Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > IMF Yunanistan'dan özür dileyecek mi?

IMF Yunanistan'dan özür dileyecek mi?

IMF, İngiltere'den özür diledi; peki ya Yunanistan? Uluslararası Para Fonu (IMF) Yönetici Direktörü Christine Lagarde, IMF'nin geçtiğimiz yılki İngiltere uyarısının da bir hata olduğunu kabullendi. IMF, İngiltere'nin, güçlü toparlanmanın devreye girdiği esnada bütçe açığını azaltma stratejisini devam ettirerek, ateşle oynadığını söylemişti. Bu hata, birkaç surat kızarmasından fazlasına neden olmadı. Öte yandan IMF, Yunanistan'ın 2013'te faizlerden önce bütçe fazlası vererek gösterdiğ ciddi başarıyı fark etmekte çok yavaş kaldı. IMF'nin Yunanistan'ı görme konusundaki yavaşlığı olumsuz sonuçlar doğurdu.

Fonun bu yanlışı, Yunanistan'ın kritik kurtarma fonu ödemelerini geciktirerek, ülkenin tahvil piyasalarına geri dönüşünü ve güven ve fonlamanın canlandırılmasını erteletti. Hiç şüphesiz, Atina, farazi bütçe açığıne ulaşmak için IMF'nin daha sıkı mali tedbir talebini yerine getirseydi, 7. yılında muhtemelen hâlen resesyonda olurdu. Oysa ki Yunanistan'ın bu yıl ılımlı büyüme kaydetmesi bekleniyor.

IMF'nin hatalı değerlendirme yaptığı, Yunanistan'ın önceki hafta açıkladığı bütçe fazlasıyla teyit edildi. Yunanistan, yüzde 1.5 Bütçe/GSYH oranının üzerinde bütçe fazlası verdi.

Ancak IMF "Özür" kelimesini ağzını alamasa bile, kurumun Yunanistan'ın kurtarma programını değerlendirdiği son raporu pişmanlığa işaret ediyor.

Geçtiğimiz hafta yayınlanan raporda "ekonomide yeniden dengenin sağlanması konusunda ciddi ilerleme kaydedildiğinden" bahsedilirken, Euro Bölgesi'nin en zayıf mali pozisyonunun, 4 yılda "en güçlü" hâline gelmesinin, uluslararası boyutta "sıradışı bir başarı" olduğu belirtildi.Raporda, "Yapısal reformlarda, düzensiz de olsa ilerleme kaydedililiyor, büyüme karşısındaki riskler de 2014'te yönünü yukarı çeviriyor" ifadeleri yer aldı. IMF ayrıca Yunanistan'ın geleceği için "ihtiyatlı iyimserlik" önerdi.

Yunanistan'ın pozisyonu birkaç hafta öncekinden çok daha ümit vaadediyor. Muhaefetteki radikal sol blok partisi Syriza'nın geçtiğimiz ayki Avrupa parlamentosu seçimlerinde atılımda bulunamayan ülke, bu şekilde toparlanma karşısındaki ilk büyük tehdidi savuşturdu. Bu da koalisyon hükümetini güçlendirerek, 2015'te başkanlık seçimlerine kadar hükümetin ayakta kalma ihtimalini artırdı.

Söz konusu gelişmeler, hükümete yapısal reformları hızlandırması ve özelleştirme programını ilerletmesi için zaman kazandırdı. Başbakan Antonis Samaras'ın siyasi müttefiklerinden birini maliye bakanı olarak atamak yerine, yine bir teknokratı tercih etmesi de Atina'nın zor kararlar almaya ve kazanılmış haklara direnmeye devam etmesi gerektiğini bildiğini gösteriyor.

Buna rağmen IMF, Yunanistan'ın uzun vadeli görünümünün bankacılık sektörünün sağlığına bağlı olduğunu vurgulamakta haklı. Yunan bankaları bu yıl sermayelerini 8.5 milyar euro (11.5 milyar dolar) artırdı. İşlem görmeyen kredilerin, GSYH'sinin üçte biri oranında olduğu göz önünde bulundurulduğunda, ülke bunun bilanço tablolarındaki zararın tamamını absorve etmek için yeterli olduğu konusunda da ısrar ediyor. Sermaye artırım hamlesi, Yunanistan Merkez Bankası'nın varlık kalitesi değerlendirmesi ve stres testlerinin ülkenin 4 büyük bankasının 5.8 milyar dolarlık sermaye açığı olduğunu göstermesinin ardından atıldı. Fakat IMF, Yunanistan Merkez Bankası'nın testinin yeterince zor olduğu ve son sermayelendirmeslerin yeterli olduğu konusuna şüpheyle yaklaşıyor. Fon, bu nedenle kendi analizini yaptı ve sermaye açığının, Yunan merkez bankasının ortaya koyduğundan 6 milyar euro daha fazla olduğu tahmininde bulundu.

