Dünya

 Dünya'dan Başlıklar 

 Dünya > Dünya'dan Başlıklar > Amerika, Suriye ve Dünya

Amerika, Suriye ve Dünya
ABD Başkanı Barack Obama'nın Suriye konusundaki tutum değişikliği dünyada nasıl yankı buldu. Türkiye'den Çin'e ve Avrupa'ya dünyadan son yaşananlara yedi farklı bakış açısı.

İlk olarak Kremlin, Suriye konusunda "ABD'nin karşısında yer alarak" hem içeride meşruluğunu artırdı hem de uluslararası arenada itibarını güçlendirdi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in dış politikasında temel hedef Rusya ya da diğer bir ülkede rejim değişikliğini önlemekti. Bu hedef, eski Sovyet toprakları üzerinde kurulmuş Rusya gibi bir ülkedeki otoriter rejime karşı tehlike ortaya çıktığında daha da önem kazanıyor.

İç politika açısında bakıldığında sadece gözü pek bir şekilde ABD'nin karşısında durduğu için değil ayrıca gidişatı da değiştirdiği için Putin'in imajı içeride güçlendi. Uluslararası açıdan ise Putin kaçınılmaz görünen ABD operasyonunu durdurarak başvurulabilecek bir arabulucu olduğunu gösterdi.

Votka ile mi yoksa şampanyalı mı bilinmez ama Kremlin'de bir kutlama verilmeli.

—Aron, American Enterprise Institute'de Rus çalışmaları başkanlığını yapıyor.

Kenneth M. Pollack | İran

Obama'nın Suriye kararına vereceği tepkiyi en çok önemsediğimiz ülke muhtemelen İran'dı.

Çıkarabileceğimiz sonuçların başında ABD'nin Suriye rejimine yönelik bir operasyona şimdilik başvurmayacak olması İran'ı rahatlatmış olmalı. Hiçbir ülke bombalanmaktan hoşnut olmaz. Bir ülkeyi bombalamak her zaman tehlikeli ve gücük düşürücüdür. Suriye rejiminin durumunda ise küçük çaplı bir bombalama dahi büyük problemlere neden olabilir. Beşar Esad'a yönelik bir operasyon olmaması iyi bir şey. İran'ın da bu ülkenin yanında olduğu düşünüldüğünde tabi ki bu ülke için de iyi bir şey.

İkincisi, İranlı liderler Suriye'den daha önemli ve güçlü bir ülke olduklarına inanıyor. Amerika zayıf ve küçük Suriye'ye karşı bir saldırıyı düşünmüş olabilir ancak kudretli bir İran karşısında böyle bir şeye cesaret dahi edemez. Ancak Obama'nın kimyasal silahlar konusundaki kırmızı çizgisini koruyamaması ise ABD'nin İran'ın nükleer programı konusundaki kırmızı çizgisini koruyup koruyamayacağı konusunda İran'ın düşüncelerinde pek bir etki yaratmamış görünüyor.

Son olarak da ABD yönetiminin Suriye krizini yanlış yönetmesi ve Obama'nın Kongre'nin onayı olmadan dramatik adımlar atmaktan kaçınması ABD ile nükleer bir anlaşma isteyen İran'ın yeni Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani cesaretini kırmış olabilir. Eğer, Ruhani Washington'ın Suriye performansından kendisi nükleer program konusunda bir dış politika değişikliğine gittiğinde karşılaşacak zorluklarda yanında görmesini bekleyeceği Obama'nın gerekeni yapacak bir kişi olmadığı sonucunu çıkarırsa bu İran'daki aşırıları karşısında alacak adımları atmasının önüne geçebilir.

—Brookings Institution'ın üyesi Mr. Pollack, "Düşünülemeyenler: İran, Bomba ve Amerikan Stratejisi" adlı kitabın da yazarı.

