Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Başbakan gazeteci ve yazarlarla buluştu Toplantıda neler konuşuldu?

Başbakan gazeteci ve yazarlarla buluştu
Toplantıda neler konuşuldu?

Başbakan Erdoğan, Dolmabahçe'de gazeteci ve yazarlarla buluştu. Toplantıya katılan yazarlar ve gazeteciler, toplantı sonunda basına kapalı bölümde konuşulanlar hakkında bilgi verdi.

Ali Bulaç: Başbakan 17 Aralık ile ilgili bilgilendirici bir toplantı yaptı. Sorulara cevap verdi. Seçime kadar olabileceklerden ve tedbirlerden bahsetti. Cemaat konusu gündeme geldi. TIR olayının 17 Aralık'taki operasyonla ilgili olduğunu söyledi. Hükümete yönelik bağlantısı olduğunu söyledi. Ben de, eğer Emniyet'te ve yargıda paralel yapı varsa haklı olduğunu ancak camiaya ve cemaate karşı bir operasyon düzenlencekse bunun on binlerce insanı içine alabileceğini, 28 Şubat'ın tekrarı olabileceğini, birçok insanı mağdur edebileceğini sordum. Sayın Başbakan "Bu konuda çok dikkatliyiz, böyle birşeye asla izin vermeyeceğiz ama devletin içerisinde bir yapılanma varsa hukuk dahilinde bir tasviye etme konusunda kararlıyız." dedi. Ergenekon ve Balyoz konusunda, Adalet Bakanlığı'nda bu konuyla ilgili çalışma yapıldığını söyledi.

Zaman, 04.01.214

Doğu Ergil: Kafadaki karışıklığını gidermek için yapılan bir toplantı. Pek çok konuya açıklık getirdi ama bu sadece hükümetin görüşü. Toplumdaki karşılığı ne olacaktır, bunu bilemiyoruz. Yolsuzluk konusu ağırlıklı olarak işlenmedi, çünkü Başbakan, yolsuzluğun bir araç olarak kullanıldığını düşünüyor.

Mehmet Barlas: Hükümet, paralel yapı operasyonuna karşı, millet operasyonunu ortaya koydu. Operasyona rağmen ayakta durduğunu söyledi. Geri dönüş yok dedi. Hasar tespiti konusunda tatmin edici cevaplar verdi. Yargının yavaşlığından dem vurdu, sızdırılmanın olduğunu ama bunun kanıtlamadığını söyledi. Yargı olmadığı için Halk Bankası'nın BDDK tarafından denetlendiğini ve bunun için talimat verdiğini söyledi. Yolsuzluk var mı diye sorduk, tertemiz çıktı diye cevap verdi. Ergenekon ve Balyoz için Tashih-i karar ve iade-i mahkeme yolları aranıyor dedi. Anladığım kadarıyla Adalet Bakanlığı'nda çalışma yapılıyormuş.

Fikret Bila: Başbakan, Halk Bankası Müdürü'nün o paraları evinde bulundurmasının hata olduğunu söyledi. Ama yargı sonucunu beklemek gerektiğini iletti. Halk Bankası'nın BDDK'nın denetlenlendiğini söyledi. İç ve dış odaklardan bahsetti. Hükümet, yeniden yargılama için yeni arayışlar, formüller üzerinde çalışıyor. Ona da olumlu bakıyor. Yargıdaki yapılanmanın ortadan kaldırılacağını ve HSYK'nın yapısının değiştirileceği mesajını verdi. Emniyet'teki değişikliğiklerin, kendi düşündükleri paralel devletin bürokratlarıyla ilgili olacağını söyledi. Sorguladıkları zanlılara savunma için zaman vermeyen savcıların paralel devletle alakalı olduğunu düşünüyor. 17 Aralık'taki operasyona, daha çok ekonomi açısından baktı. Operasyonla bu kişilerin kredibilitesinin kırıldığını söyledi. İsimler de verdi. Üçüncü köprü, havaalanı gibi çalışmalardan rahatsız olunduğunu söyledi. BDP'li tutuklu vekillerle ilgili düşüncelerini de söyledi. 12 Eylül'deki referandumla onların tahliye olduğunu söyledi.

