Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Bozdağ: Humeyni gibi dönebilirdi

Bozdağ: Humeyni gibi dönebilirdi
Adalet Bakanı Bozdağ, 17 Aralık'ta yapılanma fark edilmeseydi, Gülen'in Pensilvanya'dan Türkiye'ye Humeyni'nin İran'a dönüşü gibi dönebileceğini söyledi. Bozdağ özel yetkili mahkemelere dönüş yaşanacağına dair haberleri yalanladı.

Anadolu Ajansı Editör Masası'na konuk olan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bozdağ 17 Aralık'ın "Türkiye'nin dönüşüme dur dediği gün" olduğunu söyledi: 

"Eğer 17 Aralık olmasaydı veya geç olsaydı, millet bu yapılanmanın Türkiye içinde eriştiği gücün farkına varmamış olsaydı, Fethullah Gülen, Pensilvanya'dan Türkiye'ye Humeyni'nin İran'a dönüşü gibi dönebilirdi. Bu açıdan baktığımızda 17 Aralık, Türkiye'nin böylesi bir dönüşüme 'dur' dediği gün de olmuştur." 

Özel yetkili mahkemelerin dönüşü iddiası 

"Özel yetkili mahkemelerin geri döneceği"ne yönelik iddiaların yer aldığı haberi çarpıtma olarak nitelendiren Bozdağ, "Bu kesinlikle özel yetkili mahkemelerin yeniden dönüşü değildir. Çünkü özel yetkili mahkemeler özel soruşturma usulü olan, özel yargılama usulü olan hususlara bakan mahkemelerdir" diye konuştu:

"Şu anda Türkiye'de soruşturması ve yargılaması farklı herhangi bir suç yoktur. Dolayısıyla 'özel yetkili bir mahkemenin kurulduğunu' söylemek fevkalade büyük bir çarpıtma olur. Yürüyen çalışma sadece ihtisaslaşmayı temin etmenin bir çalışmadır. Bu da insanların lehine olan bir çalışmadır."

"İhanet olarak görüyorum"

Adalet Bakanı Bozdağ, "MİT tırlarıyla ilgili konu bana göre, hukukun bilerek ve isteyerek çiğnendiği, kötüye kullanıldığı bir hadisedir. Ben ihanet olarak görüyorum Türkiye ve Türkiye'nin hukukuna" ifadelerini kullandı.

Bozdağ, MİT tırlarının aranmasına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: 

"Reyhanlı'da bir terör saldırısında onlarca vatandaşımız şehit oldu ve onlarcası da yaralandı. Hatay, Reyhanlı özel yetkili savcılık bakımından Adana'ya bağlı. Bu soruşturmayı yapanlar tıra gittiler, Kırıkhan'da gittiler, başka yerde tırın üzerine çıktılar, ellerindeki kameralarla görüntüler çektiler ama Hatay Reyhanlı'da bu kadar insanımız hayatını kaybetti. Bunlardan hiçbiri Adana'dan kalkıp olay yerinde bir inceleme yapmadı. Çok ilginç." 

"Kimden talimat aldılar?"

Bozdağ MİT tırlarının "Türkiye'yi teröre yardım eden bir ülke olarak göstermek ve uluslararası mahkemelerde yargılatmak için arandığını" savundu:

"Bütün bunların sebebini vatandaş olarak, Adalet Bakanı olarak soruyorum. Sadece muhbiri doğru yerine koyup, hareket eden, kanunu bir tarafa atıp, kendi keyfine göre hareket etmesini sağlayan güç nedir; kimden bu talimatı aldılar? Anayasa, yasa bu yetkiyi vermiyor. Neden yapıldı bu kanun çiğnemeleri? Türkiye'yi teröre yardım eden bir ülke olarak göstermek için yapılmıştır, birinci nedeni budur.

İkinci nedeni Türkiye'nin Başbakanlığını, hükümetini uluslararası mahkemelerde yargılatacak bir süreci başlatmak, orada yargılanmasını sağlamak. Üçüncü bir nedeni de MİT uluslararası bir boyut kazandı. Türkiye'nin istihbarat teşkilatına güvenenlere bir mesaj verilmek istendi. 'Siz Türklere güvenmeyin, onlar kendi ülkelerinde bir yerden bir yere tır dahi sevkedemiyorlar' dedirtmek gibi birtakım hedefleri var. Bunların her biri bu ülkeye ihanettir."

