Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Demokratik Açılım > Bakan Atalay "açılımı" açıkladı

Bakan Atalay "açılımı" açıkladı  

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ''Türkiye bu terörü artık taşımayacak, bunun için çalışıyoruz'' dedi.

Atalay, İçişleri Bakanlığı Konferans Salonu'nda düzenlediği basın toplantısında, ''Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'' kapsamında yapılan çalışmalar ve bundan sonra atılacak adımlara ilişkin bilgi verdi.

''Milletin birliği ve dirliği için başlattıkları kardeşlik projesini kararlı bir şekilde devam ettirdiklerini'' anlatan Atalay, bunun birinci boyutu olarak ifade ettikleri ''terörün sonlandırılmasına'' yönelik olarak gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde sonuç alınacak önemli ve çok ileri çok kapsamlı çalışmalara yaptıklarını belirtti.

Bakan Atalay, şunları söyledi:

''İçerde ve dışarda şu anda bütün kurumlarımızla birlikte çok kapsamlı bir çalışma yürütüyoruz ve olumlu sonuçlar aldıkça kamuoyuyla paylaşacağız. Ama şunu bir kez daha ifade etmek isterim ki terörün sona erdirilmesi için gereken ne varsa onu yapıyoruz. Bütün en ileri adımları atıyoruz ve bu ince ince dokunarak devam ediyor. Bunun pek çok boyutları var ve bütün boyutlarıyla bu yürütülüyor.

Türkiye'ye dönük terör zaman zaman komşu ülkelerden bazı Avrupa ülkelerinden destek görmüştür, yani dışardan destek görmüştür.

Şu anda, Türkiye eski Türkiye değil, Türkiye güçlü bir ülke ve uluslararası alanda bu gücünü, Türkiye ye dönük terör desteklerini bitirmek için sonunda kadar kullandı kullanıyor, kullanacağız. Bu noktada gerçekten çok olumlu sonuçlar alıyoruz. Bu uluslararası boyutu da dahil biz şunda kararlıyız, son PKK bildirisinde de bu ifade edilmiştir, Türkiye bu terörü artık taşımayacak. Bunun için çalışıyoruz.''

AMACIMIZ TERÖRÜ BİTİRMEK


İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ''demokratikleşme'' çalışmalarının hedefinin terörü sonlandırmak ve demokratik standartları yükseltmek olduğunu belirterek, ''Kardeşliği perçinleyecek bu hedeflere aklı başında ve vicdan sahibi hiç kimsenin karşı çıkacağına ihtimal vermiyoruz'' dedi.

 

Atalay, ''Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'' kapsamında yürütülen ''demokratikleşme'' çalışmalarıyla ilgili bilgi vermek üzere Bakanlıkta basın toplantısı düzenledi.

Hükümetin milleti layıkıyla temsil etmek için gecesini gündüzüne katarak çalışmalarına bütün alanlarda devam ettirdiğini bildiren Atalay, son 7 yılda, AK Parti hükümetlerinin detaylı ve özenli çalışmaları neticesinde Türkiye'nin bölgesinde hem büyük bir güç hem de küresel bir aktör haline geldiğini söyledi.

Bu çalışmaları yaparken, ''Türkiye'nin iç sorunlarını da çözmeyi, iyi yönetmeyi ve içerideki ev ödevimi yapmayı da çok önemsediklerini'' ifade eden Atalay, ''Biz, iç sorunlarımızı da cesaretle, dengeli adımlarla çözmeye çalışıyoruz. Hükümetimiz, sorunlardan kaçan değil, sorunları çözen bir iktidardır. Bunu ilke edindik ve özenle sürdürüyoruz. Risk almaktan kaçan değil, millet adına sorumluluklarının farkında olan ve bunları cesaretle üstlenen bir iktidarız'' dedi.

Atalay, ''geçmiş hükümetlerin ismini bile telaffuz etmekten çekindiği soruları AK Parti hükümetlerinin gündemin birinci sırasına alarak, çözmeyen gayret ettiğini'' belirterek, şöyle konuştu:

''Çözümsüzlüğü, idari maslahatta, hiçbir zaman politika olarak benimsemedik, benimsemeyeceğiz. Kınayıcıların kınamasından, felaket tellallarının korku senaryolarından çekinmeden, cesaretle, ciddiyetle sorunların üzerine gittik, bundan sonra da gitmeye devam edeceğiz.

AK Parti hükümetleri olarak, biz de, geçmiş iktidarların yaptığı gibi ülkemizin kanaya yaralarına hiç dokunmayabilirdik. Bunları temelden çözmek için çaba sarf etmeyebilirdik ama biz, başta da söylediğim gibi, farklı bir iktidarız; sorunları iyi analiz eden, teşhis eden ve bir bir çözen hükümetiz. Yıllarca devam eden kanın akmasına da seyirci kalmadık, kalmayacağız ve aynı zamanda demokratik standartlarımızı yükselteceğiz.''

-''DEMOKRATİK AÇILIM''IN HEDEFİ-

''Demokratik açılım'' sürecinde yürütülen çalışmalarla ilgili bazen ''içeriği bilinmiyor'' gibi ifadeler kullanıldığını anlatan Atalay, çalışmaların birinci hedefinin ''terörün sona erdirilmesi'', ikincisinin de ''demokratik standardın yükseltilmesi, temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi'' olduğunu söyledi.

Bu hedeflerin gerçekleşmesi sonunda tarih boyunca kader birliği yapmış milletin tüm fertleriyle daha huzurlu, güvenli, özgür bir ülkede yaşayacağının açık olduğunu kaydeden Atalay, bu hedeflerin gerçekleşmesi halinde herkesin refah, huzur içinde kardeşçe yaşayacağını belirtti.

''Hedefimiz terörü sonlandırmak, demokratik standartları yükseltmektir. Kardeşliği perçinleyecek bu hedeflere aklı başında ve vicdan sahibi hiç kimsenin karşı çıkacağına ihtimal vermiyoruz'' diyen Atalay, bu projenin sadece partisinin değil, milletin, devletin meselesi olduğun, ve bu projenin devlet politikası olarak yürütüldüğünü söyledi.

