Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Bahçeli: 10 Temmuz dışında kurultay tarihi tanımıyoruz

Bahçeli: 10 Temmuz dışında kurultay tarihi tanımıyoruz
MHP lideri Bahçeli, 10 Temmuz dışında kurultay tarihi tanımadıklarını açıkladı. Bahçeli, kurultay toplanmasını onayan Yargıtay'ı da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın programlarına katılması üzerinden eleştirdi.

MHP'de Çağrı Heyeti'nin kurultay tarihini 19 Haziran olarak belirlemesine Genel Başkan Devlet Bahçeli tepki gösterdi. Bahçeli, daha önce de açıkladığı gibi 10 Temmuz dışında kurultay tarihi tanımadıklarını duyurdu. Bahçeli, ayrıca kurultay toplanmasını isteyen Yargıtay'ı da eleştirdi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Rize'de çay toplayan ve Erdoğan'ın Kırşehir'deki programına katılan yüksek yargı mensuplarına tepkisini sert sözlerle dile getiren Bahçeli, şunları söyledi:

"Bilinsin ki, Yargıtay 18’inci Hukuk Dairesi adaletsizliği teyit etmiş, haksızlığa ve yandaşlığa imza atmıştır. Rize’de çay toplayıp Kırşehir’de defalarca devlet başkanı diye tarif ettiği Sayın Erdoğan’ı hararetle alkışlayan bir hukukçu mantığının yönettiği bir kurumdan başka bir sonuç da zaten beklenemezdi. Yargıtay’ın Sayın Başkanı çayı topladığına göre herhalde demini almasını bekleyecek, siyasi cirit oynarken giydiği yandaş ceketi üzerine tam gelecektir. Bu nadir bulunur değerli şahsiyetin sanıyorum, harman yerlerinde saman savurması, biçerdöver üzerinde poz vermesi, çizme giyip pancar sulaması, kasketi takıp pamuk toplaması, yetmiyorsa fındık işine girmesi an meselesidir ve beklenmelidir."

"Türkiye’ye büyük bir maliyeti olacağını düşünüyoruz"

"Yargıtay 18’inci Hukuk Dairesi'nin gerekçeli kararını inceleyen dikkatli, objektif ve şuurlu bir akıl, hukukçu olmasa dahi birçok fahiş hata ve çarpıtmanın olduğunu ne yazık ki görecektir. Buna rağmen hak etmese de yargı kararına saygı duyacağız. Yüksek yargı organlarının ne hâle düşürüldüğünü, nasıl siyasileşip tarafsızlığını kaybettiğini üzülerek izliyor, bunun Türkiye’ye büyük bir maliyeti olacağını düşünüyoruz. Gerçi Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay’ın muhterem başkanlarının böyle bir hassasiyet ve meselesi olmadığını da ibretle takip ediyoruz. Dünya onlara güzeldir, saltanat süren onlar, ceremeyi çeken, hak ve talepleri umursanmayan millettir."

"Adaletin kalan izleri Rize’de çay tarlasında silinmiş, Kırşehir’de hakkın rahmetine kavuşmuştur"

"Paralel ve yandaş kuşatmasına alınmış yargının bu haliyle ve bu tablosuyla adım atacak mecalinin kalmadığı ortadadır. Ve diyorum ki, adaletin kalan izleri de Rize’de çay tarlasında silinmiş, Kırşehir’de hakkın rahmetine kavuşmuştur." 

"Kaos imalatı yapan..."

"Biz 10 Temmuz’daki Olağanüstü Büyük Kurultayla hem tüzüğümüzü değiştirecek, hem de seçim yapacağız. Bunun dışında hiçbir kurultay tarihini tanımıyoruz. Olağanüstü Büyük Kurultay kapsamında, 19 Haziran gününü açıklayıp kaos imalatı yapan, MHP’yi paralel hesap ve yönlendirmeyle ele geçirmeyi planlayanlara da asla, hiçbir şart altında itibar etmeyeceğiz, izin vermeyeceğiz, dikkate almayacağız. Kurultaysa istenen, 10 Temmuz niye görülmez? Tüzükse değiştirilmek istenen, genel başkanlık, merkez yönetim kurulu ve disiplin kurulu seçimleri ise hedeflenen 10 Temmuz’a niçin uyulmaz? Ne yapılmak istenmektedir? Hangi amaç gözetilmektedir? Milliyetçi Hareket Partisi’nin hükmü şahsiyetini, tarihi hak ve ülkülerini savunmak bizim şerefimiz, şehitlerimize sözümüz, Türk asırlarına ve ecdadımıza namus borcumuzdur. Şerefin tavizi, namusun hiçe sayılması asla olmayacaktır. Aziz ülküdaşlarım, mukaddes davamızın geleceğini elinde tutan her biri birbirinden kıymetli değerli delegelerimiz; hepinize güveniyor, hepinizle bu can bu tende kaldığı müddetçe beraber olacağımızı, hep birlikte Çankaya yokuşunda Asya’nın bozkurtlarını söyleyeceğimizi gönül huzuruyla ifade ediyorum."

