Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Kılıçdaroğlu, ses kayıtları için Erdoğan'a çok sert çıktı

Kılıçdaroğlu, ses kayıtları için Erdoğan'a çok sert çıktı

Partisinin grup toplantısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ses kayıtlarına değinen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kontrol ettirdiklerini ve tapelerin gerçek olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan'ın "devletin kriptolu telefonlarını bile dinliyorlar" sözlerinin bir itiraf olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu,"Hırsızdan başbakan olmaz. Cumhuriyet tarihinde ilk kez halkını soyan bir başbakanla karşı karşıyayız" dedi. Erdoğan'a TİB kayıtlarını açıklaması çağrısı yapan Kılıçdaroğlu, "Ya helikoptere bin yurt dışına kaç ya da başbakanlıktan istifa et. Devleti soyan Başbakanlık koltuğunda oturamaz" diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu nedeniyle hükümete yüklenen Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ses kayıtlarını da grup toplantısında dinletti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gruptaki konuşmasına eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın istifa ederken yaptığı açıklamayı hatırlatarak başladı. Bayraktar'ın Başbakan Erdoğan'ın da istifa etmesi gerektiği ve bütün imar planlarının talimatının Başbakan tarafından verildiğini belirttiği sözlerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, konuşmasında şunları söyledi:

"İlk kez Cumhuriyet tarihinde bir bakan istifa ederken yolsuzlukların asıl kaynağının Başbakan olduğunu ifade ediyor. Bütün TV ekranlarının önünde. Yetiyor mu bu? Hayır.

"Tablo bugün çok net ortaya çıkıyor"

Başbakan bir açıklama yaptı: 'Oğlum Bilal'in üzerinden bana ulaşmaya çalışıyorlar'. O zaman toplum bunu kavrayamadı. 'Oğlu Bilal'in neyi var ki, onun üzerinden Başbakana ulaşmaya çalışıyorlar?' Bugün o tablo çok daha net ortaya çıkıyor. Hemen şunu yaptılar; savcıları, emniyet müdürlerini değiştirdiler. Başbakan Aksaray'a özel uçağını gönderdi, Aksaray Valisini İstanbul'a getirip Emniyet Müdürü yaptı. Bakın ortada İçişleri Bakanı falan yok.

"Rıza Sarraf diye bir adam 4 bakanı teslim almış"

Sonra 4 bakanı teslim alan Rıza Sarraf diye biri ortaya çıktı. O kadar teslim almış ki, bakanları, İçişleri Bakanı telefonda 'Sana bir şey olmaz, sana bir şey olursa, ben önüne yatarım' diyecek kadar kendisini satmış bir adam.

Bunlar bütün milletin gözü önünde oldu. Herkes biliyor bunları. Olması gereken neydi? Yolsuzluk bir ülkede olabilir ama idareciler yolsuzluğun üzerine kararlılıkla gider. Biz şunu bekledik; Başbakan çıkacak TV'lerin önüne 'Bu ülkede yolsuzluk mu var? Sonuna kadar üzerine gideceğim' diyecek. Ama gitmedi. Gitseydi, 'Biz helal olsun başbakana' diyecektik. Ama tam tersini yaptı. Aksaray Valisini getirdi İstanbul Emniyet Müdürü yaptı. İlk iş Emniyete talimat verdi, 'Yargı kararlarını uygulamayacaksınız' dedi. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez Emniyete böyle bir talimat verildi.

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, 'Anayasanın 138. maddesi hükmünü kaybetmiştir. Yargı bitmiştir tükenmiştir dedi. Bununla bitti mi?

