Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Kılıçdaroğlu: O bayrağı oradan sen indirdin

Kılıçdaroğlu: O bayrağı oradan sen indirdin
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bayrak indirme olayıyla ilgili olarak "Başbakan Erdoğan o bayrağı sen indirdin sen" dedi.
 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, TÜBİTAK'ın Başbakan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen konuşmalara ilişkin verdiği "montaj" raporuna değinerek şöyle dedi: "TÜBİTAK'a Hayvanat Bahçesi'nden bir müdür atandı. Ve onların öncülüğünde bir rapor hazırlandı. 17 Aralık'tan sonra Erdoğan'ın çocuklarıyla yaptığı konuşmalar hece hece montajlanmış. Böyle bir teknoloji daha dünyada yok. Yok ama kim bulduysa güzel bulmuş yani. Kendisini aklamaya çalışıyor, çocuklarıyla yaptığı konuşmanın gerçek olmadığını söylüyor. 'Montajdır' diyor, 'düzmecedir' diyor. Ne derse desin ben bu ülkenin vicdanına seslenmeye devam edeceğim. Çünkü her türlü eleştiriyi bana yapabilirsiniz ama kimse şunu söyleyemez, 'sen kul hakkı yedin' diyemez. Neden doğru biliyor musunuz, yapılan bütün konuşmaları dakikası, saati ve saniyesi itibarıyla vereceğim. 17 Aralık saat 8.01.04, 8'i 1 dakika ve 4 saniye geçiyor. Nereden arıyorlar. Ankara Subayevleri'nden birisi arıyor. Hangi telefondan arıyor 0 530 826 26 26, telefonu açan Recep Tayyip Erdoğan. Kiminle konuşuyor İstanbul'dan Bilal Erdoğan ile hangi telefonla 0 533 167 81 81.Görüşme süresi 14 saniye. 'Oğlum evde misin?'. 'Evdeyim babacığım', 'kriptolu cep telefonunu al seni arayacağım'. 8. 02. 56 yani 1 dakika sonra Ankara Subayevleri'nden Erdoğan arıyor. Görüştüğü kişi Bilal Erdoğan. Ne diyor biliyor musunuz, 'operasyon yaptılar' diyor bakanların çocuklarının evlerinde. Bilal oğlan da yeni uyanmış, 'babacığım bir daha tekrar eder misin' diyor. O da tekrar ediyor 'operasyon yaptılar' diyor, 'dikkatli ol' diyor. Arayan Bilal Erdoğan, kimi arıyor Recep Tayyip Erdoğan'ı, babasını arıyor. O arada 'Sümeyye'yi sana gönderiyorum' diyor. O da 'baba Sümeyye gelecek paraları nerelere dağıtacağımızı bana verecek değil mi', 'evet' diyor. 'Ben sana onu gönderiyorum' diyor. 11.17.43 arama saati.Erdoğan açıyor Bilal'e soruyor, 'Sümeyye geldi mi' diyor. 'Paraları tamamen sıfırlayın' diyor. En sonunda yaptığı görüşmede Bilal Erdoğan diyor ki, 'henüz tamamını sıfırlayamadık' diyor. '30 milyon Avro kaldı' diyor. 'Bunun bir miktarını kapatacağız' diyor, akşam karanlık bastıktan sonra, kalan parayla da Şehrizar'dan villalar alacağız diyor. Şu TÜBİTAK'ta bunun altına imza atan adamlarda acaba vicdan var mı, acaba ahlak var mı, acaba iman var mı, acaba Müslümanlık var mı, acaba kul hakkına saygı var mı?"



