Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Gül: İkinci soğuk savaş dönemi başladı

 Gül: İkinci soğuk savaş dönemi başladı
"Orta Doğu'da, benim bir devlet adamı olarak gördüğüm en kötü senaryo şu anda gerçekleşiyor" diyen eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Filistin Devleti'ni birçok AB ülkesi üst üste tanıma kararı aldılar. Çünkü bölgede biriken bu büyük ümitsizlik ve hayal kırıklığının nelere mal olacağını herkes artık görmeye başlıyor" değerlendirmesinde bulundu.

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Orta Doğu'da, benim bir devlet adamı olarak gördüğüm en kötü senaryo şu anda gerçekleşiyor" uyarısında bulundu.

Gül, Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) ev sahipliğinde, Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) tarafından düzenlenen 5. Boğaziçi Zirvesi'nin açılışında konuştu.

Zirvenin geçen yıllarda düzenlenen toplantılarına elinden geldiğince katıldığını ve himayesine aldığını hatırlatan Gül, konferansın 2010 yılındaki toplantısında yaptığı konuşmaya atıfta bulunarak, "O zaman söylediklerime baktım, o günkü dünya ve o günkü bölge ile bugünkü dünya ve bugünkü bölge arasında maalesef çok hızlı olumsuz gelişmeler oldu" değerlendirmesinde bulundu.

O günkü konuşmasında, iş birliği ve bölgedeki fırsatlara değindiğini anımsatan Gül, şöyle devam etti:

"Maalesef bugünkü konuşmamda fırsatlardan daha çok sorunların ortada olduğunu göreceğiz. Gelinen noktada hem dünya hem de bölgemiz büyük sorunlarla uğraşmaya başladı. Bu sadece bölgeyle ilgili değil, global olarak büyük sorunlarla karşı karşıya. Rusya-Ukrayna arasındaki son gelişmeler, Kırım meselesi adeta ikinci bir soğuk savaş dönemini başlattı. Bu gerginliğin neticelerini, diyalog kopukluğu, siyasi güvenlik ve ekonomik meselelerde hep olumsuz yönde görmeye başladık. Sadece Avrasya değil, Balkanlar'dan Orta Asya'ya kadar herkes bu gerginlikten etkilenmeye başladı. Bizim bölgemize bakıldığında ise durum daha da vahim."


FİLİSTİN'DE OLUMLU GİDİŞAT YOK

Abdullah Gül, Filistin meselesinde halen olumlu bir gidişat olmadığı gibi çok büyük acıların yaşanmaya devam ettiğini söyledi.

Kuveyt'in işgal edildiği dönemde, bölgedeki en büyük tehdidin Saddam Hüseyin olduğunu belirten Gül, "Ama o gün tek başına tehdit oyken, tehditler adeta çarpan etkisiyle gelişti ve kümülatif bir hal aldı, bugün bölgemiz çok daha karmaşık tehditlerle karşı karşıya kaldı" ifadelerini kullandı.

Yaşanan tehditlerin bölgede büyük hayal kırıklığı oluşturduğunu, çözülemeyen sorunların giderek kronikleştiğini, bunun yanı sıra yeni sorunların ortaya çıkmaya devam ettiğini anlatan Gül, son yıllarda özellikle Irak ve Suriye'deki gelişmelerin bölgenin görüntü ve realitesini çok daha kötü hale getirdiğini söyledi.

Abdullah Gül, şunları kaydetti: "Bölgedeki güvenlik, istikrar neredeyse tamamen yok oldu. Bunda öncelikle kendi halkının meşru taleplerini görmeyenler, daha sonra bugünkü dünyayı anlamayan, bugünkü dünyanın gerçeklerini görmeyen liderlerin irrasyonel tavırları öyle bir noktaya geldi ki, kendi ülkelerinin bel kemiğinin kırılmasına adeta kendileri fırsat verdiler ve sebep oldular. Çok büyük insan kaynakları, çok büyük servetler bölge içinde tükenmeye başladı. Bunlar acı verici ve neticede ortaya herkesin karıştığı 'vekalet savaşları' dediğimiz bu kavgalar çıktı. Benim bir devlet adamı olarak gördüğüm en kötü senaryo şu anda gerçekleşiyor, çünkü ben en kötü senaryoyu Orta Doğu'da uzun süren silahlı mücadeleler ve savaşlarda görürüm."

" ORTADOĞU 'DAKİ SAVAŞIN UZAMASI TÜM DÜNYAYA ZARAR VERİR"
Abdullah Gül, yapılması gereken şeyin bu istikrarsızlık ve güvensizliğin daha uzun yıllar sürmesini engellemek olduğunun altını çizerek, "Bu tahmin etmeyeceğimiz sürprizler ve ummadığımız tehditleri karşımıza çıkartır ki bölge başta olmak üzere bütün insanlık, dünya büyük zarar görür" dedi.

