Dünya

 Dünya'dan Başlıklar 

 Dünya > Dünya'dan Başlıklar > Tampon bölge BM gündeminde

Tampon bölge BM gündeminde
Dışişleri Bakanı Davutoğlu New York'da BM Güvenlik Konsey'nin Fransa'nın başkanlığında 30 Ağustos'ta Suriye'yi görüşeceği özel toplantıya katılacak. Toplantıda insani yardımlar ve Türkiye'nin önerdiği tampon bölge de ele alınacak.

Fransa'nın özel daveti üzerine yapılan Güvenlik Konseyi toplantısına Suriye'nin komşuları, Türkiye, Irak, Lübnan ve Ürdün'ün dışişleri bakanları da çağırıldı.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, toplantıda Türkiye'deki göçmenlerin durumu ve bir tampon bölge önerisini anlatacak. Davutoğlu, Suriye'den gelenlerin sayısının 100 bini geçmesi halinde tampon bölge kurulmasının zorunluluk haline geldiğini ifade etmişti.

New York'ta gelen haberlere göre, BM Güvenlik Konseyi üyeleri Rusya ve Çin şu anda tampon bölgeye sıcak bakmıyor. ABD'nin de temkinli yaklaştığı bildiriliyor. Ancak Fransa'nın daha sıcak bir tutum içinde olduğu anlaşılıyor.

Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, dün yaptığı açıklamada, ''müttefik ülkelerle birlikte Türkiye'nin önerdiği tampon bölge önerisi üzerinde çalıştıklarını'' söylemişti.

Fransa Cumhurbaşkanı açıklamalarında ayrıca, ''muhaliflerin kuracağı geçici hükümeti Paris'in tanıyacağını'' söylemiş ve ''Şam'ın kimyasal silah kullanmasının, uluslararası camianın askeri müdahalesi için meşru neden sayılacağı'' görüşünü de dile getirmişti.

Fransa, Suriye hava sahasının bir bölümünün uçuşa yasak bölge ilan edilmesi önerisini de önümüzdeki günlerde ciddi şekilde tartışılmasını öneriyor.

New York'taki toplantıda, Suriye'den gelen göçmenlere ve bu göçmenlere yapılacak insani yardım da ayrıntılı bir şekilde ele alınacak.

AB, Fransa'nın girişimiyle, Suriye'ye yapılması planlanan insani yardım tutarını 65 milyon euroya çıkartmıştı.

Irak'ta ne olmuştu?

Türkiye'nin önerisi olan tampon bölgenin bir örneği daha önce Irak'da körfez savaşının ardından Saddam Hüseyin rejiminin saldırılarından kaçan 1,5 milyon Kürt'ün Türkiye ve İran sınırlarına dayandığı 1991 yılında uygulamaya konmuştu.

36. paralelin kuzeyinde uçuşa yasak bölge olarak başlayan tampon uygulaması daha sonra Çekiç Güç adlı ağırlıkla Amerikan askerlerinden oluşan uluslararası askeri yapı tarafından güçlendirilmiş, bölgedeki Özerk Kürt Yönetimi bu dönemde güçlenmişti.

Bir karşılaştırma ve ihtimaller konusunda görüşünü almak için aradığımız Devletler Hukuku Profesörü Hasan Köni, o dönemi yakından izleyen uzmanlardan biriydi.

Köni, Körfez Savaşı'ndan sonra Irak'ta tampon bölge fikrinin zamanın cumhurbaşkanı Turgut Özal'a ait olduğunu hatırlatıyor ve sürdürüyor.

"Özal yüzbinlerce mültecinin Türkiye ekonomisine faturasının paylaşılmasını istiyordu. Türkiye de o dönemde yardımlarda bulunduysa da tampon bölgenin havadan ve karadan korunması ve ekonomik yükü esasen ABD tarafından karşılandı.

"Buradaki fark şu: O zaman karşıda bir tek Kuveyt'i işgal ederek suçlu duruma düşen Saddam Hüseyin rejimi vardı. Şimdi ise karşıda hem Suriye halkının Esad'ı destekleyen kısımları, hem Hizbullah grupları, hem Rusya, hem dolaylı olarak Çin ve İran var. Böyle bir bölgeyi askeri olarak korumaya kalkmak demek bir çok alanda çatışmayı da göze almak demek.

"Bu ise açıkçası pratik olarak ancak Amerika Birleşik Devletleri desteklerse olur. Ama şu anda seçime bu kadar az süre kala Obama rejiminin bu bölgede böyle bir risk ve masrafı göze alması mümkün değil."

