Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Numan Kurtulmuş: Üç tane zibidi karikatürle Peygambere hakaret etti diye ...

 Numan Kurtulmuş: Üç tane zibidi karikatürle Peygambere hakaret etti diye ...
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Üç tane zibidi karikatürle Peygambere hakaret etti diye Peygamberin ne gönlümüzdeki yerinde en ufak bir sarsılma olur ne de Hazreti Peygamberin o üstün varlığına en ufak şekilde halel gelmez. Ama bunun üzerinden Müslümanları tahkir etmek, bunun üzerinden İslam inancına birileri saldırmak isterse ona da müsaade etmeyiz" dedi.

Kurtulmuş, TGRT Haber televizyonunun canlı yayınında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

''BAŞBAKAN'IN FRANSA'YA GİTME KARARI SİYASAL OLARAK GÜÇLÜ BİR KARARDI''

Fransa'daki terör saldırıları ve Charlie Hebdo karikatürlerinin yayınlanmasına tepkilerin sorulması üzerine Kurtulmuş, "Sayın Başbakanımızın Fransa'ya gitme kararı aslında siyasal olarak güçlü bir karardı" karşılığını verdi.
Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Ama biz ne adına olursa olsun, İslam adını kullanıyor dahi olsa tasvip etmediğimiz bir karikatürü yayınladı diye herhangi bir kimseyi, bırakın basıp öldürmek, yakmak yıkmak bir fiske bile vuramayız, böyle bir hakkımız yok. Mücadele ederiz, siyasi olarak mücadele ederiz, yanlış yaptıklarını ortaya koyarız, bunu göstermek için bu anlamda insan haklarına, demokrasiye olan saygımızı göstermek için biz zaten Fransa'da olduk. Ama bu şu anlama gelmiyor: insanların yaptıklarının arkasındaki provokasyon ihtimallerinin neler olduğunu bilmiyor ve anlamıyoruz anlamına gelmiyor. Bugünkü esas kavga Hristiyanlarla Müslümanlar arasında, Doğu ile Batı arasında, zenginlerle fakirler arasında değil, esas kavga: dünya öyle bir noktaya geldi ki barış ve düzen yanlılarıyla çatışma ve savaş yanlıları arasında kıyasıya bir mücadele var. Biz bütün dünyada, barış ve düzen yanlılarının ittifak yapmasından yanayız. Kim nasıl provoke ederse etsin, yeter ki biz Türkiye olarak sağduyulu olsun, bütün dünyadaki Müslümanlar sağduyulu şekilde hareket etsinler, bu süreci atlatırız."

''BARIŞ İÇİNDE YAŞAMANIN YOLUNU BULACAĞIZ''

Artık Avrupa kıtasının çok geniş bir Müslüman kitleyle karşı karşıya olduğunu belirten Kurtulmuş, dünyanın hiçbir ülkesinde Müslümanları toplumsal süreçlerin dışında bırakmanın, dışlamanın mümkün olmadığını söyledi.

İslam düşmanlarının da bundan endişe ettiklerini hatta camilerin kundaklandığını ifade eden Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Birileri, savaş yanlıları Avrupa'da İslam karşıtları, camilere saldırılarda bulunacaklar, biz demokratik standartlar içerisinde, anlayış içerisinde Avrupa'daki Türkler, Müslümanlar Avrupa'nın bir parçası olmaya devam edecekler. Türkiye kökenliler için söylüyorum: 52 sene evvel oraya tahta bavullarla gidenlerin torunları bugün Avrupa'da çok etkin noktalara gelmiş insanlar, daha ileriye gelecekler. İngiltere'nin, Almanya'nın, Fransa'nın bir parçası olacak, bunu ayırt etmek mümkün değil. Dolayısıyla hep beraber oturup barış içinde yaşamanın yolunu bulacağız. Herkes kendi inançlarını yaşamaya gayret edecek. Sonuçta Alman toplumun parçası olarak, çoğunluğun değerlerine saygı göstererek yaşamaya devam edecek."