"Siyasi iktidar Bakanların yolsuzluk fezlekesini hasıraltı etti"

Adalet Bakanlığı Müsteşarı, savcıya telefon açıyor, 'Hemen bu akşam gidip savcıyı görevden alacak, dosyayı kapatacaksın, bana da bilgi vereceksin. Burada bekliyorum' diyor. Bunu söyledik. O müsteşarın orada kalmaması gerektiğini söyledik. Ama sonradan öğrendik ki, sadece müsteşar değil Bakan da telefon etmiş savcıya. Dört bakanın fezlekeleri bakanlığa geldi. Adalet Bakanının da fezlekesi geldi. Fezleke günlerce bekledi. Adalet Bakanının fezlekesi Meclis'e geldi, TBMM Başkanı, 'Bize gönderemezsin' diyerek iade etti. Onlar da Adalet Bakanlığı'na gönderdiler onlar da aynı gerekçeyle iade etti. Bakanların yolsuzluk fezlekesi siyasi iktidar tarafından hasıraltı edildi.

"Doğrudan müdahale ediyorlar, çünkü zamanları yok"

Savcıları değiştirdiler, değiştirdikleri savcıları yeniden değiştirdiler. Doğrudan müdahale ediyorlar. Adli Kolluk yönetmeliğini değiştirdiler. Arama yapacaksanız, 'Önce hırsızı arayacak, ondan sonra arama yapacaksınız' dediler. HSYK itiraz etti ve Danıştay bu yönetmeliği iptal etti.

Şimdi önemli bir adım daha atıyorlar. Yasal yollarla elde edilen yolsuzluk ve rüşvet delillerini, çıkaracakları yasalarla yok etmek istiyorlar. Bunun için bir yargı paketi getirdiler. HSYK'da değişiklik yapıyorlar, teklif yasalaştı; internet düzenlemeleri getiriyorlar, teklif, MİT yasası getiriyorlar, teklif. Bunların hiçbirisi Bakanlar Kurulu'nda görüşülen yasa tasarıları değil. Sayın başbakanın 'tuzluk' diye tanımladığı milletvekillerinin yasa teklifleri. Neden böyle geliyor? Çünkü zamanları yok, zamana karşı yarışıyorlar. 'Acaba biz yolsuzluk ve rüşvet davasını' nasıl kapatırız?' Bunun için yapılıyor. Bütün çaba cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu kapatmak.

"Dünyada bunu örtecek boyutta bir bez yok"

Neydi? Bakanların çocukları, yatak odalarındaki kasalarda çıkan milyon dolar ve avrolar, yandaş medya için 630 milyon dolara oluşturulan havuzlar, müteahhitlere yapılan savunmalar... Bütün bunları yok etmek istiyorlar. Bütün bunları yok edebilirler mi? Emin olun edemezler. Boyutları o kadar büyük ki, dünyada bunu örtecek bir bez daha dünyada üretilemedi.

Bunların bir Bakanı var, Ali Babacan. 'Bizde olanları yabancılar anlamıyor.' demiş. Yahu ahlaklı adamlar onlar. Topluma, inanca saygısı var. Yolsuzluk olunca hemen bırakıyorlar. Senin gibi saygısız değil ki bunlar.

"Başçalan"

Ben Recep Tayyip Erdoğan'a 'Başçalan' demiştim. o zaman arkadaşlar beni eleştirdi. Ama bugün anladık ki artık kendisi 'Başçalan".

