Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > İyimserlik yılı 2014

İyimserlik yılı 2014
2014'ün dünya ekonomisinin durgunluktan sıyrılıp dinamik gelişmeye geçiş yılı olması ve Almanya'nın yeni bir ihracat rekoru kırması bekleniyor.

Finans piyasaları yılın son günlerinde önemli bir barajı aştı: İki buçuk yıldır ilk kez Amerikan devlet tahvillerinin getirisi yüzde 3’ü aşarak faiz oranlarının dibe vurduğu 2012 Temmuzu'ndaki oranı ikiye katladı. Şimdiye kadar servetinin güvenli limanı olarak gördüğü devlet varlıklarını elden çıkarmaya başlayan yatırımcı artık daha fazla riske girmeyi göze alıyor, hazine bonolarının fiyatı arz fazlası yüzünden düşerken, getirisi ise artıyor.

Bundan kısa süre öncesine kadar faizlerin artması, Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) süper ucuz para politikasına son vermesinden duyulan korkunun işareti olarak görülmekteydi. Bu korku artık kalmadı. FED’in tahvil alımlarını azalttığı doğru. Ancak dünyanın en büyük ekonomik bölgesi olan ABD’de ekonomik durum beklendiğinden çok daha hızlı düzeliyor. Tarihi kıyaslamada yüksek faizin normal olmadığı söylenebilirse de bu sıçrayış aynı zamanda normale dönüşün de bir parçası sayılıyor.

İyimserliğin nedenleri

2014 yılı için iyimser olmanın başlıca üç nedeni var. ABD’deki ekonomik canlanma istikrarlı bir şekilde ilerliyor ve giderek güç kazanıyor. 2013 yılının son çeyreğinde Amerikan ekonomisinin yüzde 4 oranında büyüdüğü tahmin ediliyor. Bunda Washington yönetiminin izlediği ekonomik politikaların da önemli payı var. Demokrat ve Cumhuriyetçi partilerin yıllar süren bütçe anlaşmazlığından sonra uzlaşmaya varmalarıyla, devlet bütçesinde keyfi kısıntı yapma tehlikesi bertaraf oldu. Bu mutabakat Amerikan devletinin mali problemlerine kalıcı çözüm getirmese de Washington’un daha akılcı ve öngörülebilir ekonomik politikalar izlemesini mümkün kılacak.

FED yılın sonlarına doğru varlık alımlarını düşürmeye başladı. Bu da yeni FED Başkanı Janet Yellen’in 1 Şubat’ta görevi devralmasından sonra da para politikasının değişmeyeceği anlamına geliyor.

İyimserliğin ikinci nedeni Avrupa’daki düzelme emarelerinin artması. Bazı kriz ülkelerinin makro verileri umut veriyor. İspanya, İtalya ve Portekiz rekabet güçlerini artırdılar ve İspanya bütçe açığını yüksek fazlaya dönüştürmeyi başardı.

Düzelme Avrupa’nın krizi atlattığı anlamına gelmiyor. Siyasi geri tepme riski ortadan kalkmış değil. Avrupa aleyhtarı popülist sağ ve sol, ekonomik sıkıntıları kullanarak Avrupa projesinin önünü tıkayabilir. ABD gibi Avrupa için de, kalıcı çözüme kavuşulamadığı, ancak büyük felaketin önlenebildiği söylenebilir.

Ticari engeller kalkıyor

İyimserlik üçüncü olarak, Dünya Ticaret Örgütü üyelerinin 2013’ün son ayında serbest ticaret anlaşması üzerinde uzlaşma sağlayabilmiş olmalarından kaynaklanıyor. Bu haber manşetlere iri puntolarla yansımadı ama geride bıraktığımız yılın en önemli hadiselerinden sayılırdı. Sanayileşmiş ülkelerle kalkınmışlığın eşiğindeki ülkeler on iki yıl boyunca pazarlık yapmış ve görüşmeler sık sık kesilme tehlikesiyle karşılaşmıştı. Sonunda ticari engellerin kaldırılması kararlaştırılabildi ve dünya ekonomisinin büyük aktörleri aynı kurallar bünyesinde birbirlerine bağlandılar.

Nispeten kuvvetli ekonomik canlanma bekleyenler arasında Almanya da var. Merkez Bankası tahmini büyüme hızını yüzde 1,7’ye çıkardı. Almanya ihracatta da yeni bir rekor peşinde. Alman Toptancılık, Dış Ticaret ve Hizmetler Birliği’nin verilerine göre 2014 yılında Almanya’nın ihracatı yüzde üç oranında artarak 1 trilyon 140 milyar euroyu geçecek. Tahminlere göre ithalat 918 milyar euroda kalacak ve Almanya’nın ticaret fazlası 224 milyar euro ile yeni bir rekor kıracak. Birlikten yapılan açıklamada, ticaret fazlasının büyük bölümünün Avrupa dışındaki ülkelerde elde edileceği ve bu nedenle Avrupa’daki ticaret ortaklarına zarar vermeyeceği vurgulandı.

Ancak ihracat artışı Almanya’nın Avrupa ve sanayi ülkeleri arasındaki siyasi konumunu zora sokabilir. Ancak yeni kurulan büyük koalisyonun aldığı erken emeklilik ve asgari ücret tarzındaki bazı kararlar sosyal görünmekle birlikte önümüzdeki yıllarda işsizliğin artmasına yol açabilir.

Özetle, 2014 dünya ekonomisinin ağır depresyondan kurtuluş yılı olmaya aday gösteriliyor. Böylece, Almanya’dakiler hariç, siyasi aktörlerin eline uzun vadeli sorunların üzerine gitme fırsatı geçmiş olacak.

dw.de, 02.01.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.