Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Kılıçdaroğlu: Yeni bir hareket başlatmak zorundayız

Kılıçdaroğlu: Yeni bir hareket başlatmak zorundayız
'Büyük Buluşma Trakya' toplantısında bir konuşma yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Yeni bir hareket başlatmak zorundayız, ülkemizden yana, insanımızdan yana. Ama bu hareket, içi bilgi dolu bir hareket olacaktır. Kaba bir hareket değil'' dedi.

Kılıçdaroğlu, Tekirdağ'daki bir otelde düzenlenen "Büyük Buluşma Trakya" toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin geleceğine yönelik bir strateji ortaya koymak istediklerini söyledi.

Türkiye'nin katma değeri yüksek ürünler üreterek saygınlığının artacağını anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''Biz uygar dünyanın parçası olmak istiyoruz, Ortadoğu'nun değil, üçüncü dünya ülkesinin bir parçası olmak istemiyoruz. Uygar dünyanın, gelişmiş ülkelerin parçası olmak istiyoruz. Yani, çağdaş medeniyeti, çağdaş uygarlığı yakalamak istiyoruz. Yeni bir hareket başlatmak zorundayız, ülkemizden yana, insanımızdan yana. Ama bu hareket, içi bilgi dolu bir hareket olacaktır. Kaba bir hareket değil. Ne söyleyeceksek, bilgiye dayalı olacak, neyi yapacaksak, bilgiye dayalı olacak. Karşıdaki insan size güvenecek, 'bunlar bu konuyu biliyorlar' diyecek. 'Evet biz o konuların tamamını biliyoruz' diyeceğiz.  Sivil toplum, meslek kuruluşları, sanayi odası, ticaret odası, çevre dernekleri, hayvansever dernekler, Ergene'yi kurtarmak için mücadele edenler, eğer sizin ülkenizde demokrasi yoksa, bunların hiçbirisi olmaz arkadaşlar. İnsana değer vermeyen, insanın hakkına değer vermeyen bir hareketin dünyada büyüme şansı kocaman bir sıfırdır, yoktur zaten.''

'Adalet yoksa ortada hiçbir şey yoktur'

Kemal Kılıçdaroğlu, güçlü bir demokrasi için yargı bağımsızlığının önemine işaret ederek, ''Ne diyor bir bilge; 'Adalet kutup yıldızı gibidir. Yerinde sabit durur, bütün kainat onun etrafında döner'  adalet budur. Eğer bir insanda adalet duygusu zedelenirse, orada toplum yoktur ve devlet de yoktur. Çünkü adalet mülkün temelidir. Oradaki mülk kavramı devlet demektir. Adalet devletin temelidir." dedi.

Adalet olmadığı takdirde ortada hiçbir şeyin bulunmayacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Yargının tarafsız ve bağımsız olması lazım. Ben rahatlıkla diyebileceğim. Evet Ankara'da hakimler var, Berlin'de hakimler var dendiği gibi. Adaletin olmadığı bir yerde, bunların hiçbirisi olmaz arkadaşlar. Peki bugün Türkiye'de yargı bağımsız mı? Hayır. Tarafsız mı? Kocaman bir hayır. Yargıçlara bakın şimdi, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu, efendim 4 kişi bilmem milliyetçi, 4 kişi sosyal demokrat, 4 kişi cemaatten, 4 kişi de AKP'li. Böyle yargı mı olur, böyle yargıç mı olur? Cübbeyi hakim niye giyer? Neden önünde düğme yoktur? Yargının kendine özgü koşulları vardır. Kimsenin önünde hakim eğilmez. Kimsenin önünde önünü iliklemez. Yargı budur. Çünkü o adalet dağıtıyor. Onun dağıttığı adalete hepimiz güveneceğiz. Ama siyasal endeksli bir adalet, adalet değildir. Sosyal demokrat bir partinin genel başkanı olarak söylüyorum. 'Şu hakim sosyal demokrat' dendiği zaman benim ağırıma gider. O hakim, dünya görüşü ne olursa olsun ben onu hakim olarak görmek isterim, yargıç olarak görmek isterim. Adalet dağıtan birisi olarak görmek isterim.''

Kılıçdaroğlu, şu anda Türkiye'de ciddi bir medya özgürlüğü sorunu bulduğunu ifade ederek, "Bakın ben hiçbir ayrım yapmıyorum. Bizim de karşımızda olan, bizi de eleştiren gazeteler var. Hiçbir zaman aman şunlar yazdı, bunları derhal kapatalım diye bir düşünce asla aklımdan geçmez, çünkü siyasete yani ülkeyi yönetenlerin ihtiyaç duyduğu şey alkış değil, ihtiyaç duyduğu şey sağlıklı eleştiridir." diye konuştu.