Atalay, ''Burada hedefimiz sonsunca kardeşlik. Biz, milletimizin birliği ve dirliği için başlatılan kardeşlik projesini kararlı bir şekilde devam ettiriyoruz'' dedi.

Terörün sonlandırılmasına yönelik olarak ulusal ve uluslararası düzeyde sonuç alınacak önemli ve kapsamlı çalışmalar yapıldığını ifade eden Atalay, yurt içinde ve yurt dışında bütün kurumların çok kapsamlı çalışmalar yaptığını, bu çalışmalardan olumlu sonuç alındığında bunların da kamuoyu ile paylaşılacağını vurguladı.

-''TÜRKİYE, ESKİ TÜRKİYE DEĞİL ARTIK''-

''Terörün sona erdirilmesi için gereken ne varsa onu yapıyoruz, bütün en ileri adımları atıyoruz'' diyen Atalay, sözlerine şöyle devam etti:

''Çalışmalar ince ince dokunarak devam ediyor, bunun pek çok boyutları var bütün boyutlarıyla bu yürütülüyor. Türkiye'ye dönük terör daima, zaman zaman komşu ülkelerden, zaman zaman bazı Avrupa ülkelerinden, dışarıdan destek görmüştür. Şu anda, Türkiye eski Türkiye değil artık. Türkiye, güçlü bir ülke ve uluslararası alanda bu gücünü Türkiye'ye dönük terör desteklerini bitirmek için sonuna kadar kullandı, kullanıyor, kullanacak. Bu yönde de çok olumlu sonuçlar alıyoruz, uluslararası boyutta.

Son Milli Güvenlik Kurulu bildirisinde bu ifade edilmiştir, Türkiye bu terörü artık taşımayacaktır, bunun için çalışıyoruz. Milletimizin bu konuda müsterih olmasını, desteğini devam ettirmesini talep ediyoruz. Milletimizin bize güven ve desteği bu mücadelede en önemli avantajımız ve gücümüz.''

-PROJE KAPSAMINDA YAPILAN ÇALIŞMALAR-

Bakan Atalay, 13 Kasım 2009 tarihinde, Meclis'te tarihi bir oturum gerçekleştirildiğini ve ''demokratik açılım''ın içeriyle ilgili kısa, uzun ve orta vadede hangi adımların atılacağına ilişkin bilgiler verildiğini anımsatarak, burada açıklanan programa uygun şekilde yapılan çalışmaların yoğun bir şekilde devam ettirildiğini söyledi.

Kısa vadeli olarak nitelenen ve daha çok idari tedbirler ve yönetmeliklerle gerçekleşen tedbirlerin büyük kısmının hayata geçirildiğini belirten Atalay, cezaevlerinde tutuklu ve hükümlerin yakınlarıyla farklı dil ve lehçelerde görüşmesine imkan sağlayan, yerel dil ve lehçelerde, farklı dil ve lehçelerde TRT'nin yayına başladığını, özel televizyon ve radyoların da farklı dil ve lehçelerde 24 saat yayın yapabilir şeklide yönetmeliğin değiştirildiğini bildirdi.

Atalay, üniversiteler bünyesinde farklı dil ve lehçelerde enstitü, araştırma merkezi kurulması yönünde YÖK'ün tasarruflarının bulunduğunu, Türkiye'de ''Yaşayan Diller Enstitüsü'' kurulduğunu söyledi.

Terörle mücadeleyi aksatmayacak şekilde, vatandaşlarımızın günlük yaşamın normalleşesini sağlayan adımların birbiri ardına atılmakta olduğunu anlatan Atalay, yol kontrollerinin azaltılması ve yayla yasaklarının asgari seviyeye indirilmesi amacıyla İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan genelgelerin valiliklere ve yetkili makamlara gönderildiğini belirtti.

Bu genelgelerin ekonomik ve insan hakları boyutu bulunduğunu dile getiren Atalay, ''Bunların dışında da günlük hayatta ülkemizin her köşesinde, insanımızın daha rahat edeceği demokratik süreçleri, uygulamaları devam ettiriyoruz. Bu konularda devletimizin farklı kurumları tarafından, büyük anlayış ve sorumluluk içinde ileri adımlar atılıyor'' diye konuştu.

Atalay, valiliklerin, kaymakamlıkların ve yerel yöneticilerin bu konulara ilişkin ileri adımları bulunduğunu ve vatandaşa ''daha fazla ilgi, sevgi esasına dayanan'', uygulamaların her yerde yaygınlaştığını vurguladı.

-İNSAN HAKLARI ALANINDAKİ ÇALIŞMALAR-

Bakan Atalay, orta vadeli olarak ifade edilen çalışmalar kapsamında da 18 yaş altındaki tüm çocukların çocuk mahkemelerinde yargılanmasına yönelik kanun tasarısının Meclis'e gönderildiğini, gündeme alınmayı beklediğini bildirdi.

İnsan haklarıyla ilgili yeni mekanizmaların kurulmasının bu sürecin en önemli sonuçlarından biri olduğunu ifade eden Atalay, ''İnsan haklarını, birey boyutunda daha da hücrelere kadar hissedilir şekle getirecek bazı tasarıların hazırlığı içindeyiz'' diye konuştu.

Türkiye İnsan Hakları Kurumu, Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu ve Bağımsız Kolluk Gözetim Komisyonu kurulması ile işkenceye karşı Birleşmiş Milletler (BM) sözleşmesinin ihtiyari protokolünün onaylanması ve öngördüğü ulusal mekanizmanın kurulması çalışmalarının, insan haklarıyla ilgili paket halinde ele alındığını ifade eden Atalay, bu kurumlarla ilgili kanun tasarısı çalışmalarının önemli ölçüde tamamlandığını bildirdi.

BM ihtiyari protokolünün onaylanmasıyla ilgili kanun tasarısının Bakanlar Kurulu'nca onaylandığını ve tasarı olarak Meclis'e gönderildiğini belirten Atalay, bu konunun Meclis'teki öncelikleri arasında bulunduğunu, Türkiye İnsan Hakları Kurumu'nun kurulmasına yönelik tasarının da Bakanlar Kurulu'nda imzalandığını, gelecek hafta Meclis'e gönderileceğini söyledi.

