Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Demokratik Açılım > Mahmur'dan çıkan konvoyda kaza: 1 ölü

Mahmur'dan çıkan konvoyda kaza: 1 ölü

Mahmur kampından Türkiye'ye dönmek için yola çıkan 26 kişilik konvoyda kaza oldu, 1 kişi hayatını kaybetti.

MAHMUR - Irak'ın kuzeyindeki Mahmur kampından Türkiye'ye dönmekte olan 4'ü çocuk, 9'u kadın 26 kişiye eşlik eden konvoyda kaza oldu.

İki aracın çarpıştığı kazada bir kişi öldü, birkaç kişi de yaralandı.

Bir polis eskortunda, onlarca araçlık konvoy eşliğinde kamptan ayrılan gruba, dağdan inen 8 PKK'lı da katılacak. Bunların gruba nerede katılacağı bilinmiyor. Grubun, birkaç saat sonra Türkiye sınırında yetkililere teslim olması bekleniyor.

Mahmur kampından sabah ayrılan grup, törenler, toplanan kalabalığın sloganları ve davul zurna eşliğinde uğurlanmıştı.

ntvmsnbc.com, 19.10.09

Mahmur'dan gelecek 26 kişinin isimleri belli oldu  

Mahmur Mülteci Kampı'ndan Türkiye'ye gelecek olan grupta yer alanların isimleri netleşti. 4'ü çocuk 26 kişiden oluşan grup Habur Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye girecek.

ANF’nin haberine göre, Mahmur önceki gün olağanüstü bir toplantı yapıldı. Toplantı sonuçları daha sonra dün akşam saatlerinde Mahmur Kültür Merkezi’nde kampta bulunanlara sorulacak görüşleri istendi. "Demokratik çözüm ve barış grubuna" katılmak isteyenlerin başvuruları kabul edildi. Gruba katılmak için 400’ü aşkın kişinin başvuruda bulunduğu ve bunlar arasından 9 kadın, 4 çocuk ve 13 erkek seçildi. Bunlar arasında Selahaddin Üniversitesi’nde okuyan öğrenciler de bulunuyor.

Mahmur Grubu, yarın Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye giriş yapacak. Sonra da ellerindeki mektupları, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Meclis Başkanlığı’na gönderecek. Mektupta grubun talepleri yer alacak. Ayrıca taleplerini içeren bir dosya da yetkililere sunulacak. Mahmur’dan gelecek barış grubu, Ankara’ya giderek Meclis ile görüşmek istiyor.
Grupta yer alanlar hakkındaki bilgiler şöyle:

Kamil Yüksel: 1959 Şırnak-Silopi doğumlu. Kamil Yüksel ile birlikte 1977, Zaxo doğumlu Hamsiye ile üç çoğu Helena, Hevi ve Bewar ile birlikte grupta yer alıyor.
Nurettin Turgut: 1960 Hakkari doğumlu.
Musa Tomak: 1984 Cizre doğumlu, Barış Grubu’na 1985 Cizre doğumlu eşi Nurcan Tomak ve Rojda isimli küçük kızı ile katılıyor.
Yusuf Şen: 1949 Uludere doğumlu, 1994’da göç etti.
Cane Kabul: 1969 Şırnak doğumlu, 1993’te göç etti.
Sait Şedal: 1955 Yüksekova doğumlu, 1994’te göç etti.
İsmail Ayaz: 1988 Şırnak doğumlu, 1994’te göç etti.
Ayşe Kara: 1983 Uludere doğumlu, 1994’te göç etti.
Sosin Yaman: 1954 Uludere doğumlu, 1994’te göç etti.
Abdullah Yaman: 1992 Uludere doğumlu, 1994’te göç etti.
Emine Sağat: 1955 Şırnak doğumlu, 1992’te göç etti.
Melekşa Soydan: 1973 Yüksekova doğumlu, Barış Grubu’na 1971 doğumlu eşi Mikail Soydan ile birlikte katılıyor. Her ikisi de 1995’te göç etti.
Haci Sorgül: 1955 Cizre doğumlu, 1994’te göç etti.
Mehmet Adanmış: 1970 Siirt doğumlu, 1993’te göç etti.
Fatma İzer: 1987 Şırnak doğumlu
Nizar Buldan: 1987 Yüksekova doğumlu, 1994’te göç etti, üniversite öğrencisi
Bülent Aka: 1983 Yüksekova doğumlu, 1994’te göç etti, Selahaddin Üniversitesi’nde hukuk mezunu.
Mehmet Kaçan: 1970 Uludere doğumlu, 1993’te göç etti
Zehra Tunç: 1985 Uludere doğumlu, 1994’te göç etti, Selahaddin Üniversitesi öğrencisi.