Gazetecinin, toplum adına bir kamu görevini yerine getirdiğini, toplumu bilgilendirdiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Eğer siz doğru haber yaptı diye gazeteciyi hapse atarsanız, bütün dünya ayağa kalkar, çünkü bu aynı zamanda bir insan hakları ihlalidir." dedi.

Kılıçdaroğlu, insan hakkı ihlallerinin evrensel olduğunu ifade ederek, "İster Afrika'da olsun ister Türkiye'de, ister Hindistan, ister Amerika'da, ister Rusya'da... İnsan hakkı ihlalleri varsa bütün uygar dünya ayağa kalkar. Der ki; 'bir dakika!' 'İnsan hakkı ihlallerine izin vermeyiz' der. O nedenledir ki konsoloslar gitmişlerdir Can Dündar ve Erdem Gül'ün davasını izlemişlerdir, insan hakkı ihlali olduğu için. Medya özgürlüğüne değer verdikleri için. Neden bunu izliyorsunuz? O adamın görevi zaten bu tür davaları izlemek. Bizim konsoloslar da gidip izlerler.'' değerlendirmesini yaptı.

'Bir PKK belası vardı şimdi bir de DAEŞ belası çıktı'

Türkiye'nin toplumsal barışının dinamitlendiğini savunan Kılıçdaroğlu, ''Her gün şehitlerimiz geliyor. Vatandaşlarımızın şunu kendisine sormasını isterim; 2002'de iktidar olduklarında sıfır terör vardı. Ne oldu da bugün Türkiye böyle bir batağın içine sürüklendi? Türkiye kan gölüne döndü, neden oldu? Bir PKK belası vardı şimdi bir de DAEŞ belası çıktı. 70 ilden Türkiye'den DAEŞ'e katılan var. Bu ne demektir? Türkiye'de DAEŞ taban buldu demektir'' şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

''Kürt sorunu var mı? Var. Nasıl çözülecek? Demokrasi ve özgürlük bağlamında çözülecek. Aksi halde bu sorun devam eder gider arkadaşlar. Eğer Türkiye'de bir sorun varsa, o sorun nasıl çözülür diye soruyorsanız, gidecek tek adres vardır o da CHP. 'Sorun böyle çözülmez' dedik onlara. 'Yanlış yapıyorsunuz. Biz çözeceğiz' dediler. Siz çözerseniz önce ben gelip sizi tebrik edeceğim. Sorun İmralı'da kurulacak masada çözülmez. Nerede çözülür? TBMM de çözülür. Şimdi yeni uyanmışlar, 'evet mecliste çözülür' diyorlar. Ama bu kadar olaydan sonra... İktidar partisinin genel başkan yardımcısı diyor ki, '200 ton bomba yerleştirmişler'. 200 ton bombayı yerleştirirken bu ülkenin istihbarat örgütü neredeydi, emniyeti neredeydi, valisi, kaymakamı, bakanı, başbakanı neredeydi? Kim bunların sorumlusu? Yazı yazıyorlar, 'şurada terör örgütü var müdahale etmek istiyoruz' diye, vali yazı yazıyor 'dokunmayın' diyor. Ben bunu kabul etmiyorum. Bu sorun çözülebilir, bu sorunun çözüm adresi de artık CHP'dir. Çünkü biz kuvayi milliye geleneğinden geliyoruz. Üniter yapının içinde her sorunu çözmeye razıyız. Hiç kimseyi ötekileştirmeden, kimliği budur diye ikinci sınıf vatandaş konumuna sokmadan. Herkes birinci sınıf vatandaş, hepimiz beraber yaşayacağız. Türkiye'yi daha güzel, daha demokratik bir ülke haline getirebiliriz. Bunun da mücadelesini verebiliriz.''

Türkiye'nin Suriye, Irak, İran, Mısır, Libya, Rusya ve AB ile ilişkilerini CHP'nin düzeltebileceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Irak'a gittim ben, Başbakanla da görüştüm, iş adamlarının sorunlarını da çözdüm. Daha geçen hafta Mısır'a milletvekili arkadaşlarımız gönderdik. Mısır'la ilişkileri düzeltmek istiyoruz. Kadim dostluğumuz var Mısır'la, dünya kadar iş adamı yatırım yapmış orada, neden kavga ediyoruz? Cumhuriyet tarihinin en derin krizlerinden birisini yaşıyoruz ve Türkiye bu krizi aşmak zorunda. O nedenle bu sorun sadece CHP'nin, sivil toplum veya meslek kuruluşlarının değil, hepimizin ortak sorunudur.'' diye konuştu.

aljazeera.com.tr, 02.04.2016


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.