Dünya

 Dünya'dan Başlıklar 

 Dünya > Dünya'dan Başlıklar > Avrupa’da yükselen ırkçılık endişe verici

Avrupa’da yükselen ırkçılık endişe verici
Almanya Adalet Bakanı Sabine Leutheusser-Schnarrenberger, 3 günlük resmî bir ziyaret için bugün Türkiye’ye geliyor.

Temasları öncesinde Zaman’a konuşan Alman Bakan, Avrupa’da artan ırkçı şiddet eylemlerinden dolayı endişelendiğini söyledi, “Dışlama ve ayrımcılık sorunlarının sadece toplumun uç kısımlarında olduğunu varsayanları uyarıyorum. Irkçılığın maalesef daha derin köklere sahip olduğunu unutmamalılar.” dedi. Bakana göre, şahsî eylem gibi görünen ırkçı saldırıları besleyen bir altyapı var. Almanya’daki Nazi eylemleri, Fransa’daki ırkçı saikle hareket etmiş suikastçı ya da Norveç’teki Anders Breivik, buzdağının sadece görünen kısmı. 

Bugün başlayacağı resmî ziyaret turunda Ankara’da Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile de görüşecek Almanya Adalet Bakanı Sabine Leutheusser-Schnarrenberger, Gaziantep’te Suriyelilerin kaldığı kamplara gidecek. Diyanet İşleri’ni ve Alevi-Bektaşi Federasyonu’nu da ziyaret edecek Alman Bakan’ın Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ile de bir araya gelmesi bekleniyor. Ziyareti öncesinde Zaman’a konuşan Bakan, önemli mesajlar verdi. Almanya’da sünnetin bir mahkeme tarafından yasaklanmasından sonra Müslümanlar arasında büyük bir tedirginlik oluştuğunu belirten Bakan, hükümetin sünnetin Almanya’da gelecekte de mümkün olabilmesi için hızlı ve kararlı bir şekilde adım attığının altını çizdi. “Hükümetin görevleri arasında, cemaatlere dinlerini ne şekilde icra edecekleri konusunda talimat vermesi hususu bulunmaz.” diyen Adalet Bakanı, Almanya’daki Müslüman cemaat temsilcileri ile yapılan görüşmeler sonrasında gerekli düzenlemelerin yapıldığını anlattı.

Son zamanlarda sıkça gündeme gelen Tür-kiye’deki düşünce ve basın özgürlüğü konusunda konuşan Alman Adalet Bakanı, üçüncü yargı paketi ile getirilen kısmi iyileştirmeler bulunduğunu ve doğru yönde atılmış adımlar olduğunu söyledi. Ancak AB Komisyonu ilerleme raporunda Türkiye’nin daha kat etmesi gereken yol olduğunun vurgulandığını ifade eden Alman Bakan, “Basın özgürlüğü, bir demokratik toplumun kontrolü için vazgeçilmez olan eleştirel gazeteciliği garanti eder. Bir hukuk devleti, eleştirel araştırma ve haberciliğe dayanabilmelidir; zaten gücü de burada saklıdır.” dedi.

Sivil anayasaya, sivil toplum katkıda bulunsun

Sabine Leutheusser-Schnarrenberger, Tür-kiye’de devam eden Ergenekon davasını nasıl gördüğünün sorulması üzerine, eski devlet adamlarının ve üst düzey askerî yöneticilerin ceza takibinden muaf olmamalarını çok önemsediğini belirtti. Ancak yürütülmekte olan bir dava hakkında yorum yapmak istemediğini kaydeden Leutheusser-Schnarrenberger, “Vatandaşların hukuk devletine olan güveninin sürdürülebilmesi, istisnasız bütün davalarda zanlıların mevcut konum ve menşelerine bağlı olmaksızın hukuk devletine yaraşır, adil bir yargılamaya tabi tutulmasıyla mümkündür.” değerlendirmesinde bulundu. Alman bakan, Türkiye’de ‘sivil anayasa’ hazırlanması konusunda sivil toplumun da sürece katılımının önemine de işaret etti. “Bu katkı demokrasiyi güçlendirir.” diyen Alman Adalet Bakanı, “Halkın bu sürece, amaca özel oluşturulmuş bir internet sayfası üzerinden katılabilmesi ise halkın çağımızdaki katılım imkânını yansıtır.” dedi.