İLK BARIŞ GRUBU: UMARIZ BİZİM AKIBETİMİZE UĞRAMAZLAR

Abdullah Öcalan’ın önerisiyle 1 Ekim 1999’da Şemdinli’den Türkiye giriş yapan ilk "barış grubu"nun içinde yer alan M. Şirin Tunç ve Gülten Uçar, yarın Türkiye’ye giriş yapması beklenen üç "barış grubu"na ilişkin "umarız bizim akıbetimize uğramazlar" dedi. Tunç ve Uçar, "Daha ılımlı şeylerle karşılaşacaklardır. Ama bunun kendi içinde riski de var. Şu anda demokratik bir tıkanıklık yaşanıyor. Muhalefet açılıma karşı. Yeni grupların gelmesi hükümetin de elini güçlendirir. 1999’da değerlendirilmeyen fırsatın bu sefer değerlendirilmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.

M. Şirin Tunç ve Gülten Uçar, Aknews’e yaptığı açıklamalarda Türkiye’ye Kuzey Irak’tan "barış grupları"nın gönderilmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu ve Türkiye’ye giriş yaptıklarında yaşadıklarını anlattı. "Umarız bizim akıbetimize uğramazlar" diyen Tunç ve Uçar, "Daha ılımlı şeylerle karşılaşacaklardır. Ama bunun kendi içinde riski de var. Şu anda demokratik bir tıkanıklık yaşanıyor. Muhalefet açılıma karşı. Yeni grupların gelmesi hükümetin de elini güçlendirir. 1999’da değerlendirilmeyen fırsatın bu sefer değerlendirilmesi gerekiyor" şeklinde konuştu.

-"ÖNCE MİSAFİRLİK, SONRA SORGULAMA"-

10 yıl dağda kalan Tunç, Öcalan’ın "Kürt ve Türk halklarının barışı için 1999’da iyi niyet girişimi" altında bir grubun, Türkiye’ye gelmesi önerisi üzerine birkaç arkadaş olarak gönüllü olduklarını, 1 Ekim 1999’da Türkiye’ye giriş yaptıklarını" belirten Tunç, daha sonra yaşadıklarını şöyle anlattı:

"8 kişilik grup olarak silahlarımızla birlikte geldik, çünkü ne olacağını bilmiyorduk. Şemdinli, savaşın başladığı yer olarak bizim için önemliydi. Barışında oradan çıkması doğruydu. Şemdinli’de bizi karşılayan bini aşkın asker vardı. Bir binbaşı, ‘Arkadaşlar ben silahımı bırakıyorum. Siz de silahlarınızı bırakın ve orta yerde kucaklaşalım’ dedi. Mevcut subaylar geldi ve tokalaştık. Daha sonra Asayiş Kolordu Komutanı gelerek, ‘Hoş geldiniz’ dedi. Bu toprakların Kürtlerin ve Türklerin ortak vatanı olduğunu, emperyalistlerin bizi birbirimize düşürmeye çalıştığını, bu tavrı boşa çıkarmamız gerektiğini anlattı."

-"3 YILA YAKAN CEZAEVİNDE KALDIM"

Daha sonra tabura götürüldüklerini ve burada kendilerine "misafirimizsiniz" denildiğini kaydeden Tunç, ardından Skorsky helikopterine bindirilip götürüldükleri yerde sorgulandıklarını söyledi. Tunç, "Gözlerimiz bağlandı ancak bir general buna karşı çıktı ve göz bantlarımız çözüldü" dedi ve dört günlük sorgunun altından mahkemeye çıkarıldıklarını, 15-22.5 yıl arasında cezalar verildiğini kaydetti.