Fransa'daki saldırılara gösterilen tepkilerin İslam dünyasındaki ölümlere gösterilmemesinin sorulması üzerine Kurtulmuş, "Bu eleştiriyi biz de yapıyoruz. Gönlümüz arzu ederdi ki Fransa'da yürüyenler aynı şekilde Gazze'nin bombalandığında anda da da aynı duyarlılığı gösterseydi. Sonuçta başkalarının yaptığı yanlış dolayısıyla aynı yanlışı yapmak durumunda değiliz. Biz Gazze'nin işgalinde de sokaklara çıktık, Mavi Marmara katliamı sonrasında da sokaklara çıktık" yanıtını verdi.


''ÜÇ TANE ZİBİDİ KARİKATÜRLE HAKARET ETTİ DİYE...''

Türkiye'nin tarih boyunca barışın, adaletin sembolü olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, Türkiye'nin barışın dilini hem siyasi hem de kültürel olarak söylemeye devam edeceğini bildirdi.

"Bizim pusulamızın istikameti, insanı hazreti insan olarak görmek" diyen Kurtulmuş, "İslam dünyasının gençlerine bir mesajınız olacak mı" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Bir kere herkesin oynanmak istenen bu oyunu, ortaya konulmak istenen provokasyonun farkına varması lazım. Evet biz bu dinin kutsallarına hiçbir şekilde laf söyletmeyiz, buna müsaade etmeyiz. Bununla ilgili olarak da her türlü tepkimizi meşru yollarda gösteririz ama asla şiddete başvurmayız. Şiddete başvurduğunuz da haklı tepkiniz haksız hale gelmiş olur. Kaldı ki bunların hepsi gelir geçer. Neleri gördük, Hazreti Peygamberin yüzüne 'Sen ebtersin' diye hakaret etmediler mi? 'Peygamberin soyu kesilecek' diyenlerin isimlerini dahi anmıyor, isimlerini dahi hatırlamıyoruz ama Hazreti Peygamberin ismi anıldığı anda, şu anda bile milyarlarca insan her ismi anıldığında gözleri yaşarıyor, içi titriyor, Peygambere salavat getiriyor. Üç tane zibidi karikatürle Peygambere hakaret etti diye Peygamberin ne gönlümüzdeki yerinde en ufak bir sarsılma olur ne de Hazreti Peygamberin o üstün varlığına en ufak şekilde halel gelmez. Ama bunun üzerinden Müslümanları tahkir etmek, bunun üzerinden İslam inancına birileri saldırmak isterse ona da müsaade etmeyiz."


''FRANSA'YA GİTMESEK BU SEFER...''


Davutoğlu'nun Fransa'ya gitmesine muhalefetin eleştirilerinin hatırlatılması üzerine ise Kurtulmuş, "Fransa'ya gitmesek bu sefer aynı isimler kalkarlar derlerdi ki: 'Siz bütün dünya teröre karşı lanet okurken siz niye gitmediniz, demek ki sizin IŞİD'le bir bağlantınız var' derlerdi. Oyun bu kadar açık" değerlendirmesini yaptı.

Numan Kurtulmuş, terör, dini ve milli meseleler üzerinden istismar yaparak siyaset üretenlerin hiçbir zaman başarılı olamayacağının altını çizdi.

''SURİYELİLERE VATANDAŞLIK İZNİ SÖZKONUSU DEĞİL''
Sığınmacılara ilişkin bir soru üzerine Kurtulmuş, Türkiye'de 43 bin 120 Iraklı mülteci, 1 milyon 700 bine yakın da Suriyeli bulunduğunu söyledi.

Türkiye'nin insanlık, komşuluk, kardeşlik vazifesi olarak sığınmacılara her türlü desteği verdiğini anlatan kurtulmuş, sığınmacılara BM standartlarına göre yaklaşık 5 milyar dolarlık harcama yapıldığını anımsattı.

Suriye'nin hem Kobani bölgesi, Cizre bölgesi, hem de Afrin bölgesi ile Halep şehri etrafında çok ciddi çatışmalar olduğunu ifade eden Kurtulmuş, “Halep en stratejik bölge, en kilit nokta Halep. Allah muhafaza orada bir değişiklik olduğu takdirde Türkiye çok büyük bir göç dalgasıyla yeniden karşı karşıya kalabilir. Bunlarla ilgili bütün hazırlıklarımızı gözden geçiriyoruz” dedi.