'Sümeyye'nin oturduğu koltuğa kadar biliyoruz' - VİDEO

Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin en saygın kuruluşlarından birisine Hayvanat Bahçesi'nden müdür getirirseniz size böyle rapor verir. Bu rapor Erdoğan'ı aklamaz. Bu rapor bizim konuşmamıza yol açtı. Şimdi o raporu mahkemelere delil olarak sunacaklar. Hayvanat Bahçesi müdürünün ses mühendisi olmayan birisinin verdiği raporlar ne zamandan beri delil oluyor? Hakim vicdanlıysa bir dakika diyecek, kimsin sen, nasıl verdin bu raporu? Hakimi de değiştirebilirler. Oraya başka bir hakim de getirirler. Ama bu milletin vicdanını değiştiremezler. Telaşa kapılmışlar, savcıya talimat veriyorlar, savcı dinleme ve izleme kayıtlarını 15 Aralık'tan sonraki bölümlerini 'silin' diyor. Niye siliyorsun. Madem sahte niye siliyorsun? Çünkü onların tamamı doğru. Ağrı Dağı ne kadar doğruysa, gerçekse bu tapeler bu konuşmalarda o kadar doğrudur demiştim. Gerçekten de bunlar o kadar doğru. Sonra ne yaptı, gitti Şehrizar konutlarından 6 tane villa aldı. Kimin üzerine, damadı Berat Albayrak'ın kayınbiraderi bir avukat var, ona aldırtıyorlar, birisi çakmasın diye, sanki biz bilmiyoruz, biz senin bütün üçkağıt numaralarını biliyoruz. Sen bu milleti dolandırıyorsun. Bu millete ahlakı değil ahlaksızlığı öğretmeye çalışıyorsun. Böyle bir Başbakan olabilir mi? Sen kendine güveniyorsan, alırsın bunları, gönderirsin Amerika'da, Rusya'da, İngiltere'de, Fransa'da, Almanya'da bu konuda uzman kuruluşlar var. Gönderirsin, raporu alırsın, şakır şakır mahkemenin önüne koyarsın. Ama sen ne yapıyorsun, bunu yapmıyorsun, TÜBİTAK'ın başına Hayvanat Bahçesi'nden bir müdür getiriyorsun, 'raporu hazırlayın diyorsun, beni beraat ettirin, bunların hepsi hece hece yazıldı veya düzenlendi' diye. Ne diyordu bunlardan birisinin genel yayın yönetmeni alo Süleyman 2 milyon gönder de işçilerin parasını ödeyeceğim. Süleyman dediği de evinde ayakkabı kutusunda para çıkan Halk Bankasının genel müdürüydü. Sormak lazım sen nasıl bir bankanın genel müdürüne 2 milyon gönder diye telefon ediyorsun. Sonra ne oldu bu genel müdür, Ziraat Bankasının yönetim kurulu üyesi olarak atandı. Bence Recep Tayyip Erdoğan'a çok iyi bir danışman olur. Ya ona danışman olacak ya ona.Paralar nasıl götürülüyor, devlet nasıl soyulur, bunların hepsini birbirlerine anlatsınlar. Bir gazeteci ile yapılan görüşme vardı. Kur'an ile dalga geçiliyordu. Gazeteci arkadaş çıktı özür diledi. Şimdi o özür dilediği doğru olduğunu kabul ettiği konuşmanın da montaj olduğunu iddia ediyorlar" dedi.  

Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: O bayrağı sen indirdin - VİDEO

Kılıçdaroğlu, "Bir askeri birlik. Tel örgüleri aşıyorsun. Bayrağı indiriyorsun sonra tel örgülerden geri geliyorsun. Başbakan susuyor, Cumhurbaşkanı susuyor. Gazeteciler bana soruyor ben konuşunca o da bağırmaya başladı. Bayrak inecek bunların hepsi seyredecek. Sen kimsin. O bayrağı oradan sen indirdin, sen" dedi.

Kılıçdaroğlu, "Yarın 11 Haziran. Önemli bir şeyin yıldönümü. Geçen yıl Başbakanlık koltuğunda oturan zat Dolmabahçe Camii'nde içki içiyorlardı, cuma günü görüntülerini göstereceğim dedi. 52 Cuma geçti hala görüntü ortada yok. Bir yalan söyledi 52 cuma geçti ortada bişey yok. Peki bunu söylerken yalan olduğu ortaya çıkınca yüzü kızardı mı? Hayır. Yüz yok ki yüz olmayınca nesi kızaracak" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, "Kürt sorunu konusunda CHP ne yapıyor diyorlar. Bu konuda en tutarlı, en sağlıklı çözümleri üreten parti biziz. 1989 raporundan bu güne kadar bu sorunu çözmek için en tutarlı politikaları çözmek için çalışan biziz. 1989'da kıyamet koptu bugün haklı olduğumuz ortaya çıktı. İktidar çözüm için cesaret edemiyor. Ne yaptığını kimse bilmiyor. Kendi kulislerimizde değil. Çözümün yolu büyük toplumsal uzlaşmadır. Salt güvenlik politikalarıyla bu sorunun çözülmeyeceğini 30 yıllık deneyim bize gösterdi. 6 Haziran 2012'de bir metin hazırlayıp AKP'nin kapısını çaldık. Bir uzlaşma komisyonu kuralım parlementoda dedik. Biz bu niyetle yola çıktık o günkü gazetelerde CHP çok büyük bir risk üstlendi. Büyük bir risk aldık bu sorunu çözmek istiyoruz. Ama maalesef bu sorunu gündemden çıkaramadık. 'Her türlü bedeli ödemeye hazırım. Siyasette kan davası olmaz' demişim o gün. Gelin konuşalım demişiz, TBMM'de Uzlaşma Komisyonu kuralım dedik. Akil İnsanlar heyeti kuralım dedik. Ben bunları söyledim. Ama bu gerçekleşmedi. 5 Ocak 2013'te Parti Meclisi toplantısında konuştum. 4 madde belirlemişiz.Samimi olacaksın. Gizli ajandan olmayacak. Millete karşı dürüst olamayacak angajmalar girmeyeceksin. Ana muhalefete bilgi vereceksin. Başbakanlık koltuğunda oturan zat ne dedi? "Sen kimsin ki kredi vereceksin" dedi. Bizim samimiyetimizden hiçbir yurttaşımın şüphe etmesini istemem. Hiç bir ananın ağlamasını istemem" dedi.