O ses kayıtlarını dinletti

Kılıçdaroğlu daha sonra grup toplantısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği ifade edilen ve internete düşen ses kayıtlarını dinletti. Daha sonra konuşmasını sürdüren Kılıçdaroğlu, bu kayıtlara ilişkin tapeleri de okudu. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Operasyonun yapıldığı sabah 08:02'de Başbakan oğlunu arıyor, 'Oğlum evinde ne var ne yok, sen bunları çıkar, tamam mı?' diyor. Sonra cevap veriyor 'Ben de ne olabilir ki baba, senin paran var kasada diyor'. Saat 11:17, aynı gün. Aileyi topluyorlar, bütün aile birarada, parayı nasıl sıfırlayacaklar onun derdindeler. Erdoğan 'Parayı tümüyle sıfırlamakta fayda var' diyor. Bilal'de 'Tümüyle sıfırlayacağız' diyor. Saat 15:39'da Erdoğan soruyor 'Sana verdiğim görevler tamamlandı mı?' diyor. Bilal 'Bir kısmını hallettik, geri kalan kısmını da karanlık olunca halledeceğiz' diyor. Aynı gün, gece 23:15, Bilal 'Büyük ölçüde şey yaptık' diyor. Erdoğan 'Büyük ölçüde şey yaptık derken, parayı sıfırladınız mı?' Bilal 'Bir 30 milyon Euro gibi bir miktar daha var." diyor. O gece geçiyor, ertesi gün saat 10:58. Baba yine soruyor 'Tamamen sıfırlandı mı?' Hala para var. Ve Erdoğan uyarıyor 'Açık konuşma, izleniyoruz' diyor. Bunları söyleyen bu ülkede Başbakanlık koltuğuna oturan biri. Beni rahatsız eden bu. Bir ülkenin başbakanı, ülkesini soymakla görevlendirilmiş adeta. Çoluk çocuk bütün aile. Emin olun Erdoğan'a üzülmüyorum, üzüldüğüm çocukları. Kendi hırsızlığına ortak ediyorsun. Nasıl babasın sen?"

Başbakan Erdoğan'ın 1994'te belediye başkanı olduğunda yolsuzluğun "babadan oğula" geçtiği yönündeki sözlerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Aynı bugünü tarif ediyor" dedi.

"Hırsızlık devlet sırrı olmaktan çıktı"

Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Manisa'da genç bir üniversite öğrencisinin çantasından 'Hırsız var' diye bir bez çıkıyor, savcı, o öğrenciye 'Başbakana hakaret ediyorsun' diyor. O savcıya seslenmek istiyorum. Başbakanın hırsızlığı artık devlet sırrı olmaktan çıktı. O çocuğa hiçbir şey yapamazsınız."

Hayatımın en üzüntülü gününü yaşıyorum. Allah kimsenin başına böyle bir şey vermesin. Allah kimseyi yolundan şaşırmasın. Milletin vicdanına sesleniyorum. Çocuğunuz işsizse kendine sorun, geçinemiyorsanız kendinize sorun. Bu yolsuzluğun üstü kapatılamaz. Çünkü ilk kez dünyada bir hükümet devleti soymaya kalkıyor. 'Başçalan' diyorum, bilinçli söylüyorum.

"Kontrol ettirdik Ağrı Dağı, Erciyes Dağı kadar gerçek"

Başbakan Erdoğan'ın bugün partisinin grup toplantısındaki konuşmasında "devletin kriptolu telefonunu dinlemişler" sözlerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, konuşmasında şunları söyledi:

"Bu bir itiraf. 'Benim sesim değil' demiyor, Bilal'in sesi değildir demiyor. Bunlar montajdır diyor. Bugün bir itirafta daha bulundu. Yolsuzluğu yap diye verilmedi sana kriptolu telefon. Devletin işlerini yap diye verildi. Biz en az üç dört kanadan kontrol ettik. Şimdi inaniyorum, Ağrı Dağı ve Erciyes Dağı ne kadar doğru ve gerçekse bu tutanaklar da o kadar gerçek. Hayatı yalan söylemekle geçen bir başbakandan bir şey beklenmez. Benim üzüldüğüm ona hala inanan yurttaşlarım. Daha arkası gelecek bunların öyle söyleniyor. Nasıl milletin önüne çıkıyorsun, nasıl milletin yüzüne bakıyorsun sen? Ar damarı yok mu Allah aşkına, böyle bir tablo olabilir mi?

"Hırsızdan Başbakan olmaz"

Hırsızdan başbakan olmaz. Cumhuriyet tarihinde ilk kez halkını soyan bir başbakanla karşı karşıyayız.

