Dünya

 Dünya'dan Başlıklar 

 Dünya > Dünya'dan Başlıklar > Cenevre'de resmi pazarlıklar başlıyor

Cenevre'de resmi pazarlıklar başlıyor
İsviçre'deki barış konferansında Suriye krizine çözüm arayışı sürerken, Rusya Başbakan Yardımcısı Arkady Dvorkoviç BBC'ye verdiği mülakatta şu an Cumhurbaşkanı Beşar Esad'dan başka hiçkimsenin Suriye'yi yönetebilecek konumda olmadığını söyledi.

Suriye hükümeti ve muhalefetinin temsilcileri Montrö'deki görüşmelerin ardından bugün Cenevre'de resmi pazarlıklara geçiyor.

Muhabirler, barış konferansının en çetrefil anlaşmazlık konusunun Beşar Esad'ın siyasi geleceğinde düğümlendiğini bildiriyorlar.

Arkady Dvorkoviç, Suriye'deki krizin bir demokrasi mücadelesi değil, iktidar kavgası olduğunu ifade etti.

Rus Başbakan Yardımcısı, Libya ve Mısır'da hükümet liderlerinin devrilmesinin felaketle sonuçlandığını ve Moskova yönetiminin istikrardan yana olduğunu belirtti.

İsviçre'de arabuluculuk yapan Birleşmiş Milletler yetkilileri Suriye hükümetinden yetkililer ile isyancı grupların temsilcilerini yüz yüze görüşme masasına oturmaya iknaya çalışıyor fakat bu çabaların sonuç verip vermeyeceği henüz belirsiz.

Birleşmiş Milletler'in Suriye elçisi Lahdar Brahimi dün Suriye'nin hükümet ve muhalefet heyetleriyle ayrı ayrı görüşmeler yaptı.

Muhabirler, İsviçre konferansının Cumhurbaşkanı Beşar Esad hükümeti ile isyancı gruplar arasındaki derin uçurumu gözler önüne serdiğini söylüyor.

Suriye özel elçisi Lahdar Brahimi'nin ilk etapta büyük siyasi konulara girmeyip, yerel ateşkes anlaşmaları ve yardım konvoylarına izin gibi daha küçük ve somut adımlar atmaktan yana olduğu biliniyor.

Suriye'de üç yıl önce başlayan ayaklanmadan bu yana 100 binin üzerinde can kaybı verilirken, 10 milyona yakın kişi de evini terketme zorunda kaldı.

BBCTurkish.com, 24.01.2014

Cenevre 2: İlk gün karşılıklı suçlamalarla bitti
Suriye’de krizin sona erdirilmesini amaçlayan Cenevre 2 barış görüşmelerinin ilk durağı olan İsviçre’nin Montrö kentindeki toplantı, Suriye rejimi ve muhaliflerin karşılıklı birbirlerine suçlamalarıyla açıldı.

Suriye’de geçiş hükümetinin kurulmasını öngören Cenevre sözleşmesinin görüşüldüğü toplantıda, 40 farklı ülkenin dışişleri bakanları da konuşma yaptı.

Gözlemciler, tarafların birbirlerine sert ithamlarda bulunduğu ilk gün görüşmelerinin çözüm sürecine ilişkin olumlu işaretler vermediği ve BM Genel Sekreteri'nin de "başarız bir diplomasi" izlediği görüşünde.

Çarşamba günkü görüşmeler, Cuma günü tarafların yüz yüze yapacağı müzarekelerle Cenevre’de devam edecek.

Suriye muhalefeti ve ABD, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın meşruiyetini kaybettiğini ve iktidarı bırakması gerektiğini savundu.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban ki-Moon, toplantı açılışında yaptığı konuşmasında “Müzakereler için zaman geldi… Önümüzde çok zorlu bir yol var, ama ne gerekiyorsa yapılmalı” dedi.

Suriye Ulusal Koalisyonu Başkanı Ahmed Carba, Suriye rejiminin de geçiş hükümeti sözleşmesini imzalaması gerektiğini söyledi.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry konuşmasında, Beşar Esad yönetiminin “ülkeye terörist çektiğini” belirtip “Suriye’yi Beşar Esad iktidardayken kurtaramazsınız” diye konuştu.

