Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Atalay: Silah bırakılırsa çözüm süreci yeniden başlar

Atalay: Silah bırakılırsa çözüm süreci yeniden başlar
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin önde gelen isimlerinden, genel başkan yardımcısı Beşir Atalay, 7 Haziran seçimlerinden sonra çöken çözüm sürecinin PKK silahlarını bırakırsa yeniden başlayacağını söyledi.

Çözüm süreci nedeniyle TBMM'de beş gensoru önergesinin verildiğini kaydeden Atalay, PKK ve HDP'yi çözüm sürecine ihanet etmekle suçladı.

Seçimlere kısa bir süre kala çözüm sürecinin akıbeti yeniden konuşulmaya başlandı. Hem hükümetten hem de muhalefetten yeni bir süreç olasılığı konusunda açıklamalar geliyor.

BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 'seçim sonrası yeni bir çözüm sürecinin başlatılması gerektiğini ve bunun TBMM'nin de katılımıyla şeffaf yürütülmesi' gerektiğini söylemişti.

Adalet ve Kalkınma Partisi de, çözüm sürecinin zaten kendi projeleri olduğunu ve belli koşullar yerine getirildiğinde sürecin yeniden başlayacağını, zaten çökmediğini, buzdolabında olduğunu söylüyor.

Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı olduğu dönemlerde çözüm sürecini hükümet adına yürüten kilit isimlerden olan Beşir Atalay, Van'dan milletvekili adayı.

Atalay'la seçim kampanyasını yürüttüğü Van'da çözüm sürecinin geleceğini konuştuk:

- Adalet ve Kalkınma Partisi, 7 Haziran'daki seçimlerde Van'da büyük oy kaybı yaşadı. Şimdi ise sizin de aday gösterilmenizle, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Van'a daha çok asıldığı, farklı bir kampanya yürütüldüğü düşüncesi var. Bu kayıp neden oldu?

Atalay: Geçen seçimin gündemi, şartları epey farklıydı. İki seçim arasında süre olarak mesafe çok yakın olsa da, Türkiye sanki çok uzun bir zaman dilimi yaşadı. 13 yıl sonra ilk defa tek parti iktidarı kurulamadı. Daha da ötesi, koalisyon hükümeti de kurulamadı.

Türkiye siyasetinde koalisyon uygulaması fazla yok, olduğu zamanlar da çok başarılı olmamış. Dolayısıyla her parti çok tedbirli. Hiçbir partiyi tek başına da suçlamak istemem. Ama neticede koalisyona yaklaşırken çok tedbirli yaklaşıldı, kurulamadı. Bu arada bölgeyle ilgili büyük değişiklikler oldu.

Geçen seçimin gündeminde sadece bölgede değil Türkiye'de, 'HDP barajı aşar mı aşmaz mı' sorusu veya HDP'ye barajı aştırma çalışması vardı. Basında, aydınlarda, İstanbul'da, İzmir'de, sadece bölgede değil, Türkiye'nin her yerinde. Özellikle de AK Parti'ye karşı, AK Parti'yi daha güçsüz kılmak için genelde böyle bir çalışma yapıldı. Hatta CHP'nin genel başkan yardımcısı bile gidip HDP'ye oy verdi. Kendisi de açıkladı, HDP barajı aşsın diye.

CHP'den HDP'ye ödünç oylar geldi. Bunun Van ve bölgedeki etkisi daha fazla. Özellikle bölgede Kürt vatandaşlar HDP barajı aşsın diye, çoğunun gönlünden gelmese bile oy verdi. Dolayısıyla geçen seçimde Van ve çevresinde bunun etkisi çok oldu.

- Neden Kürtler gönüllerinden gelmeden HDP'ye oy versinler?

Atalay: Ben öyle olduğunu duyuyorum. Herkeste şöyle bir umut vardı. Bir barajı aşması, iki, özellikle Batı'da onu çok görüyoruz şimdi, gazeteciler de yazıyorlar. 'HDP barajı geçerse mecliste güçlü temsil edilirse siyaset kurumu daha güçlenir. Türkiye'nin sorunları, bölgeyle ilgili sorunları, terör sorunları mecliste görüşülür konuşulur. Böylece terör ve şiddet de azalır veya biter' gibi. HDP'den böyle bir medet umuldu.

Siyasetin güçlenmesine millet umut bağladı. Ama seçimden sonra o beklenti de yerine gelmedi. Bu beklenti içinde olup oy verenleri HDP hayal kırıklığına uğrattı. Aksine, bu iki seçim arasında şiddet tırmandı, terör tırmandı. Van'da da eş başkan liste başı, terör örgütlerinin, kuruluşların isimlerini sayarak, "Onlarla birlikte siyaset yapıyoruz" dedi. Yani bunlar terör ve şiddetle aralarına bir mesafe de koymadılar.