Anlatıyorum aşama aşama belge belge döküman döküman. Hala diyor ki 'Kriptolu telefonu da dinlemişler' Yani itiraf ediyor. Ses mühendislerine sorduk. 'acaba burada bir şey olabilir mi?' dedik. Dediler ki, 'Hiç endişelenmeyin. Hepsi gerçek'

"TİB kayıtlarını yayınlayın" çağrısı

TİB kayıtlarını yayınlayın. Sahte mahte ayaklarını bırak. Kriptoyla ilgili bütün bilgiler TİB'de var.  Onları yayınla. Onları yayınlayabilir mi? Yayınlayamaz. Neden? Hırsızdan başbakan olmaz.

Medya patronlarına sesleniyorum. Benim sesimi kesebilirsiniz. CHP'nin sesini kesebilirsiniz. Ama, şunu söylüyorum, sokaktaki yurttaş sizi affetmez. sizi havuz medyasıyla aynı kefeye koyar. Başbakan yolsuzluk yapıyor, evinde stokluyor, gece yarısı çocuklarını yolluyor ve siz görmeyeceksiniz bunu. Dünya görüyor, siz görmüyorsunuz. Bunu göstermek zorundasınız. Göstermezseniz 'başçalan' kadar siz de sorumlusunuz.

Hükümetin meşruiyeti yoktur. Sayın Cemil Çiçek'e de sesleniyorum. Meclis TV'yi kestiriyorsun. Niye kestiriyorsun? Yani senin başbakanın hırsızlık yapıyor biz bunları açıklamayacak mıyız? 

"Ya helikoptere bin yurt dışına kaç ya istifa et"

Medyaya doğrudan müdahale eden bir adam var. Ne yaparsan yap, cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğunu yapan adamsın. Bunlar ortaya çıkmayacak mı sanıyorsun? Yarın öbür gün hepsi ortaya çıkacak. Benim sana bir tavsiyem var. Ya helikoptere bin yurt dışına kaç ya da başbakanlıktan istifa et. Devleti soyan Başbakanlık koltuğunda oturamaz. O koltuktan gitmesi lazım."

cnnturk.com, 25.02.2014

Kılıçdaroğlu'ndan önemli açıklamalar
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Başbakan Erdoğan'ı sert bir dille eleştiren Kılıçdaroğlu, "Ya yurtdışına kaç helikopteri al, ya da Başbakanlıktan istifa et. Devleti soyan Başbakanlık koltuğunda oturamaz" dedi.

İşte Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları:

BUGÜN TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİNDE YENİ BİR GÜN

Bugün yeni bir gün. TC tarihinde de yeni bir gün. İzin verirseniz Anayasanın birkaç maddesine değinmek isterim. Birinci madde Türkiye Devleti bir cumhuriyettir. Ve önemli bir madde; Kanun önünde eşitlik. Anayasa der ki hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz

Seçimle bir iktidar gelir. Devlet olmaz, devleti yönetir.
Başbakan’ın görevi, Türkiye Cumhuriyeti’nin yüksek hak ve menfaatlerini gözetmek. Genel ahlakı ve kamu düzenini muhafaza etmek. Ahlak kavramı Başbakan’ın görevleri arasına girmiş durumdadır. Kendisi topluma örnek olacak.

İŞTE CHP TOPLANTISINDAN RENKLİ KARELER

17 ARALIK’TA 2 ÖNEMLİ OLAY OLDU

Yasalar böyle diyor ama gerçek nedir? 17 Aralık 2013’te 2 önemli olay oldu. Birinci olay genç bir çocuk Salih Yiğit Tekin TBMM önünde ‘açım’ diye kendini yaktı ve 10 gün sonra öldü. Hangimiz hatırlıyoruz.
İkinci olayı artık bütün dünya biliyor. Rüşvet ve yolsuzluk operasyonu. Bilmek istemeyen bir kişi var. Onun da artık cilaları ağır ağır dökülüyor. Utanmıyor da zaten. Farklı bir insan. İnsanlar utanırlar. Ama bunda öyle bir kavramın olmadığını görüyoruz.

