Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Arınç'tan Gökçek'e: Ankara'yı parsel parsel sattı

Arınç'tan Gökçek'e 'istifa' cevabı: Haysiyetli bir insan değil, kimin ne havlayacağını, ne yazacağını biliyorum
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, PKK ile yürütülen çözüm sürecinde izleme heyeti oluşturulmasına ilişkin patlak veren polemikte kendisini eleştirinlere sert cevap verdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkça karşı çıktığı izleme heyetinin kendilerinin kabulü olduğunu belirten Arınç, “İzleme heyetindeki kişiler akil insanlar içinden olacaktır” dedi.

Arınç, Erdoğan'a yönelik sözleri sebebiyle kendisini twitter'dan eleştiren ve istifasını isteyen başta Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve yandaş kalemlere ve gazetecilere ağır ifadelerle cevap verdi. Kendisine siyaset ve medya içeisinden eleştiri yöneltenleri önceden tahmin ettiğini belirttti ve "Kimin nerede havlayacağını, ne yazacağını bilirim." dedi. Arınç şöyle devam etti: "Şunu sadece söyleyeyim. Ben bu Cumartesi ve Pazar konuşmalarımdan sonra benim aleyhimde yazı yazacak benim aleyhimde konuşacak herkesi biliyorum. Bunların çetelesi elimizde var. Hatta arzu ederseniz size gizli bir mektupla bunu veririm, 7 Haziran'dan sonra açmanız kaydıyla. Biz kimin nerede havlayacağını kimin neler yazacağını kimin bizi itibarsız hale getirmek için hangi işlerin içinde olacağını biliriz. Biz gözü açık adamız. Siyaseti de biliriz. Medyanın içinden de siyasetin içinden de AK Parti'nin içinden de dışından da kimlerin cumartesi pazar konuşmalarını bir şekilde itibarsız kılmak ve bizim mahkum etmek için el ele nasıl çalışacağını çok iyi biliriz."

Arınç, Bakanlar Kurulu Toplantısının ardından gündemdeki konularla ilgili değerlendirmede bulundu. Arınç, Çözüm Süreci çerçevesinde İzleme Heyeti oluşturulmasına yönelik yönelik çalışmaların devam ettiğini açıkladı. Böyle bir mekanizmaya ihtiyaç duyulduğu ve iyi çalışması durumunda faydalı olacağını kararlaştırdıklarına işaret etti. Arınç, “İzleme heyeti konusu bizim kabulümüzdür. İzleme heyetindeki kişileri akil insanlar içinden olacaktır. Her kafadan farklı sesler çıkmıştır. Beş altı civarında olacaktır. Onaylarını almalarımız halinde görev verilecektir. Hangi fonksiyon ifa ederken nelere dikkate edecekler kayıt altına alındı. Akil kişiler içinde uygun gördüğümüz kişilerle iletişime geçilecektir. Olur alınması halinde faaliyete geçilecektir. Cumhurbaşkanın talimatları doğrultusunda süreç devam ettirilecektir.” dedi.

Öcalan'ın Nevruz'a göndeğındiği mesajın nasıl bulunduğu yönündeki bir soruya ise Arınç, mesajın incelemesinin Kamu Güvenliği Müsteşarlığı tarafından yapıldığını belirtti. Şunları söyledi: “Bizim kabul edemeyeceğimiz noktalar elbette vardır, Eşme'den, hakikat ve yüzleşme komisyonundan bahsedilmiş olması, biz bu çalışmaların içerisinde PKK'nın veya İmralı'nın terminolojisine bağlı kalamayız. Biz hükümetiz, devleti yönetiyoruz. O yüzden bir şey yapılacaksa bunun örgüte ait terminolojiyle değil hükümetimizin uygun gördüğü şekil ve tarzda yapılması gerekir. Her şeyi reddediyor anlamında söylemiyorum ama mesela diyalog başka şeydir, müzakere başka şeydir. Onlar hep müzakere sözünü kullanabilirler, biz müzakere sözünü şu veya bu sebeple kabul etmeyebiliriz, etmiyoruz da zaten."

