Dünya

 Dünya'dan Başlıklar 

 Dünya > Dünya'dan Başlıklar > Doğrudan müzakereler mümkün mü?

Doğrudan müzakereler mümkün mü?
ABD yönetimi, İran ile seçimler sonrası doğrudan görüşmeler yapılacağı yönündeki iddiaları yalanladı. ABD'de Başkanlık ve kongre seçimlerinin gölgesinde İran ile müzakerelerin geleceği merak konusu.

İran konusunda da gözler Başkanlık seçimlerinde. ABD'nin önde gelen gazetelerinden New York Times, İran'ın nükleer programı konusunda ABD ile İran arasında ilk kez doğrudan görüşmeler için uzlaşıldığını yazarak dikkatleri çekmişti. Gazeteye göre İranlı yetkililer, muhataplarının kim olduğunu bilebilmek açısından görüşmelerin Başkanlık seçimleri sonrasında başlamasında ısrarlı. Ancak bu haber Beyaz Saray tarafından yalanlandı. ABD Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü Tommy Vietor seçimler sonrasında İran ile doğrudan müzakereler ya da herhangi bir buluşma planlandığının doğru olmadığını, Başkan Obama'nın, İran'ın atom bombasına sahip olmaması için gereken herşeyi yapma yönündeki çizgisini sürdürdüğünü vurguladı.

İran ile BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ve Almanya’nın oluşturduğu Altılar Grubu arasındaki nükleer görüşmeler bu yılın haziran ayında yeniden askıya alınmıştı. Tahran yönetimi en son olarak uluslararası yaptırımların kaldırılması ve İran’ın uranyum zenginleştirme hakkının tanınması karşılığında, yüksek oranda uranyum zenginleştirmekten kaçınabileceğini bildirmişti.

İran iddiaları reddediyor

Batı, özellikle İran’ın yüzde 20’den daha fazla oranda uranyum zenginleştirmesini önlemek istiyor. Çünkü yüzde 20’nin üzerine çıkıldığında, uranyum çok hızlı bir şekilde silah üretiminde kullanılabilecek bir araca dönüştürülebiliyor. ABD ve İsrail, Tahran’ı gizlice nükleer silah geliştirmeye çalışmakla suçluyor. Hatta İsrail pek çok kez İran’ın nükleer tesislerine saldırı tehdidinde bulundu. İran ise iddiaları reddederek nükleer programının sadece sivil amaçlar içerdiğini savunuyor.

ABD Başkanı Barack Obama ise başarı baskısı altında. Başa baş giden başkanlık yarışında, İran’ın nükleer programıyla ilgili başarısızlık, Obama'nın şansını gölgeleyebilir. Rakibi Mitt Romney, şu ana kadar İran konusunda sonuç alınamamasında suçun Obama’da olduğunu savunuyor. Ortadoğu uzmanı Michael Lüders, şu değerlendirmeyi yapıyor: "Rakibi Cumhuriyetçi Mitt Romney, temelde İran ile müzakere edilmemesi gerektiği görüşünde. Romney, İran'a karşı sert bir politika izlenilmesini isterken, Obama, resmî olarak baskı uygulanması ancak müzakere seçeneğinin de göz ardı edilmemesi yönünde bir çizgi izliyor. Obama ve Romney, İran'ın jeopolitik bir güç olmasının engellenmesi konusunda hemfikir. İran, bölgede Suriye'nin yanı sıra Batı karşıtı bir politika izleyen tek ülke. Batı politikasına göre, İran, adeta bölgedeki en son kara koyun. Bu nedenle, Başkan kim olursa olsun gerginlik devam edecektir.“
 

Kışkırtma politikası

Lüders'e göre, kışkırtıcı bir politika izleyen kişiler her iki tarafta yani İran ile ABD ve İsrail'de de mevcut. Bu kesimlerin, pozisyonlarını haklı göstermek için birbirlerine ihtiyacı olduğunu belirten Ortadoğu uzmanı, aslında İran'ın nükleer enerjinin barışçıl kulanım hakkına sahip olduğunu vurguluyor: "Burada nükleer tartışmalarla ilgili temel soru, İran'ın nükleer programının kabul edilmesine hazır olunup olunmadığı. İranlılar, nükleer enerjiyi sadece barışçıl amaçlarla kullandıklarını iddia ediyor. ABD ve İsrail ise bunu kabul etmiyor ve İran'ın nükleer silah peşinde olduğunu savunuyor. Öte yandan hem İsrail hem de ABD gizli servisleri, bunun gerçek olduğuna dair bir kanıt bulamadı. Buna rağmen, Obama, ekonomik yaptırım ve siyasi baskıdan sonra hâlâ bir şans verilmesi gerektiğinin sinyalini veriyor. Çünkü Netanyahu hükümetinin sabrı olmadığını biliyor. İsrail, İran ile ilgili bu sorunu askerî açıdan çözüp galip gelmek istiyor. Bu durumda, önümüzdeki yaza kadar bir çeşit çözüm bulunmazsa çatışmanın daha da tırmanacağını göz ardı etmemek gerek.“

Lüders, İran'ın tüm uranyum zenginleştirme faaliyetlerini durdurup elindekilerin hepsini yurtdışına çıkarması yönündeki İsrail'in taleplerini ise gerçekçi bulmuyor. Bunun devletler hukukuna uymadığı gibi İran tarafından da kabul edilmeyeceğini kaydeden Lüders, bu talebin müzakerelerde çözüm bulunması için bir temel olmayacağını, bunu Obama'nın da kabul ettiğini ifade ediyor. Lüders, ABD yönetiminin İran'a savaş açmayı düşündüğüne de inanmıyor. Lüders, "Obama yönetiminin ciddi ciddi İran'a savaş açmayı düşündüğüne inanmıyorum. Bilindiği gibi Irak ve Afganistan'daki savaşlar başarı modelinden başka her şey olarak nitelendirilebilir. Yeni bir savaş, ABD'nin askerî kapasitesini ciddi biçimde zorlayabilir" diyor.

dw.de, 23.10.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.