Gündem
Gündem > Siyasi Gündem > Cumhurbaşkanı Erdoğan: Diyanet İşleri Başkanı'na Mercedes tahsis edeceğim, hem de zırhlı olacakCumhurbaşkanı Erdoğan: Diyanet İşleri Başkanı'na Mercedes tahsis edeceğim, hem de zırhlı olacakCumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Bosna-Hersek dönüşünde gazetecilere uçakta açıklama yaparken, son zamanlarda tartışma konusu olan Diyanet İşleri Başkanı’nın Mercedes makam aracıyla ilgili de konuştu.
Erdoğan, gazetecilerin soruları üzerine özetle şunları söyledi: HDP sürekli “Sizi başkan yapmayacağız” sözünü kullanıyor. Çözüm süreciyle ilgili ne düşünüyorsunuz? Biz şimdi Hakkâri Havaalanı’nı açmaya gideceğiz 26’sında, Sayın Başbakan’la birlikte. Bu havaalanının açılması 2.5 yıl gecikti. Tek sebebi bunlar. HDP ve terör örgütü. Bunlar terör örgütü destekli çalışıyorlar. Biz kime yapıyoruz ya. Hakkâri’ye yapıyoruz, bölgeye yapıyoruz. Niye kalkıp da normal zamanlarda dağa giden beyefendiler burada bu olaylar olduğunda gidip bunu onlarla konuşmadılar? Bunlar sağlıklı bir seçimden yana değiller. Bunu kesinlikle istemiyorlar. Şunu biliyorlar. Baktılar iş terse gidiyor, terse gider biz de barajın altında kalırsak. Bundan sonra biz bu işi nasıl tutturacağız, bunun endişesi içerisindeler. Böyle bir yorum yapmak istemezdim. Böyle bir yorum yapmak durumundayım. Çünkü bu son askerimizin kaçırılması. Onunla kaçırılan kişi, biz Adana, Mersin’le ilgili kalkıyoruz olayı kınıyoruz. Olayı kınamamıza rağmen kalkıp cumhurbaşkanına fatura kesmeye yöneliyor.
FETİH ŞÖLENİNDE SÜRPRİZ
Biz dün olduğu gibi bundan sonra da, mağdurların yanında yer almaya devam edeceğiz. Mesela bugün Malezya Başbakanı’yla görüştüm. Bölgede Andaman Denizi’nde mahsur kalan Rohingyalılar ve Bengalliler için neler yapabileceğimizi konuştum. “Onları orada ölümle baş başa bırakmayalım. Hatta gerekirse gemiler kiralayalım içinde gıdasıyla bu gemileri gönderelim, onları oradan gemilere yüklemek suretiyle hiç olmazsa bunların ölüm riskini azaltalım” dedim. Onların da bugün Endonezya ve Tayland olmak üzere üçlü bir toplantısı vardı. Myanmar’ı da çağırmışlar da, Myanmar gelmedi. Asya olarak bir toplantıları vardı, “Bizi de çağırın biz de gelelim” dedim. Bu insanları bu halde bırakmayalım. Çünkü bakıyorsunuz bir deri bir kemik kalmış bu insanlar. “Türkiye olarak bizim ne işimiz var Uzakdoğu’da” deme hakkımız yok. Biz her şeyden önce insanız, Müslümanız. Bizim üzerimizde insanlığa yönelik bazı sorumluluklar var. Bu sorumluluklar sadece Müslümanlara yönelik sorumluluklar değildir.
Olayın başlangıcı tamamıyla dershane olayıdır. Biz dershaneleri kapatalım derken hedefimiz, herkes eşit seviyede üniversite imtihanlarına girsin. Buradan gelen rakamlar çok büyük, 1’in altına düşmüyor. Bu rakam kesildiği anda bunlar orada hoplamaya başladı. Biz göreve geldiğimizde Hüseyin Bey’in (Çelik) Milli Eğitim Bakanı olduğu zaman üniversite imtihan soruları tamamıyla dershanelerdeki verilerden hazırlanıyordu. Ben buna isyan ettim. Hüseyin Bey bir an önce bu dershaneleri kapatmamız gerekir diye kendisine söyledim. Bunlar az para değil, biliyorsunuz intihar edenler oldu. Ne yazık ki dal budak sarmadıkları yer kalmadı. Düşünsenize, bir zamanlar ülke güvenliğini emanet ettiğimiz emniyet yöneticileri şu anda içeride. Korumam olan insanlar halen dışarda. Çok ilginç şeyler oluyor, ama çok da pişkinler...
Oradaki tarafsızlık siyasi partilere yönelik bir konu. Benim tabii bundan önceki cumhurbaşkanlarından farklı bir yanım var, milletin oyuyla seçildim. Ben bir siyasi partinin genel başkanlığını yapmış ve başbakanlıktan gelmiş biriyim. 12 yıllık başbakanlık dönemim içerisinde yaptığımız birçok yatırımlar var. Bu yatırımları meydanlarda anlatıyorum. Şahsıma bir hakaret varsa onları da cevaplıyorum. Yaptığım bu. Bu arada ne tarafta olduğumu da söylüyorum. Nedir bu taraf? Milletin tarafı. Ben milletin cumhurbaşkanıyım demiştim. Şu anda da milletin tarafında olduğumu yine meydanlarda açıkça söylüyorum. Tarafım bu. Herhangi bir siyasi parti noktasında böyle bir açıklamam zaten söz konusu değil ama zaten millet bu konuyla ilgili olarak tüm bu eserler vs. anlatıldığında nelerin nasıl yapıldığını da görüyor. Bunlar çok net ortada. Partili cumhurbaşkanlığı olsun dedik buna yanaşmadınız. Yahu niye olmasın, çıkaramıyorlar adayı buyur bak şimdi 14 partinin adayı bir siyasi partinin adayı oldu. Bu şimdi diğer 13 partiye haksızlık değil mi? Hürriyet, 22.05.2015 Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız. |