Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Kılıçdaroğlu: Japon kültürü olsa kabine kalmazdı

 Kılıçdaroğlu: Japon kültürü olsa kabine kalmazdı
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 17 Aralık soruşturmasının birinci yılında yolsuzluk ve rüşvetle mücadele mesajları verdi. Kılıçdaroğlu, yolsuzluğun diktatörleşmeye yol açtığını ve hükümetin mevcut sorunların bir parçası ve sebebi olduğunu iddia etti. Kılıçdaroğlu, hakkında yolsuzluk iddiası olan Japon tarım bakanının tavrını örnek gösterdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi'nin düzenlediği "17/25 Sempozyumu"nda konuştu. "Adalet insanın vicdanıdır ve soylu bir kavramdır" diyen Kılıçdaroğlu, rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun başlatıldığı 17 Aralık tarihini unutturmayacaklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu, "17-25 yolsuzluğu bizi dünyanın gündemine taşıdı. Keşke biz gündeme yeni bir icatla taşınmış olabilseydik. Bir ahlakla taşınmış olabilseydik. Bir yolsuzlukla dünyanın gündemine taşıdık. Bir hükümet bir devleti nasıl soyar gördük, bunun örneğini yaşadık" dedi.


"Japon kültürü olsaydı..."
CHP lideri İspanya, Almanya, Danimarka ve Japonya’da ortaya çıkan yolsuzluklar ile bunlar karşısında alınan tedbirleri anlattı.
Japonya’da yolsuzlukla suçlanan tarım bakanının intihar ettiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Bizde Japon kültürü olsaydı Bakanlar Kurulu'nda kimse kalmazdı" dedi.


CHP lideri İspanya'dan da örnek verdi:
"İktidar partisine yönelik de yolsuzluk iddiaları yapıldı. Genel merkezi bir saat değil, iki saat değil tam 14 saat polis tarafından didik didik arandı. İspanya’nın başbakanı çıkıp ‘Bana darbe yapıyorlar’ demedi. Çıkıp ne dedi? ‘Bu iddiaların soruşturuluyor olması İspanya’nın onurudur’ dedi."


"Yolsuzluk endişesi artıyor"
Kılıçdaroğlu, Türkiye'de son yedi yılda yolsuzluk endişesinde yüzde 15'lik bir artış yaşandığını söyledi. OECD'nin Türkiye hakkında ağır bir yolsuzluk raporu yayınladığını belirten CHP lideri, Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün yolsuzluk algı endeksinde Türkiye'nin 11 basamak gerileyerek 64. sıraya düştüğünü anlattı. Kılıçdaroğlu bunun yatırımlara olumsuz etki yaptığını kaydetti:
“Yatırımcı bir ülkeye yabancılar gelirken risk primine bakar. Türkiye’nin risk primi 2013’te 172'yken, 2014’de 209’a yükseldi. Dünyada hiç kimse hukukun olmadığı, adaletin bulunmadığı bir ülkeye gelip yatırım yapmaz. AB Komisyonu, 8 Ekim tarihinde İlerleme Raporu'nu açıkladı. Özel sektör yatırımlarının milli gelire oranı yüzde 16’4’ten 15.6’ya gerilemiş durumda.”
Kılıçdaroğlu yolsuzluğun olduğu yerde otoriteleşme ve diktatörleşme olduğunu savundu ve şunları söyledi:
“Çünkü halkın parasını çalacak kadar ahlâksızlaşan insanlar özgürlüğe kastedecek kadar da ahlâksızdırlar. İşte bu yüzden BM ve bütün uluslararası kurumlar yolsuzlukla mücadele için çalışıyorlar…Yolsuzluğun olduğu bir ülkede adaletten bahsedemezsiniz. Orada üstünlerin hukuk vardır. Güçlüler hakim olurken, haklı olanların hiçbir gücü bulunmaz."


“Kendisi sorun olan, sorunları çözemez"
AK Parti'nin kendisinin sorun haline geldiğini savunan CHP lideri, sorunların bu nedenle çözülemeyeceğini iddia etti:
“Kendisi sorun olan bir hükümet sorunları çözemez. Sorunların yumağı haline gelir. AKP bugün Türkiye’nin ekonomik büyümesinin, bereketinin önündeki en büyük engeldir. Biz yatırımın kaçtığı, işçinin köle düzeninde çalıştığı Türkiye istemiyoruz. Biz hesap verebilen bir kamu yönetimi istiyoruz. Hakimlerin, savcıların sürülmediği, avukatların adliye koridorlarında darp edilmediği bir Türkiye istiyoruz. Biz havuz medyası oluşturan işadamları değil, ülkesine yatırım yapan, istihdam yaratan onurlu saygılı işadamları istiyoruz. Kaçakçıların, hırsızların, yolsuzların değil, girişimcilerin, emekçilerin, namuslu insanların başının dik gezdiği ülke istiyoruz.”


“İnancınızı sömürenlere prim vermeyiniz”
CHP lideri dindar insanın hırsızlık yapmayacağını söyledi ve hükümetin dindar olmadığını şu sözlerle savundu:
“Dindar insan sizin paranızı çalan insan değildir. Dindar insan bu ülkedeki vatandaşın parasını çalan insan değildir. Dindar insan hırsızların değil garibanların yanında duran insandır. Din ne aldatmak için vardır, ne de aldanmak için vardır. Din ahlâklı ve onurlu bir şekilde yaşamak için vardır. O nedenle hepiniz elinizi vicdanınıza koyun ve yeniden düşünün. Mazlumların ezildiği, ahlâklı insanların ezildiği, düşüncesini açıkladığı için insanların hapse tıkıldığı bir Türkiye istemiyoruz… Sizin inancınızı sömürenlere, kimliğinizi sömürenlere asla prim vermeyiniz.”
 

aljazeera.com.tr, 17.12.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.