Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Dijital ekonomi işsizlik ve gelir dağılımını nasıl etkiliyor?

Dijital ekonomi işsizlik ve gelir dağılımını nasıl etkiliyor?

Dijital ekonomi sadece günlük hayatımızı değil, ekonomik ilişkilerimizi de yeniden düzenliyor. Geleceğimizi ve hatta bugünümüzü etkileyen, sadece Türkiye’de değil, dünyada da işsizlik gelir dağılımı gibi göstergelerini alt üst eden dijital ekonomi geleceğimizi nasıl şekillendiriyor? “Ara eleman yetiştirmeliyiz” cümlesinin klişe olduğu Türkiye, bu değişimin neresinde? Bahçeşehir Üniversitesi’nden Emrah Aydınonat dijital ekonominin etkisini yazdı.

Dijital Ekonomi, İşsizlik ve Gelir Dağılımı

Müşteri hizmetlerini aradığınızda, otomatik cevap sistemini geçip gerçek bir müşteri hizmetleri yetkilisine ulaşmakta güçlük mü çekiyorsunuz? Gelen bir aramayı cevapladığınızda, bir şirketin veya ürünün tanıtımını yapan bir ses kaydıyla mı karşılaşıyorsunuz? Yıllardır banka işlerinizi, bankaya giderek değil, internet bankacılığı aracılığıyla mı hallediyorsunuz? Yemek, çiçek veya kitap siparişi vermek için online uygulamaları mı kullanıyorsunuz? Arabanızı servise götürdüğünüzde, aracınızın neredeyse bütün testlerinin bir bilgisayar tarafından yapıldığını mı görüyorsunuz?

Yeni dünyaya hoş geldiniz! Dijital teknoloji, her geçen gün, insanların işlerini ellerinden alacak şekilde gelişiyor. Şirketler, rutin işleri yapan insanlar yerine, daha düşük maliyetli bilgisayarlar ve makineler kullanmaya başlıyorlar. Müşteri hizmetlerini aradığınızda gerçek bir insana ulaşmak için defalarca “0” tuşlamanıza rağmen ana menüye dönmenizin nedeni bu!

Carl B. Frey ve Michael A. Osborne’un bu konuyu inceleyen ayrıntılı bir çalışmaları var. Çalışmaya göre, ABD.’deki işlerin %47’sinde çalışanlar, bilgisayar ve bilgisayar destekli sistemlerin tehditti altında.* Bir düşünce kuruluşu olan Brugel’in, Frey ve Osborne’un makalesini temel alarak yaptığı hesaplamaya göre ise, Avrupa’daki işlerin %54’ünde çalışanlar benzer bir tehdit altındalar. Bu çalışmalara bakıldığında, tehdit altında olan çalışanların, eğitim gerektirmeyen, niteliksiz ve rutin işlerde çalışanlar olduğu anlaşılıyor. Örneğin, İsveç’de çalışanların sadece %46,69’u tehdit altındayken, niteliksiz işlerin nispeten daha fazla olduğu Romanya’daki çalışanların %61,93’ü tehdit altında!*

Makinelerin ve bilgisayarların, insanların işlerini yapmaya başlaması çok yeni bir şey değil. Hatta makinelerin ve bilgisayarların işsizlik yaratacağı korkusu da yeni bir korku değil. 19. yüzyılda da emek-tasarrufu sağlayan teknolojilere karşı ayaklanan işçiler vardı. Bugün olanlar da, 19. yüzyılda olanlara benziyor. Niteliksiz işçiler işlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalırken, teknolojik ilerleme pek çok yeni iş alanı da yaratıyor. Sorun şu ki, niteliksiz işçilerin çoğu bu yeni iş alanlarında çalışmak için uygun değil. Dijital teknolojilerden korkmamıza onlara karşı savaşmamıza gerek yok ama dijital ekonomiye geçişin ağrılı bir süreç olacağı da açık. Bu dönüşümün maliyetini en aza indirmek için, her ülke kendisini bekleyenleri anlamaya çalışmalı ve önemsemeli.

Niteliksiz işlerin bir ülke ekonomisi içindeki payı arttıkça, bu dönüşümün daha da maliyetli olacağını göz önünde tutarak, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler bu dönüşümü daha fazla önemsemeli! İsveç, Finlandiya gibi ülkelerde hem eğitim seviyesi hem de nitelikli işlerin ekonomideki payı yüksek olduğu için bu ülkeler, karşı karşıya oldukları bu dönüşümü nispeten daha düşük maliyetlerle atlatacaklar. ABD. gibi ülkeler belki biraz daha zorlanacak. Ama en çok zorlananlar, az gelişmiş ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler olacak. Unutmamak gerekir ki, bu dönüşüm, ayak uydurabilen insanlar ve ülkeler için yeni fırsatlar sunuyor.* Dolayısıyla, iktisatçıların öngörülerini ciddiye alıp, bir an önce neler yapılması gerektiğini düşünmek gerekiyor.

