Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Kılıçdaroğlu: "Adaleti siyasetin arka bahçesi yapmayın"

Kılıçdaroğlu: "Adaleti siyasetin arka bahçesi yapmayın"
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın hükümete dönük eleştiriler içeren konuşmasını değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, "Diktatör özentisinin yüzüne hukuk devletinin ne olduğu söylendi" dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin il başkanlarıyla CHP Genel Merkezi'nde bir araya geldi.

Toplantı öncesi açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, il başkanlarına "yol arkadaşlarım" diye seslendi. Seçimlerden sonra ilk kez bir araya geldiklerini ve toplantıda güzel sonuçlar almayı umduklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Özeleştiriler ortaya çıkacak ve yeni bir dinamizimle illerimize dönmüş olacağız" diye konuştu.

Daha önce de Parti Meclisi (PM) üyeleri ve milletvekilleriyle bir araya geldiklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, mayısın ilk haftasında ise bütün illerin kadın kolları, MYK üyeleri ve kadın belediye başkanlarıyla toplantı yapacaklarını bildirdi.

CHP'de son dört yıl içinde önemli değişiklikler olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Üye sayımız 2010'dan 2014'e yaklaşık yüzde 46 arttı. 750 bin olan üye sayımız, 1 milyon 100 bine çıktı. Bu çok önemli gelişme. Üye sayısımızın artmasında sizlerin büyük katkısı var ama bu yetmiyor. Amacımız CHP'ye oy veren Her değerli yurttaşımızı partiye üye yapmak olmalı. Daha güçlü bir yapı için. Almanya, İngiltere, Fransa buradaki sosyal demokrat partileri düşündüğümüzde üye sayısı itibarıyla en güçlü sosyal demokrat örgütlenmenin Türkiye'de olduğunu size söylemek isterim. En güçlü örgütlenme bizde. 2009'a göre oylarımızda da bir artış var, bize oy veren yurttaş sayısı 12 milyonu buldu. Yüzde 30 bandına yaklaştığımızı görüyoruz. Bütün hileleler, şaibeler, ne olursa olsun, her şeye karşı biz Türkiye'de toplumsal muhalefetin önderi durumundayız, daha kararlı,
daha tutarlı, bir mücadele sürdürmek zorundayız. Herkes bizden bu görevi bekliyor."

Tablonun bir de öbür yüzü olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, Genel Başkan olduktan sonra yapacakları her toplantıda samimi düşüncelerini aktaracağını söylediğini hatırlattı. "Bir yerel seçim süreci yaşadık. Oylarımızda bir artış var. Ama beklediğimiz oranda mı? Hayır" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, "Sonuçtan memnun muyuz? Hayır. Ben memnun değilsem, inanıyorum ki sizler de memnun değilsiniz. O zaman oturacağız beklediğimizle, karşılaştığımız tabloyu masaya yatıracağız. Neyi hedefliyorduk, ne kadarı gerçekleşti. Bunu samimi olarak masaya yatıracağız" diye konuştu.

"Ben ne olacağım anlayışı artık CHP'de yok"

CHP'de bireysel çıkışlara, bireysel beklentilere izin vermediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "ben ne olacağım anlayışı"nın artık CHP'de olmadığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Artık, 'biz ne olacağız', 'Türkiye ne olacak' asıl düşünmemiz gereken nokta budur. İçinde bulunduğumuz şartlar sıradan demokrasiyi yaşayan bir ülkedeki şartlar değil. Demokrasi ayaklarımızın altından kalkıyor, totaliter rejime doğru giden bir yapı var. Bu nedenle hepimizin oturup düşünmesi gerekiyor. Halka anlatması gerekiyor. Biz bir totaliter rejim tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuzu asla unutmamalıyız. Türkiye son 5 yılda, hızla hukuk devleti olmanın dışına çıkıyor.

