Dünya

 Dünya'dan Başlıklar 

 Dünya > Dünya'dan Başlıklar > Nobel Ekonomi Ödülü 2014: Regülasyon ve Jean Tirole

 Nobel Ekonomi Ödülü 2014: Regülasyon ve Jean Tirole
Nobel ekonomi ödülü açıklandı ve regülasyon ekonomisi alanında yapmış olduğu çalışmalar nedeniyle Fransız iktisatçı Jean Tirole'e verildi. Ödülün farklı yansımaları var. Tirole, adaylar arasındaki en düşük olasılıktı.
 

Özellikle Baumol, daha güçlü bir aday ve daha tesirli çalışmalara sahip olduğu halde, ödülü alamadı. Ekonomik büyüme alanındaki adayların akademik niteliği de öyleydi. Nobel komitesi bir kez daha gösterdi ki ilgili dönemde tesir gücü yüksek çalışmalara bu ödülü veriyorlar. Tirole'e bu ödülü getiren de aslında 2008 finansal piyasalar krizi oldu. Çünkü 2008'de, ABD'nin krize yakalanmasının temel nedeni, etkin regülasyon eksikliği idi. Aksine, Türkiye gibi bazı ülkelerin bu tür bir krize yakalanmamasının nedeni de etkili bir regülasyon politikası gütmüş olmalarıydı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ile Rekabet Kurumu (RK) -henüz daha siyaseten bağımsızken- kayda değer bir iş çıkarmışlardı. Bununla birlikte, hem Nobel Komitesi, hem de Tirole'ün açıklamaları, ödülün, sadece piyasa gücü üzerine yapmış olduğu regülasyon çalışmaları nedeniyle Tirole'e verildiğini gösteriyor. Bu şu anlama geliyor. Kararın verilmesinde her ne kadar 2008 krizi ve finansal piyasalar regülasyonu etkili olsa da aslında ödül, doğrudan regülasyon ekonomisine verildi. Yani, eğer 2008 krizi, finansal piyasalarda değil de regülasyon eksikliği nedeniyle enerji piyasalarında ortaya çıksaydı, çok muhtemelen ödülü, MİT'ten Paul Joskow'a yine aynı gerekçeyle vereceklerdi.

Nobel gerekçesi olarak piyasa gücü ve regülasyon

Gelelim piyasa gücü ve regülasyonun ne olduğuna. Regülasyon ekonomisi, mikro iktisadın uzantısı olarak düşünülebilir. Gittikçe büyüyen bir alan olması nedeniyle farklı bilim dalları tarafından farklı tanımlamalar nedeniyle, tek bir tanım yapmak mümkün değil. Ancak iktisadın bakış açısıyla regülasyonun temel gerekçesi piyasa başarısızlığı olduğu için genellikle iktisatçılar, piyasa başarısızlıkları durumunda gerçekleştirilen devlet düzenlemelerini regülasyon olarak kabul ediyorlar. Bu anlamda P. Spiller gibi iktisatçılar, regülasyonu; iktisadi, sosyal ve prosedürel olmak üzere 3'e ayırsalar da ekonomi biliminin ilgilendiği kısım, iktisadi regülasyonlardır. İktisadi regülasyonun da temel gerekçeleri; doğal tekel, dışsallıklar, kamusal mal ve asimetrik bilgidir. Çünkü iktisadın -en azından ana akım iktisadın- kabulüne göre bir piyasada bu unsurlardan biri söz konusu ise bu piyasa, iktisadi etkinliği sağlamada başarısızdır ve şimdi devlet, piyasa süreçlerinin yerine geçerek, iktisadi etkinliği sağlamak için regülasyona başvurabilir. Burada iktisadi etkinlikten kasıt, kabaca fiyatın (marjinal) maliyete yakın olmasıdır. Eğer piyasada çok sayıda firma varsa, bu firmalar arasındaki rekabet, fiyatı, maliyete yaklaştıracağından bu piyasalar etkin kabul edilir ve devletin, fiyat belirlemesine ve piyasaya giriş çıkışı kontrol etmesine gerek yoktur. Bu nedenle devletler, çilek piyasalarına regülasyon yoluyla müdahale edip, piyasada kaç firmanın çilek satacağına ve çilek fiyatının ne olacağına karışmazlar. Çünkü çilek piyasasında, piyasa süreçleri kendiliğinden fiyatı, maliyete yaklaştırır ve bu nedenle iktisadi olarak etkindir.

