Dünya

 Dünya'dan Başlıklar 

 Dünya > Dünya'dan Başlıklar > İktidar mücadelesiyle geçen bir yıl

İktidar mücadelesiyle geçen bir yıl
Mısır’da askeri darbe, Tunus’ta suikastlar ve Suriye’de iç savaş... 2013 yılında birçok Ortadoğu ülkesi silahlı iktidar mücadelesine sahne oldu. Demokrasi ve çoğulculuk beklentisi yerini kan ve şiddete bıraktı.

Muhammed Mursi kapatıldığı kafeste öfke ve hiddetle hâkime bağırıyor: “Beni mahkum etmeye hakkın yok. Ben senin devlet başkanınım!”

Mursi kasım ayından beri cinayete azmettirme suçlamasıyla yargılanıyor. Suçu sabit görüldüğü takdirde müebbet hapse, hatta idama mahkûm edilmesi ihtimal dahilinde. Demokratik seçimle iktidara gelen ama kendini bir anda hâkimin karşısında bulan Muhammed Mursi bölgede yılın en büyük hezimetini tadan devlet adamı oldu.

Büyük protesto gösterilerinin ardından 2013 Temmuz'unda Mısır ordusu Mursi'yi darbeyle görevden uzaklaştırdı. Alman Bilim ve Siyaset Vakfı'nın Ortadoğu uzmanı Guido Steinberg Mısır'da eski rejimin teessüs edildiğini söylüyor.

Steinberg, "Mısır'da eski rejim yeniden kuruldu. Müslüman Kardeşler'i sadece siyasi iktidardan uzaklaştırmak değil ama aynı zamanda parçalayıp, bitirmek için de Mübarek dönemindekinden çok daha kararlı hareket ediyor. Mübarek, iktidarı sırasında bu kadar sert davranmamıştı" diyor.

Mısır ordusu Müslüman Kardeşler'e olduğu kadar liberal devrimcilere de göz açtırmıyor. Artık askerlere başkaldıracak gücü kalmayan liberal kanat devrim yorgunu ve çaresizlik içinde.

Siyasi gözlemciler şüpheyle karşılasa da Mısır Silahlı Kuvvetleri her fırsatta temelli iktidarda kalmaya niyetli olmadığını duyuruyor. Genelkurmay 2014 yılında yeni Anayasa hazırlanmasını, ardından da meclis ve devlet başkanlığı seçimlerinin yapılmasını planlıyor. Seçimler tamamlanana kadar da Genelkurmay Başkanı Abdülfettah Sisi'nin temmuz ayında göreve getirdiği Adli Mansur'un geçici devlet başkanlığında kalması öngörülüyor.

Tunus'ta başladı

Arap Baharı 2011 yılında Tunus'ta başlamıştı. İlk seçimlerde ılımlı İslamcı Ennahda iktidara gelmişti. Müslüman Kardeşler'in akıbetini endişeyle izleyen Ennahda Mısır'daki gelişmelerle yakından ilgileniyor.

Tunus da siyasi krizle çalkalanıyor. Bu yılın temmuz ayında Halk Hareketi Partisi lideri ve ulusal kurucu meclis üyesi Muhammed El Brahmi öldürülmüş, cinayetten Selefiler sorumlu tutulmuştu. Sol muhalefet ise suikastta Ennahda'nın parmağı olduğunu iddia ediyor. Cinayetten sonra on binlerce Tunuslu sokağa dökülmüş ve sonunda Ennahda milli diyalog çerçevesinde iktidarı devretmeye razı olmuştu. Tunus da yeni bir anayasaya kavuşacak. Seçim yasası yeniden düzenlenecek ve ardından genel seçimler yapılacak. Ancak yol haritasının ne zaman uygulanacağı belli değil. Siyasi partiler yeni başbakan üzerinde uzlaşma sağlayamadı.

Tunus'ta da 2011 yılında devrilen rejime sadık çevrelerin öncelikle güvenlik kuvvetleri üzerindeki nüfuzu kırılamadı. Berlin Üniversitesi doçentlerinden Hamadi El Auni, rejimin iktidarda kalabilmek için eski iktidar sahipleriyle flörtleştiğini söylüyor: “Ennahda iktidar uğruna herkesle işbirliği yapar, her kanatla koalisyon kurar, herkesle pazarlığa oturur.”