Bu kaygı sadece CHP'nin kaygısı, entellektüellerin, aydınların kaygısı değil. Şu anda demokratik dünyanın ortak kaygısıdır. AB İlerlerleme Raporlarına bakın, oradaki tartışmalara bakın. O nedenle bizim sorumluluklarımız her zamankinden daha fazla ve daha ağır bunun bilincinde olacağız. Geldiğimiz noktada, kendi iradesini, halka milli irade diye dayatmaya çalışan bir zihniyet var. Çünkü milli iradenin ne olduğunu bilmiyor, ona göre kendi düşüncesi geçerli, bunun dışındaki hepsi hukuk dışıdır, demokrasi için tehlike de budur. Bir kişinin çıkıp kendi iradesini, milli irade diye halka satması. Bunu kabul edemeyiz.

Türkiye'nin 200 yıllık demokrasi mücadelesi olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, şimdi ise önlerine yeni bedeller çıkarıldığını savundu. Kılıçdaroğlu, "Ben dahil olmak üzere, her CHP'li hukuk ve demokrasi yolunda bedel ödemekten kaçınmayacaktır. Bu bizim ortak irademizdir" ifadesini kullandı.

Anayasa Mahkemesinin kuruluş yıl dönümü töreni

Dün Anayasa Mahkemesinin kuruluş yıl dönümü olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, şu iddialarda bulundu:

"Sözde bir diktatörün yüzüne, bir diktatör özentisinin yüzüne, hukuk devletinin ne olduğu söylendi. Yargının siyasal iktidarın ya da egemen güçlerin arka bahçesi olmaması gerektiğinin altı özenle çizildi. Türkiye bu noktaya gelmişse hepimizin oturup yeniden düşünmesi lazım. Eğer hukuk savunmaya geçmişse bu ülkede bir şeyler var. Yargının en tepesindeki kişiler kaygılarını dile getiriyorlar. Bu sadece bir kişinin kaygısı değil, o da söylendi, Anayasa Mahkemesindeki görevli bütün yargıçların ortak kaygısı ve ortak söylemidir.

Türkiye bu noktaya gelmişse hepimize düşen yeni ek görevler var demektir. Hukuk devleti önemlidir, barışı egemen kılacaksanız yolu hukuk devletinden geçer, bireylerin hak ve özgürlüklerini korumak istiyorsanız yolu hukuk devletinden geçer. Eğer dünyada saygın bir devlet olmak istiyorsak yolu hukuk devletinden geçiyor... Bizim verdiğimiz mücadele zor bir mücadele, zorbalara karşı özgürlük mücadelesi veriyoruz. Diktatörlere karşı demokrasi mücadelesi veriyoruz. Zalimlere karşı adalet mücadelesi veriyoruz. Kolay sıradan bir mücadele değil."

Son seçimlerin normal demokrasilerde karşılaştıkları seçimler olmadığını da ileri süren Kılıçdaroğlu, seçimlerde "AKP devleti" ile yarıştıklarını iddia etti.

Bunun bilincinde olduklarını ve bu durumun kendilerini yıldırmaması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, "Tam tersine mücadele gücümüzü ateşlemeli. Biz mücadelemizi öyle yaparken, elbette ki birileri rahatsız olacaktır. Eğer hukuk devletinden rahatsız olan bir siyasal iktidar varsa geldiğimiz nokta iyi bir nokta değildir. Hukukun üstünlüğünden söz edildiği zaman kendisine hakaret ediliyormuş gibi bir algıya kapılıyorsa hükümet, geldiğimiz nokta iyi değildir. Yargı bağımsızlığı denildiğinde 'acaba siz bana bir şey mi
diyorsunuz' diye ayağa kalkan hükümet, bu çağın hükümeti değildir. Bu hükümet
ortaçağın hükümetidir" görüşünü dile getirdi.