ERDOĞAN'A ÜSTÜ ÖRTÜLÜ CEVAP: KİMSENİN ADAMI DEĞİLİM, KİMSENİN ÇANTASINI TAŞIMAM

Hiçbir akçeli işte benim ismim geçmez

Arınç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisine isim vermeden ‘ikbal beklentisi' olduğu yönündeki açıklamasına da cevap verdi. Arınç, “Söylediklerimin arkasında kimse bir şey aramasın. Ben cam gibi adamım. Önüm arkam bellidir. Kimsenin adamı değilim, kimsenin çantasını taşımam. Ben siyasi hayatımın sonunda, Allah nasip ederse iki ay sonra başım dik anlım açık olarak gezeceğim. Hiçbir akçeli işte benim ismim geçmez. Hiç dürüst olmayan ilişkide benim ismim geçmez. Her sözümün arkasında acaba bunu niçin söyledi diye her hangi bir şey aramasın. Başkaları için arayabilirsiniz.” dedi. Arınç, kendisinin sevdasının makam sevdası olmadığına dikkat çekerek, “Benim bir sevdam vardır ama makam sevdası değildir. Adama kandırma değil, çıkar ilişkisi değil birilerini yaptığı gibi. Bu dava için kendimi feda ettim.” diye konuştu.

Twitter üzerinden kendisine yönelik ağır eleştiriler yönelten Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'e sert cevap verdi. Arınç, kendisinin cumartesi ve pazar günü yaptığı açıklamaları Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşerek yapmadığını vurguladı. Kendisinin Cumhurbaşkanına saygısızlık yapmasının mümkün olmadığını ifade eden Arınç, kendisinin Erdoğan'ın konuşmalarının eleştirmeye yönelik değil eksiklerini tamamlamaya yönelik olduğunu kaydetti.

Arınç, konuşmasında şunları söyledi:

CUMHURBAŞKANIYLA POLEMİĞE GİRMEM

Ama bunların kötü niyetli bir tartışma olduğunu söylemek için sözlerimi ya anlamak veya yanlış anlamak gibi bir kaygıdan kaynaklandığını söyleyebilirim. Biz Sayın Cumhurbaşkanımız ile duygusal polemiklere girecek tıynette insan değiliz. Ona karşı bir nezaketsizlik yapmayı hiçbir zaman aklımızdan geçirmeyiz.

YANLIŞ ANLAMALARA YOL AÇACAK EKSİK BİLGİLERİ TAMAMLAMAK GÖREVİM

Ama şunu düşünmemiz lazım. Sayın Cumhurbaşkanımız bazı konularda düşüncelerini ifade ediyor. Eğer o düşünceler yanlış kanaate, eksik bilgiye, yanlış yönlendirme gayretinde olan insanların adeta hoşuna gidecek bir noktaya geliyorsa, bize düşen haşa onu eleştirmek değil onu yanlış bulduğumuzu söylemek değil onu bilgilendirmektir, olayın eksik kalan yönlerini anlatmaktır. Benim iki gün üstü üste yaptığım konuşmaları tek ek analiz ederseniz en ufak bir saygısızlık polemik göremezsiniz, muhatap almak, polemik göremezsiniz. Ben hükümetin bir üyesiyim, hükümetimi belli konularda elbette savunurum yanlış anlamalara yol açabilecek eksik bilgileri tamamlamak da benim görevim olur. O günkü yaptığım konuşmaların ben samimi olarak karşılandığını bundan artık diyalog yollarının ve kanallarının daha çok açılması gerektiğinden hareket ederek bugün geldiğimiz noktayı faydalı yararlı bir nokta olarak görüyorum.