- Ama çözüm sürecinin sona ermesiyle, Kürtlerde de 'Biz barajı geçtiğimiz için biz cezalandırıldık' algısı var. Bunun için ne diyorsunuz?

Atalay: O onların açıklaması. Çözüm sürecini kimin nasıl bitirdiğini onlar biliyor. Çözüm süreci AK Parti'nin projesi onların değil.

- Peki neden bitti?

Atalay: Çünkü terörü başlattılar. Polislerimiz uyurken katledildi. Bir sürü terör olayı oldu. Terörün olduğu, silahın olduğu yerde, bölgede vatandaşlara baskı başladı. Muhtarlara tehdit başladı. Tabi devlet çözüm sürecini yürütürken devlete suçlamalar gelmeye başladı. Çözüm süreci diye bölgede bunların güçlenmesine hatta bazı yerlere silah yığınağı yapmalarına fırsat verildi diye devlet suçlandı.

Dolayısıyla, devlet de tekrar güvenlik önlemlerini başa aldı. Bölgede huzuru sağlamak için bölgede operasyonlar başlattı. Bölgede silah varken, terör olurken çözüm süreci diye bir şey olur mu?

Çözüm sürecinin tek hedefi vardır:

  • Terör unsurları yurt dışına çıkacak
  • Silah bırakılacak
  • Devlet dağdakilerin, terör unsurlarının eve dönüşüyle ilgili çalışmalar yapacak

Bunun 2014'te yasasını çıkarttık. Mecliste yürüten, savunan benim. Bunlar orada yazılıdır. Çözüm sürecinin anayasası o. Çözüm sürecinin başka bir hedefi yok. Şiddet bitecek. Yurt dışındaki terör unsurları evine, hayatına, siyasete dönecek. Siyaset yapacak. Bu olmayınca. Bu olmayınca, şiddeti de onlar tekrar başlatınca, devlet de operasyonları başlattı. Olay budur başka bir şey değil.

- Silah bıraksınlar dediniz ama dünyada başarılı çözüm süreçlerinde, İrlanda IRA örneğinde olduğu gibi, silahların bırakılması süreçte karşılıklı şartlar karşılandıktan sonra son aşama oluyor. Bu çözüm sürecinde söz konusu olabilir mi?

Atalay: Silah bırakılması, terör unsurları yurt dışına çıktıktan sonraki bir safhadır.

Şiddeti de onlar başlattı diyorsunuz. Ceylanpınar'da polislerin öldürülmesinden önce de PKK adına benzer eylemler yapılmıştı. Ama o zaman çözüm sürecinin sonlanması meselesi yoktu. Neden?

Bu tespitinize katılmıyorum. Bu işleri iyi takip eden biriyim. İçişleri Bakanlığı yaptım, bu olayları birbirine çok iyi bağlıyorum. İstihbarat bilgilerinden haberim oluyor. Terör ondan önce de PKK'nın vardı. PKK veya herhangi bir terör aynı saatte, aynı günlerde IŞİD, PKK terörü birlikte başladı. Hatta DHKP-C, onlar da İstanbul'da başladı.

Bir düğmeye basıldı ve terör örgütleri terör yapmaya başladı. IŞİD, Suruç'ta katliam yaptı. Hemen peşinden bunu PKK'lılar istismar etti, polislerimizi öldürdü. Bunların hepsi aynı günlerde oldu ve devlet 23 Temmuz'da operasyonlara başladı. Bu çok açıktır bunu herkes bilir. Olayların tarihi var kronolojisi var.

- Çözüm süreci devam edecek mi? Edecekse nasıl devam edecek? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 'buzdolabında' diyor.

Atalay: Adı çözüm süreci olur başka bir şey olur. AK Parti hükümetleri şunu yaptı. Kurulduğumuz günden beri, parti programımızda da var. Bu sorunları güvenlik tedbirleri dışında, dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi farklı yöntemlerle, görüşmelerle terörü bitirmek.

Her devlet, bu çabaları, ülkesindeki terörle ilgili bu tür konuları bitirmek durumunda. Onun temelinde hangi sorunlar var, onları araştıracak, çözecek, görüşmeler yapacak. Biraz önce söylediniz İrlanda ve başka yerlerde bir sürü örneği var.

Devlet bunları çözmek için çaba sarf eder ama bunları çözerken kamu güvenliğini ihmal edemez, güvenliği iyi sağlamak durumunda. Şu anda 'buzdolabında' denmesinin sebebi bu. Terör var şiddet var. Devlet güvenlik tedbirlerini öne aldı, operasyonları sürdürüyor. Sürdürecek.