PKK ile mücadelede sorunun kökenine inilmeli

PKK’nın Almanya’da yeterli seviyede takip edilmediği eleştirilerine cevap veren Alman Bakan, bu örgütün yabancı bir terör örgütü olarak sınıflandırıldığını söyledi. Alman Bakan, “Örgütte üyelik, 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilir. Almanya’da bu suçlar tutarlı bir şekilde takip ediliyor. Daha kısa bir süre önce federal başsavcı, PKK’nın muhtemel bir üyesine karşı dava açtı.” dedi. PKK ile mücadelede Almanya’da yeni hukuki düzenlemelere ihtiyaç bulunmadığını ifade eden Leutheusser-Schnarrenberger, “Ancak ceza hukukunun araçları yeterli olmuyor. Terörün her türlüsünde kökene inerek mücadele etmek gerekir. Terörle mücadele, toplumun içinden de yürütülmelidir ancak o zaman başarı elde edilebilir.” şeklinde konuştu.

NSU cinayetleri Almanya’nın 11 Eylül’ü

Almanya’da geçtiğimiz aylarda 8’i Türk 10 kişiyi öldüren Neonazi NSU örgütüne işaret eden Leutheusser-Schnarrenberger, olayı “Almanya’nın 11 Eylül’ü” diye nitelendirdi. Faillerin daha önceden yakalanmaması ve cinayet serisinin daha erken bir safhada durdurulamamasının, güvenlik güçlerinin iyi çalışmadığını açıkça gösterdiğini ifade eden Alman Bakan, “Araştırma komisyonlarının şu ana kadarki sonuçları da bu durumu teyit ediyor.” dedi. Yaşananlardan hareketle Adalet bakanı olarak ülkesindeki güvenlik sisteminin reforme edilmesini desteklediğinin altını çizen Bakan, istihbarat birimleri arasındaki koordinasyonun artırılmasını önerdi. Bakan, bu birimlerin demokratik bir şekilde parlamenter kontrol komisyonları vasıtasıyla kontrol edilmesi gerektiğini de vurguladı.

‘İslamiyet Almanya’nın bir parçasıdır’ cümlesi doğruydu

Adalet Bakanı olarak NSU eylemlerinin gün ışığına çıkmasından hemen sonra mağdurlara bürokratik olmayan ve hızlı bir şekilde yardım edilmesi gerektiğine karar verdiğini anlattı. “Aşırı kesimlerin saldırılarına maruz kalan mağdurlar için mevcut fon, cinayet kurbanlarının yakınları ve bomba saldırılarında yaralananlar için kısa sürede yükseltildi. Elbette bu maddî destek, ölçülmesi mümkün olmayan acıyı dindirmeye hiçbir şekilde yetmez. Burada esas olan bir dayanışma örneği sergilemek.” diyen Leutheusser-Schnarrenberger, şu ana kadar tespit edilen mağdur ve geriye kalan yakınların aşağı yukarı tamamı olan yaklaşık 80 kişiye toplam 900 bin Euro’dan fazla ödeme yapıldığını ifade etti. Bakan, bir mağdurun ailesinin başvuru yapmayı özellikle reddettiği için ödeme almadığını kaydetti.

Sadece Almanya’da değil Avrupa’nın değişik yerlerindeki aşırı sağcı eylemlerin endişe verici olduğunu ifade eden Alman Bakan, “Dışlama ve ayrımcılık sorunlarının sadece toplumun uç kısımlarında olduğu varsayılmasına karşı uyarıda bulunuyorum. Irkçılığın maalesef daha derin köklere sahip olduğu unutulmamalı. NSU eylemcileri gibi cinayet işleyen Naziler; Toulouse, Fransa’da muhtemelen ırkçı saikle hareket etmiş suikastçı ya da Norveç’teki Anders Breivik, buzdağının sadece görünen kısmını teşkil ediyor.” dedi.

Bu olaylara karışan faillerin yalnız hareket etmelerine rağmen, ırkçı düşüncelere sahip geniş çevreler tarafından etkilendiklerinin altını çizen Bakan, “Araştırmalar yabancı düşmanlığı ve hınç gibi duyguların halk tabakalarının hepsinde bulunduğunu gösteriyor.” şeklinde konuştu. Buna karşı Almanya’nın farklı din ve etnik gruplara mensup insanların bir arada yaşadığı çoğulcu bir ülke olduğunun altını çizen Adalet Bakanı, bu durumun anayasa ile güvence altına alındığını da vurguladı. “Ülkemizdeki insanlar, herkes için geçerli hak ve yükümlülüklerle birbirleriyle bağlanırlar.” diyen Leutheusser-Schnarrenberger, önceki Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un sözlerini hatırlatarak, “İşte bu nedenle ‘İslamiyet Almanya’nın bir parçasıdır.’ cümlesi doğruydu.” dedi.

Zaman, 30.10.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.