ERDOĞAN'A MAKAM CEVABI

Evet, çözüm süreci ve diğer konularda sayın cumhurbaşkanımızı eksik bilgilendirmişsek belli konularda görüşlerine düşüncelerine layık-ı vechiyle karşılık vermemissek kusuru kendimizde ararız. Ama kamuoyu bazı şeyleri tartışmaya başlamışsa o zaman da bunun en güzel şekilde ifade etmek bizim vazifemiz olur. Benim adım Bülent Arınç. Söylediğim sözler ortadadır. Bunların arkasında kimse bir şey aramasın. Ben cam gibi adamım, önüm arkam bellidir. kimsenin adamı değilim, kimsenin çantasını taşımadım. Ben siyasi hayatımın sonunda iki ay sonra başım dik alnım ak olarak gezeceğim. Hiçbir akçeli işte benim ismim geçmez. Hiçbir dürüst olmayan işte ismim geçmez. Ben hayatını sevgisini aşkını gençliğini çocukluluğunu evlatlarını bu dava için harcamış tüketmiş bir insanım. Her sözümün arkasından kimse ‘acaba neden bunu söyledi' diye herhangi bir şey aramasın. Başkaları için arayabilirsiniz. Ama ben bu hesapları yaparak bugünlere gelmiş bir insan değilim. 8 Haziran'da sokağa çıktığım zaman bu adam dürüst namuslu vicdanlı bir adamdı, doğru söylerdi, doğru söylediği için de dokuz köyden kovulmuştu helal olsun' diyeceklerini biliyorum. Başkaları için teminat veremem. Ama benim için böyle denmesi milyarlara trilyonlara sahip olmaktan çok daha değerlidir.

AÇIKLAMALAR ÖNCESİNDE BAŞBAKANLA GÖRÜŞMEDİM, DAVUTOĞLU TAMAMEN MASUM

Arkadaşım soruyor, ‘Başbakanla bunun öncesinde görüştünüz mü?' Bütün şerefimle temin ediyorum. Cumartesi ve Pazar günleri yaptığım konuşmada konuşacağımı değil ki içindeki içeriğini konuşmuş olayım. Sayın Başbakanımızla sanıyorum Perşembe ve cuma akşamlar genel merkezde bir araya geldik. Bunun bir tek sebebi var. Bir Bursa ile ilgili seçim çalışmaları konusunda bilgime müracaat etti. Ben de Bursa'yı kendilerine ifade ettim. İkincisi; partimize gelmesi arzu edilen veya talep üzerine kendisi ile konuşmam gereken bir bir kişiyle görüşmem olmuştu. Onun sonuçlarını Başbakanımıza arz etmek için gittim. Bunun dışında Sayın Cumhurbaşkanımız böyle konuşuyor, ben böyle cevap vereceğim. Bunları söylemiş değilim. Sayın Ahmet Davutoğlu bu konuda tamamen masumdur. Ben böyle bir şeyi kendisine bildirmedim. Bu suç değil ki masumiyetten bahsetmiş olayım. Hayır. Ama birileri bizim o görüşmelerimizi dışarıya başka türlü nakletmiş olabilirler. İçeriğini size söyledim. O gün konuşurken hükümet sözcüsü sıfatıyla mı konuştunuz bilmem ne sıfatıyla konuştunuz. Benim adım Bülent Arınç, başbakan yardımcısı ve hükümet sözcüsüyüm. Her mikrofon uzatıldığında bunu aynen açıklamak zorunda mıyım? Ben uzatılan mikrofondan 40 yıldır kaçmamış bir insanım. Başkaları sağda solda saklanırlar ben hamdolsun ki cevap vermem gereken bir yerde siz de basın mensuplarını hiçbirinizi kırmamışımdır. O güne kadar bu konularda görüşmemiştim sorulduğu zaman da düşüncelerimi ifade ettim. Bunların hangi anlama geldiğini herkes çok iyi anladı, tashih etmeye gerek duymuyorum.

GÖKÇEK'İN AÇIKLAMASI TERBİYESİZCE

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek benimle ilgili bazı tweetler atmış. Sonunda da ‘biz seni istemiyoruz artık istifa et veya gereğini başbakan veya cumhurbaşkanı yapsın' demiş bildiğim kadarıyla. Bu terbiyesizce bir açıklamadır. İçeride bazı arkadaşlarıma buna nasıl cevap vermem gerektiğini sorduğumda, ‘muhatap almayın Gökçek kim siz kimsiniz' diyenler oldu. Ama hiçbir şey söylemeden de buna karşılık vermeden de bugünü geçmemek lazım.

