Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Ankara'da Reza Zarrab'ın kara para bombası: Yüzde 4 pay hangi siyasîlere gitti?

Ankara'da Reza Zarrab'ın kara para bombası: Yüzde 4 pay hangi siyasîlere gitti?
 

17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda gözaltına alınan Reza Zarrab'ın kuryesi Adem Karahan, kara para trafiğini deşifre eden itiraflarda bulundu. Cumhuriyet Gazetesi'ne konuşan Karahan, 1 yılda yurtdışına 18 milyar lira para çıkardıklarını söyledi. Sevkiyattaki  sıkıntıları bakanların çözdüğünü belirten Karahan, “Türkiye'den altınlar Dubai'ye götürülüyor, orada bozdurularak İran'a gidiyordu. Bu paranın da yüzde 4'ü siyasîlere, yüzde 4'ü Zarrab'a kalıyordu.” dedi.

Türkiye'nin en büyük yolsuzluk operasyonu 17 Aralık soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ‘hayırsever' olarak tanımladığı Reza Zarrab'ın kuryesi Adem Karahan'dan (Gelgeç) inanılmaz itiraflar geldi. Zarrab'ın kurduğu kara para trafiğini deşifre eden Karahan, siyasilerin söz konusu rüşvet çarkından yüzde 4 pay aldığını vurguladı. Cumhuriyet Gazetesi'nden Ali Açar'a röportaj veren Karahan, bir yıl içerisinde yurtdışına 18 milyar (katrilyon) lira para çıkardıklarını söylerken dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ‘Hayırsever işadamı' şeklinde tanımladığı Zarrab'ın aslında Türkiye'ye hiçbir faydasının bulunmadığının altını çizdi. Dubai'ye her gün bir ton altın çıkardıklarını burada bozdurup parayı İran'a taşıdıklarını anlatan Karahan, 2012-2013 arasında bu şekilde 200 ton altın sevk ettiklerini belirtti. Altın sevkiyatı sırasında yaşadıkları sıkıntıları bakan Zafer Çağlayan, Egemen Bağış ve Muammer Güler'in çözdüğünü ifade eden Karahan, çağrılması halinde Meclis araştırma komisyonuna her şeyi anlatacağını söyledi. Karahan'ın röportajından önemli kısımlar:

Yurtdışına 200 ton altın çıkardık

2012-2013 yılları arasında yurtdışına altın taşımacılığı yapıldı. Bu işi günlük 22'şer kişiden oluşan iki ayrı grup yapıyordu. Bir grup akşam 19.30'da uçakla 500 kilo altın çıkarıyor, diğer grup da gece 24.00 ve sonrasında 500 kilo altın çıkarıyordu. Yani her gün toplamda 1 ton altın çıkışı yapılıyordu. Pazar günleri hariç hemen hemen her gün bu işler tekrarlanıyordu. 1 yıl içinde yurtdışına 200 ton altın çıkardık.

Bu para eski para ile 18 katrilyona denk geliyor. Türkiye'den altınlar Du-bai'ye götürülüyor, orada bozdurularak para İran'a gidiyordu. Para sürekli bir çark içinde dönüyordu. Bu paranın da yüzde 4'ü siyasilere, yüzde 4'ü Zarrab'a kalıyordu. Ama malın gerçek sahibi kim bilmiyoruz. Zarrab da birilerinin malını taşıyarak paradan para kazanıyor.

Memurlar karşılığını alıyordu

Gümrük memurlarının olan bitenden haberi vardı. Havalimanı girişinde bizi karşılıyorlardı. Faturaları onlara gösteriyorduk ve onlar da altınları ilk aldığımız yerde sandıklara vurulan mühürleri söküp yeni mühür vurarak kontrollerini yapıp çıkışlarımızı gerçekleştiriyordu. Tabii gümrük memurları da verdikleri hizmetin karşılığını aldıkları için sıkıntı yapmıyorlardı. Bizzat Reza Zarrab tarafından memurların avantaları ödeniyordu. Bu olaylara da bizzat şahit oldum.