Kılıçdaroğlu, "Adına süreç dediler hiçbir şey olmadı. Neden çünkü samimi ve dürüst değiller. Masanın bir ucunda Abdullah Öcalan oturuyor, öbür tarafında Başbakan Erdoğan oturuyor. İki tarafta birbirine güvenmiyor. Süreç düne kadar iyi gidiyordu. Süreç çok iyiyse bu insanlar niye dağa gidiyor. Analar Diyarbakır'da çocuklarımız dağa gidiyor diye feryat ediyor. Ey BDP'liler gidin dağdan indirin dedi. Demirtaş'ta güzel yanıt verdi: Dağdan indireceksen in koltuktan kimin indirdiğini gör dedi" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, "Bir askeri birlik. Tel örgüleri aşıyorsun. Bayrağı indiriyorsun sonra tel örgülerden geri geliyorsun. Başbakan susuyor, Cumhurbaşkanı susuyor. Gazeteciler bana soruyor ben konuşunca o da bağırmaya başladı. Bayrak inecek bunların hepsi seyredecek. Sen kimsin. O bayrağı oradan sen indirdin, sen. Bu cümleyi ben değil Bülent Arınç söylemiş "Genelkurmay başkanının açıklaması fevkalede dikkatle okunmalıdır. Sabırla beklenmelidir. Eğer sabır olmasaydı bayrağın orada indirimlesine hemen orada karşılık verilirdi." Bunun açıklaması şu: Talimatı verdik asker müdahale etmedi diyor. Bir bayrağın indirilmesine nasıl sessiz kalabiliriz. O bayrağı dalgalandırmak için yüzbinlerce şehit verdik. Sağa sola kıvırmasın. Esendere Sınır Karakolu'nda da bayrak indirildi. Bir televizyon programında söylemiştim. Tutunaklara bağlanmıştı. Açıkladıktan sonra o memurları Ankara'ya getirdiler. Eski tarihli tutanak tutturulup 'bayrak aşırı rüzgardan indirilmiş' dediler. Bayrağa saygısı olan böyle konuşmaz. Bir ülkede darbecilerin yasası yürürlükteyse, o ülkeye barışı getiremezsiniz. Biz çıkış noktasını bulduk: Gelin darbe yasalarını değiştirelim dedik. Kenan Evran ve arkadaşları getirdi. O yasaların arkasına sığınan Erdoğan'ın tek farkı 'apoletleri' yok. İkisi de darbeci" dedi.

Kılıçdaroğlu, "17 maddelik bir bildiri hazırladık. Terörü bitirmenin yolu tam demokrasi ve özgürlükten geçiyor dedik. Yüzde 100 terör biter mi bilmem ama en azından marjinalleşir. Biri hariç hiçbiri gerçekleşmedi. Yüzde 10 seçim barajı. Barajın olduğu bir ülkede barışı sağlayamazsınız. Kim getirdi darbeci, kim savnuyor sivil darbeci. Yasama organında görev yapan milletvekili liderin iki dudağı arasına bakar. Lider suntasının kaldırılmasını istiyoruz. İnsan düşüncelerinden ötürü hapse atılır mı? Gazeteciler, askerler, öğrenciler, akademisyenler hapse atıldı. Demokrasi bütün Türkiye satında olmak zorunda. Silahsız olma koşuluyla izinsiz gösteri hakkı vardır. Bu ne yapıyor meydanları kapatıyor. Paranoya var: Darbe yapacaklar beni indirecekler. Kardeşim korkma! Seni sandıkta indireceğiz. Özel Yetkili Mahkemeleri kaldırdılar. Allahın hikmeti. 17 Aralık oldu. Ucu kendine dokununca aklına hukuk geliyor. Daha düne kadar darbeci dedi, diktatör bozuntusu seçim olunca bunların tamamını unuttu. Kardeşim Balyoz'a haksızlık yapıldığını sensöylüyorsun. Peki biz teklif verdik. TBB Başkanı ziyaret etti seni evet dedi. Unuttun! Seçim bitti rahatladın, onlar hapiste kalsın" diye konuştu.

Cumhuriyet, 10.06.2014

Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.