Buna mukabil, 2014 Nobel'inin gerekçesi olan piyasa gücü açısından bakarsak, elektrik, telekomünikasyon, ulaştırma ve doğalgaz piyasaları doğal tekel oldukları için iktisadi olarak devlet tarafından regüle edilirler. Çünkü yüksek gerilim hatları, doğalgaz boru hatları, haberleşme için uydu kullanımı, karayolları ve demiryolları gibi alanlara yapılan yatırımlar, yüksek sabit maliyetler içerirler. Daha önemlisi, bu sermaye varlıklarına yapılan yatırımlar bir kez kullanıldıktan sonra geri döndürülemediği (ekonominin diğer alanlarında verimli şekilde kullanılamadığı) için batık maliyetlerdir. Eğer bir endüstride yüksek sabit ve batık maliyet varsa, bu endüstri doğal olarak bir tekeldir. Yani doğal olarak piyasaya ilk giren firma, potansiyel rekabetçilere göre uzun dönem mutlak maliyet avantajına sahip olacaktır. Bu tür piyasalarda çok sayıda firmanın varlığı, kaynakların israfı anlamına geleceğinden, rekabet tercih edilmez. Ama piyasada tek veya yüksek piyasa gücüne sahip birkaç firma olacağından, bu firmaların, piyasa gücünü kullanıp, fiyatları yükselterek tüketici istismarına neden olmaması için de devlet regülasyonu gereklidir. Bunun dışında eğitim piyasası, pozitif dışsallık; fosil yakıtla elektrik üreten santraller negatif dışsallık; savunma ve adalet hizmetleri, kamusal mal; bankacılık ve sigortacılık piyasaları da asimetrik enformasyon nedeniyle devlet tarafından regüle edilmelidir.

Laffont, Tirole ve Yeni Regülasyon Ekonomisi

Tüm bu teorik temel, regülasyon yoluyla devletin ekonomiye müdahalesinin ne olacağını açıklıyor. İktisadın bir bilim olarak topluma katkısı da burada ortaya çıkıyor. İktisat ve araçları geliştikçe, devlet piyasa ilişkilerinde etkin yolun ne olduğunu görmemizi sağlayan yeni keşifler sunuyor. Buna göre de devletin, ekonomideki rolü şekilleniyor. Nobel ödülleri de diğer bilim alanlarında olduğu gibi bu anlamda en faydalı keşif veya çalışmalara gidiyor. Korelasyon belirgin ve işe yarıyor. Tirole'e Nobel'i getiren çalışmalara kadar, regülasyon ekonomisi literatürü, tamamen, regülasyonun gerekçesinin ne olması gerektiği ve regülasyonun talep cephesi ile ilgilendi. Bu anlamda regülasyon literatürü, G. Stigler'in 1971'te yazdığı The Theory of Economic Regulation makalesine kadar Regülasyonun Kamu Yararı Teorisi olarak anılırken, Stigler sonrası dönemde Regülasyonun İktisadi Teorisi olarak revize edildi. Stigler, devletin piyasalara kamu yararını maksimize etmek için değil, bu piyasalardaki özel çıkar gruplarının kârlarını artırmak için müdahale ettiğini gösterdiğinde, regülasyon teorisi ve dolayısıyla devletin ekonomiye müdahale şekline ilişkin iktisadi algı tamamen değişti. Sonuçta Stigler, Nobel'i almıştı. Laffont ve Tirole, regülasyonun merkezindeki bir başka soruna el attı ve bunu çözmek için ne yapılması gerektiğini gösterdi. Onların yaklaşımına göre regülatörle, regüle edilen firma arasındaki regülasyon oyununda temel sorun, asimetrik bilginin varlığı idi. Yani, regülatörler, asla firmanın fiyatlarını regüle ederken, gerçek maliyetler hakkında tam bilgi sahibi değildirler. Tam bilgiye sahip olan her zaman firmadır ve firma da bu bilgiyi regülatörden gizler. Bu bilgi manipülasyonu, piyasa gücüne sahip firmaların, etkin şekilde regüle edilmesini engeller. İşte Laffont ve Tirole, oyun teorisi kullanarak geliştirdikleri etkin regülasyon (mekanizma) dizaynı ile bu bilgiden kaynaklanabilecek sorunlarının nasıl bertaraf edilebileceğini gösterdiler ve Tirole, Nobel'i aldı. Son olarak, eğer Laffont, 2004'te kanserden hayatını kaybetmemiş olsaydı, hem de çok daha önce Nobel'i aynı gerekçe ile Tirole'ün yerine almış olacaktı. Çünkü bu konuda aslan payının Laffont'a ait olduğu iyi bilinir.

Zaman, 15.10.2014

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.