"Adalet Bakanı'na terörist muamelesi yapan bir anlayış"

Bozdağ, "Benimle ilgili terörden soruşturma başlattılar. Terörle yetkili savcı, Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanı hakkında terörle ilgili dosya açtı. Düşünün, Adalet Bakanı'na terörist muamelesi yapan bir anlayış. Bu, bakana terörist muamelesi yapmaktır. Bu, böyle bir şey olabilir mi? Adalet bakanları, savcıları her zaman aramıştır" dedi.

Fethullah Gülen'in iadesi

Bozdağ, Fethullah Gülen'in iadesi konusunda ABD'den beklentilerini anlattı:

"Ben Fethullah Gülen'le ilgili iade talebi ve kırmızı bülten çıkarılması üzerine ABD'nin Türkiye ile ilgili bu olumlu ilişkileri sürdürebileceğine, sürdürmesi gerektiğine inanıyorum. Bu tabii ABD'nin kendi iç değerlendirmesi olacak. Ancak bizi bağlayan hukuk, ikili anlaşmalar var. Biz Türkiye olarak bu hukuka, ikili anlaşmalara Türkiye nasıl uyuyorsa, ABD'nin de uygun davranmasını bekleme hakkına sahibiz." 

Yurtdışındaki okulların dönüştürülmesi

Bozdağ yurtdışında eğitim ve din konusuyla ilgilendiği düşünülen insanların, eğitim ve din konusu dışında her şeyle ilgilendiğini söyledi. Bozdağ, Gülen Cemaati'nin öncülüğünde açılan Türk okullarının dönüştürülmesi konusunda şunları söyledi: 

"Bu kurumların, Türkiye aleyhine çalışmaların yürütüldüğü üslere dönüştüğünü de görüyoruz. İşi gücü eğitim olan bir kurumun yöneticileri, orada çalışanlar, onlarla işbirliği yapanların, Türkiye aleyhine ilgili ülkeler karar alsın, Türkiye aleyhine sonuçlar çıkarsın, Türkiye'yi orada kötü bir noktaya taşısınlar diye bir gayretin, bir çabanın içerisinde olduğunu siz ülke olarak görürseniz, buna dair bir tedbir alma gerekliliği duymaz mısınız?"

Şimdi soruyorsunuz, işi gücü eğitim olan biri, ülkenin başbakanını dinlediğinde elde ettiği veri ne işine yarayacak? Genelkurmay Başkanı'nı, Cumhurbaşkanı'nı dinlediği zaman dini amaçlar bakımından bunu nasıl kullanacak, eğitim amaçları bakımından bunu nasıl kullanacak? Bu bilgiler ne işine yarar? Bu bilgiler nereye transfer edildi?" 

"Gazetecilik faaliyeti nedeniyle tutuklu kimse yok"

Bozdağ bazı uluslararası kuruluşların, Türkiye'de gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklanan gazeteciler olduğuna ilişkin iddialarını değerlendirirken, Türkiye'ye yönelik bir "karalama kampanyası", "algı operasyonu" ve "kirli bir operasyon" yürütüldüğünü bildirdi.

Bozdağ, "Sadece gazetecilik yaptı diye Türkiye cezaevlerinde tutuklu bulunuyor diyenler iftira yapıyorlar. Türkiye cezaevlerinde gazetecilik faaliyeti nedeniyle tutuklu hiç kimse yok" dedi.

AİHM'deki Perinçek davası

Adalet Bakanı Bozdağ, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in AİHM'de görülmeye başlanan soykırımı inkâr davasının temyiz duruşmasıyla ilgili değerlendirmelerde de bulundu. Bozdağ, "Bugün Büyük Dairede görüşülecek husus, tarihi bir husus. Hem Türkiye, hem de Avrupa Birliği değerleri bakımından tarihi öneme haizdir" dedi. Bozdağ, Avrupa'nın söz konusu yasal düzenlemeye karşı sessiz kalmasını eleştirdi, temyiz talebinin kabul edilmesinin ne anlama geleceğini yorumladı: 

"Türkiye'yi ifade hürriyeti, basın hürriyeti üzerinden eleştiren AB'nin, Avrupa Konseyi'nin ve diğer Batılı yetkililerin İsviçre'deki ifade hürriyetini ret ve inkâr eden bu yasal düzenleme karşısında sessiz kalmalarını kınıyorum ve yadırgıyorum. Eğer Büyük Daire, İsviçre'nin temyiz talebini reddetmez, kabul ederse; bunu çok net söylüyorum, Avrupa Birliği'nin üzerinde yükseldiği bütün değerlerin reddi, inkârı anlamına gelir. Eğer öyle bir karar çıkarsa bu karar AB'nin ve Avrupa'nın insan haklarına, ifade hürriyetine verdiği değer anlayışının iflası anlamına gelir."

aljazeera.com.tr, 28.01.2015


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.