Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Demokratik Açılım > Açılım önce Küçük Meclis'te tartışıldı

Açılım önce Küçük Meclis'te tartışıldı
 

Hükümetin başlattığı 'demokratik açılım' süreci önümüzdeki hafta TBMM'de tartışılacak. Bunun öncesinde süreç, Diyarbakır'da Türkiye Küçük Millet Meclisi'nde tartışıldı.
 

Yerel Form Ortak Çalışma Grubu tarafından Haziran 2008'da başlatılan Türkiye Küçük Millet Meclisi toplantısında bu kez de Kürt açılımı tartışıldı. Toplantıya Yazar Mehmet Altan, AK Parti Diyarbakır Milletvekili Abdurrahman Kurt, Kudbettin Arzu ve Diyarbakır'daki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.

Avukat Sıtkı Zilan, öğrenci andını kastederek, çocuğunun her gün 'Türklere kurban olmak istiyorum' demesinden rahatsız olduğunu söyledi. Hükümetin andı kaldırmasını isteyen Zilan, Kürtlerin haklarının anayasa ve mevzuatlarla güvence altına alınmasını talep etti.

Diyarbakır Tabipler Odası Başkanı Dr. Selçuk Mızraklı da "Başbakan Erdoğan'ın koltuğunun altında birkaç karpuz var. Ama bir de çok büyük bir Diyarbakır karpuzu var." diyerek, Kürt sorunun çözümü için hukuksal, idari düzenlemeler yapılmasını istedi. Ülkenin en önemli sorununda üniversitelerin sessiz kalmasını da eleştiren Mızraklı, kan ve gözyaşının durduğu bir noktada olunduğunun altını çizerek, çözüm için akademik kurumların da öneri getirmesini istedi.

Kurdi-Der Yöneticisi Remzi Azizoğlu, Türkiye'de Türk, İslam, Sünni ve laik gibi küçük bir grubun oluştuğunu savunarak, "Bunların dışındaki bireyler kendilerini güvensiz bir ortamda görmeye başladı. Sorunun temeli bireyin kendini güvenli bir ortamda görememesidir. Çözüm, sorunun başladığı yerde aranmalı." diye konuştu.

Makine Mühendisleri Oda Başkanı Hakan Subaşı, Kürtlerin haklarının yasalarla güvenceye alınmasını isteyerek, "Çözümlerin yasalara dayanması gerekiyor. Çözümü gerçekleştiren AK Parti giderse, MHP gelir. Sonra bütün yapılanları yasaklar. Hükümet çözümü beyninde istiyorsa, gerçekten çözüme ulaşır." sözlerini kullandı.

Av. Serhat Eren, süreçte 'yapılamayacak' konuların tartışılmasının çözümü engelleyeceğinin altını çizdi. Yapılabilecekler üzerinden 'kırmızı çizgi'lerden arındırılmış bir şekilde yürünmesini ifade eden Eren, süreçte hem Türkler hem de Kürtlerin 'taviz vermeyen' bir tavır sergilemesinin yanlış olduğunu kaydetti. Av. Eren, dağ koşullarının ortadan kaldırılması gerektiğini vurguladı: "TCK 220 maddesi dağın koşullarını güçlendiriyor. Bir gösteriye katılıp, polise küçük bir taş atan çocuk, 13 yıl ceza alıyor. bu şekilde 5 bin kişi ceza almış. 3 kişi yargılanıyor. Bu kişi cezaevinden çıktıktan sonra direk dağa çıkar. Bu çocuklar ağlayarak cezaevine girer, 3 ay sonra Kandil'in temsilciymiş gibi açıklama yapar. PKK'nın yapamadığını mahkemeler yapar. Hayatlarında hiç DTP'ye gitmeyen insanlar bile zorla örgüt üyesi yapılıyor. 5 bin insan dışında 10 binlerce ailesini düşünmek gerekir."

Av. Sabahattin Korkmaz, Kürt meselesini tanımlamakta yanlış bir yol izlendiğini öne sürdü: "Kürt meselesi bir ulusal meseledir. Kürtler tarihsel, kültürel, dilsel olarak bir ulustur. Kürt meselesi kendi kendini yönetme, bir Kürdistan meselesidir. Bu irade milletin elinden kanla, gözyaşı, katliamlar zorla yok edilerek alınmıştır. Yüzyıla kadar işlenenler insanlığa karşı işlenen uygulamalardır. Devlet kurmak için kurban verecek tek bir insanımız olmamalı, ancak kendi anadilini konuşmak için her şeyini kurban edebilmelidir."

Tartışmalar 'açılımın önündeki anayasal engeller' konusuyla devam etti.

Zaman, 08.11.09


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.