Sorunları BAKANLAR çözüyordu

Zarrab'ın altın sevkiyatını yapan ve hatta benim de yakından tanıdığım Rüçhan Bayar diye bir adamı vardı. Muammer Güler'in bir yakını vasıtasıyla ona ulaşıp, Egemen Bağış ve Zafer Çağlayan ile sorunlar çözülüyordu. Bu daha önce de çok defa söylendi ancak üzerine pek gidilmedi. Hatta bu kişilere çeşitli hediyelerin dışında milyon dolarların da gittiği şirkette konuşuluyordu.

KURYE: Polislerin dediği gerçek

Gözaltında bana Emniyet elindeki tapeleri dinletti. Ben barodan avukat istediğim için 2 tane avukat gelmişti. Ancak Reza Zarrab kendi avukatı Şeyda Yıldırım'a bana avukat yönlendirmesini söylemiş. Bir tane bayan avukat geldi. Görüşme odasına gittik ve bana, bakan çocuklarının beni suçladığını söyledi. Ben de kendisine onları tanımadığımı söyledim. Polisler ifade sırasında ‘kime çalıştığımı' sordular. Ben de ilk başta ‘Vidadi Badalov'a çalışıyorum.' dedim. Ancak ‘En sonunda şirketlerin arkasında Reza Zarrab var.' dedim. Avukat, bana dışarıda ‘Susma hakkını kullanacaksın.' dedi. Ben de “Adamların söylediği her şey gerçek.” diye yanıt verince bu sefer ‘İçeri girince susacaksın.' diye talimat verdi. ‘Seni baro mu gönderdi?' deyince ‘Şeyda Yıldırım gönderdi.' dedi. Ben Emniyet'te de aslında söylemiştim ama üzeri kapatıldı.

Rusya'ya 4 milyon dolar götürdük

Rusya'da tam olarak hatırlamıyorum ama 2007 ya da 2008'de üzerimde 4 milyon dolar olduğu için gümrük muhafaza memurları tarafından gözaltına alındım. Yanımda Sabri Berk de vardı ama para bende olduğu için beni gözaltına aldılar. Rusya'ya o parayı ne için götürdüğümüzü bilmiyordum. Yakalanırsanız kumar oynamaya geldik ya da yatırım yapacağız, dersiniz demişlerdi. Durum, Ruslar tarafından Türkiye'ye bildirildi. Türkiye'de gümrük muhafaza memurları tek tek ifademizi aldı. Ancak orada açılan davadan Şeyda Yıldırım bizi beraat ettirdi. Ben bu davanın da tekrar açılmasını istiyorum.

Meclis araştırma komisyonuna beni çağırmalarını ve bütün gerçekleri anlatmayı istiyorum. Üzerime düşen ne varsa canla başla anlatmaya varım. Çünkü Reza Zarrab gerçek bir yalancı. Türkiye'ye gram menfaati olmamıştır. Siyasiler ve kendi çıkarı dışında ülkeye hizmeti olmadı. Türkiye'nin cari açığını karşılıyor diyorlar ya, hepsi yalan. Ben artık bunların ortaya çıkarılmasını ve ceza almalarını istiyorum. Bu işlerden kimler nemalanıyor, kimler ne kazanıyor ortaya çıkarılsın.

Soyismimi hayatımdan endişe ettiğim için değiştirdim. Çünkü 17 Aralık'ta çok tehdit edildim. Gerçi değiştirmem de pek etki yapmadı. Ancak halen daha korku yaşıyorum.

