Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Erdoğan İHH'yı isim vermeden eleştirdi: Yardım için günün Başbakanı'na mı sordunuz?

Erdoğan: Yardım için günün Başbakanı'na mı sordunuz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'le anlaşmaya tepki gösteren İHH'yı isim vermeden eleştirdi; "Türkiye'den böyle bir insani yardım götürmek için günün Başbakanı'na mı sordunuz? Biz zaten gerekli yardımları yaptık, yapıyoruz. Ama gövde gösterisi olsun diye değil, edebi adabı içinde yaptık, yapıyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanlığı personeline iftarda konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Mavi Marmara saldırısı sonrası İsrail'le bozulan ilişkilerin düzeltilmesine yönelik anlaşmaya tepkilerini dile getiren İHH'yı, isim vermeden eleştirdi. Saldırının olduğu 2010 yılında başbakan olan Erdoğan, "Siz kalkıp da Türkiye'den böyle bir insani yardım götürmek için günün Başbakanı'na mı sordunuz? Biz zaten bu yardımları yapıyorduk. Ama gövde gösterisi olsun diye değil, edebi adabı içinde yaptık, yapıyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı'nın açıklamaları şöyle:

"İsrail ile Mavi Marmara gemisi saldırısından sonra sorunlu olan ilişkilerimizi düzeltme yolunda önemli adımlar attık. Bu adımların da milletimiz ve Filistinli kardeşlerimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Yalnız buradan bir açıklama yapmak durumundayım, Türkiye Cumhuriyeti olarak biz hangi adımı atıyorsak atalım, bu adım bilinmelidir ki her zaman karşılıklı milletlerin kazanımına dayalı bir adımdır. Hiçbir zaman hiçbir adımı tek taraflı düşünmedik. Kazan-kazan esasına dayalı olarak hep bu adımları atmışızdır. Yani Türkiye de kazanmalı Rusya da kazanmalı, Türkiye de kazanmalı İsrail de kazanmalı."

"Yardım götürmek için günün Başbakanı'na mı sordunuz?"

"Hassasiyetimiz olduğu gibi bundan sonra da devam edecektir. Fakat İsrail ile ilgili olayları bazıları farklı şekilde kaşıyorlar. Biz İsrail ile olan ilişkilerimizi niye kesmiştik? Olay malum. Duruşumuzda o günden bugüne değişen bir şey oldu mu, olmadı. 3 başlık vardı. Bunun bir tanesi özürdü. Özürü Sayın Obama'nın yanında gerçekleştirdiler. O günden bugüne üç yıl içerisinde İsrail tarafıyla görüşmeler oldu. Niye anlatıyorum bunları? Hedef saptıranlar var. Duymayıp uyduranlar var. Vatandaşlarımız bunları bilsin istiyorum. Olayı yaşayan benim. Sen neyi gördün, neyi bildin? Söylemediğim şeyleri söylemişim gibi gösterenler var. akşam başka sabah başka konuşur çünkü bunlar. İkinci başlığımız tazminattı. Görüşmeler yapıldı, 20 milyon dolar şehitlerimiz için tazminat olarak belirlendi. Siz daha fazlasına lâyıksınız diyorlar. Bu kanın rakamı olur mu? Böyle bir tazminata karar verilmiş. Alır veya almaz. Biz burada uluslararası bazda bir adım atıyoruz. Siz kalkıp da Türkiye'den böyle bir insani yardım götürmek için günün Başbakanı'na mı sordunuz? Biz zaten oraya gerekli yardımı, Gazze'ye, Filistin'e yaptık, yapıyoruz. Ama bunları da yaparken bizler bir yerlere gövde gösterisi olsun diye değil, her şeyi uluslararası diplomasi neyse bu diplomasi içinde yaptık, yapıyoruz. Ve bundan sonra da yapacağız. Ve bunları davul zurna çalarak değil, edebi adabı içinde yaptık, yapıyoruz. İsrail'in sözü var. Türkiye üzerinden her türlü yardımın Gazze'ye girmesine izin verilecek."

Gazze'ye ambargoyu kırmak için yola çıkan filoya, saldırıya uğrayan Mavi Marmara ile katılan İHH, Türkiye-İsrail anlaşmasıyla ilgili, "İsrail'le bir anlaşmayı doğru bulmuyoruz. Şehit aileleri davalarından vazgeçmeyeceklerini beyan etmektedir"açıklamasını yapmıştı.