Suriyelilerle ilgili vatandaşlık izninin söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine Kurtulmuş, vatandaşlık izninin hiç gündemde olmadığını belirterek, “Hatta şu söylendi: Vatandaşlık verecekler ki işte Ak Parti lehine oy kullansınlar gibi bunların hepsi yanlış propagandalardır” diye konuştu.

ÇÖZÜM SÜRECİ
Çözüm Süreci ve HDP Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş'ın 'kuyruk kopacaksa dana bizde kalır” ifadelerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, “Çözüm Süreci herhangi bir kimse istiyor ya da bir siyasi fantezi olsun diye ortaya çıkmış bir şey değil” dedi.

Barış ve kardeşliğin sağlanmasını isteyen sağlam bir bir siyasi irade olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, her türlü provokasyona rağmen, elinde silah olanların da silah bırakma iradesi olduğunu kaydetti.

Bunu baltalamak isteyenlerin, birtakım provokasyonlar yapabileceğine işaret eden Kurtulmuş, ancak hepsinden önemlisinin bu konuda milletin desteği olduğunu ifade etti. Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Artık doğu ve güneydoğu halkı başta olmak üzere herkes diyor ki: Yeter artık bu savaş, bu çatışma, bu terör bitsin diyor insanlar. Dolayısıyla konjonktürel olarak 6-8 Ekim arasında bir oyun oynandı, bu süreci sabote etmek isteyenler bu oyunu oynadılar. Ama Türk siyaseti şunu da gördü ki: Bu oyunun bir parçası olmak Türkiye'deki Kürt siyasetine bir fayda sağlamayacak çünkü başta Kürt kardeşlerimiz bu işe karşı çıkıyor. Kürt kardeşlerimiz derken sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu kastetmiyorum. Neresini koparırız, dana kuyruk tartışmalarınaysa hiç girmiyorum, çok anlamsız, son derece absürt bir tartışmadır. Bu şu demektir: Nereden böleceğiz demektir. Bana söyler misiniz, nereden böleceğiz İstanbul'u Ankara'yı İzmir'i Adana'yı nasıl böleceğiz? Adana, İzmir ne kadar Türkiye'nin bir parçasıysa Hakkari de Kızıltepe de Cizre de Muradiye de Türkiye'nin bir parçası.”

''SÜRECİN GARANTİSİ TÜRKİYE HALKININ TAMAMIDIR''

HDP'nin seçimlere girmesine ilişkin bir soru üzerine Kurtulmuş, HDP'nin siyasal yolunu, Türkiye'de aslında seçmenin 10 Ağustos seçimlerinde ortaya koyduğunu, Demirtaş'ın seçim kampanyasında kullandığı 'barışçıl, bütünleştiren, derleyen, toparlayan” dilini, seçmenin ödüllendirdiğini yüzde 10 barajına yakın desteği Selahattin Demirtaş şahsında HDP hareketine verdiğini anlattı.

Kurtulmuş, “Dolayısıyla yol bellidir. Silahların ilanihaye susmasını söyleyecek bir dil. Türkiye'de Türklerin, Kürtlerin, Sünnilerin Alevilerin kardeşliğini konuşan bir dil, terörün her türlüsünü lanetleyen bir dil, ve çözümü silahların, barutların gölgesinde değil, çözümü demokratik söylemlerin çerçevesinde bulmaya çalışan bir dili ortaya koyarlarsa niye yüzde 10 barajını geçemesin” değerlendirmesinde bulundu.

En karamsar günde, 6-7 Ekim olaylarının olduğu günde dahi bu sürecinin başarıyla bitirileceğine inandığını dile getiren Kurtulmuş, “Barışın tadını almış olanlar tekrar silahların ateşlenmesine müsaade etmez. Çözüm Süreci'nin garantisi Türkiye halkının tamamıdır artık” görüşünü belirtti.