İhraç ettiği aynı altını 89 kez ithal etmiş

Gümrük Bakanlığı müfettişlerinin Reza Zarrab'ın şirketleriyle ilgili hazırladığı rapor, bir skandalı daha ortaya çıkardı. Hürriyet Gazetesi'nden Arda Akın'ın haberine göre, bakanlık raporunda Zarrab'ın Türkiye'den altınları ihraç ettikten sonra aynı altınları yeniden ithal ettiği tespit edildi. Raporda Zarrab'a ait şirketin toplamda 89 kez yanlış beyanname verdiği aktarılırken söz konusu işlemlerle dış ticaret verilerinin yanlış oluşturulduğuna dikkat çekildi. 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun önemli isimlerinden İran asıllı Reza Zarrab'ın şirketleriyle ilgili Gümrük ve Ticaret Bakanlığı müfettişlerinin hazırladığı ve 11 aydır hiçbir işlem yapılmadan bekletilen raporun çarpıcı detayları dikkat çekti. 17 Aralık soruşturmasının ardından dönemin Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın talimatıyla harekete geçen müfettişlerin hazırladığı soruşturma raporunun can alıcı bölümlerinden biri de Türkiye'de üretilen külçe altınların farklı ülkelere ihraç edildikten sonra yanlış beyanname verilerek yeniden Türkiye'ye ithal edilmesi oldu. Raporda altın ithalatı ile ilgili serbest dolaşıma giriş beyannamelerinin menşe kodu ve rejim kodu bilgilerinin yanlış girildiği belirtilen raporda, “Duru Döviz ve Kıymetli Madenler AŞ firmasına ait 7 Aralık 2012 günlü beyanname incelendiğinde menşe kodunun 647 (Birleşik Arap Emirlikleri) rejim kodunun ise 4200 (Daha öce herhangi bir gümrükte alış satış işlemi yapılmamış vergi muafiyetli ürün) olduğu görülmüştür... ithal edilen külçe altınların Nadir Metal Rafinerisi ve İstanbul Altın Rafinerisi tarafından üretildiği tespit edilmiştir. Dolayısıyla eşyanın menşe kodunun 052 (Türkiye) rejim kodunun ise 4210 (İhraç edilen eşyanın vergi muafiyete tabi tutularak serbest dolaşıma ve yurtiçi kullanıma sokulması) olması gerekmektedir.” deniliyor.

YASAL İŞLEM YAPILMALI

Zarrab'a ait şirketin toplamda 89 kez yanlış beyanname verdiği aktarılan raporda her bir yanlış beyanname için Gümrük Kanunu kapsamında işlem yapılması gerektiğine vurgu yapılarak, “Türk menşeli bir ürünün ithal edilmesi, daha önce ihraç edilen bir ürünün yeniden ithal edilmesi anlamına gelmektedir. Eşyanın menşeinin ya da rejim kodunun yanlış beyan edilmesi dış ticaret istatistiklerinin yanlış oluşturulması ve değerlendirilmesi gibi nedenlere sebep olmaktadır.” ifadelerine yer veriliyor. Reza Zarrab'ın şirketlerinin kuryeler aracılığıyla yaptığı para transferleri mercek altına alındı. Atatürk Havalimanı ve Sabiha Gökçen Havalimanı gümrüklerinin resmi kayıtlarında yapılan incelemede, 2010-2013 arasındaki 26 aylık dönemde 1 milyar 100 milyon dolar nakit para valizlerle taşındı. Türkiye'ye sokulan yaklaşık 800 milyon dolar nakit para, Dubai'de faaliyet gösteren şirketlerce gönderildi. Valizlerle getirilen paralar gümrükte ise serbest dolaşım kapsamında olduğu için ‘diğer' olarak kayıtlara geçti.

VALİZ BAŞINA PARA

Rusya Federal Gümrük Birimi'nin ülkeye valizlerle getirilen astronomik miktarda dolarlarla ilgili başlattığı soruşturmaya da vurgu yapılan raporda, Zarrab'a ait şirketler adına çalışan kuryelerin ifadelerine başvurulduğu ve savcılığa suç duyurusunda bulunulduğu belirtildi. Kuryelerin, taşıdıkları her para dolu valiz için 500 ile 700 dolar arasında değişen para aldıkları kayıtlara geçerken, Rusya'da halen devam eden soruşturmaya ilişkin bilgilerin de istendiği kaydedildi. AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılığıyla Rusya'nın yetkili makamlarına yapılan başvuruda, CJSC Moscow ismiyle Rusya'da faaliyet gösteren şirketin Zarrab'a ait Royal Denizcilik AŞ'yle ya da başka bir şirketle ilişkisi olup olmadığı soruldu. Ayrıca Türkiye'den Rusya'ya yapılan şüpheli para hareketleri konusunda yeni soruşturmalarla ilgili bilgi istendi.

‘Cari açığı kapattım' demişti

Reza Zarrab, 17 Aralık soruşturmasından sonra katıldığı bir TV programında Türkiye'nin cari açığının yüzde 15'ini kendisinin kapattığını söylemişti. Ancak dönemin Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bununla ilgili kayıt ve bilginin bulunmadığını söyleyerek cevap vermişti.

Zaman, 19.07.2015


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.