"Sizi sürecekleri her yer Türkiye Cumhuriyeti'nin topraklarıdır"

Hakim ve savcılardan korkmamalarını ve cesur olmalarını isteyen Kılıçdaroğlu, "Hiç kimse hakime talimat veremez, genelge gönderemez. Sizin yetkileriniz Anayasa ile güvence altına alınmıştır. Mahkemeleri siyasal iktidarın arka bahçesi haline getirmeyin ve korkmayın. 'Acaba bizi sürerler mi?' Sizi sürecekleri her yer Türkiye Cumhuriyeti'nin topraklarıdır, adalet dağıtacağınız her yer Türkiye Cumhuriyeti'nin topraklarıdır" diye konuştu.

Hakim ve savcıların halkın, sıradan yurttaşın da en büyük güvencesi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, adaletin siyasal organın arka bahçesi haline gelmesinden en büyük yarayı da yine hakim ve savcıların alacağını söyledi.

"Siz vicdanınızın sesini dinlediğiniz sürece adalete bir şey olmayacaktır" diyen Kılıçdaroğlu, "Adalet toplumun vicdanıdır, verdiğiniz kararlar milli iradenin kararlarıdır, adaletin üzerinde hepimizin titremesi gerekiyor" dedi.

Hakimlere çağrı

Hakimlerden "sadece evrensel hukuk kurallarının gereğini yerine getirmelerini" istediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Dünyada nasıl işliyorsa bu sistem, çağdaş ülkelerde hukukun üstünlüğü neyse aynı kurallar işlesin. Güçlülerin hukuku değil halkın hukuku, bizim aradığımız temel nokta bu" dedi.

Hukuk devletinin aynı zamanda yurttaşın kendisini güven içinde hissettiği devlet olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Bu güven kaybolduğu zaman devletin omurgası çatırdar. Herkesin bu gerçeği çok iyi bilmesi gerekir. Totaliter rejimlerde adalet, arka bahçeye dönüştürülür ama bir süre sonra aynı güvensizlik onlarda da egemen olur. Bu hükümetin bir bakanı; 'Böyle bir ortamda kimse kendisini güvende hissetmiyor, Sayın Başbakanımız da kendisini güvende hissetmiyor. Zaten kendisi de söylüyor' diyor. 12 yılda ülkeyi getirdikleri nokta bu. Bir ülkenin başbakanı kendisini güvende hissetmiyorsa sokaktaki sade vatandaş nasıl kendisini güvende hissedecek.

12 yılda bu ülkeyi bu hale nasıl getirdiniz? O nedenle hukukun yaptığı çağrı, mahkemelerin yaptığı çağrı, adaletin yaptığı çağrı çok ama çok önemlidir. Totaliter rejimlerde hiç kimse kendisini güven içinde hissetmez, diktatör dahil."

MİT Yasası

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanan MİT Yasası'nı değinen Kılıçdaroğlu, "Devleti bir istihbarat teşkilatı, istihbarat devleti haline getirdiler. İstihbarat ana aktör, ana unsur olmaz. Siz istihbaratı ana unsura döndürdünüz. İstihbaratla devleti yönetiyorsunuz. Fişlemeyi meşru hale getirdiler. 12 Eylül askeri darbesinin yapamadığını şimdi bunlar yapıyorlar, bizim yeni Kenan Evrenlere ihtiyacımız yok" ifadesini kullandı.

17 Aralık'ın, Türkiye demokrasi tarihinde çok önemli olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, "Bu tarihte bir hükümetin bir devleti nasıl soyduğuna tanık olduk" dedi.

Bunun ayrıntılarının önümüzdeki süreçte çok daha net ortaya çıkacağını savunan Kılıçdaroğlu, şunları dile getirdi:

"Soruşturma komisyonları kurulacak. Fezlekeler orada gündeme gelecek. Montaj hikayelerinin tamamının yalan olduğu ortaya çıktı. Her kaydı, her cümlesi doğru. Kendisi de söylüyor zaten. Diktatörler kendilerine mutlaka bir düşman yaratırlar. Bunu yapmak için güçlü bir medya oluştururlar. 17 Aralık operasyonunu devletin vicdanı yaptı.

