bugün Ankara'nın izlediği siyaset, Türkiye'nin daha çok Orta Doğu'ya dönük olduğu yönünde. 4 nisanda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Paris'teki resmi ziyarette yaptığı açıklamalar bunun bir göstergesi.

NATO üyesi, ABD'nin sıkı müttefiki, İsrail'e stratejik bir antlaşmayla bağlı, Avrupa Birliği'ne aday bir ülke Türkiye ancak aynı zamanda Ahmedinecad yönetimindeki İran'ın bölge için bir tehlike teşkil etmediği görüşünde.

İslam cumhuriyetinin nükleer hak iddiaları? "Alışsak iyi olur" diye imada bulunuyor Başbakan Erdoğan. Peki ya Ahmedinecad'ın, İsrail'in haritadan silinmesini ne kadar istediği yönünde yaptığı açıklamalar? Mecazi bir ifade, kuşkusuz... İran'ın, İsrail ve Filistin'in uzlaşmasına karşı Hamas ve Hizbullah'a destek vermesi? Erdoğan'ın nazarında ikincil bir konu.

 

Ankara’nın yaptığı tehlikeli

"Bölgesel barışa yönelik başlıca tehdit İsrail" açıklamasını yapan Başbakan ülkesinin İbrani devletiyle diplomatik ilişkiler sürdürmeye devam ettiğini de hatırlatıyor. Ancak 2008'de Gazze'ye yapılan saldırıdan beri ilişkiler kötü gidiyor. Parlak ekonomisi büyük ölçüde Avrupa eksenli olsa da Türkiye bir yandan komuşusu İran'la yakınlaşıyor, diğer yandan da Suriye, Irak ve Ürdün gibi Arap ülkeleriyle ilişkilerini güçlendiriyor.

Ankara'nın bu siyasi değişiminin kendine has bir mantığı var: Bölgesel bir güç olan Türkiye neden Orta Doğu'daki komşularıyla daha sıkı ortaklıklar kurmasın ki? Bu gücünü daha önce arabuluculuk için kullanmıştı. Buna kimsenin bir diyeceği yok, tek bir çekince dışında: İran rejiminin Ankara tarafından sıradanlaştırılması son derece tehlikeli.

 

Berlin ve Paris’in rolü

Peki Türkiye'nin İran söylemindeki bu sapmada Berlin ve Paris'in bir payı var mı? Başka bir deyişle, Almanya ve Fransa'nın Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğine karşı olması Ankara'yı bir tür radikalleşmeye mi itiyor? Bu, tatmin edici olmaktan uzak, son derece basit bir açıklama. Ama yine de doğruluk payı var. Türkiye'yi Birlik'ten uzak tutmanın siyasi bir bedeli var. Tersten bakılırsa, hem AB üyesi hem de Yakın ve Orta Doğu'da büyük itibara sahip bir Türkiye'nin Avrupa'nın etkisini yansıtacak önemli bir aracı olacağı kolayca tahmin edilebilir. Üstelik sahip olacağı üstünlükle bölgedeki en radikal unsurlar üzerinde de etkili olur.

Hikâye burada bitmedi. Sarkozy henüz tüm kapıları kapatmadı. Cumhurbaşkanı biran önce Ankara'ya giderek verdiği sözü tutmalı.

Taraf, 10.04.2010

Konu ile ilgili sayfalar...
3/31/2017 - Avrupa Birliği Brexit stratejisini açıkladı...
3/28/2017 - Gürcüler vizesiz Avrupa'da ...
3/25/2017 - AB'nin 60'ıncı doğum günü ...
3/11/2017 - AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Hahn: Türkiye’ye bazı mali yardımlar durduruldu ...
3/1/2017 - Avrupa Konseyi: Türkiye otokrasiye sürükleniyor ...
Bütün başlıklar için tıklayınız