4 BAKAN İSTİFA ETMEK ZORUNDA KALDI

Adı yolsuzluğa bulaşan 4 bakan hemen sonrasında bütün programlarını iptal edip Ankara’da kaldılar. Neden? Çünkü müdahale etmeleri gerekiyordu. Kamuoyu baskısı ile 4 bakan istifa etmek zorunda kaldı.

ERDOĞAN BAYRAKTAR BAŞBAKAN’I SUÇLADI

Biri Başbakan’ı çok açık bir biçimde suçladı: ‘’İstifa ediniz ve beni rahatlatacak deklarasyon yayınlayınız şeklinde tarafıma baskı yapılmasını kabul etmiyorum. İmar planlarının büyük bölümü Başbakan’ın talimatıyla yapıldı. Başbakan’ın da istifa etmesi gerekir’’ Bunu söyleyen Erdoğan Bayraktar.
İlk defa bir bakan istifa ederken yolsuzlukların asıl kaynağının Başbakan olduğunu TV’de ifade etti.

OPERASYONU BAŞBAKAN YAPTI

Başbakan ‘Oğlum Bilal’in üzerinden bana ulaşmaya çalışıyorlar’ dedi. O zaman toplum bunu kavrayamadı. Bugün o tablo çok daha net önümüzde duruyor. Savcıları ve polisleri değiştirdiler. Emniyet müdürlerini de yıldırım hızıyla değiştirdiler. Başbakan Aksaray Valisi’ni özel uçağıyla getirtti. İçişleri Bakanı yok ortada. Operasyonu yapan Başbakan.

RIZA SARRAF 4 BAKANI TESLİM ALMIŞ

4 Bakanı teslim alan bir Rıza Sarraf. O kadar teslim almış ki 4 bakanı. İçişleri Bakanı, Sarraf’a telefonda ‘Sana bir şey olursa ben önüne yatarım’ diyebilecek kadar kendini satmış bir adam.
Biz şunu bekledik. Başbakan çıkacak TV’ye ‘Yolsuzluğun üzerine sonuna kadar gideceğim’ diyecekti. O zaman biz de ‘Helal olsun. Böyle olur Başbakan’ diyecektik. Ama tam tersini yaptı.
Ve  ilk iş talimat verdi: Yargı kararlarını uygulamayın diye
Adalet Bakanı Müsteşarı savcıya telefon açıyor. Biz bunu açıkladık. Tutanağı açıkladık. Sonra öğrendik ki sadece müsteşar değil Adalet Bakanı da telefon etmiş.

BUNLAR İLK KEZ OLUYOR

Bunlar yetti mi? Fezlekeleri geldi. Fezlekeler bekledi sonra iade edildi. Adalet Bakanı’nın fezlekesi TBMM Başkanlığı’ndan geri iade edildi. Adalet Bakanı’nın fezlekesinin nereye gideceği belli olmadı. Bakanların yolsuzluk fezlekeleri siyasi iktidar tarafından hasır altı ediliyor. Değiştirdikleri savcıları bir kez daha değiştirdiler. Bu da ilk kez oluyor. Apar topar adli kolluk yönetmeliğini değiştirdiler. Önce haber vereceksin, sonra arama yapacaksın dediler. Ve Danıştay bu yönetmeliği iptal etti.