HAYSİYETLİ BİR İNSAN DEĞİLDİR

Şu anda hükümet sözcüsüyüm ve başbakan yardımcısıyım. Benim görevden alınmamı isteyecek kadar haysiyetli bir insan değildir. Ben görevimin başındayım. Bu görevden bugüne kadar da zamkla yapışmış koltukta oturan bir insan değildim. Bunu kendisi çok iyi bilir. Onun istediği noktaya ben siyasi hayatımda çok defa gelmişimdir, her şeyi de feda etmişimdir. Ama benim bir sevdam var, O sevda koltuk sevdası mevki makam sevdası çıkar para ilişkisi adam kandırma değil, birilerinin yaptığı gibi. Ben burada bir dava için varım. Bu dava için ömrümü feda ettim. Ülkeme milletime hizmet etmek için bu görevleri üstlendim. Allah kısmet ederse seçimlerden sonra bu görevde olmayacağım. Şerefimle yaşayacağım. Sadece emekli maaşı ile geçinen ama kalbi huzur içinde bir insan olarak Ankara sokaklarında dolaşacağım. Buna herkes emin olsun. Beni istifaya davet etmek, beni görevden almak için birilerine çağrıda bulunmak senin hakkın da değil haddin de değil.

GÖKÇEKLE İLGİLİ KONUYU 8 HAZİRAN'DAN SONRA KONUŞACAĞIM

Gökçek'e okkalı cevaplar vermeyi aklıma getirdim. Ama iki sebepten bunu yapamayacağım. Birincisi benim Gökçek'e değil ama onun değerli eşi Nevin hanımefendiye büyük saygım var. Ben eşimle birlikte Nevin hanımı çok beğenir ve severiz. Hayırsever bir kadındır, dindar bir hanım efendir. Ankara'daki öksüzlerin yetimlerin başını okşayan bir insandır. Belki de eşinin başarılarında en çok katkısı olan bir hanımefendidir. Bugün burada Gökçek hakkında birşey konuşursam her hale Nevin hanımı üzmüş olacağım. İkincisi yeni bir tartışma konusu ortaya atarak seçimlerden önce kafaları karıştırmak istemem. O yüzden Gökçek ile ilgili yüz konuyu, sekiz Haziran'dan itibaren ömrüm vefa ederse konuşmak isterim.

KİMİN NEREDE HAVLAYACAĞINI, NE YAZACAĞINI BİLİYORUM

Ama o gün gelinceye kadar hükümetimi yıpratacak AK Parti'yi yıpratacak bir sözün bir işin içinde olmam. Şunu sadece söyleyeyim. Ben bu Cumartesi ve Pazar konuşmalarımdan sonra benim aleyhimde yazı yazacak benim aleyhimde konuşacak herkesi biliyorum. Bunların çetelesi elimizde var. Hatta arzu ederseniz size gizli bir mektupla bunu veririm, 7 Haziran'dan sonra açmanız kaydıyla. Biz kimin nerede havlayacağını kimin neler yazacağını kimin bizi itibarsız hale getirmek için hangi işlerin içinde olacağını biliriz. Biz gözü açık adamız. Siyaseti de biliriz. Medyanın içinden de siyasetin içinden de AK Parti'nin içinden de dışından da kimlerin cumartesi pazar konuşmalarını bir şekilde itibarsız kılmak ve bizim mahkum etmek için el ele nasıl çalışacağını çok iyi biliriz. Ateş çemberinden geliyoruz biz. Her şeye davamız adında güzel insanlar adına katlanıyoruz.

'SAYIN GÖKÇEK' DEMİYORUM

O yüzde Gökçek, bakın sayın demiyorum, bu yazdıkları ile bir tek şeyi amaçlıyor. Bir; bir yerlere yaranmak istiyor. İkincisi; oğlunun milletvekili adaylığını garantilemek istiyor. Daha fazlasını bana söyletmesin.

AİLEME GİRME HAYSİYETSİZLİĞİNİ GÖSTERMESİN

Benim aileme girmek haysiyetsizliğini göstermesin. Bunlar bel altı işlerdir. Özel hayata bir saygının da olması gerekir. Ahmet Hakan denen kişi, benimle ilgili ailemle ilgili olarak bir yazıyı yazmış, onu kendisine delil olarak kabul ediyor. Şunu buradan söyleyeyim: Ben Ahmet Hakan beyi Sayın Gökçek'ten çok daha öncesinden beri tanıyorum. Kanal 7'den beri de kader arkadaşlığımız vardır. Son geldiği noktayı çok eleştirmiş bir insanım. Karşı karşıya gelmemeye de çok gayret eden bir insanım. Ama biliyorum ki Sayın Hakan, Gökçek'ten çok daha haysiyetlidir, namusludur. O gazetecilik yapıyor. Bunun yaptığıysa tetikçiliktir.