Yargıtay 'Kurultay toplansın' demişti

MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin seçimli olağanüstü kurultayının 10 Temmuz’da Ankara Arena Spor Salonu’nda yapılacağını açıklamıştı. Bahçeli aday olduğunu da ilk kez kendi ağzından duyurmuştu.

Yargıtay, mahkemenin aldığı MHP'nin tüzük kurultayına gitme kararını oy birliğiyle onamıştı. MHP yönetimi, bu kararın ardından tüzük kongresi değil, seçimli olağanüstü kongreye gitme kararı almıştı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bu kongrede aday olacak.

MHP’nin tüzük kurultayına gitme kararını onayan Yargıtay’a gelen eleştirilere Başkan İsmail Rüştü Cirit yanıt vermiş, "Hukuki karmaşa yok. Vicdanlarına göre en doğru kararı vermişlerdir. Karar kesin" ifadelerini kullanmıştı.

MHP lideri Bahçeli de Yargıtay'ın kurultayla ilgili kesin kararına, "Yargıtay kim ya da kimlerin lehine çalıştığı belli olan 'Yandaştay' olma yolunda hızla ilerlemektedir. MHP içine sinmese de Yargıtay’ın mezkur kararına saygı duyacaktır" sözleriyle yanıt vermişti.

"Devletin başkanı ile bir arada olmaktan onur duyarız"

 

 

Bahçeli'nin de konuşmasında yer verdiği, "çay toplama" tartışmasına da Cirit yanıt vermişti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile yaptıkları Rize ziyaretinin ve birlikte çay toplamalarının tartışıldığının hatırlatılması üzerine Cirit, şunları söylemişti:

 

 

"Ben onu anlayamadım, niye eleştiri konusu oldu. Devlet oradaydı. Devletin başkanı. Türk gelenek ve göreneklerimize göre devlet başkanına çok ayrı bir değer veririz. Devlet başkanı devletin başı ve birliğimizin sembolüdür. O’nun katılmış olduğu, Meclis Başkanı’nın, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri’nin, tüm yüksek yargının katılmış olduğu ve bir toplantı yapılmış olması, oradak bir başka çay toplantısının yapılmış olması ve buna iştirak etmemiz kadar doğal bir şey olamaz. Yani biz devletin başkanı ile bir arada olmaktan onur duyarız."

"Kurumumuzu yıpratma ve..."

Cirit "alkış" polemiğiyle ilgili ise şu ifadeleri kullanmıştı:

"Asılsız haberlerde bahse konu edilen gezilere ve toplantılara katılmam, resmi kurum ve kişiler tarafından, temsil ettiğim makam nedeniyle devlet protokolünün gereği olarak şahsıma yapılan davetlere icabet etmekten ibaret olup, gezi ve toplantılara yönelik yapılan haber ve yorumlar insani ve vicdani olmaktan uzaktır. Bu resmi gezi ve programlarda devletimizi ve milletimizi temsil edenlerle birlikte olmak son derece doğal karşılanmalıdır. Bu gezi ve programlarda gurur ve onurla temsil ettiğim Yargıtay'a zarar verici herhangi bir hareketin olması da söz konusu değildir.

Kırşehirli olan Danıştay Başkanımızın çok arzu ettiği kız yurdu müjdesinin Sayın Cumhurbaşkanı tarafından verilmesinde Danıştay Başkanımızın sevincine ortak olmayı bu derece saptırmayı anlamakta zorluk çekmekteyim. Kurumumuzu yıpratma ve kamuoyunda algı oluşturma amacını güden bu neviden haber ve yorumların devam etmesi halinde yargının saygınlığını korumak amacıyla gereken yasal yollara başvuracağımı tüm kamuoyunun bilgilerine saygıyla sunar, asılsız haberlerin takdirini kadirşinas halkımızın yüksek öngörüsüne bıraktığımı belirtmek isterim."

