Dünya

 Dünya'dan Başlıklar 

 Dünya > Dünya'dan Başlıklar > Dick Cheney'nin danışmanından akıl almaz iddialar

Dick Cheney'nin danışmanından akıl almaz iddialar
ABD'de yayınlanan Foreign Policy (Dış Siyaset) dergisinde ABD'nin eski başkan yardımcısı Dick Cheney'nin ulusal güvenlik danışmanı John Hannah'nın yazdığı yazıda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik eleştirilerin yanında akıl almaz iddialarda bulunuldu.

ABD'nin eski Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin ulusal güvenlik danışmanı John Hannah Foreign Policy dergisinin sitesinde yayınlanan yazısında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için ‘tehlikeli şahıs’ ifadesini kullanarak, “Er ya da geç bir hesaplaşma günü yaşanması ihtimal dahilinde” diye yazdı.  Oda TV’de Şıvan Okçuoğlu ve Meltem Özdemir’in çevirisiyle yayınlanan habere göre, John Hannah Erdoğan için ‘başta ABD ve Ortadoğu ile Avrupa ve Türkiye için tehlikeli şahıs’ ifadelerini kullandı. Yazıda şu ifadeler dikkat çekiyor: ''Houston, bir sorun çıktı. Ciddi bir sorun. Türkiye yavaş yavaş ama engel olunamaz bir şekilde uçurumdan aşağı yuvarlanıyor. İşaretler gerçekten kötü. Despotluk. Terörizm. İç savaş. Ufukta, ‘müflis devlet’ ve ‘zorla bölünme’ gibi senaryolar görünüyor. ABD'li politikacıların, ne kadar tercih etmeseler de şu soruyla boğuşmak zorunda kalacakları gün yaklaşıyor olabilir: Yoldan çıkan bir NATO müttefiki ile nasıl başa çıkılır?”

DAVUTOĞLU ERDOĞAN İÇİN KÖLE GİBİ ÇALIŞTI’

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun koltuğundan edilmesini ‘yersiz bir küçük düşürme eylemi’ olarak tanımlayan Hannah, Davutoğlu'nun başbakanlığı süresince köle gibi çalıştığını ve gerçekleştirdiği eylemlerin yüzde 90 oranında Erdoğan'ın ajandasındaki maddeleri hayata geçirmekten ibaret olduğunu belirtti. Yazıda, Erdoğan'ın geçtiğimiz yıllar boyunca kendi totaliter dürtüleri doğrultusunda ordudan yargıya, medyadan özel sektöre ve sivil toplum kuruluşlarına kadar önüne gelen her kurumu kontrolü altına almaya çalışması ağır bir dille eleştiriliyor. Erdoğan'ın barış görüşmelerinin gerçekleştiği masayı devirerek PKK ile 90'ların çatışma ortamına geri dönmesinin ise ciddi bir eleştiri konusu olarak yansıtıldığı yazıda, Erdoğan'ın savaş ortamına geri dönmek için ısrar etmesinin Türkiye'nin demografik yapısına karşı bir saldırı niteliği taşıdığı kaydediliyor.

'ABD, TÜRKİYE'NİN IŞİD'E DESTEK VERDİĞİNİ KABUL EDİYOR'

Erdoğan'ın şu günlerde IŞİD tehlikesine karşı savaşan etkili güçlerden biri olarak görülen PYD'ye karşı iki yıl öncesine göre bütünüyle değişen tutumunun, ABD'de yarattığı rahatsızlık hissinden de bahsedilen yazıda, ABD ile YPG arasındaki ilişkilerin günden güne geliştiği ve derinleştiği de belirtiliyor. Türkiye'nin son yıllarda IŞİD'e verdiği desteği kesmesi ve anti-IŞİD koalisyonunda yer alması için baskı gördüğü söylenen yazıda, Türkiye'nin Suriye'de IŞİD'e karşı savaşan Kürt gruplarının mücadelesini olumsuz etkilemeye yönelik girişimleri eleştirilirken, ülkede mevcut durumda 2000 kişinin Erdoğan'a hakaret suçlaması ile yargılandığı ve bu durumun ancak George Orwell'in kurgu dünyalarıyla bağdaşabilecek nitelikte olduğu da vurgulanıyor.