Aslına bakarsanız, Türkiye için söylenecek şeyler belli. Hemen her gün tekrar tekrar söylediğimiz şeyler. Türkiye’nin nitelikli işgücü açığını ve eğitim kalitesini dikkate alarak endişelenmeye başlaması lazım. Ezberci, itaati salık veren, yaratıcılığı öldüren, sorgulamayı suç kabul eden eğitim sistemimiz bizi geleceğe taşımayacak. Araştırmacıların öngörüleri doğruysa, rutin işlere odaklanan mesleki eğitim anlayışımız da pek işe yaramayacak. O çok istediğimiz yerli otomobili yapabilmek, ihracatı arttırabilmek ve muasır medeniyetlerle rekabet eden bir ülke olabilmek için ilk yapmamız gereken şeylerden biri, eğitim sistemimizi ve büyüme politikamızı gözden geçirmek olmalı. İnşaata ve çılgın projelere odaklı, duble yollarla övünen büyüme anlayışımızla daha fazla ilerleyemeyeceğimiz çok açık. Bunların, özellikle de eğitim konusunun, hemen her yazıda tekrar edilmesinden sıkıldığınızı biliyorum ama ne kadar tekrar etsek az. Çünkü yüzlerce yazarın ve uzmanın, sayısız yazı ve raporuna rağmen, Türkiye’de eğitim konusu pek ciddiye alınmıyor.

Türkiye gibi ülkelerin endişelenmesi gereken bir şey daha var. Bizim gibi ülkelerde, nitelikli çalışanların istihdam edildiği teknoloji yoğun sektörlerin payı nispeten düşük. Tekstilde, inşaatta veya bankacılıkta, bugün insanların yaptığı rutin işleri dijital teknolojilere devretmek her geçen gün kolaylaşıyor. Yani bizim gibi ülkelerde sermayenin, emeği ikame etmesi, bu dönüşümü başlatan gelişmiş ülkelerdekine kıyasla daha kolay. Bu durum, gelecekte gelir dağılımının daha da bozulmasına neden olabilir.

Biliyorsunuz, Thomas Piketty, 21. Yüzyılda Kapital başlıklı kitabında, kapitalizmin gelir dağılımını bozma eğilimine dikkat çekiyor.* Sermayenin getiri haddinin, iktisadi büyüme haddinden büyük olduğu durumlarda, gelir eşitsizliğinin artacağını ifade ediyor. Örneğin, arsa ve inşaatların getiri haddinin, iktisadi büyümeden fazla olduğu durumda, gelir dağılımının bozulacağını söylüyor. Piketty’nin uyarıları tüm kapitalist ekonomiler için geçerli. Ancak, gelişmekte olan ülkelerin, gelir dağılımı konusunu teknolojik gelişmeler ışığında daha dikkatli bir biçimde değerlendirmesinde fayda var. Çünkü, Kemal Derviş’in de dikkat çektiği gibi, niteliksiz işgücü, bilgisayarlar ve makineler ile ikame edildikçe, sermayenin getirisi emek getirisine göre daha çok artabilir.* Bu da gelir dağılımını bozabilir.* Türkiye’de genellikle, dijital ekonomiye geçişin sağladığı olanaklar tartışılıyor. Ama eğer bu öngörülerde biraz doğruluk payı varsa, Türkiye’nin dijital ekonominin taşıdığı riskleri de bir an önce ciddiye alması gerekiyor.

Türkiye’nin, dijital ekonominin gelir eşitsizliğini arttırmasından kaygı duyması için tek sebep, zengin ve yoksul arasındaki uçurumun artacak olması değil. Yapılan çalışmalar gelir dağılımındaki bozuklukların iktisadi büyümeyi ve kalkınmayı olumsuz yönde etkilediğini söylüyor.* Gelir dağılımındaki bozulmanın olumsuz etkileri bununla da kalmıyor. Araştırmacılar, gelir eşitsizliğinin, sağlığı, yaşam süresini, akıl sağlığını, suç oranlarını ve hatta insanların birbirine duyduğu güveni bile olumsuz yönde etkilediğini söylüyor.* Özetle, 2002-2007 arasında biraz düzelttiğimiz, ancak 2008’den sonra iyileştirmeyi başaramadığımız gelir dağılımının,* önümüzdeki yıllarda seyircisi kaldığımız teknolojik gelişmeler nedeniyle bozulmasından kaygı duymamız için yeterince sebep var. Dahası, eğer Piketty haklıysa, erteleyip durduğumuz reformlar nedeniyle yavaşlayan iktisadi büyümenin, gelecek yıllarda gelir eşitsizliğinin artmasına katkı yapabileceğini de dikkate almamız gerekiyor!

Türkiye olarak fark etmediğimiz şey şu: Dünya değişiyor. Dünyaya bakın, insanlar her geçen gün daha nitelikli işlerle meşgul oluyor. Cep telefonu uygulaması yazan bazı gençlerin, milyar dolarlık şirketlere sahip olmasını* açıklayan şey işte bu değişim! Aslında bunların hepsini biliyoruz, ama buna rağmen sanki bunları bilmiyormuş gibi davranıyoruz. Nasıl mı? Mesela, bu önemli konular tartışırken, birisi çıkıyor ve Türkiye’nin konumu itibariyle mucitler çıkaramayacağını, bu sebeple ara elamanı yetiştirmeye odaklanması gerektiğini söyleyiveriyor.* Gerçek şu ki, ara eleman yetiştirmeye odaklanarak mucitlerle yarışamayız. Çünkü o mucitler, bizim ara elemanların işlerini yapacak icatlar yapıp duruyor!
 

wsj.com, 25.07.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.