Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > AKP'nin en büyük başarısızlığı

AKP'nin en büyük başarısızlığı
 

AKP fenomeninin muhtemelen sonuna yaklaşılıyor. 7 Haziran seçim sonuçlarından, AKP'nin koalisyon ortağı olma mecburiyetinden sonra bu partinin tekrar yüzde elli oy bandına çıkabilmesi pek mümkün görünmüyor.

Bugünkü Yorum yazımın amacı bundan sonra neler olabileceği konusunda spekülasyonlar yapmak değil ama 2002-2015 ilginç sürecini kendimce çok önemli gördüğüm bir açıdan analiz etmek, bu döneme ilişkin AKP'nin en büyük başarısızlığının altını çizmek. AKP'nin bu süreçte inkar edilemez önemli başarıları var ama çok sayıda başarısızlığı da. Başarılarının başında muhtemelen Avrupa Birliği ile seneler sonra açılabilen tam üyelik müzakereleri ve askerî vesayetle yarım yamalak mücadelesi geliyor. Ancak, bugün AB ile tam üyelik müzakereleri de tıkanma noktasında. Burada artık bir başarıdan bahsetmek zorlaşıyor, askerî vesayetle mücadelede ise “Milli orduya kumpas kuruldu” çok talihsiz ifadesi ile bu kapı da kapanmış görünüyor. Hukuk sistemimizin AB'ye uyumu, Anayasa'dan ve yasalardan askeri vesayete ilişkin maddelerin ayıklanması ise zaten başlangıç aşamasında tıkandı.

Bir siyasal iktidarın en büyük toplumsal, ekonomik, siyasal başarısı iktidar süresinde toplumsal, ekonomik yapıyı olumlu anlamda ne kadar değiştirebildiği ile ilgili bir konu. Bugün, Zaman gazetesi okurlarıyla paylaşacaklarım, temel ekonomik yapının dönüşümünde aslında bir arpa boyu yol alınamadığına ilişkin görüşlerim olacak. 2002 sonrası kamu maliyesinde, fiyatlar ve faizlerde, büyüme oranlarında önemli mesafeler alındığı izlenimi söz konusu ama 2015'de, gelinen aşamada kişi başına milli gelirin ABD Doları bazında 2008 düzeyine kitlendiği ortada. İktisatçılar, bu duruma orta gelir tuzağı diyor. Enflasyon oranı 1990'lara oranla çok iyi ama hala OECD ülkelerinin en yüksek enflasyonlu ülkelerinden biriyiz. Faizler meselesinde ise Sayın Cumhurbaşkanı bu oranı baskılamak için elinden gelen çabayı gösteriyor. Ulaşılan bu sevimsiz noktanın farklı açıklamaları olabilir, özellikle son senelerde hukuk devleti düzeyinin, çıtasının çok aşağılara çekilmesinin büyüme oranlarının düşmesinde etkisi azımsanamaz ama ben bugün üzerinde daha az durulan bir noktanın altını çizmek istiyorum.

Yeni firmalar, Türkiye'ye niçin giremiyor?

İstanbul Sanayi Odası geçtiğimiz hafta, 2014 yılı sonuçlarına göre, Türkiye'nin en büyük firmalarını açıkladı. Bu sıralamayı bu sayfada tümüyle yayınlamam olanaksız ama isteyen bu veriye çok kolay ulaşabilir, zaten 17 Haziran tarihli gazetelerde de özet bilgiler mevcut. Listenin başını yine TÜPRAŞ çekiyor.  Ford Otomotiv, Oyak Renault, Arçelik, EÜAŞ, İçdaş Çelik, İskenderun Demir Çelik, Ereğli Demir Çelik, Tofaş, Aygaz, Çolakoğlu Metalürji, Mercedes Benz Türk, Hyundai, Vestel, Toyota Otomotiv, Petkim, Unilever, BSH Ev Aletleri, Türkiye Şeker Fabrikaları TÜPRAŞ'ı izliyor. Daha alt sıralarda bulunan firmalar da gıda, çelik üretim, madencilik, kimya ve alüminyum şirketleri; traktör ve yem üreten firmalar.

