Dünya

 Dünya'dan Başlıklar 

 Dünya > Dünya'dan Başlıklar > Avrupa’ya 'özgürlükler' uyarısı

 Avrupa’ya 'özgürlükler' uyarısı
Avrupa Konseyi, Avrupa genelinde demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti anlayışında gerileme olduğunu, bunun da kıta için “potansiyel istikrarsızlık tehdidi” yarattığı uyarısında bulundu.

Strasbourg merkezli Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan “Avrupa’da Demokrasi, İnsan Hakları ve Hukukun Üstünlüğü’nün Durumu” başlıklı rapor bugün Strasbourg’da yayımlandı.
Rapor hakkında medyaya brifing veren Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, Avrupa genelinde demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti alanlarında sorunların “büyüdüğünü, derinleştiğini ve coğrafi olarak genişlediğini” söyledi. Sorunların sanıldığı gibi sadece Doğu Avrupa veya yeni demokrasileri değil eski demokrasileri de kapsadığına vurgu yapan Jagland, Avrupa Konseyi’ne üye 47 ülkenin üçte birinde yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının gerçek anlamda güvence altında olmadığını, birçok Avrupa devletinde “eski zihniyetin” hakim olduğunu belirtti. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) en çok şikayetin İtalya’dan geldiğine işaret eden Jagland, Türkiye ve Rusya’nın da bu alanda sorunlu ülkeler arasında yer aldığını hatırlattı.
Jagland, soruna çare olarak, Avrupa Yargıçlar Danışma Konseyi ve Avrupa Savcılar Danışma Konseyi’nden yargı bağımsızlık ve tarafsızlığı konusunda Avrupa’da yaşanan temel sorunlarla ilgili kapsamlı bir inceleme yapmalarını isteyeceğini bildirdi. Raporda, Avrupa Konseyi’nin bölgesel planda yargı reformu için AB ile Doğu Ortaklığı Programı kapsamında işbirliğini arttıracağı, ulusal planda ise yargıç ve savcıların Avrupa standartlarında eğitimine ağırlık vereceği belirtildi.


Özgürlüklerde gerileme
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri, ifade ve medya özgürlüğü alanında da kara bir tablo çizdi. Yargı gibi bu alanda da Avrupa Konseyi devletlerinin üçte birinde medya özgürlüğü ve gazetecilerin güvenliğinin tehdit altında olduğunu açıkladı. Raporda, “terörle mücadele ve iftira yasalarının birçok Avrupa ülkesinde medya özgürlüğünü kısıtlamak için kullanıldığı, gazetecilere orantısız cezalar verildiği ve bazı hükümetlerin ulusal güvenliği gerekçe gösterip internet gazeteciliğinde içeriğe müdahale ettiği veya erişimi engellediği” not ediliyor. Avrupa’da medyada çoğulculuk ve içerik çeşitliliğinin “tatmin edici seviyede olmadığı”, hatta gerilediğe dikkat çekilen raporda, “medyanın genelde çoğulcu olarak bilindiği ülkelerde dahi basın-yayın organları birkaç elde toplanıyor, saydamlık sorunu yaşanıyor, kamu yayıncılığına ayrılan fonlar yetersiz kalıyor, medya sahipleri ve siyasiler editörlerin bağımsızlığına karşıyor, iktidardaki siyasileri kayıran anlaşmalar yapılıyor” gözlemlerine de yer verildi.
Genel Sekreter Jagland, bu konuda öncelikli olarak siyaset dünyasını sorumlu gösterdi ve siyasilerin “medyayı kontrol etme ve kendi taraflarına çekme eğiliminde olduklarını” dile getirdi. Avrupa genelinde çözüm olarak, kamu denetçisi ve sivil toplum kuruluşları gibi gazetecileri koruyan ulusal mekanizmalara destek amacıyla üç yıllık Avrupa programı geliştirme önerisinde bulundu. Basın yayın organlarının finansal açıdan müstefit sahip ve gerçek sahiplerinin belirlenmesi için Avrupa Konseyi ülkelerinin veri bankası oluşturmaları önerisinin de yer aldığı raporda, Avrupa Konseyi’nin, medya özgürlüğüyle ilgili bilgi toplama ve işleme kapasitesini arttıracağı belirtildi.


Irkçılık uyarısı
Raporda, Avrupa’da toplantı ve örgütlenme özgürlüğü, demokratik kurumların işleyişi ve demokratik vatandaşlık alanlarında sorunlar yaşandığı da kaydediliyor. Jagland, tüm bu sorunların üstesinden gelinebilmesi için üye devletlerin öncelikli olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM kararlarıyla uyumlu hareket etmeleri gerektiğini söylüyor.
Avrupa’da yaşanmakta olan ekonomik krizin demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti alanlarındaki gerilemeyle doğrudan bağlantılı olduğunu ifade eden Jagland, başta Romanlar olmak üzere azınlık gruplarının kriz nedeniyle bir nevi “paralel toplumda yaşar hale geldiğine” dikkat çekiyor. Avrupa’da yabancı düşmanlığının da krizle beraber yükselişe geçtiğini hatırlatan Jagland’a göre, “Eskiden Yahudiler hedef alınırdı, şimdi de alınıyorlar ama artık Müslümanlar da hedef haline geldi”.
Aşırı sağcı partilerin 10-15 yıl önce kullandıkları söylemlerin bugün ana görüş haline gelmeye başladığına işaret eden Jagland, “Siyasi iklim oldukça değişti. Önemli sorunlar ortaya çıktı ama bunlarla başa çıkmayı bilemedik” itirafında da bulundu.

dw.de, 29.04.2015


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.