Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Başbakan Erdoğan: 'İçi boş âlim müsveddeleri tarihin çöplüğüne gidecek'

Başbakan Erdoğan: 'İçi boş âlim müsveddeleri tarihin çöplüğüne gidecek'
Başbakan Erdoğan, 'İlmi güç için, şantaj için, şebekeleşme ve örgütlenme için istismar aracı olarak kullananları bu medeniyet hiç kabullenmemiştir' dedi

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı "Yüzyılın İslam Kültür Hizmeti Onur ve Hizmet Ödülleri" töreninde yaptığı konuşmada ''Bu medeniyet yalancı peygamberleri, sahte velileri, içi boş âlim müsveddelerimi bünyenin virüsü yok ettiği gibi reddetmiş ve tarihin çöplüğüne mahkum etmiştir. İlmi güç için, şantaj için, şebekeleşme, örgütleşme için bir araç olarak kullananları bu medeniyet hiç kabul etmemiştir ve etmeyecektir'' dedi.

İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:

44 ciltlik bir müstesna eserin, İslam Ansiklopedisi’nin yayınlanma şerefini hep birlikte yaşıyoruz. Medeniyetin özü taş, kum, asfalt, güçlü silahlar, tek başına insan dahi değildir. Medeniyetin özü aşktır ve o aşktan hasıl olan ilimdir. Bugün bu salonda medeniyetin özü olan aşkın ve ilmin ete kemiğe bürünmüş haline şahitlik ediyoruz. 44 cilt, 17 bin maddeden oluşan 30 yıllık emeğin neticesinde ortaya çıkan eserin tüm insanlık için hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Türkiye ve dışarıdan 2 bine yakın ilim insanı bu esere birikimini sundu.

Her kitap, her eser değerlidir. Ancak bu ansiklopedi kitap olmanın çok ötesinde kadim medeniyetine ışık tutan bir külliyat.

İlim ve bilim aynı şey değildir. Alim ve bilgin birbirinin tıpatıp  benzeri değildir. Kişinin çok şey okumuş olması onun âlim olduğu, çok şey bildiği anlamına gelmez.

Bugün bir çokları çıkar ‘böyle bir ansiklopediye ne gerek var’ diyebilir. İnternette önümüze bir kelime aradığımızda milyonlarca arama kaynak çıkıyor. Artık herkes yazar. Twitter başta olmak üzere herkesin cesaretle fikrini yazdığı çağdayız

Çocuklarımı sürekli Bağlarbaşı’ndaki merkeze gönderdim

Ben her cildini takip ettim eserin. Çıktı mı çıkmadı mı? Çocuklarımı sürekli Bağlarbaşı’ndaki merkeze gönderdim çıktı mı çıkmadı mı diye.

Ülkemizde kitapların yığılıp yakıldığını büyüklerimizden dinledik. Saraybosna’da kitaplar yakıldı, dumanları şehrin üstüne yükseldi. Bağdat’ta kütüphane yakıldığında ‘Bağdat gitti her şey gitti’ denmişti. Kitapların yakılması medeniyet yürüyüşünü durdurmadı.

Kitaplar yakılıp yok olsa da medeniyetlerin hafızası silinmez.

Bir başka bir şeyi kaybettik

Endülüs’ün kitapları yakıldığında İstanbul kitap merkezi oldu. İstanbul’un kitapları yakılmadı, başka yere de taşınmadı. Biz başka bir şeyi kaybettik. Bir saat uyuyup 23 saat çalışan âlimlerimiz vardı. Aylarca evinden uzakta kitap arayan sevdalılarımız vardı.

Tüm İslam coğrafyası kitaplarını kütüphanelerini değil ilme olan aşkını ve şevkini, kitaplarla arasındaki irtibatını yitirdi. Kitapların hepsi aynı olsa da kitapları anlayacak harflerini yitirdi.

Artık üniversite özgür

Tarihte yaptık yine yaparız, çok daha iyisini yaparız ve göreceksiniz yapacağız. Bunu yapacak imkana sahibiz. Kılık kıyafete, sakala bıyığa, başörtüsüne takılmayan özgür üniversitelerimiz var. En ücra köydeki çocuğun ulaşabileceği okullarımız var. İlkokul ve liseleri artık formatlama makinesi olarak gören yer değil ilim yuvası olarak görüyoruz. Bunların hepsi birer başlangıç.

t24.com.tr, 25.01.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.