Atalay, Bağımsız Kolluk Gözetim Komisyonu hakkındaki kanun taslağı üzerindeki çalışmanın İçişleri Bakanlığı'nca tamamlandığını ve görüşlerin alınması için ilgili kurumlara gönderildiğini ifade etti. Bakan Atalay, görüş alınması sürecinin kısa tutulacağını ve tasarının gecikmeden Bakanlar Kurulu'nun önüne getirileceğini vurguladı.

Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu'na ilişkin kanun çalışmalarının da tamamlanmak üzere olduğunu ve önümüzdeki hafta sivil toplum kuruluşlarının görüşüne sunulacağını belirten Atalay, ''Bütün bu kanun tasarılarının hazırlanası sürecinde biz katılımcı yöntemi mümkün olduğunca uygulamaya çalıştık. Akademisyenlerle, hukukçularla, insan hakları alanında faaliyet gösteren sivil toplum örgütleriyle toplantılar yaptık. Onların önerilerin aldık, sivil katılımı da mümkün olduğunca daha ileri seviyede yürütüyoruz. İnsan haklarıyla ilgili çalışlarda sivil toplum kuruluşlarının görüşleri önemlidir'' diye konuştu.

Atalay, demokratik açılım sürecinde kurulacak bağımsız Türkiye İnsan Hakları Kurumu, Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu, Kolluk Gözetim Komisyonu ile İşkenceye Karşı BM Sözleşmesi'nin İhtiyari Protokolünün Onaylanmasına Dair Kanun Tasarısı'nın, iç hukuku Türkiye'nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesiyle uyumlu hale getirmek için gerekli olduğunu söyledi.

Demokratik açılım sürecinde kurulacak bağımsız dört mekanizmanın ayrıntıları hakkında bilgi veren Atalay, bu mekanizmaların etnik kökeni, inancı, cinsiyeti, siyasi tercihi ne olursa olsun ülke sınırları içinde yaşayan herkesin temel hak ve özgürlüklerini korumayı amaçladığını belirtti.

Mekanizmaların vatandaşların bütünü kapsadığının altını çizen Atalay, ''Biz bu adımlarla herkes için daha fazla hak, daha fazla özgürlük ve daha fazla demokrasi diyoruz'' dedi.

Kurulacak dörtlü mekanizmanın ''ileri adım'' olduğunu belirten Atalay, bunların uluslararası hukuka uygun adımlar olduğunu ve bu tür değişikliklerin, iç hukuku Türkiye'nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile uyumlu hale getirmek için gerekli olduğunu kaydetti.

Atalay, mekanizmaların ortak özelliklerini, öznesi insan olan hak ve özgürlüklerin daha iyi korunmasına yönelik olması, bağımsız olması ve kendiliğinden çalışacak olması şeklinde sıraladı.

-TÜRKİYE İNSAN HAKLARI KURUMU-

Türkiye İnsan Hakları Kurumu'nun, her demokratik ülkede bulunan bir kurum olarak kurulacağını anlatan Atalay, Başbakanlık bünyesindeki İnsan Hakları Başkanlığı'nın Paris Prensipleri'ndeki ''bağımsızlık'' ve ''tarafsızlık'' gibi kriterleri sağlamadığı gerekçesiyle eleştirildiğini anımsattı. Atalay, bu eleştirileri dikkate alarak, bağımsız ve tarafsız çalışacak, bireylerin insan haklarına ilişkin şikayetlerini inceleyecek, tüzel kişiliği olan yeni bir kurum oluşturduklarını söyledi.

Bu kurumun karar organının İnsan Hakları Kurulu olacağını ifade eden Atalay, insan hakları alanındaki çalışmalarıyla bilinen kişilerden oluşacak kurulun her türlü hak ihlali iddialarını inceleyeceğini ve sonuçlandıracağını kaydetti.

Atalay, kurulun, ihlalleri gidermenin ötesinde toplumda hak arama bilincinin geliştirilmesine ve farkındalığın artırılması yönelik önleyici nitelikte görevleri olacağını anlattı.

Atalay, ''Bu kurumlar sayesinde AİHM nezdinde Türkiye aleyhine yapılan şikayetlerin ciddi oranda azalmasını bekliyoruz'' dedi.

-AYRIMCILIKLA MÜCADELE VE EŞİTLİK KURULU-

Atalay, kurulacak ikinci mekanizmanın Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu olduğunu belirtti. Anayasa'nın 10. maddesinin her türlü ayrımcılığı yasakladığına işaret eden Atalay, kurulun Anayasanın bu hükmünün uygulanmasını izleyeceğini söyledi.

Atalay, bu kurulun oluşturulmasının, Türkiye'de insan hakları ve demokrasi standardının yükseltilmesi bakımından çok ileri bir adım olduğunu vurguladı.

Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu'nun, hem her türlü ayrımcılığın önlenmesi için hem de ihlal durumunda ihlalin kaldırılması için görev yapacağını anlatan Atalay, kurul kararlarının tüm devlet organlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayıcı nitelikte olacağını bildirdi. Atalay, kurulun, idari para cezası verme yetkisi olacağını ve kararlarının mahkemeler tarafından bilirkişi raporu olarak kabul edileceğini belirterek, ''Etkin, kararlarının uygulanabilirliği olan, yaptırımlarla donatılmış bir kurum öngörüyoruz'' diye konuştu.

-KOLLUK GÖZETİM KOMİSYONU-

İktidara geldiklerinden bu yana işkence ve kötü muameleye sıfır tolerans politikasını başarıyla uyguladıklarını dile getiren Atalay, bu doğrultuda Kolluk Gözetim Çalışması yasası çalışması yaptıklarını belirtti.