Muallim'den komşu ülkelere tepki

Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim ise toplantıya katılan bazı devletlerin “ellerinde Suriye halkının kanı olduğunu” söyleyip Kerry’nin sözlerine atfen, “Dünyada Suriye halkından başka hiç kimsenin bir devlet başkanının, bir anayasanın veya bir kanunun, çekilmesini veya meşruiyetini tartışmaya açamaz” dedi.

Muallim konuşmasında Türkiye’ye de suçlamalar yöneltti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hükümetini “teröristleri” barındırıp silahlandırmakla suçlayan Muallim, ‘iç savaşın yabancı ülkeler tarafından körüklendiğini’ ifade etti.

Muallim, Suriye’nin ‘komşularının ülkeyi sırtından bıçakladığını’ belirtip Ankara yönetimini şu sözlerle eleştirdi:

“Suriye’yi yok etmek için uzun yıllardır yapılan planlarını uygulama emri aldılar. Erdoğan hükümeti olmasa bunların hiçbiri yaşanmazdı.”

Muallim’in konuşmacılar için verilen süreyi aşması üzerine BM Genel Sekreteri Ban ki-Moon’un yaptığı uyarıya da tepki gösteren Muallim, “Siz New York’ta yaşıyorsunuz. Ben Suriye’de yaşıyorum. Burada Suriye’nin görüşünü aktarma hakkım var. Üç yıl çekilen acılardan sonra bu benim hakkım” karşılığını verdi.

Davutoğlu'ndan Muallim'e yanıt

Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da konuşmasında Muallim’in savunma tarzını ‘utanmazlık’ olarak yorumlayıp “Tarih onları çok kötü yargılayacak” dedi.

John Kerry de Muallim'in "tahrik edici bir dil" kullandığı yorumunu yaptı.

Davutoğlu, Suriye’de 11 bin kişinin işkenceyle öldürüldüğü iddialarına gönderme yaparak Şam yönetimini insanlığa karşı suç işlemekle itham etti.

Muallim’in “Türkiye’nin topraklarında terörist barındırdığı” sözlerine de karşılık veren Davutoğlu, “Biz Suriye’de kimin terörist olduğunu biliyoruz” diye konuştu.

Toplantıya katılan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da görüşmelerin “kolay ve çabuk sonlanmayacağını” belirtip her katılımcının omuzunda “tarihi bir sorumluluk bulunduğunu” ekledi.

Birleşmiş Milletler, İran’a da davetiye göndermiş fakat daha sonra geçiş hükümetini öngören Cenevre 1 sözleşmesine mutabık kalmayı reddettiği için Tahran’a yapılan davet geri çekilmişti.

Çarşamba günü yapılan konuşmaların tarafların birbirlerine yönelik suçlamalarıyla geçmesi Suriye’de çözüm sürecinin çok zorlu geçeceğine işaret ediyor.

İran'a açık kapı

BBC’nin Montrö’den bildiren muhabiri Imogen Foulkes, toplantı için “daha önceden bilinen fay hatları belirgin hale geliyor” yorumunu yaptı.

Diğer yandan, davetin geri çekildiği İran için ABD Dışişleri Bakanı açık kapı bıraktı.

Reuters haber ajansının aktardığına göre Kerry, basın toplantısında İran'ın çatışmaların çözüm sürecinde önemli bir rol oynayacağını belirtti.

Basın toplantısında Kerry İran için şu ifadeleri kullandı:

"İran'ın kesinlikle yardımcı olma ve bir fark yaratma becerisi var... Yapıcı olmaya karar vermelerini umuyoruz... Gelecek haftalar veya aylarda, [İran'a] kapıların açılabilmesi için çok çeşitli yollar var. Benim umudum, yapıcı bir çözüm sürecine katılmak istemeleri yönünde" dedi.

İran'ın çözüm sürecindeki rolüne ilişkin Ahmet Davutoğlu da yaptığı basın toplantısında, "İran'ın toplantıya katılmasının faydalı olacağı kanaatindeydik" diye konuştu.

'BM etkin değildi'

AP haber ajansı da, BM Genel Sekreteri Ban ki-Moon’un ‘tek taraflı diplomasi çabasının geri teptiğini’ ifade edip “daha çok içe kapanık ve tutuk” bilinen Ban ki-Moon’un başarısı konusunda soru işaretleri doğduğunu yazdı.