Tunç, daha önceden 24 yıllık çekilmiş cezası olduğu için verilen cezanın buna sayıldığını ve 3 yıla yakın cezaevinde kaldıktan sonra çıktığını, diğer arkadaşlarının ise 4.5 yıl yattığını vurguladı.
Tunç, Öcalan’ın önerisiyle yeniden üç grubun gelişiyle ilgili olarak da "O süreç tarihi bir süreçti ancak Türkiye tarafından değerlendirilmedi. ‘Bu hareketin önderliğini yapmış kişi elimizdedir, idam cezasıyla rehin alınabilir’ yaklaşımı söz konusuydu. Diğer yandan örgütü ‘tümden tasfiye edeceğiz’ mantığı vardı. O yüzden yeterince etkili olamadı o süreç. Şu anda ise şartlarda değişimler var. Umarım eski hatalar işlenmez, sürecin önünü açmak açısından olumlu yaklaşımlar olur" şeklinde konuştu.

Star, 18.10.09

Dört saatte bırakılacaklar

Çeyrek asırlık savaşı bitirme yönünde çok önemli bir adım yarın atılıyor. Kandil ve Mahmur’dan Silopi’ye gelecek otuz PKK’lı dört saat içinde serbest bırakılacak. Abdullah Öcalan’ın çağrısına uyarak Türkiye’ye dönecek olan ilk PKK’lı grubu karşılamak için Merkez’den bir vali görevlendirildi. PKK da ilk grupta sadece hiçbir eyleme karışmamış örgüt mensuplarının yer almasına karar verdi. Medyanın büyük bir kısmının dün görmezden geldiği “Kandil’den dönüşte ilk adım” haberi Cumhurbaşkanı Gül tarafından olumlu karşılandı: Bu iyi ve güzel bir haber, öyle değil mi?

Abdullah Öcalan’ın “Barış grupları Türkiye’ye gelsin” çağrısı üzerine PKK’nın Kandil ve Mahmur’dan göndereceği iki grup yarın Silopi’deki Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye giriş yapacak. Kandil’den gelecek olan grubun eylemlere katılmamış PKK’lılardan seçilmesi bekleniyor. Mahmur’dan gelecek grubun ise 25 kişiden oluştuğu belirtildi.

Merkez’den vali gidiyor
PKK’nın, Kandil, Mahmur ve Avrupa’dan üç grubu göndereceğini açıklamasının ardından DTP yöneticileri, İçişleri Bakanlığı ile temasa geçti. Bakanlık yetkililerinin, “Tutuklanma olmayacak, sadece kimlik tesbiti yapılıp, dört saat içinde serbest bırakılacaklar” teminatı verdiği öğrenildi. Taraf’ın edindiği bilgilere göre İçişleri Bakanlığı gruplarla ilgili işlemlerin yürütülmesi için bir merkez valisini de Silopi’ye gönderecek.
Avrupa’daki grubun ise hava yoluyla İstanbul’a gelecek ancak bu grubun ne zaman geleceği netleşmedi.

Karşılamalar olacak
Taraf’a konuşan DTP Grup Başkanvekili Gültan Kışanak, “Tutuklanmamaları için hükümete çağrı yapıyoruz. Başbakanın da haberdar olduğunu düşünüyoruz. Beklentimiz gelen grubun en kısa süre içinde özgürlüklerine kavuşacakları bir prosedürün işletilmesidir” dedi. On yıl önceki deneyiminin yaşanmasını istemediklerini belirten Kışanak, şöyle devam etti: “Böyle bir şey barışa hizmet etmez. Bundan ders çıkartmak gerektiğini ve hükümetin de böyle yaklaşmasını umuyoruz. Barış konusundaki mesajlarını kamuoyu ile paylaşmalarına izin verilmesini istiyoruz. Bu konuda ön açısı olmak için geliyorlar. Bölge halkı büyük bir hazırlık içinde. Biz de, gelen grupların barış çağrılarına olumlu yanıt verilmesi amacıyla bildiriler dağıttık. Gruplar için Cizre, Nusaybin, Kızıltepe, Diyarbakır güzergahlarında karşılamalar düzenlenecek. Beklentimiz bir barış şölenin gerçekleşmesi, aksi durumda halk barış gruplarının serbest bırakılması için protesto gösterileri yapacak.”