Bu şehirlerde, ülkemizin içinde ne bir terör olayı, ne de vatandaşlara herhangi bir baskı kalmayana kadar devlet bunları sürdürecek. Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütün kurumlarında bu kararlılığı görüyorum. Devlet bir de şöyle düşünüyor. "Elimden geleni yaptım ama yine de böyle istismar edildi."

Ama bir gün tekrar bir irade ortaya çıkarsa, terör kesiminde, "Biz silahı bırakacağız" iradesi ortaya çıkarsa, ama artık söz de değil, inandırıcı, güven verici olması gerekir, o zaman tekrar çözüm süreci veya adı başka bir şey olur, tekrar o görüşmeler, süreçler başlar.

Ama o irade ortaya çıkmadan, terör ve şiddet sürdükçe, devlet artık onu buzdolabından çıkarmaz.

- Fakat "HDP sürecin anca filmini çeker" dendi, Başbakan Ahmet Davutoğlu 'Beyaz Toros'ları hatırlattı. Bu söylediğiniz irade böyle sert söylemler arasında çıkar mı?

Atalay: Seçim dönemleri sert dilin olması normaldir. Türkiye bir kader seçimine gidiyor. AK Parti için, tek başına iktidar olup olmama. Bu seçimin gündemi artık HDP, şu veya bu değil. Bu seçimin gündemi artık AK Parti tek başına iktidar olacak mı olmayacak mı?

- O zaman seçimden sonra çözüm süreci devam eder mi?

Atalay: Seçim sonrası, seçimin sonucuna göre değerlendirmek lazım. Bu seçimin sonucunu göreceğiz. Bizim hedefimiz şu anda biraz limitlerde görünüyor. AK Parti tekrar tek başına bir iktidar olursa, o zaman tekrar istikrarlı bir dönem başlar. Bu işlerin daha kolay yürüyeceğine inanıyorum. Olmazsa da artık hemen artık yeniden erken seçim olmaz. Artık koalisyonlu bir dönem başlar.

Kamuoyu yoklamalarına baktığımızda tek başına iktidar olabilir veya küçük sayı farklarıyla belki olmayabilir gibi. Birkaç gün önce son kamuoyu yoklaması geldi. Artık yüzde 44'lere yaklaşmış durumda. Yüzde 43,7 gibi AK Parti yani 3 puanlık bir artış var.

Biz de güçlü bir kampanya yürütüyoruz. En başta sordunuz, farklı bir kampanya mı diye.

Doğru, partim beni buraya biraz da bu sebeplerle gönderdi. Ben bu konulara çok emek vermiş bir siyasetçiyim. Bölgeyi çok iyi biliyorum. Bölge siyasetçilerinden çok bu bölgeye gelip giden biriyim. Bu bölge beni sever, ben de bu bölge insanını severim.

Özellikle Van'da o acı deprem zamanında bir yılımı geçirdim. O çalışmaların koordinasyonunu yaptım. Şimdi de çok kapsamlı, çok planlı bir kampanya yürütüyoruz. Yani bu seçime Van'da, bölgede çok asılıyoruz.

- Çok ucu ucuna dediniz oranlar. Çözüm süreciyle bağlantılı olarak HDP'nin barajı geçememesi durumunda seçim sonrası çözüm arayışında muhatap olarak devlet İmralı ve Kandil arasında sıkışmış kalmayacak mı?

Atalay: Onlar tabi devlet politikası. Ben bakan da değilim, bundan sonrasını yürüten arkadaşlarla konuşmak lazım. Ben muhataplar konusunda bir şey diyemem.

Bu görüşmeleri çok iyi bilen, görüşmeleri eş genel başkanla yürüten birisi olarak bilerek inanarak samimiyetle söylüyorum. HDP sürece ihanet etti. PKK demiyorum, PKK daha fazla ihanet etti. Ama HDP ile PKK birlikte ihanet ettiler. Biz bu konuya çok emek verdik. Bu sorun bitsin diye, sadece benimle ilgili bu konuda mecliste altı defa gensoru verdi, MHP, CHP bu konularla ilgili. Biz böyle riskler alarak bunları yürüttük. Ama HDP ve PKK ihanet etti sürece.

- Neden ihanet etsinler? Bölge de süreçten memnundu.

Atalay: Çünkü onların samimiyetine inanmıyorum. Sorun böyle çözülsün istemiyorlar.

- Nasıl çözülsün istiyorlar?

Atalay: Farklı, uluslararası ilişkileri var, Suriye ilişkileri var. Sınır ötesi ilişkileri var. Farklı hedefleri var. Onlara şimdi değinmek istemiyorum.

BBCTurkish.com, 26.10.2015

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.