O zaman Türkiye niye gündeme getiriyor bunu, ya da Fransa neden bu kadar destekliyor tampon bölge fikrini?

BBC'nin bu sorusunu Profesör Hasan Köni, "geleceğe yönelik bir yatırım" diye yanıtladı.

"Türkiye askeri olarak bunu tek başına üstlenemez görünüyor. Ekonominin de bazı güçlükler içinde olduğuna ilişkin analizler geliyor. Fransa ise öneriyor ama kendisinin de buraya para harcayacak bir durumu yok. Avrupa ekonomisinin durumu belli.

"Türkiye'nin amacı konuyu Birleşmiş Milletler önüne getirerek bir tür karar çıkartmak olabilir. İstekli ülkeler katılsın diye bir boyut öne sürebilir. Ama böyle bir ittifak çıkabileceğini sanmıyorum şu anda.

"Fransa için de böyle. Ne olur ne olmaz diye yaptıklarını düşünüyorum. Çünkü ABD'de başkanlık seçimini Mitt Romney kazanırsa böyle bir tutum izlemeye zorunlu kalabilirler. Ona yatırım yapılıyor denebilir."

Uluslararası hukuk ve meşruiyet boyutuna gelince, Hasan Köni "Uluslararası hukuk açısından meşruiyet boyutunu değiştirdiler biliyosunuz" diyor.

"Büyük ülkeler uluslararası hukuku on-onbeş yılda bir yeni kurallar ve uygulamalarla değiştiriyorlar. Kendi halkınıza insancıl hukuku aşan şekilde davranıyosanız müdahele hakkı doğuyor. Zaten sürekli sivillere yönelik suçlar işlendiği haberleri üzerinde duruluyor. Ama yine de bunun gerçek boyutlarının BM İnsan Hakları komisyonu tarafından ortaya konması gerekir. "

Profesör Hasan Köni şu an için zor görünse de yıl sonuna kadar tampon bölge ihtimalinin daha güçlü bir olasılık olarak ABD seçimleri ardından yeniden gündeme gelebileceğini kabul ediyor ve "Aslında bunlar siyasi kararlar. Tıpkı işadamları gibi risk alıyor, ya büyük kazanıyor ya da kaybediyorlar." diyor.

Apaydın kampı tartışması

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Suriyeli mültecilerle ilgili toplantısına katılmak üzere New York'a giderken, Suriyeli muhalif örgüt Özgür Suriye Ordusu tarafından kullanılan Apaydın kampına ilişkin eleştirileri yanıtladı.

Geçtiğimiz günlerde bölgede incelemeler yapan CHP heyetinin Apaydın kampına girişine izin verilmemesi tartışmalara neden olmuştu. Şimdi TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu kampa giriş için izin istiyor.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu "Biz başbakanımızla da istişare ederek bu talebi olumlu karşıladık. TBMM'nin ilgili komisyonu ve sorumluluk içinde davranacağına inandığımız bütün o komisyon üyelerinin Apaydın Kampı dahil her yere ulaşımları sağlanabilir" diye konuştu.

Davutoğlu, hükümetin bir alanı kapatıyor gibi bir yaklaşım yaratılmasının yanlış olduğunu söyledi ve CHP'li milletvekillerinin kampı gezme taleplerini "emrivaki" diye niteledi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Özgür Suriye Ordusu milislerini "yabancı asker" diye niteleyerek, Türkiye'ye iltica eden yabancı askerlerin ayrı bir kampta tutulmasının "bir tercih değil, mevzuat gereği" olduğunu söyleyerek BM uygulamalarının da bu yönde olduğunu bildirdi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, kampların dışardan ziyaretçilere, milletvekillerinin ziyaretlerine kapalı olmadığını, Ocak ayında tarihlerinde CHP'li vekillerin de dahil olduğu TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nun Yayladağı ve Altınözü kamplarına ziyarette bulunduğunu anımsattı.

Bakan, Apaydın kampının sonradan kurulduğunu belirterek, "Bu kamp da ulusal mevzuata uygundur. 11 Ağustos 1941 tarihli Türkiye'ye İltica Eden Muharip Yabancı Askerler hakkındaki kanun ve Kasım 1995 tarihli yine bu çerçevede yapılan yönetmeliklere göre, yabancı muharip asker ve subayların ayrı bir kampta tutulması bir tercih değil, bu konudaki mevzuat gereğidir. BM uygulamaları da bu çerçevededir" diye konuştu.

BBCTurkish.com, 29.08.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.