Atalay, komisyonun, kolluğun görevi sırasında yaptığı ileri sürülen ihlal iddialarının etkili bir şekilde soruşturulması ve sonuçlandırılmasından sorumlu olacağını söyledi. Komisyonda, kamu kurumlarından, üniversitelerden, barolar birliği ve insan hakları kurullarından temsilcilerin yer alacağını bildirdi.

İçişleri Bakanı Atalay, komisyonun bir yandan kolluk kuvvetleri hakkında ihlal iddialarıyla başlatılan idari soruşturmaların etkili biçimde yürütülmesini izleyeceğini, kolluk hakkında idari soruşturma başlatılmasını isteyebileceğini kaydetti. Beşir Atalay, komisyonun hem vatandaşları hem de haksız ithamlara karşı kolluk kuvvetlerini koruyacağını söyledi.

Kötü muamelenin önlenmesi için 2009 yılında karakollarda yapılan yenilikleri anlatan Atalay, komisyonun daha ileri bir mekanizma olduğunu ifade etti.

-İŞKENCE KARŞITI PROTOKOLÜN ONAYLANMASI-

Dördüncü mekanizmanın, İşkenceye Karşı BM Sözleşmesi'nin İhtiyari Protokolünün Onaylanmasına Dair Kanun Tasarısı olduğunu ve bunun da vatandaşlara ve kamu görevlilerine önemli güvenceler getirdiğini anlatan Atalay, böylece işkence ve kötü muameleyle mücadelenin uluslararası denetim boyutunun pekişeceğini kaydetti.

Türkiye'nin bununla kendini uluslararası denetime daha fazla açacağını belirten Atalay, ihtiyari protokolün TBMM'de onaylanmasını takiben en geç bir yıl içinde Ulusal Önleme Mekanizması'nın kurulacağını bildirdi.

Tüm bu mekanizmaların herkes için daha fazla hak ve özgürlük anlayışlarını hayata geçireceğini ifade eden Atalay, şunları söyledi:

''Bunlar baştan beri kararlılıkla sürdürdüğümüz demokratikleşme sürecinin önemli parçalarıdır. Demokratikleşme süreci, aslında özünde bir ülkenin normalleşmesi sürecidir. Biz partimizin kurulduğunda bu hedefleri programımıza koyduk. 2002'de kurduğumuz 58. hükümetten itibaren çok ileri adımlar attık ve şu anda da kararlı bir şekilde bunları sürdürüyoruz. Bu dörtlü mekanizma, demokratikleşme alanında çok ileri, çok rafine tedbirlerdir, çok ince ayarlardır. Bireyi koruyacak, bireyin hakkını aramasına imkan verecek çok ileri gelişmelerdir. Bunun çok iyi algılanmasını ve üzerinde titizlikle durulmasını önemli görüyorum.

Milli iradeye dayanan demokratik hukuk devletinin tüm kurum ve kurumlarıyla işlemesi için şu ana kadar pek çok adımlar attık, atmaya da devam edeceğiz. Demokratik açılım aslında AK Parti'nin kurulmasıyla başlamıştır. Partimizin varlık sebeplerinden biri ve belki de en önemlisi, ülkemizin demokrasi açığını kapatmaktır. AK Parti, büyük oranda demokrasi açığını kapatmıştır, buna devam ediyoruz. AK Parti iktidarı, bir yandan halkın iradesinin gerçek anlamda yönetime yansıması, diğer yandan da bireysel hak ve özgürlükler alanının alabildiğine genişlemesi için büyük gayret göstermiştir ve göstermeye devam edecektir.''

-''SAHTE, ANALİZ ASALETİNDEN YOKSUN İCATLAR''-

Atalay, toplumsal gerçekliği ve siyasal gelişmeleri tersinden okuyanların, Türkiye'nin tek parti diktatörlüğüne ya da polis devletine gittiğini iddia ettiğini'' anımsatarak, şöyle devam etti:

''Türkiye neredeyse demokratik standartlarını en uç noktalara götürüyor, bir yandan da tuhaf bir tartışma yaşanıyor. Ucuz bir sosyal mühendislik projesi adeta gündeme sokulmaya çalışılıyor. Sivil darbe, sivil faşizm, sivil vesayet gibi özünde çelişkili, hiçbir mantıki tutarlığı olmayan ifadeler gündeme getirilmeye başlandı. Bunların hepsi önceden çalışılmış, sahteliği hemen fark edilen, düşünce ve analiz asaletinden yoksun manipülatif sosyal mühendislik icatlarıdır. Yapay olduğu için ömrü birkaç haftayı geçmiyor.

Milli birlik ve kardeşlik projemizin varlığı bile tek başına tüm bu saçmalıkları geçersiz kılacak bir argümandır. Tartışmamız gereken şey demokrasimizin sınırlarını daha ne kadar genişletebiliriz, standartlarını daha ne kadar yükseltebiliriz kaygısına yönelik olmalıdır. Biz 'akan kan dursun, milli birlik ve kardeşliğimiz daha da kuvvetlensin' dediğimizde ne demek istediğimiz çok iyi biliniyor. Bizim derdimizi kamu vicdanını en iyi temsil eden anaların vicdanı çok iyi anlıyor. Girdiğimiz yol, Başbakanımızın dediği gibi, 'analar daha fazla ağlamasın' ve 'daha güçlü Türkiye' yoludur. Bu çabaların en güçlü karşılığı milletimizin vicdanındadır. Türkiye büyüyor, büyüdükçe normalleşiyor, normalleştikçe tekrar büyüyor. Türkiye normalleştikçe büyüyecek.

Bırakın Türkiye'de tekrar demokratik alanların sınırlanmasını, sivil dikta vesaireyi, getirdiğimiz mekanizmalar ve AK Parti'nin 2002'den beri uyguladığı politikalar, bir daha Türkiye'de bu yönde dönüşü bile önleyecek mekanizmalardır. Bırakın şimdileri gelecekte de bu yolun heveslileri olsa bile dönemeyecekler.''

-''POLİS DEVLETİ PEŞİNDE OLAN BUNLARI KURMAZ''-

Oluşturulacak mekanizmaların bağımsız olduğunu ve hakların korunmasını amaçladığını yineleyen Atalay, ''Bu gelişmelerden sonra Türkiye'de kimse diktatörlük kuramaz. Polis devleti peşinde olanlar bu mekanizmaları kurmaz'' dedi.