‘ERDOĞAN’IN TUTUMU UTANMAZLIK VE YÜZSÜZLÜK’

Türkiye'den Avrupa'ya akan mülteci krizini manipule ederek Avrupa Birliği’ne karşı bir silah gibi kullanmaya çalışan Erdoğan'ın bu tutumu ‘utanmazlık' ve 'yüzsüzlük' olarak tanımlayan Hannah, ABD yönetiminin artık Erdoğan Türkiye'sini bir felaket tehlikesi olarak görmeye başladığını söylerken, Obama'nın tüm baskılarına rağmen Türkiye'nin IŞİD'e karşı etkili bir tutum geliştirmemesinin bir NATO ülkesi olması nedeniyle kabullenilmez olduğunun altı çiziliyor.

 ‘DARBE OLMAYACAĞININ GARANTİSİ YOK’

Türkiye'de olası bir askeri mücadele riskinin bütünüyle ortadan kalkmadığını da vurgulayan Hannah, geniş bir popülariteye sahip olan Erdoğan'a karşı bu tip bir müdahalenin de olasılıklar dahilinde olduğunu, fakat PKK ile yeniden alevlendirilen savaş ortamı üzerinden Erdoğan'ın ordu ile taktiksel bir ittifak kurarak bu riski azaltma gayreti içerisinde olduğunu ifade ediyor. Tüm bunlara rağmen ordu içerisinden birilerinin Türkiye'yi Erdoğan'ın İslamcı diktatörlüğünden ve ülkeyi soktuğu tehlikeli yoldan çıkarmak için darbe girişiminde bulunmayacağının hiç bir garantisi olmadığı da vurgulanıyor.

 ‘SARRAF DAVASI KRİTİK ÖNEMDE’

2013 yılında ortaya saçılan dinleme tapeleri ile Erdoğan ve ailesinin karıştıkları iddia edilen yolsuzluk davasının sonuçlarından bahsedilen makale konuyu ABD'de süregelen Rıza Sarraf davasına bağlıyor ve bu davalardan kurtulmak için AKP'lilerin başkanlık sistemine kucak açtıkları ifade ediliyor. Rıza Sarraf davasının ise, çok sayıda Türk yetkili için kritik bir önem taşıyacağı söyleniyor. Yazıda, ABD'nin Erdoğan'ın eline daha fazla koz vermemek için İncirlik için alternatif olabilecek konum arayışında olduğu ve Irak'ın Kürt bölgesi, Birleşik Arap Emirlikleri ve Ürdün'ün alternatif olarak liste başındaki seçenekler olarak düşünüldüğü bilgisi veriliyor.

‘ER YA DA GEÇ BİR HESAPLAŞMA GÜNÜ YAŞANMASI İHTİMAL DAHİLİNDE’

Makale şu çarpıcı paragraf ile son buluyor: "Türkiye'nin Erdoğan sorunu, yıllardır inşa halinde. ABD yetkilileri, yıllardır sorunun korktukları kadar kötü olmadığını ya da meselenin kendi kendine hallolacağını ve böylelikle yeryüzündeki en önemli jeo-stratejik toprakların bir bölümü üzerine kurulu eski bir müttefik hakkında zor kararlar alma durumuyla karşı karşıya kalmaktan kurtulacaklarını umdular. Ancak ihtiyat galip gelmedi. Tersine, ERDOĞAN PROBLEMİ giderek kötüleşiyor, metastas yapıyor (yayılıyor) ve ABD ÇIKARLARI için büyük tehlikeler yaratmaya devam ediyor. Er ya da geç bir hesaplaşma günü yaşanması ihtimal dahilinde. ABD, zararlarını azaltma hazırlıklarına şimdiden başlamalı."

onyediyirmibes.com, 18.06.2016 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.