Dünya

 Dünya'dan Başlıklar 

 Dünya > Dünya'dan Başlıklar > Bana bir masal anlat!

Bana bir masal anlat!
Binlerce yıldır kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktarılan masalların yazıya dökülmesi geleneği, bundan 200 yıl önce Grimm Kardeşler’le birlikte başladı. Hayal gücümüzü canlandıran nice masal, 160 dile aktarıldı.

Marburg Philipps Üniversitesi’nin eski amfisi… 1527 yılında kurulan eğitim kurumu dünyanın ilk Protestan üniversitesi. Kurucusu ve isim babası ise Derebeyi 1’inci Philipp'ti.

Çocukluklarını Hanau’da geçiren ve Kassel’da orta öğrenimini tamamlayan Grimm Kardeşler, üniversite eğitimi için Marburg’a gitti. Jacob, küçük kardeşi Wilhelm’den bir yıl sonra 1802’e kente ulaştı. İkisi de meraklı, çalışkan ve hırslıydı.

400 yıllık eski Gotik tarzındaki belediye binası, kentin Ortaçağ‘a ait bölümünün merkezindeydi. Burası Jacob Grimm için ideal bir ortam değildi. Dar sokaklarda, kendini sıkışmış hissediyordu.

Romantizm akımının etkisi

O dönem pek çok değişim yaşanıyordu. Zihinleri ve kalpleri harekete geçiren yeni bir edebi akım, romantizm ortaya çıkmıştı. Yeni akım Grimm Kardeşleri de o döneme dek sözlü olarak aktarılan masalları yazıya dökmeye yöneltti. Alman romantizminin öncülerinden Bettine von Arnim, Grimm Kardeşlerin yakın bir dostuydu.

Marburg’da bugün 20 binden fazla üniversite öğrencisi var. Grimm Kardeşler’in döneminde bu sayı sadece 170 idi. Eğitimleri sırasında kaldıkları pansiyonda günümüzde de öğrenciler yaşıyor.
 

Marburg kenti ilginç bir mimari yapıya sahip. Jacob Grimm, bir defasında kentin merdivenlerini anlatmak için “Marburg’da sokaklarda evdekilerden daha fazla merdiven var” demişti. Bazı evlere çatıdan girmek bile mümkün.

Bu merdivenlerden ise Derebeyi’nin şatosuna çıkılıyor. Şato bugün, sanat ve kültür tarihi müzesi olarak kullanılıyor. Philipps Üniversitesi’nin projeleri de buradan yürütülüyor. Bu projelerden biri de Grimm Kardeşler masallarının 200'üncü senesi:

Sanat ve Kültür Tarihi Müzesi'nden Christoph Otterbeck, “Grimm Kardeşler, kesinlikle Marburg’un en önemli ya da en ünlü öğrencileri arasında. Marburg’da güzel olan ise bu eski metinleri okuduğunuzda, kentin hâlâ eskisi gibi olduğunu görmeniz. Ayrıca hangi merdivenlerde yürüdüklerini anlayabiliyorsunuz. Baktıkları manzaralar da çok fazla değişmedi“ diyor.
 

Ancak Grimm Kardeşlerin asıl memleketi Kassel‘dı. Burada 30 yıldan uzun süre yaşadılar. Prenslerin hizmetinde kütüphaneci olarak çalıştılar. Beş ayrı daireleri vardı ancak hep birlikteydiler. Sadece Grimm Kardeşler Meydanı’ndaki ev İkinci Dünya Savaşı’nın bombalarına dayanabildi.

Grimm Kardeşler, 200’den fazla kaynaktan toparladıkları masallarını da Kassel’da derledi.

Dil konusundaki araştırmaları da önemli. Alman Filolojisi konusunda bilimsel çalışmaların temelini oluşturdular.

Eserleri, Grimm Kardeşler Müzesi’nde sergileniyor. Burada çocuklar için de keşfedecek çok şey var.

160 dile çevrildi

Masalları, en fazla tercüme edilen Almanca kitaplar arasında. 160 dilde okumak mümkün.
 

Masalların orijinal baskıları da müzede yer alıyor ve 2005 yılından bu yana UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindeler.

Ve Dorothea Viehmann. O olmasaydı, masalların çoğu kaybolurdu. Grimm Kardeşler’e en az 40 masal anlatan kent terzisinin eşi Viehman’ın evi Kassel’da Niederzwehren’de görülebilir.

Kassel’ın yakınlarında ise Sababurg, yani sözde Uyuyan Güzel’in şatosu bulunuyor. Buradaki manzara Grimm Kardeşleri büyülemiş. Aslında şatoda hiçbir zaman bir prenses yaşamamış. Ama meraklı turistler için konaklama imkânı mevcut. Otel müdürü bu masalsı bölgede tur düzenleyerek etrafı gezdiriyor.

Sababurg Şatosu'ndan Günther Koseck, “Bu bölgenin çoğu bugün hâlâ masalsı bir görünüme sahip çünkü Grimm Kardeşler buralara masallarında yer verdi. Ormanın içinde yürüdüğünüz zaman sanki Kırmızı Başlıklı Kız çıkıp da çiçek toplayacakmış gibi bir hisse kapılıyorsunuz“ diye konuşuyor.

Masallar, hayal gücünü canlandırıyor. Jacob ve Wilhelm Grimm, bunu 200 yıl önce de biliyordu.


dw.de, 04.01.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.