"Anlaşılan yeni bir müzakere sayfası ya açıldı ya da açılmak üzere"

MHP lideri Bahçeli'nin terörle mücadele ve başkanlık sistemi tartışmalarıyla ilgili grup toplantısındaki açıklamalarından satır başları ise şöyle:

"Terörle mücadeleye hep ve sürekli destek verdik. Aleyhimize sürdürülen kirli kampanyaya aldırmadan doğru bildiğimiz yolda ilerledik, karşı çıkışlara hiç itibar etmedik. Bundan da hiç nedamet duymadık. Millet ve vatan uğruna gösterilen üstün mücadele azmine, kahraman Mehmetçik, polis ve korucularımızı desteklemeye elbette sonuna kadar devam edeceğiz. Bundan hiç kimse tereddüt etmemelidir. Fakat ortada ihmal edilmeyecek derecede göze çarpan sorun ve pürüzler de vardır. Teröristler helikopter düşürür, hükümetten çıt çıkmaz. Teröristler Türkiye’ye kefen biçer, bir bakarsanız Davutoğlu gider, bir bakarsınız Yıldırım gibi vesayet gelir. Teröristler vatanı kana bular, millete kan kusturur, beyzadeler yeni makam ve koltuk siparişini hükümet programına yazar. Her şey bir yana, Cumhurbaşkanı’nın son günlerdeki bazı açıklamaları da bildik alışkanlıklarının ve klasikleşmiş tutumunun tekrar nüksetmeye başladığına delalettir. Sayın Erdoğan geçtiğimiz cumartesi günü Diyarbakır’da diyor ki; 'Terör örgütü silahları gömecek, başka yolu yok. Silahı, bombayı gömerler, koordinatları verirler, sonra gelip parlamentoda siyaset yaparlar.' İşte bu sözler davulun kasnağına kasnağına vurmak, dirilen fitneyi daha da heyecanlandırıp hedefe sabitlemektir. Bu sözler vatan ve Türkiye düşmanlarına yaldızlı davetiyedir."

"Geçmişte Erdoğan’ın teröristlere yönelik; 'Silahı bırakır masaya gelirsiniz, silahlar değil fikirler konuşsun' beyanıyla, parlamentoya buyur etmesi arasında hiçbir fark yoktur. Anlaşılan yeni bir müzakere sayfası ya açıldı ya da açılmak üzeredir. Biz Sayın Erdoğan’ın son zamanlardaki duruş ve konuşmalarından oldukça ümitlenmiş, milli çizgiye geldiğine ve yanlıştan döndüğüne inanmıştık. Hâlâ da inancımızı korumak isteğindeyiz. Dahası eski ezberlerini bırakıp makule yaklaştığını zannetmiştik. Bu nedenle kendisini hem Cumhurbaşkanı olmasından hem de bizim düşüncelerimizi benimsemesinden dolayı takdir etmiştik. Ancak Sayın Erdoğan eğer sürç-ü lisan etmediyse eski haline tekrar 180 derece dönüş yapmıştır."

"Terörle müzakere"ye değil "mücadele"ye destek

"TBMM’nde yeterince Kandil kontenjanlı terörist vardır. Yenilerine bu milletin katlanmasını, dayanmasını ve hazmetmesini beklemek vicdan ve adalet cinayetidir. Bize göre Sayın Erdoğan’ın değerlendirmeleri çözülme sürecinin şifrelerinin, söylemlerinin ve yol haritasının güncellendiğine işarettir. Demek ki, süreç ihaneti retorikte yok sayılsa da, hâlâ saman altından yürütülen su gibi yürümekte, kapalı kapılar arkasında hâlâ sahiplenilmektedir. Bu sonuca üstünkörü, yüzeysel ve önyargıyla varmadığımız iyi bilinmelidir. Sayın Erdoğan’dan ve AKP hükümetinden terörle müzakere ve mütareke değil, sonuna kadar mücadele bekliyor, şayet bu olursa samimi desteğimizi muhafaza edeceğimizi açık yüreklilikle duyuruyor, sözümüzden sapmayacağımızın teminatını da bu vesileyle yeniden veriyorum."

"Yeni hükümetin gündeminde yalnızca Erdoğan’ı nasıl başkan yaparız hedefi var"

"Yeni hükümete her şeye rağmen başarılar diliyorum. Türkiye’nin onca sorunu; başını ağrıtan, ayağını çelmeleyen, geleceğini karartan devasa meseleleri vardır ve bilinmektedir. Fakat Sayın Yıldırım’ın gündemi Cumhurbaşkanı’na ayarlanmış, adeta çivilenmiştir. 65’inci hükümet saraya tam bağlılık, sarayın hedeflerine tam bir sadakatle işbaşı yapmıştır. Fakat yeni hükümetin milletin refah ve huzura kavuşması gibi bir endişe ve gayesi yoktur. Yeni hükümetin gücü ve meşru yönü de zayıf, arızalıdır. İç ve dış sorun alanların yerinde bile sayması şöyle dursun, devamlı arttığı, fazlalaştığı açık ve ortadadır. Yeni hükümetin siyasi gündeminde yalnızca Sayın Erdoğan’ı nasıl başkan yaparız hedefi vardır."