MİT, 18 Nisan 2013'te Başbakanlık koltuğunda oturan zatın önüne 3 sayfalık bir rapor koymuştu. Bu raporda devletin bakanlarının bir kişi tarafından nasıl satın alındığı ortaya çıkmıştır. 8 ay geçmiştir o raporun üzerinden başbakanlık koltuğunda oturan zatın kılı dahi kıpırdamamıştır ve devletin vicdanı harekete geçmiştir. Bu devlet sıradan bir devlet değildir, gelenekleri olan bir devlettir, güçlü refleksleri olan bir devlettir. 'Paralel
devlet yaptı' bağırtısı içinde gidiyor. Her kahvede, her toplantıda şunu söyleyin; 'Onlar sizden ne istediler de sen neleri verdin', bir bunu anlat millete. Anlatıyor mu? Anlatmıyor."

Medyaya eleştiri

Medyayı da eleştiren Kılıçdaroğlu, "Düne kadar biz bu medyayı 'yandaş medya' olarak adlandırırdık, 17 Aralık'tan sonra bunun bir havuz medyası olduğunu öğrendik" dedi.

Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Devletten ihale alan müteahhitlere nasıl salma salındığı, bu paraların hangi havuzda toplandığı, kime verilmesi gerektiği bütün bunların hepsi belgeleriyle ortaya çıktı. Bu medyada yazan kalemlerin çoğu kimse kusura bakmasın satılık. Kalemlerini iktidara kiralayan insana biz 'satılık' deriz. Kalemlerini manşetlerini de kiralıyorlar. Bu medyanın temel özelliği iktidara yaranacak güçlü bir algı oluşturmak. Toplumu yönlendirmek, havuz medyasının temel özelliği budur. O gazetelerin manşetlerini birisi atar, yazılarını birisi yazdırır, paralarını birisi verir. Satılan kalemlerden bu ülkeye hayır gelmez."

"Çalışmaktan yılmayacağız"

CHP'ye 12 milyona yakın seçmenin oy verdiğini, bu nedenle de her bir oyun hakkını vermek zorunda olduklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, bir oyun bile kendileri için çok önemli olduğunu söyledi.

"12 milyon oyun böyle bir ağırlığı vardır, sorumluluğu vardır. Her biriniz bulunduğunu illerde çalışacaksınız" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Sonuçlardan memnun değiliz, doğru. Bu bizim moralimizi bozmayacak. Tam aksine daha fazla çalışacağız, çalışmaktan yılmayacağız, bizim kitabımızda umutsuzluk yoktur. El ele kol kola omuz omuza çalışacağız. İnanmadığımız şeyi söylemeyeceğiz. Çalışmayacak arkadaşlar, 'ben bu kadar ağır yükü çekemiyorum' diyecek arkadaşlar köşelerine çekilebilirler. Hiç itiraz etmem. 'Ben çalışacağım, benim ülkeme karşı sorumluluğum' var diyorsanız o zaman yol arkadaşlığına devam edeceğiz. Umutla, heyecanla yolumuza devam edeceğiz, kuralımız budur. Biz en büyük toplumsal muhalefet grubuyuz. Çatışma sürecinden beslenen bir siyasal iktidar var. Toplumu ayrıştıran, kutuplaştıran ve bundan beslenen bir siyasal iktidar var. Çünkü totaliter yönetimlerin temel özelliği budur. Toplumları
çatıştırıp kendi tabanını bloke etmek."

Bunun tipik örneğinin 1 Mayıs'ta yaşanacağını iddia eden Kılıçdaroğlu, "Taksim Meydanı'nda üç kez 1 Mayıs kutlamaları yapıldı bu iktidar döneminde. Kimsenin burnu kanamadı, hiç kimsenin ama. Şimdi göreceksiniz, tomalar, biber gazları, yaralananlar vesarie olacak. dönüp şunu söyleyecek diktatör özentisi, 'Bakın gördünüz mü yine çam çerçeve kırıldı.' Ölenlere üzülmüyor, cam çerçeveye üzülüyor. Çünkü hayatını maddiyata harcamış o. Söylemiyle eylemi farklı" diye konuştu.

cnnturk.com, 26.04.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.