Ban'ın süreç içindeki tutumunu değerlendirdiği yazısında AP haber ajansı, özellikle İran konusunda uzlaşıya varamamanın ABD, Rusya dahil tüm tarafları öfkelendirdiğini belirtti. Ajans adını açıklamak istemeyen bir Güvenlik Konseyi diplomatının "Kesinlikel kötü idare edildi" sözlerini de aktardı.

Ajansa konuşan BM eski görevlisi Stephen Schlesinger de 'yedi yılı aşkın deneyimi olan Ban'ın diplomasi maharetlerinin soru işareti doğurduğunu' söyledi.

Diğer yandan, BM’nin Suriye temsilcisi Beşar Caferi de toplantı sonrası yaptığı basın açıklamasında, geçiş hükümetini öngören Cenevre 1 sözleşmesini müzakere edebilmek için Şam’ın “desteğe ihtiyacı” olduğunu ve “terörizmin de sona ermesi gerektiğini” söyledi. Caferi, Suriye’nin müttefiki İran’a yapılan davetin geri çekilmesinin de “hayal kırıklığı yarattığını” dile getirdi.

Caferi ayrıca, Türkiye’ye suçlamalarda bulunup “çok sayıda teröristin Türkiye sınırından geçtiğini” iddia etti.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry de görüşmeler sonrası yaptığı basın toplantısında Moskova ve Washington’un müzakereler sürerken “çözüm için eş zamanlı başka çabaları da olacağını” dile getirdi.

BM temsilcisi Lakhdar Brahimi, Perşembe günü Suriye hükümeti ve muhalefetiyle ayrı ayrı görüşmelerde bulunacağını ve tarafların ‘Cuma günü aynı odada bir araya gelmelerini umduğunu’ söyledi.

Tarafların birbirlerine suçlamalarıyla geçen Montrö’deki görüşmeleri, Cuma günü Cenevre’de tarafların bir araya geleceği müzakereler takip edecek.

Suriye muhalefeti ve hükümetinin ilk defa aynı masaya oturmasının beklendiği ve herhangi bir zaman kısıtlamasının konulmadığı müzakereleri BM temsilcisi Lakhdar Brahimi yönetecek.

BBCTurkish.com, 22.01.2014

Cenevre-2'de Esad restleşmesi
Suriye krizine siyasi çözümün aranacağı Cenevre-2 Konferansı bugün İsviçre'nin Montrö kentinde başladı.

Suriye’de olayların başladığı Mart 2011’den bu yana rejim yetkilileri ile muhalefet temsilcilerinin ilk kez aynı masada bir araya gelmesi açısından önem taşıyan konferansın açılışı, BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun’un konuşmasıyla yapıldı. 39 ülkenin dışişleri bakanlarının bir araya geldiği konferansta Türkiye ’yi ise Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu temsil ediyor.
Ban’ın ardından Cenevre-2 sürecini başlatan ülkeler olarak ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov konuşmalarını yaptı.

KERRY: ESAD GEÇİCİ HÜKÜMETTE YER ALAMAZ

Kerry konuşmasında "Beşşar Esad’ın kurulacak geçici hükümette yer alması hiçbir şekilde söz konusu olamaz" yönündeki ABD tezini yineledi. Cenevre-1 konferansına atıf yapan Kerry, "Cenevre bildirisinin başarısını, bir adamın ve bir ailenin inatla iktidara yapışması engelledi" deyip şunları söyledi: "Burada gerçekçi konuşmalıyız. Bizi buraya getiren Suriye’de geçici hükümet kurulması konusundaki karşılıklı rıza oldu. Bu da taraflardan birinin itiraz ettiği birinin geçici hükümette yer alamayacağı anlamına gelir. Dolayısıyla bu da Esad’ın geçici hükümetin parçası olamayacağı anlamına gelir. Kendi halkına vahşice tepki veren bir insanın yönetim meşruiyetini yeniden kazanması mümkün değildir. Bu tahayyül bile edilemez" dedi.  

Kerry, Esad rejimini insan hakları ihlalleriyle de suçladı: "Bu devrim bir silahlı mücadele olarak başlamadı. Barışçıl bir şekilde başladı. Öğrencilerin eylemiyle başladı. Değişim talep eden yurttaşların meşru ve barışçıl gösterileriyle başladı. Ancak neredeyse hemen şiddetle karşılık buldu." Rejimin meşru ve barışçıl göstericilere artan bir şekilde daha büyük şiddetle karşılık verdiğini söyleyen Kerry, "Gerçek şu, bu insanlar silahlarla, tanklarla, toplarla, gazla, Scud füzeleriyle öldürüldü" derken, bu silahların muhalefetin elinde olmayan silahlar olduğunu kaydetti.