Atalay, Türkiye'nin açık bir toplum olduğunu ve her şeyin konuşulduğunu ifade ederek, ''Türkiye güçlenerek yoluna devam edecek. Yeter ki bu özelliğini takviye edelim. Karanlık odalar kalmasın, her şey şeffaf, açık... Bizim dönemimiz böyle'' diye konuştu.

Türkiye'nin yapıcı ve pozitif dile ihtiyacı olduğunun altını çizen Atalay, ''Biz topluma umut ve iyimserlik mesajları verirken, birilerin negatif siyaset ve söylem geliştiriyor. Çözümün karşısında durmak, çözümü engellemek, baltalamak, süreci kışkırtmak, kitleleri galeyana getirme çabası anlaşılır bir durum değildir. Birileri bunu yapıyor Türkiye'de. Milletimizin basiret ve verasetine güveniyoruz'' dedi.

-''BU SORUNLAR GENİŞ VİZYONLA ÇÖZÜLÜR''-

Atalay, ülkenin büyük sorunlarını siyasi rüşdünü ispatlayamamış siyasi partilerin, marjinal gruplar ve ufku dar kesimlerin çözemeyeceğini ifade ederek, şöyle konuştu:

''Bu sorunlar geniş ufuk ister, geniş vizyon ister. Bu sorunlar ancak öyle çözülür. Mikro boyutlarda boğulanlar var. Bu konulara makro bakmak lazım, özden uzaklaşmamak lazım. Bu süreçler kolay süreçler değil. Bu sorunlarını çözen toplumlar çok uzun süre çaba sarfetmişlerdir. Umutla, pozitif siyasetle, yapıcı üslupla bugünkü büyük Türkiye bunların üstesinden gelir. Bu sorunu ancak hükümetimizin ortaya koyduğu vizyon, samimiyet ve kararlılıkla çözülebilir. AK Parti kendisini iktidar yapan gücün farkındadır. O güç, memleketin ne meselesi varsa Ak Parti'nin de meselesinin o olmasıdır. Demokratik açılım ve milli birlik projesi alanında yapılacak her türlü düzenleme, devletin üniter yapısıyla milli birlik ve bütünlüğümüzün korunmasını ve güçlenmesini, demokratik toplum yapısının geliştirilmesini, iç güvenlik uygulamalarının sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutları da kapsayacak şekilde etkin hale getirilmesini, temel hak ve özgürlüklerin çağdaş anlamda kullanılabildiği güvenli bir ortamın oluşturulmasını amaçlamaktadır. Bütün hedefimiz bu.''

Atalay, ''Referandum çok demokratik bir yöntem. Birçok ülke en küçük sorunlarında bile referanduma gider. Referandum, halk iradesinin sadece seçimden seçime değil, ara dönemlerde de değerlendirilmesi, halk görüşünün alınması için iyi bir mekanizmadır'' dedi.

Beşir Atalay, Mahmur kampının boşaltılmasına ilişkin soru üzerine, konu üzerinde bütün boyutlarıyla, en ileri şekilde, içeride ve dışarıda çalıştıklarını ifade ederek, ''Bu konuda çok kapsamlı, çok ileri ve detaylı çalışmalar yürütüyoruz'' dedi.

Demokratikleşmeyle ilgili oluşturulacak komisyonlarla ilgili soru üzerine Atalay, bu komisyonların, hepsinin yaptırım gücü, denetleme imkanı olacağını söyledi.

Bakan Beşir Atalay, bu birimlerin idarede işlerin yürüyüşü, hak ihlalleri konularıyla ilgileneceğini de kaydetti.

Bakan Atalay, kurulacak komisyonlarda, sivil temsili önemsediklerine işaret ederek, kurulacak bu yapılarda üniversitelerden, Barolar Birliği, insan haklarıyla ilgili diğer komisyonlardan üyelerin yer alacağını, üyelerin atanması konusunda TBMM ve Cumhurbaşkanlığının da rolünün olacağını bildirdi.

Komisyonların, şeffaf çalışacağını, vatandaşın kolay ulaşabileceğini ve buralara şikayette bulunabileceğini anlatan Atalay, komisyonların yapacakları çalışmaların ise kamuoyuyla paylaşılacağını belirtti.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, komisyonlarda kimin olacağı ve kimlerin bu kişileri görevlendireceğinden çok, görev alacak bu kişilerin niteliklerinin önemli olduğunu vurgulayarak, komisyonda yer alacak bir hukukçunun ceza hukuku alanında 15-20 yıl çalışmış olması gerekeceğini ifade etti.

-''TÜRKİYE'NİN YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYACI VAR''-

Bir Anayasa değişikliğinin söz konusu olup olmadığına ilişkin soruya Atalay, şu yanıtı verdi:

''Bu konuda herkes söylüyor, Türkiye'nin yeni bir Anayasaya ihtiyacı var. Türkiye'nin gerçekten, demokratik bir sisteme kavuşması için bu anayasanın değişmesi ve sivil bir anayasanın yapılması gerekiyor. Ama bu konu Meclisin ve partilerin alanıdır ve şu anda bu konuda ciddi bir mutabakat ortada görünmüyor. Ama bunlar siyasi partilerin hepimizin isteğidir bu. Ama bu süreçle ilgili bizim şu anda böyle bu sürece dönük bir Anayasa değişikliği talebimiz yok.