YASAL YOLLARLA ELDE EDİLEN DELİLLERİ YASALARLA YOK ETMEK İSTİYORLAR

Şimdi önemli bir adım daha atıyorlar. Yasal yollarla elde edilmiş delilleri yasalarla yok etmek istiyorlar

TUZLUKLARIN VERDİĞİ KANUN TEKLİFLERİ

Bunun için bir yargı paketi getirdiler. HSYK, MİT ve İnternet yasasını getirdiler.
Bunların hiçbiri Bakanlar kurulunda görüşülen yasa tasarıları değil
Sayın Başbakan’ın tuzluk diye tanımladığı kendi vekillerinin verdiği kanun teklifleri

ZAMANLARI YOK

Neden? Çünkü zamanları yok. Zamana karşı yarışıyorlar
Bunlar Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu kapatmak için yapılıyor.
Yolsuzluğun boyutu o kadar büyük ki bunu örtecek bez yok
Bunların bir bakanı var Babacan demiş ki ‘’Biz de olanı yabancılar anlamakta zorluk çekiyor’’ demiş
Onlar ahlaklı adamlar. Yolsuzluk oldu mu istifa eder.
Topluma, inanca saygısı var. Senin gibi saygısız değil ki bunlar

BEN BAŞÇALAN DEMİŞTİM

Bunlar olduğunda Erdoğan için özel bir deyim kullanmıştım Başçalan diye. Ama artık bugün anladık ki kendisi Başçalan.
Dün internete düşen ses kayıtları tüm gerçeği ortaya koyuyor.

Kılıçdaroğlu konuşmasının bu bölümünde Başbakan Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ses kayıtlarını grup salonunda dinletti.

HAYATIMIN EN ÜZÜNTÜLÜ GÜNÜ

Hayatımın en üzüntülü gününü yaşıyorum. Allah kimsenin başına böyle bir şey vermesin.

MECLİS TV YAYINI KESTİ

Meclis TV dahil bazı kanalların bu görüntüleri kestikleri söyleniyor.
Milletin vicdanına sesleniyorum. Çocuğunuz işsizse kendinize sorun, geçinemiyorsanız kendinize sorun. Bu yolsuzluğun üstü kapatılamaz. İlk defa dünyada bir hükümet devleti soymaya kalkıyor
Başçalan diyorum. Bilinçli söylüyorum.

TAPELERİ OKUDU

Operasyonun yapıldığı sabah 08.02’de Başbakan oğlunu arıyor. ‘Oğlum senin evinde ne var ne yok, bunları çıkar’ diyor. O da anlayamıyor. Sonra cevap veriyor, ‘Bende ne olabilir ki baba. Paran var kasada’. Sıfırlayın dedikten sonra aynı gün 11.17’de tüm aile bir arada parayı nasıl sıfırlayacak arayışı içinde. Ama Erdoğan rahat etmiyor bir daha soruyor ‘Parayı tammaiyle sıfırlamakta fayda var’ diyor. Bilal ‘sıfırlayacağız’ diyor. Aynı gün 15.39’da Başbakan bir daha soruyor ‘Halloldu mu?’. Bilal de ‘Karanlık olunca çıkaracağız’ diyor. Aynı gece Bilal ‘Büyül ölçüde şey yaptık’ diyor. Bilal ’30 milyon avro gibi bir miktar daha var’ diyor. Henüz sıfırlayamamışlar. Ertesi gün 10.58’de yine soruyor baba ‘Tamamen sıfırlandı mı?’ Hala para var. Samandıra’nın parası var. Erdoğan uyarıyor ‘açık konuşma’ diye. Bunları söyleyen bu ülkede Başbakanlık koltuğuna oturan birisi. Beni üzen de bu

O SAVCIYA SESLENİYORUM: O ÖĞRENCİYE HİÇBİR ŞEY YAPAMAZSIN

Üzüldüğüm oğlu. Oğlunu hırsızlığa ortak etti. Nasıl bir babasın sen.
Manisa’da bir gencin çantasından ‘hırsız var’ diye bez çıkıyor. Savcı ne diyor ‘Başbakan’a hırsız diyorsun’ Savcıya sesleniyorum artık Erdoğan’ın hırsızlığı devlet sırrı kapsamından çıktı. Artık o öğrenciye hiçbir şey yapamazsın

BUNLAR YALAN DEMİYOR, MONTAJ DİYOR

Erdoğan ‘hırsızlık babadan evlada geçer’ diyordu.  Bugünü anlatıyor
Bugün diyor ki ‘Bunlar montaj’ Benim ya da Bilal’in sesi değil demiyor. Bugün bir itirafta daha bulundu. Kriptolu telefonu dinliyorlar diyor. Bu nedir? Bu konuşmaların doğru olduğunu gösterir.

