Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Babacan: MB politikaları, bir ülkenin iyiye ya da kötüye gitmesini sağlamaz

 Babacan: MB politikaları, bir ülkenin iyiye ya da kötüye gitmesini sağlamaz
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, merkez bankalarının genişlemeci ya da sıkılaştırıcı politikalarının bir ülkenin kalıcı olarak iyiye ya da kötüye gitmesini sağlayamayacağını belirterek, "Asıl önemli olan ülkelerin kendi iç yapısal reformlarıdır" dedi.

Ali Babacan, dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alan 19 ülkeden ve Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'ndan oluşan G-20'nin Avustralya'nın Cairns şehrinde düzenlenen "G-20 Bakanlar ve Merkez Bankası Başkanları Toplantısı"na katıldı. Toplantıda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı ve Hazine Müsteşarı Vekili Cavit Dağdaş da hazır bulundu.

Babacan, ilk olarak G-20'nin iş dünyası, sivil toplum, düşünce kuruluşları ve gençlere yönelik etkileşim grupları olan B-20, L-20, C-20, T-20 ve Y-20'nin G-20 gündemine ilişkin politika tavsiyelerini paylaştığı oturuma katıldı.

Babacan, Avrupa'ya finansal ve ticari kanallarla entegre olmuş Türkiye açısından Avrupa Merkez Bankası'nın yeni duruşunun önemli ve olumlu olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"Şunu unutmamak lazım ki merkez bankalarının genişlemeci ya da sıkılaştırıcı politikaları bir ülkenin ne kalıcı olarak iyiye gitmesini ne de kalıcı olarak kötüye gitmesini sağlar. Asıl önemli olan ülkelerin kendi iç yapısal reformlarıdır ve yapısal sorunlarını çözmek için atacağı adımlardır. Dolayısıyla biz kuşkusuz bu büyük merkez bankalarının ne yaptığını yakından izleyeceğiz, onların olumlu ya da olumsuz etkilerinden yararlanacak mıyız zarar mı göreceğiz, bunları da dikkatle izleyeceğiz ama bir yandan da asıl önemli olan kendi ev ödevlerimiz yapacağız. Ev ödevlerimizin ne olacağı da aslında kalkınma planımızda ortaya konmuş durumda."

Babacan, yayınladıkları kalkınma planındaki öncelikli dönüşüm programları üzerinde çalıştıklarını, bin 200'ün üzerinde eylem planının yer alacağı bu programda ne zaman ne yapılacağının açık takvimlerle detaylı bir şekilde ortaya konulacağını ifade etti. Bu planların düzgün bir şekilde uygulanmasıyla ekonomideki temel sorunların çözümüyle ilgili adımların atılacağını vurgulayan Babacan, böylelikle kalıcı olarak daha yüksek büyüme potansiyeline ulaşmanın yolunun da yapısal reformlardan geçtiğinin tescil edileceğini aktardı.

Babacan, Türkiye'nin komşu ülkelerdeki sorunlar sebebiyle yerlerinden edilmiş insanlar konusunda uluslararası toplumun yeterli desteği verip vermediğine yönelik bir soru üzerine de şunları kaydetti:

"Biz, yerlerinden edilip Türkiye'ye gelen komşu ülke vatandaşlarına resmen göçmen demiyoruz. O statüyü vermiş değiliz onlara. Onlar bizim misafirimiz. İhtiyaç olduğunda nasıl komşu komşuya yardım ederse biz de onlara bu perspektifle yardımcı oluyoruz. Suriye'deki ilk zorluklardan sonra, adeta sorunun artık bir iç savaşa dönüşmesiyle beraber yaklaşık 1,5 milyon Suriyeli kardeşimiz, komşumuz şu anda Türkiye'de yaşamaya başlamış durumda. Problemlerin Irak'a yansıması ve özellikle IŞİD'in bölgedeki faaliyetlerinin artmasıyla beraber Irak'tan da şimdi belli miktarda kardeşimizin Türkiye'ye doğru geldiğini ve Türkiye'de daha emniyet içerisinde yaşamayı tercih ettiğini görüyoruz.

Bunlarla ilgili bizim kendi bütçe imkanımız çok şükür yeterli ve şu ana kadar olduğu gibi bundan sonra da bir insanlık borcu olan faaliyetlerimizi devam ettireceğiz. Arzu ederiz ki uluslararası toplum da bu konularda daha hassas olsun, uluslararası kuruluşlar bir insanlık problemi olan ve aslında küresel bir problem olan bu konuyu daha önemsesinler. Arzu ederiz ki, uluslararası kuruluşlar finansal açıdan bu sorunun çözümüne katkıda bulunsunlar ama bugüne kadar aradığımız, arzu ettiğimiz desteği maalesef görmedik."

wsj.com.tr, 21.09.2014

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.