AKP olumlu bakıyor
DTP TBMM İdari Amiri Sırrı Sakık ise “On yıl önce heba edilen şansın yeniden aynı akıbetle sonuçlanmaması için çabalarımız ve girişimlerimiz var” diyerek, hükümet nezdinde girişimleri doğruladı. Sakık, “Biz de üzerimize düşen sorumluluğun gereğini yerine getirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Tabi ki temaslar oluyor ve herkes süreci önemsiyor” demekle yetindi.
İsminin yazılmaması kaydıyla konuşan AKP bölge milletvekilleri de hükümetin Barış Grupları’nın gelmesine olumlu baktığını ve barış için bir fırsat olarak gördüğünü söyledi.
On yıl önce “İkinci Barış Grubu” adıyla Avrupa’dan gelen İmam Canpolat Taraf’a yaptığı açıklamada, “O dönem biz tutuklanmasaydık yeni gruplar gelecekti. Sorgumuzda bunu yetkililere de söyledik.  Ancak bu fırsat değerlendirilmedi. Bu kez tutuklama olmazsa yeni grupların daha kalabalık bir şekilde gelmesine de imkan doğacak” dedi.

Yeni gruplar gelebilir
Birinci Barış Grubu’nda yer alan Yüksel Genç de şöyle konuştu: “Eğer cezaevine gireceklerse zaten bir anlamı olmayacak. Çünkü barış sürecinin önünün açılması lazım. PKK insanları sadece cezaevine göndermek için yollamaz. Mevcut yasalar zaten serbest bırakılmalarını sağlayabilir. Biz geldiğimizde de TCK’ya göre bırakılabilirdik ama bizi bırakmadılar. Umarım bu kez bırakılırlar. Kötü muamele görmez ve bırakılırlar ise barış fırsatı doğabilir.”

Grupların içinde çocuklar da olacak
DTP Van Milletvekilli Fatma Kurtulan, Mahmur Kampı’ndan gelecek grupta Türkçe bilmeyen çocukların da olacağını söyledi. Anadilde eğitim talebinin ne kadar haklı olduğunu bu çocukların göstereceğini belirten Kurtulan, her ilden halkın katılımının sağlanacağı bir karşılama olacağını söyledi.
DTP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan da Avrupa’dan henüz döndüğünü, orada Türkiye’ye gelmesi muhtemel barış grubu üyeleriyle birlikte olduğunu anlattı. Gruptaki isimlerin henüz netleşmediğini içlerinden dördünün kadın olacağını belirten Buldan, “Herkes çok heyecanlı, herkes gelmek için kendisini öneriyor” dedi.

Gül: Bunlar güzel haberler
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, PKK’nın Türkiye’ye “barış grubu” adıyla üç grup göndereceği yönündeki haberleri, “İyi, güzel haber öyle değil mi” sözleriyle değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Gül, Gençlik Parkı’na gelişinde gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, “Bazı PKK’lıların Türkiye’ye geleceği söyleniyor, bu konuda bir değerlendirmeniz olacak mı” sorusuna Gül, “İyi ya. Güzel işte. İyi, güzel haber, öyle değil mi?” karşılığı verdi.
Gül, daha sonra Ankara Valisi Kemal Önal ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile birlikte yenilenen Gençlik Parkı’nı gezdi.

DTP: Bu fırsat kaçmasın
DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ve Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna, yaptıkları açıklamada, Kürt sorununun çözümünde önemli bir sürece girildiğini ifade ettiler.
“Kürtler dün olduğu gibi bugün de barış ve çözüm konusunda oldukça kararlıdır. Barış gruplarının Türkiye’ye gönderilecek olması, bu kararlılığın ve samimiyetin en açık ifadesidir” görüşüne yer verilen yazılı açıklamada şöyle dendi: “Barış elçilerine gösterilecek yaklaşım, aynı zamanda devletin ve hükümetin çözüm sürecine yaklaşımını ve bu konudaki samimiyetini ortaya koyacaktır. Eğer sürece olumlu yaklaşılır ve cesur adımlar atılırsa Türkiye’nin önü açılacaktır. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki Türkiye, bu süreçten demokrasisini ve barışını güçlendirerek çıkacaktır. Bu nedenle devleti ve hükümeti, atılan bu adımlar karşısında sorumlu yaklaşmaya ve oluşan fırsatları barış ve çözüm için değerlendirmeye çağırıyoruz.”

Taraf, 18.10.09


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.