"Sonu diktatörlüktür"

"Hedeflenen başkanlık değil, başkancı sistemdir. Ve sonu da diktatörlüktür. Bölgesel ve küresel sorunların çıtası yükselirken Türkiye’nin içine kıvrılması, rejim ve sistem arayışlarıyla oyalanması çok tehlikelidir. Başkanlık dayatması, yeni bir sistem zorlaması ters tepecek, muhataplarını şimdiden uyarıyorum, alayını mahcup ve perişan edecektir. Başkanlık parantezine alınarak planlanan yeni anayasa AKP’nin parti tüzüğü, saray fermanı, hükümdar iradesinin temellendiği bir misak şeklinde görülmemelidir. Aksi halde yıkım ve iç kargaşa ağlarını örecek, Türkiye’yi yiyip bitirecektir."

"Ülkücü ahlâk ve adanmışlığı yok sayan edepsizlik"

"Dediler ki, Olağanüstü Büyük Kurultay'ın engellenmesi karşılığında başkanlık sistemine onay vermişiz. Dediler ki, Olağanüstü Büyük Kurultay'ın hukuken önüne geçilmesi halinde partili cumhurbaşkanlığına evet demişiz. Peki kimdir bunlar? İçimizden dışımızdan ne kadar müfteri, ne kadar paralel virüs, yazarçizer artığı, uzman yorumcu ve kiralanmış köşe yazarı, sermaye beslemesi, doğrusu ve rotası şaşmış çevre varsa hep bir ağızdan bize çamur attılar. Sağ olsunlar günahlarımızı da almayı başardılar. Milliyetçi Hareket Partisi’ni lâyıkıyla tanımayan, hakkıyla idrakten yoksun ve ifadeden mahrum cahiller ve namertler sıra sıra karşımıza dizilip süngümüzün düştüğünü hayasız koro halinde uydurdular. Bilmiyorlardı ki, biz ancak Allah karşısında eğilir, ancak millete boyun bükeriz. Bizden hesabı ancak milliyetçi-ülkücü irade ve mensubiyet şerefiyle müşerref olduğumuz büyük Türk milleti sorar. Yalnızca ikbâlimiz, yalnızca oturacağımız koltuklar için ülkülerimizi terk edeceğimizi, karakterimizi aldıracağımızı iddia edenler bastıkları yerde ot bitmeyen bereketsizlerdir. Sırf Olağanüstü Büyük Kurultay'ın yapılmaması karşılığında inandıklarımızdan ödün verdiğimiz iddiası alçak bir tezvirat, Ülkücü ahlâk ve adanmışlığı yok sayan edepsizliktir."

"Bundan sonra da yıkacağız"

"Biz Ülkücüyüz, biz Türklüğün keskin kılıcı, İslâm’ın yükseklerde dalgalanan ar ve namus simgesiyiz. Nasıl bir sorumluluğun omuzlarımızda olduğunu hamd olsun biliyoruz. Sözümüzden hiç dönmedik. Geçmişimizi hiç çiğnemedik. Ve üstlendiğimiz emaneti de Allah şahit olsun çiğnetmeyeceğiz. Ülkücü ömürlerin fazilet, keyfiyet, metanet ve duasıyla zalim oyunları, şer kampanyalarını, ihanet tuzaklarını, sırtımıza hançer sallayan işbirlikçilerin riya duvarlarını yıkarak bugünlere geldik. Bundan sonra da yıkacağız. Biz dava dedik, siyasetten daha fazlasına gönül verdik. Biz dava arkadaşı dedik, partili olmanın kat be kat üstüne çıktık. Biz Türk-İslâm ülküsü dedik, ülkülerin en güzeline bağlandık, aşkların en karşılıksız olanına tutulduk. Biz Türk-İslâm sevdasını hayatımız boyunca taşıdık, üç hilâle umutlarımızı iliştirdik, istiklâl özlemlerimizi gözyaşlarıyla yıkadık. Toprağa düşmüş ülkü canlarını, al bayrağın ardına düşmüş gencecik ülküdaşlarımızı kalbimizin mihverine koyduk, onların yolundan, izinden yürüdük. Bizi dünyevi menfaatler karşılığında pazarlık yapmakla itham edenler ne tarihimizi, ne ülkümüzü, ne geçmişimizi bilenlerdir ve ne de bunlar gelecekte aramızda olacaklardır."

aljazeera.com.tr, 31.05.2016


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.