Özgürlüklerin alanını genişletme daha demokratik bir sistemi getirme için Anayasa ile ilgili çalışma mutlaka yapılmalı, ben şuna inanıyorum; bundan sonra Türk siyasetinde bu Anayasanın değiştirilmesi herhalde ana gündem maddelerinden biri olacak sürekli. Özellikle eğer önümüzdeki seçime kadar bir gelişme olmazsa da önümüzdeki seçim her halde adeta bir Anayasa seçimi olacak, o işaretleri şimdiden görüyoruz''

''Mahmurdan gelişlerde, Habur sınır kapısında rehabilitasyon merkezi kurulacağı yönünde haberlere yer almıştı. Sınır güvenliğinin için bağımsız teşkilat kurulacağı yönünde haberler var, bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?'' şeklindeki soruya Bakan Atalay, şu yanıtı verdi:

''Birinci soruyla ilgili çalışmalar devam ediyor. arkadaşlarımız TOKİ ile görüşmelerini büyük oranda sonlandırdılar, projeler üzerinde çalışılıyor, o tür hazırlıklar yapılıyor. Şu anda Irak tarafında bu manada bir şey yok, daha çok bizim tarafla ilgili.

Sınır güvenliğiyle ilgili, bu AB ile ilgili sürecin içindedir. Orada iki konu çok önemlidir, bir göç ve iltica ile ilgili bağımsız, yani yeni bir birimin oluşturulması. Çünkü bizim AB üyesi ülkelerle, başta Yunanistan olmak üzere bu konuda sorunlarımız var. Avrupa Birliği'nden heyet buraya geldiğinde ifade etmiştim. Bir geri kabul anlaşmasının imzalanması gündemde AB ile.

İkincisi de AB'ye dönük ulusal programda var, AB'nin beklentisi var entegre bir sınır yönetimi, bunun yapılması gerekiyor. Biz bu konuda çalışıyoruz. Şu ada bakanlığımızda hem iltica ve göçle ilgili hem de entegre sınır yapısıyla ilgili birim oluşturduk, bir yapı heyet oluşturduk, bunlar çalışıyorlar. Bu konu Reform İzleme Grubu'nun da çok yakından takip ettiği bir konudur. Türkiye'nin gelişen süreç içerisinde bu konuda mesafe alması bekleniyor. Avrupa birliği biliyorsunuz benim başından beri yakından takip ettiğim her sürecinde içinde bulunduğum bir gelişmedir. Güvenlik ve adaletle ilgili fasılların açılmasında bu iki çalışmanın rolü vardır.''

Atalay, siyasi parti propagandalarının farklı dil ve lehçelerde yapılmasına ilişkin bir çalışma yapılıp yapılmadığının sorulması üzerine, bu konuda tüm siyasi partilerin ''biraz'' çalışması gerektiğine işaret etti.

Konuyu geçen hafta AK Parti Genel Merkezi'ne götürdüğünü dile getiren Atalay, siyasi partiler kanunu ve seçim kanunuyla ilgili konularda AK Parti'nin çalışma yapması gerektiğini kaydetti. Atalay, ''Bu düzenlemeler, 'Acil olan diğer düzenlemelerle birlikte gündeme getirilebilir mi?' diye talebimiz oldu. Partimiz bu konuda bir çalışma yapacak ve paylaşacağız'' diye konuştu.

Atalay, köy isimlerinin değiştirilmesine ilişkin bir başka soruya, köy ve belde isimlerinin farklı bir dile ya da Türkçe bir isimden bir başka isme değiştirilmesiyle ilgili zaman zaman İçişleri Bakanlığı'na talepler geldiğini, ancak bu konuda son zamanlarda bir yoğunluk yaşanmadığını kaydetti.

Bakan Atalay, anayasa değişikliği ve referandum konusunda yöneltilen bir başka soruya da, şu karşılığı verdi:

''Referandum çok demokratik bir yöntem. Birçok ülke en küçük sorunlarında bile referanduma gider. Referandum halk iradesinin sadece seçimden seçime değil, ara dönemlerde de değerlendirilmesi, halk görüşünün alınması için iyi bir mekanizma olduğunu düşünüyorum. Ben bu teklifi destekledim. Referandumu bu kadar uzun formaliteye boğmamak lazım. İstediğinde vatandaşın görüşüne başvurulmalı. Esas olan vatandaşın görüşünün alınmasıyla ilgili burada kolaylıklar olması lazım.''

Atalay, anayasa değişikliği konusunun ise parti üst yönetimlerinin değerlendirmesi gerektiğini kaydetti.

-BAŞKA YERLERE HAVALE EDİLİRSE...-

''Süreç içinde BDP'ye görevler düşecek mi? Bir temasınız olacak mı?'' sorusuna Bakan Atalay, şu yanıtı verdi:

''Her tür görüşü görüşmeyi, istişareyi yine önemli görüyoruz. Özellikle ifade ettiğim gibi birinci boyut tüm kapsamıyla içerde, dışarda çalışmalarımız var. O boyut bunların hepsini kapsar. Ama bizim dileğimiz Meclis çatısına önem verilmesi. Meclis çatısı önemlidir, biz her şeyi Meclis çatısı altına havale ettik ve ilk açıklamalarımızda yaptık. Biz o konuda başından beri elimizden geleni yaptık, ama siyasi partiler bu konuda muhatabın kendileri olduğunu ifade ettiler ve gerçekten bu konuda o dirayeti göstermeli. Başka yerlere havale edilirse o zaman tabi diyaloglar azalıyor.''

''Terörle Mücadele Müsteşarlığı'nın akıbeti ne oldu?'' sorusu üzerine, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ''Haftaya, Bizim Müsteşarlıkla ilgili tasarı Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlayacak'' dedi.

-SINIR GÜVENLİĞİ-

''Sınır güvenliği konusunda söylediklerinizi çok net algılayamadık, yani askerler oradan çekilecek mi? Yerine polis mi konulacak? Yapılacaksa ne zaman olacak?'' sorusuna da Atalay şu yanıtı verdi:

''Bu polis, asker meselesi değil, önce entegre bir sınır yönetimi, yani sınır yönetiminde bir bütünlük. Gümrüklerde şu anda gitseniz dört, beş başlılık vardır, dağınıklıklar vardır. Gümrükler, kapılar sınır hepsinde entegre... Ama dünyanın değişik ülkelerinde uygulamaya bakarsanız, özellikle Avrupa ülkelerinde sivil, askerden de polisten de farklı yönetimlerin olduğu yerler vardır. Yani yeni bir birim sınır yönetimiyle ilgili konusu ve uzmanlığı bu olan yeni bir birim oluşturan ülkeler de vardır. Biz o manada değil, şu anda entegre, bütün bir sınır yönetimi, daha etkili bir sınır yönetimi peşindeyiz ve başındayız bu işin, o konuda daha fazla ayrıntı vermeyeyim, biraz yan bir konu olduğu için müsaade ederseniz.''