IMF yine çok mu karamsar davrandı? Bu, büyük oranda bankaların batık kredi sorununu ne kadar hızlı çözeceğine bağlı. Batık kredi sorunun çözülmesi için de iyi şirkerlerin kredilerinin, yeniden yatırım yapabilmeleri ve büyümeleri için yapılandırılması, uygun durumda olmayan şirketlerin ise tasfiye edilmesi gerekiyor. Bu zamana böyle bir şey olmadı. Gerekli adımların atılmamasının nedenlerinden biri, bankaların zararlarını absorbe etmek için yeterli sermayeleri olmamasından ötürü düzenlemelerle, adım atıyor gibi yapmayı seçmesi. Bankalar aynı zamanda temerrütlerin çoğunun "stratejik" olduğundan şüphelendi. Şüphenin sebebi ise, borç krizi döneminde hanehalkları ve şirketlerin, hükümetin mortgage iflas yasağı ve kurumsal borçluları koruyan işlevsiz adalet sistemi sayesinde kredi servis etmeyi durdurması ve yurtdışı ve yastık altında nakit biriktirmesiydi.

Bankalar, bu kurumları yeniden sermayelendiren yatırımcıların bugün de yaptığı gibi, beklerlerse daha yüksek telafi oranları alacaklarını speküle etti. En büyük dört banka artık sermaye oranlarından yemeden, mevcut kötü kredilerinin yüzde 50'sinin biraz üzerini zarar olarak yazmalarına yetecek kadar provizyona sahip. Bu dört bankanın sermaye oranları ise Avrupa'nın en yüksek düzeyinde. Söz konusu bankalar ayrıca banka içinde bağımsız "kötü banka" birimleri oluşturdu ve bu birimler, olabilecen en kısa sürede, en yüksek miktarda kötü varlıktan kurtulmaktan sorumluydu.

Ancak hızlı temizlik 3 varsayıma bağlı.

Öncelikle, hükümetin mortgage iflas yasağını yıl sonunda kaldırma sözünü tutması ve Ekim'de daha katı kurumsal iflas rejimi çıkarması gerekiyor. Bu, temerrüde düşen şirketleri iflasa yöneltmeleri ve teminata el koymaları için bankalara daha fazla güç verecek. Bankalar, bazı müşterilerinin şimdiden bu yasal değişikliklere göre çözüm arayışında olduğunu söylüyor.

İkincil olarak, mortgage kredilerinde temerrüde düşenlere daha sert davranılması, hâli hazırda zirvenin yüzde 30 altında olan konut fiyatlarının daha da düşmesine neden olmayacak. Yunanistan Merkez Bankası ve danışmanı BlackRock Investment Solutions, müşterilerin geçmişteki yaklaşımları ve kredi-değer oranlarının şimdi de nispeten düşük kalması göz önünde bulundurulduğunda bunun alkışa değer olduğunu düşünüyor. Ancak IMF buna da şüpheyle yaklaşıyor.

Son olarak da, krizde kaybolan nakitin büyük kısmı, borçların geri ödenmesi için geri dönüyor. 2010-2012 yılları arasında bankalardan 90 milyar euro ile mevduat tabanının yaklaşık üçte biri çekildi. Herkes, paranın geri döneceğine ikna olmuş değil. Bazı bankacılar, müşterilerin, katı cezalara neden olabilecek vergi soruşturmalarından sakınabileceğini düşünüyor. Af olmadan kaydadeğer oranlarda para akışı olmayabilir. Öte yandan vergi toplama sistemi, kazançları en yüksek seviyeye çıkaracak ve ahlaki zararları asgari düzeye indirecek etkinliğe ulaşmadıkça, Yunanistan'ın resmi kreditörleri muhtemelen buna izin vermeyecek.

Yakın zamanda kimin haklı çıkacağı belli olacak. Eğer IMF bankaların, kredileri zarar olarak yazabilecek kadar sermayesi olmadığı konusunda haklı çıkarsa, o zaman kredi ekonomisini aç bırakarak, toparlanmayı aksatmaya devam edecektir. Fakar eğer banka ve yatırımcılar haklı çıkarsa, o zaman varlık kalitesinde iyileşme olacak, krediler yeniden verilmeye başlayacak, büyüme toparlanaak ve IMF'nin de özür dilemek için bir nedeni olacak.

wsj.com.tr, 16.06.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.