Son olarak internetten RS FM'e konuşan İHH Başkanı Bülent Yıldırım, "Tazminat alındı sayılmaz. Bu İsrail'in işine yarayan sorumsuzluk bedeli. Tazminat nedir? Yaptığı haksız fiilden dolayı alınan bedeldir. Bunun uluslararası emsalleri 1 ile 3 milyar dolar arası. Miktar önemli değil, haksız fiilden dolayı ödenseydi tamam ama İsrail bunu bir bağış olarak veriyor" demişti.

"Davalardan vazgeçmek söz konusu değil, dava kan sahibinindir" diyen Yıldırım'a göre, Gazze'ye ambargonun kaldırıldığı da doğru değildi.

"En önemli sıkıntı enerji"

Konuşmasında "en önemli sıkıntının enerji" olduğunun da altını çizen Erdoğan, şunları söyledi:

"Enerji noktasında, 'İster İsrail tarafından enerji verilebilir veya Almanlar tarafından geçmişte orada yapılmış olan santralden bu enerjiyi verebiliriz.' dediler. Şu anda ekibimiz, o santrali kontrole gidecek, çünkü eski bir santral. Dolayısıyla Enerji Bakanlığımızın göndereceği ekip orada kontrolleri yapacak. Talep daha fazla olabilir ve ondan sonra bu devam edecek. Burada çok daha alternatifli enerji noktasında imkanlar sağlayalım. Bunların da görüşmeleri ayrıca yapılıyor. Bir diğer konu su. Doğru dürüst su bulamıyorlar. Su imkânı yok. Dedik ki bir denizden artıma, iki sondaj. Her ikisine de 'evet' dendi ama bu arada 'Biz İsrail'den de su verebiliriz.' dediler. Bu konuda yine şu an itibarıyla detaylarına girmeyeyim, oradan da su vermek suretiyle bu 3 çeşitlendirme olmuş olacak. Ve okul, hastane daha farklı yerlerde yapma konusunda bir sıkıntı yok. En büyük sıkıntı mesela çimento sıkıntısıydı. Bu konuda da kendileri kapıları açacaklarını söylediler."

"Bunları kimse yutmaz"

"Birileri çıkıyor, televizyonlarda yorumlar yapıyor. Bazı siyasi partilerin başkanları çıkıyor, bakıyorsunuz tamamen tersine, olumsuz, yalan, yanlış her şeyi söylüyor. Bunları kimse yutmaz." diyen Tayyip Erdoğan, "Şimdi bunlar yapıldıkça ne yapacaksınız. Şimdi cuma günü bu gemi kalkıyor, gidecek. Bundan sonra bu bir rutine de bindirilecek. Enerji, su... Bütün bunlar çözüldükçe ne yapacaksınız? Biz şu anda Dışişleri Bakanlığı Müsteşarımız imzasını attı, karşı taraf attı. Biliyorsunuz İsrail Bakanlar Kurulu'ndan da bu metni geçirdiler. Şimdi aynı şekilde biz de Meclisimizden bunu geçirmek suretiyle bu anlaşmayı tamamlamış olacağız" diye konuştu.

"Özürlüysen ben ne yapayım"

"Oradan meydan okumanın anlamı ne? Gelin de bize Meclis'te anlatın. Başbakan anlatıyor, ben anlatıyorum. Sen anlamıyorsan, özürlüysen ben ne yapayım. Zaten Parlamento'da anlatılacak olanlar bunlardan farklı şeyler değil, bunu anlatacaklar" ifadesini kullanan Erdoğan, şunları söyledi:

"İnanıyorum ki bu her iki anlaşma, her iki adım, şu sıkıntılı günlerimizde bizim için inanın çok farklı bir adım oldu. Bunun bereketlenerek gelmesi en büyük temennimdir. Türkiye'yi önümüzde çok daha aydınlık günler bekliyor. Turizmde bakın bugün bütün sektörün ileri gelenleri açıklamalarını yapmaya başladılar. Herkesin bir beklentisi var. Yapmaya gel, yapmaya. Sorumluluk makamındasın. Sorumluluk makamında olan yıkmaya gelir mi? Bu ülke hepimizin. Hepimizin olan bu ülkede çıkıp da yani salı günleri sana verilen o mikrofondan böyle hakaret etmen, Cumhurbaşkanı'na hakaret, Başbakan'a hakaret, bunlar sana bir şey kazandırmaz. Yaklaşık 10 yıldır o partinin başındasın, devamlı geri gidiyorsun. Patinaj, başka bir şey yaptığın yok. Zaten biraz bu meselede şöyle kendini bir hesaba çeksen, hesap uzmanısın ya 'Ben bu işi başaramadım' deyip çekip gitmen lâzım." 