Star, 15.01.2010

Bakan Atalay'dan Kürt açılım paketi açıklaması
İçişleri Bakanı Beşir Atalay açılımla ilgili açıklamalarda bulunuyor. Atalay, daha önce soyut olarak bahsettiği Kürt açılımyla ilgili maddeleri bugün düzenlediği basın toplantısında somut şekilde açıklıyor. İşte hükümetin Kürt açılımı paketi.

İLERİ KAPSAMLI ÇALIŞMALARIMIZ VAR

- Biz bu süreci kararlı şekilde devam ediyoruz. Terörün sonlandırılmasına yönelik olarak sonuç alınacak önemli çok ileri kapsamlı çalışmalar yapıyoruz.

TERÖRÜ SONA ERDİRECEĞİZ

- İçerde ve dışarıda kapsamlı bir çalışma yürütüyoruz. Terörün sona erdirilmesi için gereken ne varsa onu yapıyoruz. Bütün en ileri adımları atıyoruz ve ince ince dokunarak devam ediyor. Bunun pek çok boyutları ve bütün boyutlarıyla bu yürütülüyor.

TÜRKİYE BU TERÖRÜ TAŞIMAYACAK

- Bildiğiniz gibi Türkiye’ye dönük terör daima zaman zaman komşu ülkelerden zaman zaman bazı Avrupa ülkelerinden destek görmüştür. Şu anda Türkiye eski Türkiye değil. Türkiye güçlü bir ülke ve uluslar arası alanda bu gücünü, Türkiye’ye dönük terör desteklerini bitirmek için sonuna kadar kullanıyor. Türkiye bu terörü artık taşımayacak. Bunun için çalışıyoruz. Milletimizin desteğini devam ettirmesini biz talep ediyoruz.

TARİHİ BİR OTURUM GERÇEKLEŞTİRDİK

- İkinci boyuta geldiğimizde 13 Kasım 2009’da Meclis’te tarihi bir oturum gerçekleştirdik. Kısa orta ve uzun vadede hangi adımları atacağımızı da detayıyla verdik. Burada verdiğimiz programa uygun olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Hepsini tek tek takip ediyoruz. oradaki ifadelerimiz bizim taahhütlerimizdir.

CEZAEVLERİNDE KÜRTÇE KONUŞULACAK

- Cezaevlerindeki hükümlülerin yakınlarıyla farklı lehçelerde konuşmasını sağlayan yönetmelik yürürlüğe girmiştir. TRT, TRT-6’yla yayına başlamıştı. Şu anda özel televizyon ve radyolarda farklı dil ve lehçelerde 24 saat yayın yapılabilir. Üniversiteler bünyesinde farklı dil ve lehçelerde enstitü araştırma merkezi kurulması yönünde YÖK’ün tasarrufları var.

- Terörle mücadeleyi aksatmayacak şekilde, vatandaşlarımızın günlük yaşamlarını kolaylaştıracak adımlar atılmaktadır. Yol kontrollerinin azaltılması ve yayla yasaklarının asgari seviyeye indirilmesi amacıyla genelgeler hazırlanmıştır. Bu önemlidir. Bunlar ülkemizin değişik kesimleri için hayatı çok kolaylaştıran çok önemli, idari tasarruflarla sağlanabilecek tedbirlerdir. Biz bunları önemsiyoruz. Özellikle günlük hayatta ülkemizin her köşesinde insanımızın rahat edeceği adımları atmaya devam ediyoruz.

- Bunlar yasal değişiklik gerektiren adımlardır.

18 YAŞ ALTI ÇOCUK MAHKEMESİNDE YARGILANACAK

- 18 yaş altındaki tüm çocukların çocuk mahkemesinde yargılamaya yönelik kanun tasarısı Meclis’e gönderilmiştir. İnsan haklarıyla ilgili yeni mekanizmaların kurulması bu sürecin en önemli sonuçlarından biridir. İnsan haklarını birey boyutunda daha da böyle hücrelere kadar hissedilir şekle getirecek bazı tasarıların hazırlığı içerisindeyiz.

-Hükümetimiz milletimizi layıkıyla temsil etmek için çalışmalarını devam ettiriyor. Türkiye’nin en itibarlı şekilde temsil edilmesi için çaba veriyoruz. Son 7 yıldaki çabalarımız ülkemizi hem bölgesinde büyük bir güç hemde küresel bir aktör haline gelmiştir.

İÇ SORUNLARI CESARETLE ÇÖZMEYE ÇALIŞIYORUZ

-Bütün bunları yaparken ülkelerin kendi iç sorunlarını çözmesi ve bunları iyi yönetmesi yani içerdeki ev ödevini iyi yapması da çok önemlidir. Biz bu iç sorunlarımızı da cesaretle çözmeye çalışıyoruz. Hükümetimiz sorunlardan kaçan değil sorunları çözen bir iktidardır. Biz bunu ilke edindik. Risk almaktan kaçan değil millet adına sorumluluklarının farkında olan ve bunları üstlenen bir iktidarız.

- Çünkü biz çözümü ne kadar büyütürsek sorunu o kadar küçülteceğimize inanıyoruz. Çözümsüzlüğü politika olarak benimsemedik. Kınayıcıların kınamasından, felaket senaryolarından çekinmeyerek sorunların üzerine gittik. Ak Parti hükümetleri olarak geçmiş iktidarlarının yaptığı gibi biz kanayan yaralarına dokunmayabilirdik. Ama biz başta da söylediğim gibi farkı bir iktidarız. Sorunları iyi analiz eden teşhis eden ve birbir çözen bir hükümetiz. Daha fazla yıllarca devam eden kanın akmasına da seyirci kalmadık kalmayacağız.