İnternet üzerinden yapılan çok sıradan bir arama ile İstanbul Sanayi Odası'nın 2003 senesine ilişkin aynı araştırmasına ulaşmak mümkün. 2003 İSO sıralaması 2002 sonuçlarına göre düzenlenmiş, yani AKP'nin 2002 seçimleriyle iktidara geldiği seneye ait. Aşağıda 2002 sonuçlarına göre İSO sıralamasının ilk 24 firmasını sunuyorum:   TÜPRAŞ, Ford, EÜAŞ, Oyak Renault, Arçelik, Erdemir, Tofaş, Türkiye Şeker Fabrikaları, Vestel, Aygaz, Toyota, Beko, Petkim, Tekel, Türkiye Kömür İşletmeleri, İpragaz, Mercedes Benz, Çolakoğlu Metalürji, Habaş Sınai, İsdemir, İçdaş Çelik, Philsa, BSP Profilo, Milangaz LPG.

İstanbul Sanayi Odası'nın 2002 ve 2014 senesi sonuçlarına göre düzenlendiği Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşları sıralamasında ilk dikkatimizi çeken nokta sıralama ve  firmaların hayret verici bir biçimde değişmemiş olması. AKP, tek başına iktidar gücünü kullandığı  2002-2015 seneleri arasında ekonomide bazı şeyleri başarmış ama üretim yapısının özüne hiç dokunamamış. AKP iktidarı süresince sermayenin yapısında mülkiyet değişiklikleri olduğu şüphesiz.  Bu süreç önemli ölçüde de normal karşılanması gerekebilecek bir dönem ama normal olmayan 2002'den günümüze en büyük sanayi şirketleri arasına yeni ekonominin, bilgi ekonomisinin temel itici güç olduğu firmaların bir türlü girememiş olması.

Türkiye ekonomisinin yapısal zaafiyeti

ABD ekonomisi dünyanın en büyük ekonomisi. Ülkedeki büyük firmaların sıralamasının yakın geçmişine baktığınızda, Exxon gibi petrol şirketlerini bir kenara bırakırsanız, General Motors gibi ABD ekonomisi ile özdeşleşmiş bir dev firmanın, ama eski ekonominin bir firmasının büyük şirketler sıralamasında yerini Apple gibi yeni ekonominin bir “dev”ine bıraktığını gözlemliyoruz. ABD ekonomisi bugün çok ama çok başarılı bir çizgi izliyor. 2008 krizini büyük ölçüde geride bıraktı. Ekonomi büyüyor ve ABD ekonomisinin cesametine göre çok hızlı büyüyor, istihdam yaratıyor ve bu ekonomik başarı hikayesinin altında çok büyük ölçüde ABD'nin en büyük firmaları sıralamasında yaşanan bu dinamik süreç yani eski ekonominin firmalarının yerlerini hızla yeni ekonominin firmalarına bırakması yatıyor. ABD ekonomisinin dinamizmini de büyük katma değer yaratan, piyasa değeri Türkiye milli gelirine yaklaşan Apple gibi yeni ekonominin firmaları üretiyor. Sadece ABD ekonomisini değil, küresel siyasi gelişmeleri de izlemek isteyenlerin, WhatsApp, Google, Apple gibi firmaların serencamını izlemelerinde fayda var.

Türkiye ise 2002'den günümüze en büyük firmalar sıralamasına bilgi ekonomisi çıkışlı firmaları sokamadı.  Muhtemelen 2008'den günümüze tıkanan milli gelir artışının kökeninde de ağırlıklı olarak bu yapısal dönüşüm zafiyeti yatıyor; önemli ölçüde eğitim sektörünün büyük zafiyetine de bağlı olan bu durum Türkiye'nin patinaj yapmasının temel sebebi. Bu patinajı aşmak, geride bırakmak istiyorsak çareyi parlamenter rejimden başkanlık rejimine geçmede değil, ekonominin bu yapısal zafiyetini nasıl aşabileceğimizde aramamız gerekiyor.

İSO büyük şirketler sıralamasının durağan görünümü muhtemelen AKP'nin 2002-2015 dönemi en büyük başarısızlığı.  Önemli ve belirleyici olan sermayenin mülkiyet yapısının el değiştirmesi değil, sermayen yapısının dönüşümü ve bu alanda Türkiye'nin ciddi bir zafiyet yaşıyor olması.

Zaman, 22.06.2015


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.