Bu gibi sorunların nihayetinde siyasi çözümlerle sonlanacağını belirten Gül, şöyle devam etti: "Siyasi çözümleri aramak ve başlatmanın şart olduğu kanaatindeyim, tabii ki diplomasi bunun öncülüğünü yapacaktır. Bütün bunlar şunun için elzem; ekonomik kalkınma ve refah istikrarın sağlanamadığı, bölgedeki ülkeler arasında iş birliğinin geliştirilmediği, resmi sınırların idari sınırlar haline getirilmediği hiçbir bölgede büyük ekonomik kalkınma ve refah gerçekleşemez. Bizim de bölgemizde büyük kalkınmaların ve refahın gerçekleşmesi tamamen iş birliğine dayanmakta. Çünkü bölgede hem beşeri hem de tabii kaynak zengin. Bütün bunların harekete geçmesi için bölgede muhakkak tekrar pozitif bir ajandaya dönülmesini sağlamak gerekir. Bunun için de diyalog meselesi çok önemlidir."

Gül, önce diyalogların kurulması, sonra da problemlerin sabırla çözülmesi için gayret sarf edilmesi gerektiğini yineleyerek, bunlardan liderlerin sorumlu olduğunu, ancak bunu sadece siyasetçilere ya da devlet adamlarına bırakmanın da yanlış olduğunu vurguladı.

"ÜLKELER ARASI SİYASİ ANLAŞMAZLIKLAR KALICI GİBİ GÖRÜLMEMELİ"

Ülkeler arasında bazı siyasi anlaşmazlıkların bulunmasının normal olduğunu, bu anlaşmazlıkların kalıcı gibi görülüp bu yüzden ekonomik ilişkiler ve yatırımların zayıflatılmaması gerektiğini belirten Abdullah Gül, "Tam tersine yatırımları, ticari ilişkileri, sivil toplum arasındaki buluşmaları teşvik etmek siyasi ilişkilerdeki problemlerin aşılmasında da çok büyük katkı sağlar" dedi.

Abdullah Gül, realist olarak bölgedeki problemlerin görülmesi gerektiğini, görmezlikten gelmenin yanlış olacağını dile getirerek, bunların aşılması için büyük gayret sarf edilmesi gerektiğine dikkati çekti.

Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunların yanında olumlu gelişmelerin olduğunu da söylemek gerek. Her ne kadar potansiyeli yakalama konusunda hız biraz yavaşladıysa da ticaretin devam ettiğini, yatırımın devam ettiğini hep beraber görüyoruz. Siyasi konularda da önemli gelişmeler var. Filistin Devleti'ni birçok AB ülkesi üst üste tanıma kararı aldılar. Çünkü bölgede biriken bu büyük ümitsizlik ve hayal kırıklığının nelere mal olacağını herkes artık görmeye başlıyor. Irak'ta çok gecikmiş de olsa daha kapsayıcı bir hükümetin kurulduğunu görüyoruz. Kürt Bölgesi ile merkezi hükümet arasında petrol-gaz sorunlarının çözülmesi neticeleri çok müspet olacak gelişmelerden. Ayrıca, Kürt Bölgesi'nin bağımsızlıkla ilgili referandum kararını askıya alması, ülkenin birliği ve bütünlüğü açısından önemli ve istikrara büyük katkı sağlayıcı bir durum."
Dün Katar'da yapılan "Körfez İşbirliği Teşkilatı Zirve Toplantısı"nı hatırlatan, orada da çeşitli hassasiyetlerin ve rahatsızlıkların olduğuna değinen Gül, diyalogla tüm bunların aşılmasının mümkün olduğunu söyledi.

Abdullah Gül, bölgenin bir gün huzura kavuşacağından emin olunması, bunun için herkesin elinden gelen gayreti göstermesi gerektiğini belirterek, "Başka ülkelerin Orta Çağ'da yaşadıkları çektikleri problemleri, acıları, bugünkü çağda bizlerin yaşıyor olmasının çok elem verici olduğunu ifade etmek isterim. Kendi enerjimizi tüketmek yerine, diyalogla, konuşarak sorunları aşmanın da mümkün olduğuna inanıyorum. Çünkü çok daha büyük yıkımlardan sonra çok daha büyük sorunları başka ülkeler aştılar" diye konuştu.
Konuşmasının ardından Abdullah Gül'e, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, katkılarından dolayı plaket takdim etti.

Radikal, 10.12.2014

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.