Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Transatlantik ticaret ve Türkiye

Transatlantik ticaret ve Türkiye

ABD ve AB arasında müzakere edilen 'Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı' anlaşmasının Türkiye açısından olumsuz sonuçları olabilir.

Avrupa Birliği (AB) ve ABD arasında bir serbest ticaret anlaşmasının oluşturulması fikrinin kökeni 1990 yılına kadar gidiyor. 2007 yılında iki bölge arasındaki ticari işbirliğinin artırılmasına yönelik Transatlantik Ekonomik Konseyi ile atılan adımlar somutlaştı ve 2013 yılında bir serbest ticaret anlaşmasının müzakeresine yönelik çalışmalar başladı. Öncelikle AB ve ABD arasında gerçekleşecek olan ve ‘Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’ (Transatlantic Trade and Investment Partnership, TTIP) olarak isimlendirilen bu işbirliğinin doğuracağı ekonomik büyüklükleri inceleyelim. IMF verilerine göre 2013 yılında, küresel GSYİH büyüklüğü 74,7 trilyon ABD doları, ABD’nin GSYİH’si 16,8 trilyon ABD doları, AB’nin GSYİH’si ise 17,5 trilyon ABD doları olarak gerçekleşti. Yani anlaşmaya konu olan taraflar dünya ekonomisinin yaklaşık yarısını temsil ediyorlar! UNCTAD verilerine göre küresel ölçekte uluslararası doğrudan yatırım (UDY) hacmi 2012 yılında 1,33 trilyon ABD doları, 2013 yılında 1,45 trilyon ABD doları oldu. 2012 yılında ABD’nin AB’de gerçekleştirdiği UDY tutarı 166 milyar ABD doları, AB’nin ABD’de gerçekleştirdiği UDY tutarı ise 105 milyar ABD doları oldu. Diğer bir ifade ile, AB ve ABD arasındaki doğrudan yatırım hacmi küresel UDY’nin yüzde 20’si düzeyine geldi. Yine UNCTAD verilerine göre, 2013 yılı itibariyle ABD’nin AB’ye olan mal ihracatı 264 milyar ABD doları, AB’nin ABD’ye olan mal ihracatı ise 387 milyar ABD dolarına yaklaştı. 2013 yılında küresel mal ihracat hacminin 18,6 trilyon ABD doları olduğu düşünüldüğünde, ABD ile AB arasındaki ticaretin küresel uluslararası mal ticareti hacminin yüzde 3,5’ini oluşturduğu görülüyor. Ancak 'buzdağının' bu görünen kısmının dışında, AB ve ABD’nin diğer ülkelerle yapmış oldukları serbest ticaret ve gümrük birliği anlaşmaları nedeniyle, küresel ticaretin daha büyük bir kısmı bu anlaşmadan etkilenecek. Bu nedenle TTIP, tarafları olan ABD ve AB açısından ekonomik etkilerinin ötesinde, dünyanın diğer ülkeleri için de önemli sonuçlar doğuracak. TTIP, anlaşmanın taraflarından olan AB ile 1996 yılında Gümrük Birliği anlaşması imzalayan Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Türkiye’nin TTIP’den olumsuz etkilenme ihtimali bulunuyor.

TÜRKİYE VE GÜMRÜK BİRLİĞİ

TTIP’nin Türkiye üzerindeki olası ekonomik etkilerini anlayabilmek için, Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği Anlaşması'nın ekonomik sonuçlarını ve Türkiye ile ABD'nin uluslararası ticaretinin seyrini anlamak gerekiyor. Gümrük Birliği (Customs Union), iki veya daha fazla tarafın, aralarındaki gümrük vergisi ve diğer ticaret bariyerlerini, birlikte yaptıkları ticaretin çoğunda veya tamamında kaldırdıkları, buna ek olarak, anlaşma dışı ülkelere ortak gümrük vergisi oranı ve benzeri ticari politikalar uyguladıkları anlaşmalar olarak tanımlanıyor. 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe giren Türkiye-AB Gümrük Birliği sanayi ve işlenmiş tarım ürünlerini kapsıyor. Gümrük Birliği ile bu malların gümrük vergisi ve miktar kısıtlamalarına tabi olmadan serbest dolaşımı hedefleniyor. Anlaşma sonucunda, Gümrük Birliği kapsamındaki sanayi mallarına uygulanan gümrük vergileri sıfırlandı. İşlenmiş tarım ürünlerinde ise ürün fiyatının tarım ve sanayiden gelen payları ayrıldı ve sadece sanayi payı vergi muafiyetine tabi tutuldu. Geleneksel tarım ürünleri kapsam dışında kaldı. Gümrük Birliği anlaşmasının TTIP açısından etkisine gelince; ABD ile Türkiye arasında bir serbest ticaret anlaşması bulunmuyor ve bu nedenle iki ülkenin malları ayrı olarak gümrük vergisine tabi tutuluyor. TTIP’nin devreye girmesi durumunda, ABD malları, Türkiye ile arasında Gümrük Vergisi anlaşması bulunan AB üzerinden gümrüksüz -ve bu nedenle daha ucuz- olarak Türkiye’ye girecek. Türkiye malları ise ABD’ye ihraç edilirken gümrüğe tabi olmaya devam edecek. Bu durum zaten Türkiye aleyhine ilerlemekte olan Türkiye-ABD uluslararası ticaret dengesinin açığını daha da artıracak. Geçmişte AB ile arasında ticaret anlaşması bulunan Andorra lehine tanınan haklardan yola çıkarak ‘Andorra Modeli’ olarak adlandırılan bir yaklaşımın benimsenmesi, Türkiye’nin TTIP’den olumsuz etkilenmemesi için bir çözüm olabilir. Bu modele göre, AB’nin üçüncü bir ülke ile serbest ticaret anlaşması yapması durumunda, tanınan haklardan, AB’nin Gümrük Birliği anlaşması yaptığı diğer ülkelerin de yararlandırılması söz konusu olabiliyor. Oldukça küçük bir ekonomiye ve uluslararası ticaret hacmine sahip olan Andorra için sağlanan bu tür bir ayrıcalığın, dünya ekonomisi ve uluslararası ticaretinde çok daha önemli bir yere sahip olan Türkiye için AB-ABD arasındaki müzakerelerde, AB tarafından ABD’ye kabul ettirilmesi, en azından kısa vadede zor gözüküyor. AB ile ABD arasında TTIP’ye dair müzakereler sürdüğü için henüz Türkiye’nin TTIP’den nasıl etkileneceğini kestirebilmek zor! Ancak, Türkiye ile ABD arasındaki ticaret seyrinin detaylı incelenmesi TTIP’nin etkilerinin anlaşılması açısından faydalı olabilir. Önümüzdeki hafta Türkiye ile ABD arasındaki uluslararası ticaretinin zaman içerisindeki seyrini ve ürün grupları bazındaki dağılımını inceleyip, Türkiye ekonomisi için kritik bu süreci tartışmaya devam edeceğim.

Metin Ercan, Radikal

17.01.2015


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.