"Eylül'de, Çin'de görüşeceğiz"

Konuşmasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptıkları telefon görüşmesinin detaylarını da anlatan Erdoğan, Rus liderle Eylül ayında Çin'de yapılacak G-20 toplantısında görüşme kararı aldıklarını söyledi.

"Sayın Putin ile görüşmemiz önceden kararlaştırılmıştı, gündemimiz başkaydı. Samimi başsağlığı dileklerinin yanında ülkelerimizin ilişkilerinin düzeltilmesi için görüşlerimizi paylaştık. İki ülke için de çok faydalı bir görüşme yaptığımıza inanıyorum. İlişkilerin hızla iyileştirilmesi konusunda mutabık kaldık. Eylül ayında Çin'de yapılacak G-20 toşlantısında görüşme kararı aldık. Bakanlarımız da Temmuz'da Soçi’de konuyu ele alacaklar."

"İlk adım olarak turizmde hemen kapıları açalım, turizm noktasındaki adımları atalım kararına vardık. Kendileri de bakanlar kuruluna başkanlık ettiler, toplantıda talimatı verdiler, bunu da bizzat arkadaşlarımız takip ettiler. Bu konudaki samimiyetin ötesinde bütün alanlarda attığımız adımları farklı bir şekilde geliştirerek, varmış olduğumuz kararları gerçekleştirmek için gerekli adımları süratle atmanın kararını bu görüşmede aldık."

"Birçok mahfiller farklı şeyler söyleyebilirler, bunlar bizim için çok da önemli değil ama bu süreci bu denli samimi işletmede yardımcı olan bütün dost ülke başkanlarına özellikle teşekkür ediyorum."

"Sayın Putin'e ve mesai arkadaşlarına verdiği emek sebebiyle ve ben de mesai arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bu yeni sürecin ülkemiz hakkında hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum."

"Bu sürece ellerini ovuşturanlar da yok değildi. O da çok manidar. İyi ki oldu diyenelr de vardı. Onların da oyunu böylece bozulmuş oldu."

"Cumhurbaşkanlığı'na da girmişlerdi"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle ve "paralel yapı" ile mücadele konularında da mesajlar verdi. "Devlet içinde ikinci bir yapılanmaya gidenlerin inlerine gireceğiz demiştik, girdik" diyen Erdoğan "paralel devlet yapılanması"na müsaade etmeyeceklerini söyledi. 

"Cumhurbaşkanlığı'na da girmişlerdi, belki hâlâ da vardır. Bunların üstünde de çalışıyoruz, söyleyeyim. İster istifa ederler giderler ama burayı lekeleyemezler."

"Türkiye’yi köşeye sıkıştırma amacı taşıdığı açık"

Erdoğan İstanbul Atatürk Havalimanı'ndaki saldırı ve terörle mücadele konusunda ise özetle şunları söyledi:

"Kimden gelirse gelsin terör eylemlerinin Türkiye’yi köşeye sıkıştırma amacı taşıdığı açıktır. Bu millet Çanakkale’de çeyrek milyon vatan evladının canı pahasına birliğinden, beraberliğinden vazgeçemeyeceği inancını tüm dünyaya ilân etmiştir."

"Dünya hâlâ bizim yapmakta olduğumuz operasyonlarımızın sivil vatandaşları öldürmeye yönelik olduğunu ifade ediyor. Sivil vatandaşlarımızı kimlerin şehit ettiği apaçık ortada. En büyük ispatı dün akşam. Daha önce Ankara’da, Gaziantep’te, Diyarbakır’da bu eylemleri yapan bu teröristler değil miydi?"

"Bunlar cehennemde yerlerini hazırlamışlar"

"Şimdi Yeşilköy'ü gelip bunlar bombaladı, ne günahı vardı o insanların? Çocuk, kadın, yaşlı... Yerlisi var, yabancısı var. Bu sivil insanların ne günahı vardı? Hem kendini patlatıyorsun hem de o insanlar bu sebeple orada ölüyorlar. Bunun insani, vicdani herhangi bir yanı var mı? İslâmi herhangi bir yanı var mı? Yok. Bunlar ne Müslümanı ya, bunlar ilâ cehenneme zümera ya, oraya gidici bunlar. Bunlar cehennemde yerlerini hazırlamışlar. 'Bir kişinin ölümüne neden olmak tüm insanlığın ölümüne neden olmaktır' diyor bizim dinimiz. Böyle bir şeyi nasıl yaparsınız?"

aljazeera.com.tr, 29.06.2016


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.