İşkence fotoğraflarına da değinen Kerry, "Son korkunç raporlar, Suriye’de sistematik işkenceleri, binlerce tutuklunun infaz edildiğini gösteriyor" dedi.

LAVROV: SURİYE'DE TERÖRLE MÜCADELE EDİLMELİ

Öte yandan Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ise Suriye’nin iç diyalog sürecinin kolay ve hızlı olmayacağını vurguladı. Lavrov, “Rusya, tüm taraflarla krizin çözümü adına ortak çalışmaya hazır. Sözde birçok güç Cenevre-2’yi destekledi ama işe gelince konferansın başarısını istemiyorlar. Bizim ortak görevimiz Suriye’de yaşanan trajik çatışmaya son vermek. Bu ülkede yaşananların bölgenin diğer ülkelerine sıçramasına izin veremeyiz” ifadelerini kullandı.

Suriye’de yapılması gerekenin ‘terörizmle mücadele’ olduğunu savunan Lavrov, “Konferansa katılan herkesi, Suriye hükümeti ve muhalefetin terörizmle mücadelede ortak hareket etmeleri yönünde yardıma çağırıyoruz” ifadelerini kullandı. 

MUALLİM: ELLERİNDE SURİYELİLERİN KANI VAR

Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim ise Cenevre-2’ye ‘ellerinde Suriye halkının kanı olan bazı ülkelerin yer aldığı’ eleştirisi yaptı. Mualllim, “Elleri Suriye halkının kanına bulaştığı halde bazı ülkelerin temsilcilerinin bu salonda aynı masada oturuyor olması üzüntü verici. Bu insanlar bize demokrasi dersi veriyor, bize barış dersi veriyor, doğru ve yanlışı öğretiyor. Aslında Suriye’ye çamura batıran onlar” ifadelerini kullandı. Bu güçlerin tansiyonu yükseltip terörü körüklemek istediğini ifade eden Muallim, “Maalesef terörizm ithal eden değişik gruplar şu an bizimle aynı salonda bulunuyorlar. Benim ve Suriye halkı için Suriyelilerin kanı elinde olan bu grubun bizimle oturması utanç vericidir” dedi. Suriye’yi eskiden sömürenlerin bile aniden ülkenin dostu kesildiğini ve ülkeyi bölmeye çalıştıklarını söyleyen Muallim, “Şimdi de Suriye halkı ile beraber konferansa katılıyorlar. Militanlar Suriye halkı adına konuşacak gibi yapıyorlar ancak onlar vatan hainidir” ifadelerini kullandı.

Uluslararası topluma hitaben "Suriye’deki insani durumdan gerçekten de endişeleniyorsanız silahlı muhalefete desteği kesin” diye seslenen Muallim, muhalifleri de ‘uluslararası medyayı yalanlarla beslemekle’ suçladı. Muhalif hareketi ‘terörizm’ olarak niteleyen Muallim, ‘büyük Suriye devrimi’ adı altında sivillerin öldürüldüğünü savunup “Bu sadece Suriye ile sınırlı kalmayacak. Komşularımız işte bunu anlamıyor. Komşularımız ya sessiz kalıyorlar ya da teröristlerin yanında yer alıyorlar” diye konuştu.

ERDOĞAN'I ELEŞTİRDİ

Muallim, Başbakan Tayyip Erdoğan’ı ise ‘Suriye’de teröristleri desteklemekle’ itham edip “Komşunuzun evi yanarken, sizin eviniz güven içinde olamaz” ifadesini kullandı. Suriye’nin komşularının, muhaliflerin ülkede yaptıklarını “kutsadığını” savunan Muallim, “Suriye, özgür bir ülke olarak kendini uygun gördüğü biçimde korur” dedi.

Suriye’de gerçekleri göstermeleri için gazetecilere kapılarının açık olduğunu ifade eden Muallim, bunun sayısız örneği olduğunu, kapıları insani yardım kuruluşlarına da açtıklarını kaydetti.