- Bazen içeriği bilinmiyor gibi ifadeler kullanılıyor. Bunlardan birincisi terörün sona erdirilmesi. İkincisi ise demokratik standardımızın yükseltilmesi.

HUZURLU BİR ÜLKEDE YAŞAYACAĞIZ

- Bu iki hedefin gerçekleşmesi halinde, kader birliği yapmış olan milletimizin tüm fertleriyle daha huzurlu özgür bir ülkede yaşayacağı açıktır. Ayrıca kardeşliğimizi perçinleyecek bu hedeflere aklı başında hiç kimsenin karşı çıkacağına da ihtimal vermiyoruz. Bu nedenle biz milli birlik ve kardeşlik projesi dedik. Burada hedefimiz sonsuzca kardeşlik.

Kurumlarla ilgili kanun çalışmalarının önemli ölçüde tamamlandığını biliyoruz. İhtiyari protokolün onaylanmasına ilişkin kanun tasarısı Meclis’e gönderildi. Meclis’te önceliklerimiz arasında olacaktır. Türkiye insan hakları kurumu’nun kurulmasına yönelik kanun tasarısı haftaya Meclis’e gidebilir.

Diğer ikisi, bağımsız kolluk gözetim komisyonu hakkındaki kanun taslağının çalışması tamamlandı ve ilgili kamu kurumlarına gönderildi. Tasarılarda ilgili kurumların görüşlerinin alınması önemlidir. Çok gecikmeden bunu

Ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik kurulu’na ilişkin kanun tasarısı da tamamlanmak üzere, haftaya da bunu ilgili kuruluşların görüşlerine göndereceğiz.

Şu geçen sürece meclis’teki bu konuların sunumundan sonra, tüm bu kanun tasarılarının hazırlanması sürecinde biz, katılımcı yöntemi mümkün olduğunca uygulamaya çalıştık. STK’larla, akademisyenlerle toplantılar yaptık, önerilerini aldık. Sivil katılımı da dahil ederek yürütüyoruz bu çalışmayı.

Yapılan bu değişiklikler, etnik kökeni, siyasi tercihi ne olursa olsun herkesin temel hak ve özgürlüklerini korumayı amaçlamaktadır. Vatandaşlarımızın bütününü kapsamaktadır. Bu mekanizmalar herkese hitap ediyor.

Bu adımlar uluslar arası insan hakları hukuku’na bağlı devletimizin attığı atacağı adımlardır.

Bu mekanizmaların en az üç ortak özelliği var. Bunların tamamının öznesi insan olan, kurumsal yapılardır. İkincisi, bu dört mekanizma bağımsız mekanizmadır. Hepsi bağımsızdır. Hiçbir organdan emir ve talimat almadan faaliyet göstereceklerdir. Üçüncüsü de bunlar kendiliğinden, başvuru üzerine çalışacak mekanizmalardır.

Türkiye İnsan Hakları Kurumu, hemen her demokratik ülkede bulunan bir kurumdur. Bildiğiniz gibi başbakanlık bünyesinde faaliyet gösteren bir insan hakları başkanlığı’mız vardır. Ancak bu kurumumuzun bağımsızlık ve tarafsızlığı taşımadığı gerekçesiyle eleştirilmektedir. Biz bu nedenle bağımsız olarka çalışacak yeni bir kurum oluşturuyoruz. İnsan hakları kurumu, toplumda hak arama bilincinin gelişmesinde görevleri de olacaktır. Bu kurumların etkili şekilde çalışmasının toplumumuza büyük faydası olacaktır. Bu kurumlar sayesinde AİHM önünde, ülkemize yapılan şikayetlerde büyük azalma bekliyoruz. Ülkemizi yüklü miktarda tazminata mahkum edildiği düşünüldüğünde önemi büyüktür.

Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu: Herkes ayrım edilmeksizin kanun önünde eşittir. Bağımsız bir mekanizma oluşturuyoruz. Bu gerçekten Türkiye’de insan hakları ve demokrasiyi yükseltme bakımından büyük bir adımdır. Bu kurum her türlü ayrımcılığın önlenmesi için, ihlalin ortadan kaldırılması için görev yapacaktır. Bu kurul, sembolik yetkilerin ötesinde önemli yetkilere sahip olacaktır. Kurumun kararları tüm devlet organlarını bağlayacak düzeyde olacaktır. Ayrımcılığa tabi tutulduğunu düşünen bütün vatandaşlarımız başvurabilecektir. Kurulun kararları, bilirkişi raporu olarakta kabul edilecektir.

Kolluk Gözetim Komisyonu: İşkenceye sıfır tolerans politikamızı başarıyla uygulamaktayız. Bunun son örneklerinden biri de bu komisyonun kurulmasına yönelik kanun çalışmasıdır. Kamu kurumlarından, üniversitelerden temsilciler görev yapacaktır. Komisyon bir yandan ihlal iddialarıyla ilgili başlatılan soruşturmaları izleyecek, diğer yandan bizzat kolluk hakkında idari soruşturmanın başlatılmasını isteyebilecektir. Esasen bu komisyn hem vatandaşlarımızı koruyacak, hemde kolluk görevlilerimizi koruyacaktır. Kolluk görevlilerinin güvenlik personelinin, vatandaşa zaman zaman kötü muamele ettiği vs biz bu konuda bir çok tedbirler aldık. 2009’da bütün polis merkezleirmizi yeniden gözden geçirdik. Standartlar getirdik, kamera sistemi getirdik. Bu da daha ileri bir mekanizma. Kötü muamelede elbette yargı yolu var. Ama aynı zamanda idari olarakta disiplin soruşturması yapılıyor. Ben yeni bir uygulama getirdim. Önce açığa alıyoruz, sonra inceleme yaptırıyoruz. Sonunda durum ortaya çıktığında da uygulama yapıyoruz. Şimdi bağımsız bir mekanizma getiriyoruz. Bunu sadece vatandaşın hakkını korumak için de ifade etmiyorum, diğer yandan güvenlik güçlerimiz için de bir güvence olacaktır.
 

 

Radikal, 15.01.2010

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.