Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Gezi gerginliğinin ekonomiye faturası uzun vadede çıkabilir

Gezi gerginliğinin ekonomiye faturası uzun vadede çıkabilir
Türkiye'de siyasi fay hatlarını harekete geçiren Gezi parkı protestolarının birinci yılında, piyasalar olayların kısa vadeli etkilerini atlatmış görünüyor. Gezi'yle ortaya çıkan siyasi atmosferin ise ekonomide uzun vadede endişe yaratabileceği belirtiliyor.

Portföy yatırımcılarının Gezi olaylarının tetiklediği siyasi ve toplumsal gelişmelerden çok enflasyon ve cari açık gibi konulardan tedirginlik duyduğunu söyleyen uzmanlar, gücün bir merkezde ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın etrafında toplanmasının direkt yabancı yatırımını uzun vadede sekteye uğratacağını söylüyor.

Standard Bank Gelişen Piyasalar Stratejisti Tim Ash, yatırımcılar için Gezi ve sonrasındaki olaylardan ziyade enflasyon ve cari açığın önemli olduğunu söyledi. "Tahmin ediyorum ki gelişen piyasa yatırımcıları yüksek siyasi riskleri olan birçok ülkede iş yapıyorlar" diyen Ash bu yatırımcılar için "İstikrarı severler ve o yüzden de AK Parti'nin seçimleri güçlü bir şekilde kazanmasından memnuniyet duymuşlardır" dedi.

Ash yatırımcıların Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakçı ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek gibi hükümetteki bazı önemli isimlere güvendiğini söyledi. Ash, "Erdoğan çok konuşma yapıyor ve piyasalar için 'gürültü' yaratıyor. Ancak piyasaların güvendiği bu isimler görevde olduğu sürece portföy yatırımcıları yüksek nominal getirinin cazibesine kapılmaya devam edecekler" dedi.

Gücün Türkiye'de çok fazla ve Erdoğan'ın etrafında merkezileştirilmesinin yatırımcıları uzun vadeli trendlerde bir nebze endişelendirdiğini söyleyen Ash, direkt yabancı yatırımı yapacakların yolsuzluk, yargı bağımsızlığı ve iş ortamı gibi konulardan daha fazla etkileneceğini belirtti.

Gösterge tahvil faizleri Gezi olaylarının henüz yeni başladığı 30 Mayıs 2013'te yüzde 5.79 olmuştu. O tarihten iki hafta önce yüzde 4.79'a gerileyerek en düşük seviyeyi gören tahvil faizleri yolsuzluk iddiaları arasında yaklaşılan yerel seçimlerin 6 gün öncesinde 24 Mart 2014'te yüzde 11.60'a kadar yükselmişti. Tahvil faizleri özellikle AKP'nin yerel seçimleri büyük bir farkla kazanmasının ardından düştü ve bugün yüzde 8.49 seviyesinde seyrediyor.

Aberdeen Asset Management PLC kıdemli yatırım yöneticisi Viktor Szabo, Gezi olaylarındaki gelişmelerde en önemli faktörün hükümetin ve Başbakan Erdoğan'ın protestolara verdiği cevap olduğunu dile getirdi ve görülen en büyük değişikliğin hükümet kurumlarında yaşandığını söyledi.

"Daha merkezi bir hükümet görüyoruz gittikçe ve bence yatırımcılar bunun orta vadede ülkenin istikrarı ve potansiyel ekonomik büyüme üzerindeki etkisinden dolayı çok da mutlu değil" diyen Szabo, Gezi olaylarının Türkiye'de yaşanan sorunları gün yüzüne çıkardığını fakat yabancı yatırımcıların hareketlerinde çok büyük bir etki yaratmayacağını söyledi.

Szabo, "Türkiye şu anda iyi bir noktada ve bunun zevkine varıyor. Avrupa toparlanıyor, cari açık iyileşecek, küresel likidite iyiye gidiyor, yani şu anda durumlar iyi fakat biraz daha uzun vadeli baktığımız zaman olaya orta sınıf tuzağına yakalanmış bir ülke görüyoruz. Gücün bir merkezde toplanması, girişimlerin azalması, eğitimin iyileştirilmemesi uzun vadeli maliyetlere yol açacak" dedi.

Gezi olayları öncesinde tarihi zirvesini 22 Mayıs 2013'te yakalayan BIST 100 Endeksi 93,398 puana kadar tırmanmıştı. Gezi olaylarının başladığı tam bir yıl önce bugün 87,170 puanda olan borsa, son bir yılın en düşük seviyesini yine yerel seçimlere doğru giderken 3 Mart 2014'te 61,166 puana inerek gördü.

Türkiye'nin yatırıma ihtiyaç duyduğunu söyleyen Szabo bunun da eğitim ve diğer yapısal reformlarla gerçekleşeceğini dile getirirken, "Bence Gezi olayları hükümeti biraz tereddüde düşürerek bu reformların yapılmasını da tehlikeye attı. O yüzden uzun vadede yatırımların artması için gerekli bu reformların yapılacağını sanmıyorum" dedi.

Türkiye'nin en zayıf noktasının ne olduğu sorulduğunda ise gülerek "Merkez Bankası" diyen yatırım yöneticisi, daha sonra "Biz yine de enflasyon diyelim. Bence Türkiye'nin en zayıf iki noktası enflasyon ve direkt yabancı yatırımı. Türkiye'nin çok daha fazla direkt yabancı yatırımı çekmesi gerekiyor" dedi.

Başbakan Erdoğan, Taksim Gezi Parkı'ndan başlayan ve Türkiye'nin birçok yerine yayılarak "Gezi hareketi" olarak da bilinen protestoların ekonominin çok iyi gittiği bir dönemde hükümetini yıkmaya yönelik bir girişim olduğunu söylüyor. Gezi olaylarının başlamasının hemen ardından yurtdışı gezisine çıkan Erdoğan, döndüğünde protestolardan "faiz lobisi"ni sorumlu tutarken, hükümetten bu lobinin tam olarak kimler tarafından oluşturulduğuna dair net bir açıklama gelmedi.

Son bir yılın en düşük seviyesini Gezi hareketinin başlamasının ardından 14 Haziran 2013'te 1.8506 ile gören dolar/TL rüşvet iddialarının 17 Aralık sonrası yoğunlaşmasıyla beraber 23 Ocak 2014'te 2.3355 seviyesine kadar çıkmıştı.

Fon yöneticisi Volkan Sarı ise kendisinin bir yatırımcı olarak Gezi döneminde endişeye kapılmadığını fakat bunun politik ortamda bir değişiklik olacağının göstergesi olarak algılandığını söyledi.

Sarı, Gezi döneminde başlayan tedirginliğin bir "süreç" olarak devam ettiğini belirtirken, "O dönemden sonra artan bir risk primi vardı ve bu devam edecek gibi görünüyor. Devreye farklı faktörler de girdi ve bunlar da piyasalardaki gelişmelere etki ediyor. O eski risk primlerine dönüleceğini beklemiyorum diyebilirim" ifadelerini kullandı.

Gezi sürecinin piyasalarda bir bozulmaya değil zaten var olan belirli bozuklukların tetiklenmesine neden olduğunu söyleyen Sarı, "Makro verilerde belirli bozukluklar vardı ve onlarda bazı tetiklemelere neden oldu" diyerek süreçten once borsanın daha sonra da dövizin en çok zarar gördüğünü belirtti.

wsj.com.tr, 02.05.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.