Elizabeth C. Economy | Çin

İster Suriye'ye operasyon düzenlesin isterse Rusya'nın Suriye planını kabul etmiş olsun Çinliler son gelişmelerin Obama'nın başkanlığını ve Amerikan'ın dünyadaki statüsünü zayıflattığı görüşündeler.

Örneğin Wenzhou City News'te yayınlanan bir makalede ABD Başkanı'nın hiçbir şekilde kazanamayacak olduğu belirtildi: Eğer Kongre'deki oyalamadan ret çıkar ve Obama yine de saldırı kararı alırsa muhalefet yeni inisiyatifler alarak "ayağına bağ" olacak. Eğer Kongre'deki oyalamadan ret çıkar ve Obama'da buna uyarsa bu "ABD Başkanlığı'nın ve Amerika'nın etkisinin" darbe alacağı anlamına gelir. Eğer Kongre tezkereye onay verirse bu kez Obama askeri operasyona karşı olan halkın gözünde "kötü bir şöhret" edinecek.

ABD Başkanı Obama'nın Rusya'nın sunduğu planın lehine olacak şekilde Kongre oylamasını ertelemesini değerlendiren China's Global Times ise şu yorumda bulundu: "Washington, Orta Doğu'da yön bulma duyusunu kaybetti. Kremlin'in önerisi, çözümü ve taktiği Washington'ın aşil topuğuna darbe indirdi."

Çin'de basında çıkan haberler genellikle Çin hükümetinin politik ve stratejik hedeflerine hizmet etmeyi amaçlıyor. Basının ABD'nin zayıfladığına vurgu yapması ise uluslararası sistemde değişen güç dengeleri içerisinde Çin'in bir yerlere gelme arzusunu yansıtıyor.

—Economy, Council on Foreign Relations'ta Asya çalışmaları başkanlığını yapıyor.

Martin Kramer | İsrail

Suriye iç savaşına müdahalede isteksiz olan yalnızca Obama değil. İsrailliler de Suriye'ye müdahalenin riski olacağını düşündüklerinden bu konuda ABD'ye baskı da yapmadılar. İsrail, Suriye sınırında El-Kaide'yi istemiyor ancak Suriye'nin elindeki gelişmiş silahların Hizbullah'a geçmesine de müsamaha göstermeyecektir.

İsrail için alarm zillerinin çalmasına neden olan durum Obama'nın karar değiştirme yolu. İran'ın nükleer programı konusunda gelecekte yaşanabilecek krizlerde de aynısının yaşanabileceği endişeleri nedeni ile Obama'nın son adımları sorgulanıyor.

Obama'nın Suriye'ye operasyon kararını Kongre'ye götürmesi nedeniyle İsrailler gözlerini ovmak zorunda kaldı. Eğer bir operasyon için bu standart bir süreç olacaksa İran'a karşı acil bir askeri harekata ihtiyaç duyulduğunda bu kadar uzun bekleyebilecekler mi?

Sözün özü: İran'a karşı İsrail'in ilk harekete geçecek ülke olma ihtimali daha da arttı.

—Kramer, Kudüs'teki Shalem Koleji'nin müdür.

Josef Joffe | Avrupa

Prusyalı general Carl von Clausewitz'in "Savaş, politikanın diğer araçlar ile devam ettirilmesidir." sözü İngiltere ve Fransa'da ölmek üzere Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde ise öldü.

İki dünya savaşına kaybeden Almanya artık bu sözün peşinden koşmuyor, diğer ülkeler de zamanla Almanya'yı takip etmeye başladı. Güç kullanmak devlet yönetim aracı mı? Tanır korusun! Avrupa bir "barış imparatorluğu" olmalı. İngiltere Başbakanı David Cameron Suriye tezkeresini parlamentodan geçirmeye çalıştığında bir güzel benzetildi. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande da aynı şeyi yapsaydı o da Meclis'ten aynı cevabı alacaktı. Merkel, Cameron ve Hollande Rusya'nın planından memnun kalmış olmalı.