3-4 KANALDAN DOĞRULATTIK

Biz 3-4 kanaldan check ettik. Konuşmalar gerçek. Ağrı Dağı, Erciyes Dağı ne kadar gerçekse bu konuşma da o kadar gerçek.
Daha arkası gelecek bunların öyle söyleniyor. Nasıl milletin yüzüne bakıyorsun. Ar damarı yok mu?

Wikileaks belgesinde ne diyordu 2004’de ‘AKP yolsuzlukların kökünü kazıyacağım diye iktidara geldi.  Erdoğan’ın İsviçre bankalarında 8 ayrı hesabı var.’ Erdoğan ’Bunu yapanlardan hesap soracağım. Bu diplomatlar hakkında bütün yargı içinde arkadaşlarım çalışmalarını yapıyor’ diyor. Bunu 2004’te söyledi. Dava açtı mı? Açmadı.

İSVİÇRE BANKALARINDA HESABI VAR MI? 

İsviçre bankalarında hesabı var diye önceki genel başkanımız Baykal hakkında da iddiada bulunmuştu. Ama o namuslu bir balkan gibi başvurusunu yaptı ve ‘Var mı hesabı yok mu bulun’ dedi. Ve resmi yazıyı aldı. İsviçre bankalarında hesabı yok. Erdoğan başvuru yaptı mı? Yapmadı

OĞLUN ‘HALA EVDE 30 MİLYON EURO’ VAR DİYOR

Sen önce hesabını ver. Senin evinde oğlunun ifadesiyle 30 milyon Euro’luk miktar var. Dağıta dağıta bitiremiyorsunuz. Ahlak yok mu sende

BU HÜKÜMETİN MEŞRUİYETİ BİTTİ

Artık ona Başbakan diyemeyiz. Bu hükümetin meşruiyeti bitmiştir.
Yalancıdan ve hırsızdan başbakan olmaz
Hollywood filmlerini çeken yönetmenlerin bile aklına gelmemiştir. Ama bunlar film olacak. Böyle bir hırsızlık kimsenin aklına gelmez
Hala kriptolu telefonu dinlemişler diyor

SES MÜHENDİSLERİNE SORDUK, ‘GERÇEK’ DEDİLER

Ses mühendislerine sorduk. ‘Tamamı gerçek’ dediler

ERDOĞAN’A ÇAĞRI YAPIYORUM: TİB KAYITLARI YAYINLANSIN

Erdoğan’a çağrı yapıyorum. TİB kayıtlarında hangi saatte kim kiminle konuştu yayınlayın. Devletin kayıtlarını yayınla.
Kripto ile ilgili tüm bilgiler TİB’de var
Onları yayınlayabilir mi? Yayınlayamaz. Hırsızdan başbakan olmaz çünkü

MEDYA PATRONLARINA: KORKMAYIN

Medya patronlarına söylüyorum, korkmayın. Sizin topluma karşı yükümlülüğünüz var. Benim, CHP’nin sesini kesebilirsiniz. Ama sokaktaki yurttaş sizi affetmez. Sizi havuz medyası ile aynı kefeye koyar.
Göstermek zorundasınız. Göstermezseniz başçalan kadar sizin de sorumluluğunuz var demektir.

MECLİS TV YAYINLARINI KESTİRİYOR Cemil Çiçek

Cemil Çiçek’e de sesleniyorum. Meclis TV yayınlarını kestiriyor

YA KAÇ YA İSTİFA ET

Ya yurtdışına kaç helikopteri al, ya da Başbakanlıktan istifa et.
Devleti soyan Başbakanlık koltuğunda oturamaz.

Hürriyet, 25.02.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.