Libya'da durum

Libya parçalanıyor. Çözülme 2013 yılında da devam etti. Merkezi hükümetin otoritesi başkent Trablusgarp dışında işlemiyor. Ülke milis kuvvetlerinin kontrolünde. Milis güçleri yerel iktidar sahipleriyle el ele veriyor, birbirine zıt ideolojileri benimsiyor ve kendi aralarında kanlı iktidar kavgalarına girişiyorlar. Öğretim üyesi El Auni etnik gruplar arasında çekişmenin iç savaştan farklı olmadığını belirtiyor. Auni, "Libya'nın aşiret ve bölgeleri arasında iç savaş hüküm sürüyor" diyor.

Geçiş döneminin hükümet lideri Ali Zeydan da bu teşhisi doğruluyor. Zeydan ekim ayında silahlı bir grup tarafından kısa süre rehin alınmıştı. Zeydan hükümeti ve 2012 yılında seçimle belirlenen Umumi Millet Meclisi ağır eleştirilere maruz kalıyor. Yönetim Libya'nın problemlerine seyirci kalmakla suçlanıyor. Görev süresi şubat ayında dolacak olan Başbakan Ali Zeydan kendisine verilen anayasa hazırlama görevine daha başlamadı bile. 60 üyeli Anayasa Komisyonu'nun kurulması 2014 yılına kaldı.

Libya'daki eski rejimin geri dönebileceğine ihtimal vermediğini söyleyen Ortadoğu uzmanı El Auni, “Onlar gitti, artık yoklar. Ya zararsız hale getirildiler ya da Libya'yı terk ettiler” diyor.

Esad yerini sağlamlaştırdı

Suriye'de Beşar Esad yerini sağlamlaştırdı. 2013'te Suriye ordusu muhaliflerin eline geçen bölgelerden bazılarını geri almayı başardı. Ordu ülkenin yüzde 80'ine hâkim oldu. Beşar Esad da 2012 yılında içine düştüğü siyasi izolasyondan biraz olsun kurtuldu. Suriye'de ateşkes sağlanabilmesi için Şam rejiminin onayının alınması gerekiyor. Kimyasal silahlarının imhasını kabul etmesi Beşar Esad'ın yeniden batı ülkelerinin muhatabı olmasını sağladı. 2013 yılındaki gelişmeler aynı zamanda Suriye'ye askerî müdahalede bulunulmasının artık söz konusu olamayacağını da gösterdi.

Ortadoğu uzmanı Hamadi El Auni, ABD'nin bölgede yeni bir savaş başlatmaya cesaret edemediğini söylüyor: "Amerikalıların savaşı göze alamamaları, devletin uluslararası alandaki siyasi izolasyondan kendini kurtarabilmesi ve ordunun da ülkenin toprak bütünlüğünü koruyabilmesi sayesinde Şam rejimi yeniden istikrara kavuştu."

Suriye muhalefeti tamamen bölünmüş durumda. Suriye içinde ve dışında faaliyet gösteren farklı gruplar arasında diyalog kurulamıyor. Silahlı muhalif gruplar zaman zaman birbirleriyle de savaşıyorlar. 2013 aynı zamanda muhalif gruplardaki radikalleşmenin de yılı oldu.

Askerî darbeler, suikastlar ve iç savaş… Ortadoğu şiddetin tırmandığı ve çok kan döküldüğü bir yılı daha geride bıraktı. Bilim ve Siyaset Vakfı'nın Ortadoğu uzmanı Guido Steinberg bunun şaşılacak yanı olmadığını söylüyor. 2011'de başlayan Arap Baharı'nın, nahoş gelişmelerin sergileneceği yılların sadece başlangıcı olduğunu belirten bilim adamı yine de karamsarlığa kapılıp yılmak için bir neden görmediğini belirtiyor: "Ben yine de, olumlu bir gelişmeye tanık olduğumuzu iddia ediyorum. 2011 yılında, dirilişin aşırı şiddete başvurulmadan ve ağır darbeler alınmadan mutlu sona varacağını sananların zaten ne kadar saf olduklarını düşünmüştüm."

Steinberg, acımasızlığa ve bütün şiddete rağmen Ortadoğu'nun 2011 yılındaki kalkışmalardan uzun vadede kârlı çıkacağına ve bu sürecin sonunda bölgenin her zamankinden daha demokratik bir görünüme kavuşacağına olan inancını kaybetmiyor.

dw.de, 29.12.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.