Ortada şimdi tek bir sorun var ve bu Suriye'ye operasyon yapılıp yapılamamasından daha önemli. ABD'nin dünyanı idare eden bir ülke olduğu ortada. Eğer ABD kimyasal silahlar konusunda işini yapamıyorsa başka kimse bunu yapamaz. Buna Avrupa, Rusya ve Çin de dahil.

—Joffe, Hoover Institution'ın bir üyesi ve Stanford'da ABD'nin dış politikaları konusunda derseler veriyor.

Marc Lynch | Orta Doğu

Suriye'deki isyancılara sempati Körfez ülkelerinde yaşayan Sünniler arasında güçlü. Ancak Suriye muhalefetini destekleyen bir İslamcı konu ABD'nin müdahalesine gelince sessizliğe bürünüyor.

Esad'a olan öfkeleri ABD askeri operasyonuna bir desteğe dönüşmüyor. Körfez haricindeki ülkelerde de durum çok karışık. Suriye'deki muhalifleri Müslüman Kardeşler'e yakın gören birçok Mısırlı, ABD'nin Suriye müdahalesine karşı. Irak'taki Şii liderler ABD'nin askeri harekatı konusunda uyarılarda bulunurken aynı şeyi önde gelen Sünni liderler de yaptı.

Birçok Arap Suriye'deki çatışmaların bitmesini kesinlikle istiyor. Ancak tek bir noktada aynı şeyi düşünüyorlar: ABD bu meseleden uzak oldukça uzakta kalsın.

—Lynch, George Washington Üniversitesi'nde Orta Doğu Çalışmaları Enstitüsü'nün müdürü.

Steven A. Cook | Türkiye

Suriye'deki iç savaş, 2002 Kasım'ından bu yana yönetimde olan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin karşılaştığı en büyük stratejik sorun. İlk başlarda Esad'ı reformalar yapmaya teşvik eden Türkiye'nin Suriye politikası daha sonra Suriye rejimini devirmeye odaklandı.

Sınırlarına akın eden mülteciler konusundaki tutumları ve Suriye'deki iç savaşa güç kullanılarak yanıt verilmesi yönünde uluslararası toplumu ikna etmeye çalışmaları nedeniyle Türkler saygıyı hak ediyor. Ancak Türkiye'nin politikası icraattan çok sözlere dayandı. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ABD ve Batılı ülkeleri müdahale etmeleri konusunda ikna etmeye çalıştı ancak BM, NATO ve Arap Birliği'nin onayı ile olması şartını getirdi. Ancak şimdi bu ön şartlarından vazgeçmiş görünen Türkiye, ABD'nin yapacağı bir operasyona destek sinyalleri veriyor.

Son haftalarda yaşanan diplomatik süreç Türkleri zor bir duruma da soktu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Suriye'nin kimyasal silahlarının uluslararası kontrol altına alınma fikrini memnuniyetle karşıladı ancak Rusya'nın bu önerisinin iç savaşa çözüm getirmeyeceği için üzüntüsünü de dile getirdi. Türkler neyin geldiğini görebiliyor ve bundan da memnun değil: Washington ile Moskova arasında bir anlaşma yapılarak Esad'ın üzerindeki baskı hafifletilecek. Böylece Esad ABD'nin müdahale tehdidi olmadan savaşı sürdürebilecek. Bu da Türklerin kapılarına daha fazla mülteci akınına neden olacak ve hemen eşiğinde daha fazla şiddet yaşanacak. Ancak Türkiye'nin bu şartları değiştirmesi ise çok güç. Ankara ancak şu an yaptığını yapmaya devam edebilir. Suriye muhaliflerine destek vermek, mültecilere kamplar açmak ve uluslararası müdahale için ikna çalışmalarına devam etmek.

-- Cook, Council on Foreign Relations'taki Orta Doğu çalışmalarında Hasib Sabbah masası üyesi.

wsj.com.tr, 15.09.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.