Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Tuğluk: Kobani Kürtler için ölüm kalım meselesi

 Tuğluk: Kobani Kürtler için ölüm kalım meselesi
Tuğluk’a göre IŞİD’in, Kobani’deki Kürt köylerini ele geçirmesi tüm Kürtleri, stratejik bir karar aşamasına getirdi. Durumu, “ölüm ya da kalım meselesi” olarak tanımlayan Tuğluk, çözüm sürecinin de tehlikede olduğunu söyledi.
 

IŞİD’in arkasında 'Ortadoğu’da mevcut statükonun devam etmesini isteyen bölgesel güçlerin' olduğunu iddia eden Bağımsız milletvekili Aysel Tuğluk IŞİD’in amacının da, “Kürtlerin Suriye’deki kazanımlarını yok etmek olduğunu” söyledi.
PKK'nın Suriye kolu PYD’nin Ocak 2014'de Kobani, Afrin ve Cizire'de oluşturduğu özerk yönetim modelini Tuğluk, 'Ortadoğu’ya örnek olabilecek bir model ve Kürtlerin 100 yıllık hayali' olarak tanımladı, bu yüzden de saldırı altında olduğunu söyledi.
Tuğluk, Türkiye'nin IŞİD'e 'lojistik destek' verdiğini de öne sürdü.
Türkiye, Suriye’nin geleceğinin, Suriye halkının tamamının kabul edeceği bir biçimde belirlenmesi gerektiğini vurgulamış, PYD’nin Türkiye tarafından muhatap alınması için, PYD’nin, emrivakilerden kaçınmasını şart koşmuştu. Ankara, diğer koşullarını da PYD’nin rejimle işbirliği yapmaması ve muhaliflere katılması, Türkiye’nin güvenliğini tehdit edecek faaliyetlerden kaçınması olarak ilan etmişti.
Tuğluk “Ortadoğu’da bütün kimlikleri, kültürleri tehdit eden bir oluşum” olarak tanımladığı IŞİD’in hedefinde Kürtlerle birlikte Ortadoğu’nun da olduğunu söyledi:
“Hedef Ortadoğu’daki bütün kimlikler üzerinden bir çatışma zemini yaratmak ama bir diğer önemli nokta ise Kürtlerin kazanımlarının, IŞİD çetesi tarafından ortadan kaldırılması. Biz geleceğimiz açısından Rojava, Kobani devrimini çok stratejik buluyoruz. Geleceğimiz açısından belirleyici.

ABD Kürtleri kendisine muhtaç etmek istiyor
Tuğluk, ABD öncülüğünde IŞİD’e karşı gerçekleşen askeri operasyonu değerlendirirken de, “ABD, IŞİD’i bombalıyor ama nasıl bir stratejiyle? Kürtleri kendisine muhtaç hale getirme politikası izliyor, sonra da kurtarıcı rolüne soyunuyor. Yani aslında IŞİD’in bir hamisi de ABD” dedi:
“Politikaları Kürtleri muhtaç etmek, hatta “Siz bizsiz Ortadoğu’da hiç bir şey yapamazsınız, varolamazsınız” mesajı vermek. Orada direnen güç YPG. Halkı katliamdan, IŞİD soykırımından koruyan tek güç YPG ve PYD. IŞİD herkes için, en başta da Türkiye için bir tehlikedir. Bu eli kanlı örgütün elindeki silahı Türkiye’ye çevirmeyeceğinin garantisi var mı? IŞİD, ABD için de bir tehdit haline geldi. Bu belanın Ortadoğu’dan çıkarılması gerekiyor. Hiç bir zaman Amerika, halklara özgürlük getirmemiştir. Bu tarihsel bir gerçektir. Özgürlükler, halkların mücadeleleriyle, özgürlükleriyle gelişmiştir. Rojava’da yapılan da budur. Rojava’da yaratılmak istenen tüm halkların, kimliklerin birlikte özgürce yaşaması için bir sistem oluşturulması. Bu sisteme tepki gösteriliyor. Ortadoğu’da bu modelin gelişmesini istemiyorlar, bu model boğulmak isteniyor."