BAN SÜRE KONUSUNDA UYARDI

Öte yandan Muallim, ‘devletlerin gizli biçimde terörizmi desteklerken, bunu açıkça söylemedikleri’ yorumu yapmasının ardından BM Genel Sekreteri Ban araya girerek süresini aştığı uyarısında bulundu. Bunun üzerine Muallim, “Konu Suriye, konuşmaya devam etmek istiyorum” deyip konuşmasını sürdürdü. ‘Konferansa katılma nedenlerinin Ortadoğu’da yıkımın önüne geçmek olduğunu’ vurgulayıp ülke dışına giden Suriyelilere evlerine dönme çağrısı yapan Muallim, ABD Dışişleri Bakanı Kerry’ye hitaben de, ‘Suriye halkından başka kimsenin Suriye hükümetine meşruiyet sağlamaya karar veremeyeceğini’ eleştirisi yaptı. Muallim, “Suriye’nin kaderini belirleyecek olan, Suriye halkıdır” dedi.

"MAALESEF YAPICI HAVA DAĞILDI"

Muallim’in konuşmasının sonunda ise Ban, Suriyeli bakanın süresini oldukça aştığını yineledi. Ban, Muallim'in konuşmasına atfen “Maalesef yapıcı hava dağıldı” değerlendirmesini yaptı.

SMDK BAŞKANI CARBA: CENEVRE-1 BİLDİRİSİ UYGULANMALI

Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Ahmed Carba ise konuşmasında “Buraya Cenevre-1’de alınan geçiş hükümeti kurulması kararının uygulamaya konulması için geldik” vurgusu yaptı. Carba, SMDK’nın tezini yineleyip ‘Esad’ın iktidarda kalmasını müzakere etmeyeceklerini’ söyledi.

Cenevre-1 kararlarının uygulanacağı garanti altına alınmadan müzakerelere katılmalarının anlamsız olacağını savunan Carba, Esad yönetimine suçlamalar yöneltti.

"BİZİ SİLAHLANMAYA REJİM ZORLADI"

Muhalefetin silahlanmasından Şam’ı sorumlu tutup “Bizi buna Suriye rejimi zorladı” diyen SMDK Başkanı, Suriye’de son dönemde etkinlikleri artan Kaide bağlantılı grupların da ‘Esad rejimi tarafından sahneye çıkarıldığını’ savundu. Esad’ın savaş suçu işlediğini öne süren Carba, “Esad, dışardan savaşçılar ithal ederek ülkeyi terörize etti. Bu yolla da yaptıklarını terörle savaş adı altında meşrulaştırmaya çalışıyor” dedi. Carba, SMDK’nın hedefini de, ‘herkesin haklarına inanan çok kültürlü bir devlet yaratmak’ olarak açıkladı. 

REJİM-MUHALEFET MÜZAKERELERİ CUMA GÜNÜ

Açılış gününün ardından ise konferansa bir gün ara verilecek. Suriyeli tarafların asıl görüşmesi ise 24 Ocak cuma günü gerçekleştirilecek. Suriye rejimi yetkilileri ile muhalefet temsilcileri BM ve Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi El Ahdar El İbrahimi başkanlığında müzakerelere cuma günü başlayacak. Müzakerelerde muhalifleri Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun (SMDK) Başkanı Ahmed Carba, rejimi ise Suriye Dışişleri Bakanı Dışişleri Bakanı Velid Muallim temsil ediyor.

REJİM YENİDEN MEŞRUİYET KAZANACAK

Ancak Katar’ın finanse ettiği bir araştırma ekibinin yayımladığı ‘rejimin işkence arşivi’ ve BM’nin İran’a yaptığı daveti geri çekmesiyle yaşanan diplomatik fiyaskonun gölgesinde gerçekleşen Cenevre-2’den beklentiler ise düşük. İran’ın katılmadığı görüşmelerden Suriye sorununun çözümüne yönelik somut bir gelişmenin çıkması beklenmiyor. Cenevre-2’den çözüm çıkabileceği ihtimalini ‘fazlaca iyimser’ bir yaklaşım olarak gören diplomatik kaynaklar, Haziran 2012’de düzenlenen Cenevre-1’in şartlarının teyit edileceğini, ateşkes, tutsak değişimi ve insani yardım koridorunun açılması çağrısının yapılacağını ancak buna karşın müzakerelerle Esad rejiminin yeniden meşruiyet kazanacağını kaydetti.

Radikal, 22.01.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.