Dünya

 Dünya'dan Başlıklar 

 Dünya > Dünya'dan Başlıklar > Batı tarihi unutuyor; Putin yine aynı şeyi yapıyor

Batı tarihi unutuyor; Putin yine aynı şeyi yapıyor

Vladimir Putin'in savaşlarına üst üste talihsiz yanıtlar veren Amerikalı liderlerin Rusya'nın zamanındaki yeri konusunda kafası karışık. Rusya'nın Ağustos 2008'de Gürcistan'ı işgal etmesinin ardından George W. Bush, "21. yüzyılda böyle bir eylem kabul edilemez" dedi. Rusya'nın 'küçük yeşil adamları' Şubat'ta Kırım'ı aldığında da ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, "Tamamen uydurma bir gerekçeyle bir başka ülkeyi işgal ederek, 21. yüzyılda 19. yüzyıldaymışsınız gibi davranamazsınız" demişti.

Putin, hamlelerinin 'zamanı geçmiş' olduğu şikayetlerine kulağını tıkadı. Ukrayna pazartesi günü 10 Rus tankı ve birkaç zırhlı araçtan oluşan grubun, Ukrayna'nın güneydoğu sınırı üzerinden Rus isyancıların kontrolündeki topraklara girdiğini söyledi. NATO cuma günü Rus havan toplarının, Ukrayna topraklarından, askerlerin mevzilerine ateş açtığını açıkladı. Kiev'in itirazlarını umursamayan Rusya, bir hafta içinde, içinde ne taşıdığı bilinmeyen ikinci insani yardım konvoyunu göndereceğini söyledi.

Kiev'deki Batı yanlısı hükümetin üzerindeki askeri baskı artarken, Avrupalılar da baskı yapıyor. Son dönemdeki savaş riskinin, 20. yüzyıldaki savaşların tekrarına dönüşmesinden endişe eden Almanya Şansölyesi Angela Merkel cumartesi günü Kiev'e giderek, Moskova ile Ukrayna arasında uzlaşma sağlanması için çalıştı. Merkel, Ukraynalılar'a ateşkes için bastırırken, AB'nin Rusya'ya yeni yaptırım uygulanmasını reddetti. Putin de bunun üzerine salı günü Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroshenko ile görüşmek üzere Minsk'e gitti.

Ukrayna'daki kriz, Avrupa'nın kalbindeki eski çatışmaları yeniden canlandırdı: Otokrasi ve liberaliz. Yüzyıllardır bölge, "Rusya ve Almanya arasında kalan bağımsız ve geçimsiz insanlar için ne yapılmalı?" sorusuyla şekillendi. Komünizmin sonlanması ve AB ve NATO üyeliğiyle, Polonya satranç tahtasından çıkarıldı. Şimdi aynı yerde Ukrayna ver.

Ukrayna'nın 2004'te hileli seçimlere karşı yaptığı Turuncu Devrim ve bu kış da Kiev'de yolsuzluğa adı karışmış, sevilmeyen başkanını devirmesi, Polonya'nın 19. yüzyılda Rus egemenliğine karşı ayaklanışını hatırlatıyor. Polonyalılar 1830'da ayaklandığında, Rusya'nın ülke içindeki reformlarını dondurdan Çar 1. Nikolas, "Ya Rusya ya da Polonya yok olmalı" demişti.

Bu açıklamayı Putin dönemine uyarlayacak olursak, ya o ya da Ukrayna'nın genç demokrasisi ayakta kalacak; her ikisi birden değil. Rus yazar Pyotr Chaadayev 1830'daki ayaklanmaya ve Çar Nikolas'ın zaferine tanıklık etti. Chaadayev 1836'da kaleme aldığı bir yazısında, "Rusya başlı başına bir dünya. Tek adamın irade, keyfiyet ve despotluğuna teslim. Birlikte yaşama yasalarının aksine, Rusya yalnızca kendi kendini ve tüm komşularını esirleştirecek yönde ilerliyor" diyor.

2. Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş'a kadar yaşanan her Polonya krizinde, Avrupalı realistler, güçler dengesini bozmaktan korktu ve Moskova ve Berlin'deki otokratları anlamaya çalışmaktan yana oldu. Ticari çıkarlar da bunda etkiliydi.