Kürtler birlik olmazsa tarih onları affetmez

Rojava’nın savunulmasının Kürtler için ölüm kalım süreci olduğunu söyleyen Tuğluk, direniş alanlarının genişletilmesi için Kürtlerin birliğinin sağlanması gerektiğini de vurguladı.
Irak’ta Mesut Barzani yönetimindeki KDP’nin ve Suriye’de KDP’nin desteklediği Kürt partilerin, PYD ile özellikle Rojava’daki yönetim konusunda fikir ayrılığı yaşadığının kendisine hatırlatılması üzerine de şunları söyledi:
“Kürtler bir tercihle karşı karşıyalar, ya kendi topraklarında eşit ve özgür yaşama konusunda bir direniş geliştirecekler ya da maalesef bu egemen güçlerin politikaları altında geçmişte yaşadıkları acıları yaşayacaklar. Böyle bir kritik süreç. Bunlar tarihi belirleyen anlar. Direnmekten başka seçenek yok. Kürtlerin geliştirdiği de budur. Ancak direniş alanlarını genişleterek özgürlüklerin korunabileceğini düşünüyoruz. Bu saldırının altında şu var, Kürtlerin direnişle yarattıkları bir özgürlük alanı var, bu ellerinden alınmak isteniyor. Bu özgürlük alanlarını kaybetmemek için Kürtler olağanüstü bir direniş sergilemek zorundalar. Bu kaybetmek ile kazanmak arasında bir durum. Bu çerçevede Kürtlerin bir araya gelmesi önemli. Bu yok edici yönelime karşı birliklerini, ortak savunma güçlerini oluşturmaları gerekiyor. Bu nedenle biz, ulusal birlik noktasında hele de şu günlerde, şu anlarda bütün Kürtlerin bu sorumlulukla harekete geçmesi gerektiğini, ulusal konferansın toplanması gerektiğini düşünüyoruz. Zaman, bu an, bunu emrediyor. Toplumun bu çağrısına yanıt vermeyenler, tarih karşısında mahkum edileceklerdir.”
PKK lideri Abdullah Öcalan, Irak, Suriye, İran ve Türkiye’deki Kürtler’in bir araya gelmesini ve geleceklerinin nasıl olacağının tartışılması fikrini ortaya atmış, KDP fikre karşı çıkmamakla birlikte ulusal konferans gerçekleşmemişti. IŞİD’in Irak ve Suriye’de Kürtler’e yönelik saldırılarının artmasından sonra ulusal konferans toplanması çağrıları yeniden sıklaştı.
Tuğluk, şu ana kadar Ulusal Konferansın yapılmamış olmasının ve kısmen oluşturulan ortak savunma gücünün bütün Kürtleri kapsamına alacak şekilde olmamasının ‘çok büyük bir eksiklik’ olduğunu söyledi. Kürt partilerinin basit, günlük, hesapçı yaklaşımlar içine girmemesi gerektiğini vurguladı:
“Dedim ya ölüm kalım meselesi, ya kaybedeceğiz ya kazanacağız. Kürtlerin kritik bir eşikte olduğunu herkes bu defa fark etmeli.”


Çözüm süreci tehlikede

Türkiye’nin IŞİD’e lojistik destek sunduğu ve militan geçişlerine kolaylık sağladığını iddia eden Tuğluk, “Bir de çözüm süreci ifade ediliyor. IŞİD ile ortaklık devam ederken kendilerini kandırırlar. Böyle bir durumda çözümden bahsedilemez. Hiç bir Kürdü buna inandıramazsınız, "dedi.
“En başından beri biz bu politikanın yanlış olduğunu ifade ediyorduk. Bir yandan Rojava devrimini boğarım, bir yandan da barışı, süreci devam ettiririm demenin yanlış olduğunu söyledik. Desteklemiyorsa neden sınırdan çok kolay giriyorlar, neden kamplarda barındırılıyorlar? Bunlar açığa çıkmış şeyler. Hatta şöyle bir durum bile söz konusu, Karayılan da dile getirdi, Kobani’ye saldırı 49 rehinenin serbest bırakılmasından hemen sonra başladı. Kobani karşılığında rehineler serbest bırakıldı, yargısı var bizde. Bütün bunlar böyle değilse, o zaman çıkıp açıklasınlar, IŞİD’e karşı neden tavır almıyor? Bu militanlara karşı neden bir operasyon geliştirmiyor?”
Türkiye’nin artık bir karar vermesi gerektiğini söyleyen Tuğluk, çözüm sürecinin bitirilmesinin sonuçlarının herkes için ağır olacağını ama Kürtler’in sabrının da sonsuz olmadığının bilinmesi gerektiğini söyledi.
“Türkiye’nin merkeze koyduğu şey, silahların bırakılması. Bu aslında bu işi çözmüyorum, çözmek istemiyorum demektir. Bakanların bütün odaklaşması bunun üzerine kurulu. Oysa silah meselesi en son ele alınması gereken bir aşama. Şu çok önemli, kıymetli bir adım, Kürtler Türkiye coğrafyasında savaşı bitirme konusunda karar aldılar ve adım attılar. Gereklerini yerine getirmeye çalıştılar. Bu sürecin ilerleyebilmesi için Kürtlerin talepleri var, bu talepler yok sayılarak gelişme sayılamaz. Ve artık Rojava devrimi ile çözüm süreci iç içe geçmiştir.”


Neden taş attı?

Tuğluk, Suruç'taki gerilim sırasında güvenlik güçlerine neden taş attığı sorusuna da şu yanıtı verdi:
“Aslında çok insani temelli. Orada soykırıma, katliama tabi tutulan, bir örgütün saldırısı altında olan, bizden olanlara sahip çıkmak dayanışma içinde olmak amacıyla halkın toplandığı bir yerde, devletin çok sert yönelimleriyle karşı karşıya geldik. 4 gündür buradayım, milletvekilleri olarak sürekli yetkili makamlarla görüşmeler yapıyoruz. Neden burada olduğumuzu ifade ediyoruz, ortaklaşmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz, ama günlerce muhatap bulamadık. Çok yoğun, çok şiddetli bir saldırı oldu. Müzakere ettiğimiz bir yapı görmedik karşımızda. Halka dönük bu saldırı konusunda öfkeleniyoruz tabii ki, bu öfkenin dışavurumundan başka bir şey değil. Çok da fazla büyütülmemeli.”

aljazeera.com.tr, 24.09.2014

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.