''YOLUN YÜZDE 80'İNİ BİTİRDİK''

Bu anlamsız kavgayı sonlandırmak için yola çıktıklarını anlatan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
'"10 sene evvel bu konuşmayı yapıyor olsaydık, 10 sene şunlar şunlar yapılmalıdır diye konuştuğumuz işlerin yüzde 80'i yapıldı, geriye az bir kısmı kaldı. Azgın bir nehirde karşıdan karşıya geçiyoruz. Yolun yüzde 80'ini bitirdik ama en zor kısmı kaldı. En zor kısmında bu yol geri gidilmez diye geri dönmek değil, bunun maliyeti çok yüksek, kol kola hep beraber vererek sağlam bir zincir oluşturmak ve hep beraber karşı kıyıya geçmektir."

Süreçteki zor kısımların neler olduğunun sorulması üzerine de Kurtulmuş, "Bu anlamda terör örgütünün içinde bulunan insanların bir türlü rehabilite edilmesi, silahların ilanihaye bırakılması, toprağa gömülmesi, bir daha hiçbir şekilde silahların kullanılmayacağına ilişkin bir dönemin ortaya çıkması gibi çok temel hususların bundan sonra kaldığını görüyoruz ve bunlar da inşallah kuvvetli bir şekilde, sağlam bir iradeyle bu adımların atılacağını biliyoruz” karşılığını verdi.


''İSTER BAKANLAR KURULU'NU ÇAĞIRIR, İSTER KENDİSİ GELİR BAŞKANLIK EDER''

Bakanlar Kurulunun 19 Ocak Pazartesi günü Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında toplanacağı belirtilerek, “Muhalefet Ahmet Davutoğlu'nun etkinliği azaltılıyor diye yoğun bir şekilde eleştiride bulunuyor bunu nasıl değerlendiriyorsunuz” şeklindeki soru üzerine Kurtulmuş, şu yanıtı verdi:
“Buradan bir şey çıkmaz, boşuna muhalefet burada uğraşmasın. Bu tarih Sayın Cumhurbaşkanımız ile Sayın Başbakanımız arasında tespit edilmiş olan bir tarihtir ve son derece normal bir süreçtir. Sayın Cumhurbaşkanımız anayasal yetkilerini toplayarak ister Bakanlar Kurulunu çağırır, ister Bakanlar Kuruluna kendisi gelir başkanlık eder. Anayasal bir hakkını kullanıyor. Buradan Sayın Cumhurbaşkanımız ile Başbakan arasında bir problem çıkarmaya, fitne üretmeye kalkanlar, boşuna buradan heveslenmesin. Boşuna çalışmış olurlar.”


GÜLEN'İN İADESİ

“Fethullah Gülen'in iadesiyle ilgili yeşil pasaportunu Türkiye iptal etti, Amerika'dan istemeye hazırlanıyor. ABD'nin vermeyeceği yönünde kamuoyunda bir algı var. Türkiye ısrarcı olacak mı” sorusu üzerine de Kurtulmuş, bu anlamda Türkiye ile Amerika arasında hukuki süreçlerin işlediğini, suçluların iadesiyle ilgili bir ortaklık, sözleşme olduğunu söyledi.

Kurtulmuş, “Amerika'yla olan ilişkilerimiz çerçevesinde normal olan Türkiye'nin bu iade talebine Amerika'nın olumlu cevap vermesidir. Ama siyaseten nasıl davranırlar onu bilmiyoruz. Görünen o ki ABD de bir iadeyi gerçekleştirecek pozisyonda durmuyor ama Türkiye de talebinden vazgeçmeyecek” dedi.

"Paralel yapı"yla mücadelenin ne kadar süreceğine dönük bir soruya karşılık da Kurtulmuş, Türkiye'de paralel yapı vasıtasıyla demokratik meşruiyetin ortadan kaldırılmaya çalışıldığını, buna hiçbir demokratik seçilmiş olan hükümetin müsaade etmeyeceğini, yapılanların bir hesabı olacağını ve bu mücadelenin uzun bir süre devam edeceğini söyledi.

Hürriyet, 15.01.2015

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.