Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > 'İş Cinayetleri Almanağı' vahim tabloyu ortaya çıkardı: Madencinin canlısı para etmiyor

'İş Cinayetleri Almanağı' vahim tabloyu ortaya çıkardı: Madencinin canlısı para etmiyor

Türkiye, iş kazalarında ölen işçi sıralamasında Avrupa'da ilk sırada yer alıyor. ‘Adalet Arayana Destek Grubu' sivil toplum kuruluşuna göre 2015 yılında bin 750 işçi iş kazalarında hayatını kaydetti. Kurumun hazırladığı almanakta Türkiye'de iş güvenliği ve işçi sağlığı konusundaki zafiyet gözler önüne seriliyor.

‘Adalet Arayana Destek Grubu' isimli sivil toplum kuruluşu, İşçi ölümleri konusunda toplum hafızasını tazelemek amacıyla 2015 yılındaki iş kazalarını bir almanakta topladı. 2012'den bu yana her yıl için özel olarak hazırlanan almanağın bu yılki sayısında, sağlıksız çalışma koşullarından dolayı silikozis hastalığına yakalanan işçiler ve güvenlik tedbirleri yeterli olmayan maden işçilerinin yaşadıkları anlatılıyor.

İş Cinayetleri Almanağı 2015 adıyla yayınlanan çalışmada, geçen yıl en az 1.703 işçinin çalışırken hayatını kaybettiğine dikkat çekildi. Türkiye'nin iş kazalarında Avrupa birincisi ve dünya üçüncüsü olduğu vurgulandı. Ölümlerin Soma'da olduğu gibi toplu yaşanmaması durumunda kamuoyunun dikkatinden kaçtığı belirtilirken yakınlarını iş kazalarında kaybeden ailelerden de bir mektup paylaşıldı.  

HASTALIĞINIZ SİLİKOZİS, ÇARESİ DE YOK

İş Cinayetleri Almanağı 2015'te, bir seramik fabrikasında sırlama ve dekor tamir ustası olarak çalışan Faruk Işılak'ın meslek hastalığına yakalanma hikâyesi yer alıyor. Işılak hasta olduğu gerekçesiyle geçen yıl işten çıkarılmış. Işılak 15 yıldır çalıştığı fabrikadaki iş koşullarını, “Dekor yaptığımız kimyasal maddelerin kokusunu çok uzaktan bile alabilirsiniz. Kabinin havalandırması yetersizdir, tehlikeli bir yerdir. Kabinde attığınız sır doğruca üzerimize dökülür. Akşam işimiz bitince elimiz, yüzümüz, sırdan dolayı bembeyaz kesilir.” şeklinde anlatıyor. İşvereni kabinlerin değişmesi gerektiği konusunda defalarca uyardığını ifade eden Işılak, çağrısına hiçbir cevap alamadığını söyledi. Sağlık çalışma koşullarına maruz kalan işçi, hastalığını nasıl öğrendiğini ise şu ifadelerle dile getirdi: “Bir akşam mesai bitimi patron geldi. ‘Sizin hastalığınız silikozis hastalığı. Çaresi de yok!' dedi yüzümüze karşı tehdit eder gibi. Hastalığı bilmiyorduk bile.” Aynı fabrikada çalışırken bu hastalığa yakalanan Muharrem Semerci ise “Bu hastalığın tedavisi olmadığı için ilaç kullanmıyorum. Bazı geceler yatarken nefes almakta zorlanıyorum.” diye konuştu.

Madencinin aldığı para, para değil

Bir maden işletmesinde pano ayak üretim işçisi olarak çalışan Sezgin Türkoğlu, yaklaşık 600 metre derinliğe inebilmek için 45 dakika yürüyor. Yaptığı işin hayati tehlikesinin çok yüksek olduğunu dile getiren Türkoğlu, işe başlarken yer üstünde bir kurs verildiğini; fakat yetersiz olduğunu söyledi. Emeğinin karşılığında aldığı ücretin azlığına dikkat çekti. “Madencinin aldığı para, para değil. Devletin bana verdiği yol parası 42-43 TL, yemeği de dahil edersen verdiği 50 TL. Benim aylık sadece yemek giderim 300-350 TL. Üstelik sadece kuru kumanyadan bahsediyorum. Suyu bile biz alıp götürüyoruz.” ifadelerini kullandı. Bu sektörde çalışan birçok işçinin kazalarda hayatını kaybetmesine dikkat çeken Türkoğlu, “Ben köyde büyüdüğüm için doğayı biliyorum, şanslıyım. Benim yanımda hiçbir arkadaşım yanmadı, umarım olmaz. Ama yine söyleyeceğim, madencinin canlısı para etmiyor.” dedi. Zonguldak Ereğli'deki bir ocakta çalışan maden işçisi Salim Çalık ise “Meslek hastalıkları açısından durum çok daha vahim. Bu kentte 60-65 yaşına ulaşmış erkek görmek çok zor. Özellikle kömür üretimiyle doğrudan ilgili işlerde çalışan Madenciler ömürlerinin bir bölümünü madende bırakıyorlar.” şeklinde konuştu.

Zaman, 06.02.2016 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.