Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Euro Bölgesi'nde deflasyonun yıkıcı sonuçları korkutuyor

Euro Bölgesi'nde deflasyonun yıkıcı sonuçları korkutuyor
Batı'da bugün hayatta olan çok az sayıda insan deflasyonu tecrübe etmiştir ancak Avrupa'da durum her an değişebilir.

Euro Bölgesi'nde, deflasyonun tıpkı 1990'ların ortalarında Japonya'da olduğu gibi kök salmaya başladığına ilişkin endişeler artıyor.

Letonya, Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ta fiyatlar geriliyor. Tahmin yürüten birçok kişi Euro Bölgesi ortalamasında düşük enflasyonu deflasyondan daha olası görüyor.

Avrupa Merkez Bankası'nın yatırımları ve büyümeyi desteklemek amacıyla ekonomiye para akıtmasına rağmen 18 ülkeli blokta enflasyon inatla yüzde 1'in altında kalmaya devam ediyor. Bu oran AMB'nin 'yüzde 2'nin hemen altında' olan enflasyon hedefine oldukça uzak. Giderek daha fazla ekonomi deflasyon riski ile karşı karşıya.

[image] TK

Peki endişenin sebebi ne? Ekonomiler enflasyonla baş edebiliyorsa deflasyonla neden edemesin? İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana yüzyıllardır kapitalist ekonomiler aralara enflasyonun serpiştirildiği ciddi deflasyon dönemleri yaşadı ve uzun vadeli büyüme yoluna devam etti.

Ancak tarihi tecrübeler, politika yapıcıların 19. yüzyıla dönmek istememelerinin nedenlerinden biri. Almanya'da 1920'lerde yaşanan hiperenflasyonun ardından 1930'larda fiyatların yüzde 23 gerilemesi ile ekonomik sıkıntılar daha da yayılmıştı.

Almanya bugün endişelenen ülkelerden biri değil. Aralık ayında Almanya Merkez Bankası Bundesbank tarafından yayınlanan bir çalışmada "görünürde deflasyon yok" denildi. Bu durum Almanya için doğru olabilir: Açıklanan son rakamlar Kasım ayında yıllık enflasyonun yüzde 1,6 olduğunu gösterdi ki bu oran Euro Bölgesi'ndeki en yüksek üçüncü oran.

Ancak diğerleri daha umutsuz. Fransa'nın Ekonomi Politikaları Planlama Konseyi Başkanı Jean Pisani-Ferry, ekonominin kapasitesinin altında çalışması, blokta işsizlik ortalamasının yüzde 12'nin üstünde olması, dünyanın diğer bölgelerinde büyümenin ciddi şekilde darbe alma ihtimalleri ve emtia fiyatlarındaki gerileme nedeniyle fiyatların düşme riski olduğunu düşünüyor.

Bundesbank bile deflasyon başlarsa büyümenin neredeyse imkansız olduğunu kabul ediyor. Hane halkının ve şirketlerin fiyatların daha da düşeceği beklentisi ile harcama yapmaktan uzak durması mal ve hizmetlere olan talebin de düşmesine neden oluyor.

Ücretler ve maaşlar öncelikle yükselir ancak şirket karlarının düşmesi şirketleri eninde sonunda çıktıları ve ücretleri düşürmek zorunda bırakacak. Gelirin azalması ile işsizliğin yükselmesinin talebi düşürüyor olması, kendi kendini güçlendiren aşağı yönlü bir ekonomik döngüyü başlatır. Bu sırada kredi protföylerindeki zararların artması ile bankalar da zayıflar.

Reel faiz oranlarının artması borçlananların ve potansiyel girişimcilerin üzerindeki yükü arttırır.

Merkez bankaları bu duruma gösterge faiz oranlarını düşürerek cevap verebilir ama AMB'nin yeniden finansman oranının hali hazırda zaten yüzde 0,25 olması faizlerin daha da düşürülmesi için çok az alan bırakıyor. Negatif faiz oranı teorik olarak mümkün olsa da etkinliğinin bir sınırı var. Bankaların mevduatlar için müşterileri ücretlendirme ihtimali mudileri parayı çekmeye teşvik ediyor.

Deflasyon, borçlananlar için çifte sorun anlamına geliyor çünkü borçları servis etmenin reel maliyetlerini artırmanın yanı sıra bir yandan da var olan borcun yarattığı yükü de yükseltir. Gelirin azalması nedeniyle borçların nominal değeri değişmez ancak borcun yeniden ödenebilmesi için ulusal (ya da kişisel ya da kurumsal) gelirden daha fazla pay ayrılması gerekecek.

Kreditörler yarar sağlar, borçlular kaybeder. Ancak Euro Bölgesi için sorun borçluların Yunanistan, İspanya, Portekiz ve İtalya gibi en yavaş büyüyen ve deflasyona eğilimli ülkelerde yoğunlaşmış olması.

Hali hazırda zaten sıkıntı yaşayan ülkelerden daha fazla yük taşımaları istenecek ya da bu ülkeler bunu yapamayacak ve iflas edecekler. Bu ihtimalin gerçekleşmesi yerel bankalar ile diğer kreditörlerin üzerinde ciddi zincirleme etkilere sebep olur.

Kısacası endişelenmek için birçok sebep bulunuyor.

wsj.com.tr, 06.01.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.