BENİM CEMAATE SEVGİMİ HERKES BİLİR

Benim cemaat denen olguya karşı sevgimi ve sempatimi 78 milyon insan bilir. Ama şunu da çok iyi bilir ki eğer bu paralel yapı 17 ve 25 Aralık sahtekarlıkları ortaya çıktığı günden itibaren ben hükümetin yanındayım. Ben Sayın Cumhurbaşkanımızın yanındayım. Sadece ben değil eşimle ailemle biz paralel devlet yapılanmasının bir milli güvenlik meselesi olduğunu bilip bununla mücadele eden insanlarız. Ben buyum. Her şeyimle ortadayım. Amerika'ya giden benim, olimpiyatlara koşan benim. Bu himzetlerin ne kadar iyi olduğunu anlatan benim. Ben bunları gizmeledim ki. Ama Gökçek bunlardan daha fazlasını yapmıştır. Belediye başkanlığı adaylığında ve seçimlerde oy isterken bu yapının kucağında oturmuştur. Ve bu yapıya Ankara'yı parsel parsel satmıştır. Yurt yerleri vermiştir, zengin işadamlarına okullar yaptırmıştır. İmar planlarında değişiklikler yaptırmıştır. 30 Mart seçimlerine kadar da ağzından bu paralel yapıyla ilgili bir tek kötü cümle çıkmamıştır. Vakta ki çok zor seçimi kazandıktan sonra birilerine yaranmak için mücadele ediyor görünmektedir. Kanunen vermiş olduğu yerlerin hepsini iptal etme kaygısındır. Mahkemelerde boğuşmaktadır. Biz o zaman hiçbir zaman Ankara'yı veya devletin imkanlarını bu yapı için onların eline kucağına bırakmadık.

GÖKÇEK'İN ADAYLIĞINA KARŞI ÇIKTIM

Ben 2009 ve 2014 seçimlerinde sayın Gökçek'in adaylığına itiraz ettim. Partinin MYK toplantısında o zamanın sayın Başbakanı ile arkadaşlarımla artık yeter dedim. Ankara'ya yakışmıyor dedim. Bundan fazla yapabileceği bir şey yok dedim. Ankara'da yeni bir büyükşehir belediye başkanına ihtiyacımız var dedim. Ama benim siyasette bildiğim bir tek dürüstlük vardır. Bu benim düşüncemdir. Partim farklı bir karar verirse ben o kararı benimser ve o karar için çalışırım Benim sözlerim mutlak doğru değildir. Nitekim 2009 ve 2014'te de partim onun adaylığı üzerinde karar verince eleştirilerimi bıraktım onun seçilmesi için de çalıştım. Bir AK Partiliye yakışan da bu olmuştu. Dolayısıyla o günden kalan hıncını çıkarmaya çalışıyor.

BANA SALDIRAN KİŞİLERİ 8 HAZİRAN'DA ORTAYA ÇIKARACAM

8 Haziran'a kadar müsaade. Bir; bunu kişisel olarak yaptığını düşünüyorum, 8'inden sonra hesabını sorarım. Ama birileri arkadan kuklacılık yaparak bunu kullanmak istemişse benim kulaklarım iyi duyar, onları da teşhir ederim. Onlar da şimdiden korkmaya başlasınlar. Bana bunu saldırtan kişi veya kişileri, 8'inden sonra Allah'ın izniyle ortaya çıkarırım. Ama yüzde 99 kendi inisiyatifiyle bunu birilerine yaranmak duygusuyla yaptığını düşünüyorum. Tekrar eşinden ve onu sevenleden özür diliyorum. Bana böylesine hayasızca hakaret eden şahsa herhalde bunları söylemem gerekirdi.

Zaman, 23.03.2015


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.