Mahmut Övür: Başbakan bu konularda buna ilişkin hem 17 Aralık süreci hem TIR meselesi hem çözüm süreciyle ilgili son düzenlenen operasyonla ilgili yolsuzluk boyutuyla ilgili çok ayrıntılı bilgiler verdi. Benim gördüğüm Başbakan'ın bu süreçte belki bir önceki süreçlerde olduğu gibi biz hatırlattık yani bunun Oslo süreciyle başladığını 7 şubatla devam ettiğini tutuklamalardaki yanlış uygulamalar uzun tutukluluk süreleriyl ilişkisi olduğunu söyledik. Bununla da paralellik kurarak şu sonuç çıktı. Başbakan belki de önceki süreçlerden Gezi olaylarından çok daha kararlı bir şekilde devlet içerisindeki paralel yapının Türkiye'yi zayıflatmaya çalıştığı. Özellikle ekonomiyi zora sokma üzerinden 30 Mart hedefinin olduğunu bunun da kendileri tarafından fark edildiğini ve buna yönelik bir hazırlık yaptıklarını, buna yönelik her türlü önlemi alacaklarını, yasal eksende hukuk içerisinde her türlü önlemi alacaklarını çok net bir şekilde söyledi. Türkiye'nin dış dünyadaki yeri üzerinden de meseleye yaklaştı. Özellikle Türkiye'nin Suriye sınırında El Kaide ile El Nusra ile bütünleştirilmesine tamamen karşı çıktığı, Türkiye'nin meşru güçlerle ilişkisi üzerinden meseleyi anlattı. Seçim üzerinden hükümeti ve kendisine yönelik operasyonu ayrıntılı bir şekilde verdi. Yargı içerisindeki gücün, polis içerisindeki gücün nasıl bir şema ortaya koyduğunu anlattı. Başbakan bu tür operasyonlarla mücadele etmekte kararlı olduklarını söyledi. Hatay'daki TIR olayının 17 Aralık'ın devamı olduğunu ve ondan ayrı düşünülmemesi gerektiğini söyledi. Örneğin Adana'dan kalkıp oraya giden bir savcıdan bahsetti. Yani bunun 17 Aralık'ın bir devamı olduğunun altını çizdi. Başbakan Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ilgili Başkanın bu girişimleri haklı bulduğunu, zaten yargı süreçlerinde böyle bir hakkın olduğunu, Yargıtay sürecinden sonraki haklarının yasal süreçlerinde devam edeceğini ama aynı zamanda ekibinin Adalet Bakanlığı ekseninde bir çalışmanın da sürdüğünü, bir af değil de, yeni bir yargı sürecinin yeniden yargılanmanın yolunun açılabileceğini söyledi. Ama özellikle 28 Şubat süreci yargılamasının yeterli olmadığını bu sürecin derinleştirilmesi gerektiği özellikle medya ayağının sermaye ayağının niçin devreye sokulmadığının da soru işareti yarattığını belirtti. Yani bir taraftan haksızlıkların giderilmesini söylerken aynı zamanda darbelerle yüzleşmede daha ciddi bir hazırlığın ele alınmasını söyledi.

İsmail Kapan: Sayın Başbakan kamuoyunda son günlerde özellikle 17 Aralık'tan sonra oluşturulan algıya karşı hükümetin duruşu ile ilgili değerlendirme yaptı. 17 Aralık'ın bir komplo olduğunu söylediler. Buna karşı hükümetin ve devletin zamanında gerekli refleksi göstererek cevap verdiğini, düne göre bugün daha güçlü durumda olduğunu, bundan sonra olabileceklere karşı da hazırlıklı olduklarını söyledi. 'Bunun esas göstergesi 30 Mart seçimleri olacak bununla ilgili endişem yok' dedi. Başbakanlık makamı ile cumhurbaşkanlığı makamı arasında bir fitne çıkarılmak isteniyor. Biz bu konuda rahatız hiçbir endişemiz yok zamanı geldiğinde gerekli adımlar atılacaktır' ifadelerini kullandı.


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.