Norman Davies, Polonya'nın hakimiyet tarihini anlatan "Tanrının oyun bahçesi" adlı kitabında, yardım için Avrupa başkentlerini ziyaret etmesinin ardından Batı'nın Rusya'yı "kapitalistler için altın madeni" gibi gördüğü sonucuna varan 1863'teki ayaklanmanın liderinden bahseder. AB'de devam eden yaptırım tartışmaları da aynen böyle.

Davies, Polonyalıların, "Rus İmparatorluğu'nun üzerine inşa edildiği tüm efsane ve mitlere karşı yaşayan bir ders" olduğunu söyler. Polonyalılar, Musevilerle birlikte canlı demokratik kültürün savunucaları, otokrasinin doğal muhalifleriydi.

Bugün realistler, Putin'in taşkınlıklarından, NATO ve AB'nin gönüllü olarak Avrupa'ya yayılmış olmasını mesul tutuyor. Ancak Rusya'nın özgürleştirici etkiler karşısındaki otokratik savaşı, bunların hepsinden önce geliyor.

Sovyetler 1968'de Prag Baharı'nı sonlandırmak için Çekoslavakya'ya girmişti. 1991'de Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin'in etrafındaki, General Aleksander Rutskoi liderliğindeki uzlaşmaz adamlar, Ukrayna'da yaşayan yaklaşık 50 milyon Slavı, Sovyetler Birliği'nde tutma amacıyla askeri operasyon düzenlemesi için bastırdı. Yeltsin bu kişileri geri püskürterek, Sovyet cumhuriyetinin sınırlarını, yeni bir uluslararası cephe olarak kabul etti. Putin'in uzun zamandır başta Ukrayna olmak üzere komşu ülkelerdeki demokrasiden korku ve memnuniyetsizliği, bu anlaşmayı bozuyor. Bu yıl Ukrayna'da 2 binin üzerinde sayıda insan hayatını kaybetti.

Bu, Kiev'deki, özgürce seçilmiş başkan için de varoluşsal bir mücadele. Poroshenko, son dönemdeki askeri başarısını durdurmak ve anlaşma sağlamak için eskisi gibi Almanya aracılığında anlaşma yapılmasına direnç gösteriyor. Kendisinin de biliyor gibi göründüğü üzere, Ukrayna'nın kendi topraklarındaki kontrolü geri almasının altında bir şey kabul edilemez. Olgunlaşmamış bir ateşkesin en muhtemel sonuçları, "dondurulmuş bir kriz", pekişmiş bir ulusal görüşte geri adım atışması, istikrarsızlık ve Ukrayna demokrasini ve Avrupa'nın isteklerini zayıflatmak olacak. Bu koşullar altında da Putin kazanmış olacak.

Ortadoğu'daki gelişmelerden ötürü dikkati dağılan Washington, Ukrayna işini Almanya'ya sevketti. Alman-Rus işbirliğinin sorunu çözeceğini düşünenler, tarihi çok iyi anlamıyordur.

Soğuk Savaş'ın sonlanmasından bu yana, kendi politika sistemleri ve müttefiklerini seçme şansına sahip olanlar barış ve istikrarı Avrupa'da buldu. Ukrayna da onlara katılmak istiyor. Soğuk Savaş'ın mimarı ve NATO karşıtlığından ötürü Amerikalı realistlerce çok sevilen George Kennan bir keresinde, "Rusya'nın sınırında yalnızca vasallar ya da düşmanlar olabilir" yazmıştı. Sorun Rusya'nın komşularıyla değil, kendisiyle. Kennan'ın savı, zalimler Moskova'da hüküm sürmeye devam ettiği müddetçe geçerli olacak.

John Kerry'nin Putin'in 19. yüzyıla ait hamlelerini reddetmesi, yalnızca Avrupa'nın doğusunda liberalizmin, otokrasiye karşı zafer kazanmasıyla anlamlı bir hâle gelebilir. Ukrayna konusunda kirli ödünler verilmesi, Avrupa ve Amerika için etik ve stratejik bir felaket olacaktır.

wsj.com.tr, 27.08.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.